Ahmet Koçak’tan Hayata Dair Anlamlı Satırlar: “Yaşlılık, Özgürlük Zamanıdır”
Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Ahmet Koçak, kaleme aldığı son yazısında okuyucu kitlesinin yüzde 50’sini oluşturan 50 yaş üstü bireylere seslendi. Samimi bir dille kaleme aldığı yazısında, yaşlılığın özgürlük ve geri durma dönemi olduğunu vurgulayan Koçak, ebeveynlik ve büyükanne-büyükbabalık rollerine dair çarpıcı tespitlerde bulundu.
“Çocuklar, aslında ailenin konuklarıdır” diyerek söze başlayan Koçak, anne babaların çocuklarını yuvada tutma çabasının boşuna olduğunu belirtti. En doğrusu, onların kendi hayatlarını kurmasına izin vermek… “Çocuklarla aynı evde yaşamak sanıldığı kadar iyi değildir. Karışmak zorunda kalırsınız” diyerek, ebeveynlerin geri planda kalmasının önemine işaret etti.
Yazısında torunların eğitimi konusunda da önemli mesajlar veren Ahmet Koçak, “Bizim zamanımızda ilkokul mezunları bile şimdikilerden bilgiliydi” sözlerinin artık geride kaldığını vurguladı. Teknolojiyle büyüyen yeni kuşağın bilgiye çok daha hızlı erişebildiğine dikkat çeken Koçak, büyükanne ve büyükbabalara seslenerek, torunların eğitimine müdahale etmeden, sadece saygılı bir sevgiyle eşlik edilmesi gerektiğini ifade etti.
Koçak’ın bu yazısı, özellikle yaş almış bireyler arasında büyük yankı uyandırırken, modern ebeveynlik anlayışına da ışık tutuyor.
YAŞLI BİREYLERE BİRKAÇ SÖZ…
Anketlerde okuyucularımın yüzde ellisini elli yaşın üzerindekiler oluşturuyor. Madem onlar yazılarımı okuyorlar onları yazayım, onlarla söyleşeyim istedim;
Çocuklar, aslında ailenin konuklarıdır. Vakti geldiğinde uçar giderler. Bazı anne babalar onları yuvada tutmaya çalışır; oysa bu boşuna bir çabadır. En doğrusu, onların kendi yuvalarını kurmasına izin vermek… Çünkü yaşlılık, hem özgürlük hem de geri durma zamanıdır.
Çocuklarla aynı evde yaşamak, sanıldığı kadar iyi değildir. Aynı çatı altında olduğunuzda karışmak zorunda kalırsınız. En güzeli; onların hayatlarına uzaktan, saygılı bir sevgiyle eşlik etmektir.
Torunların Eğitimi ve Değişen Zaman
“Bizim zamanımızda ilkokul mezunları bile şimdikilerden bilgiliydi…” sözünü çok duyarız. Ama dünya değişti, teknoloji çağın öğretmenine dönüştü. Bugün çocuklar, bizim yıllarca öğrenemediğimizi birkaç yıl içinde öğreniyor. O nedenle torunların eğitimine fazla karışmayın; zaman değişti, yöntemler de değişti.
Gelinler, Damatlar ve Aile Dengesi
Gelin ve damatlar farklı kültürlerden, farklı dünyalardan gelen insanlardır. Evlilik, çoğu zaman organ nakli gibidir; vücut yabancı organa tepki verebilir. Fakat unutmayın: O seçimi yapan siz değildiniz, çocuğunuzdu. Onları sevin, sevemiyorsanız da tahammül edin.
Kabilecilik insanın genlerinde vardır; insan hep kendi kanındakine yakın durur. Bu yüzden çocuklarınızın evliliklerinde taraf olmayın, savaşın dışında kalın. Bırakın kendi sorunlarını kendileri çözsünler.
Şikâyet Etmek Yaşlandırır
Yaşlandıkça motordan, şanzımandan ses gelmesi doğaldır. Ama sürekli şuram ağrıyor, buram sızlıyor diye yakınmak kimseye iyi gelmez. Bu çağ, “kendine acıyarak” yaşanacak bir çağ değil.
Geçmişe çok bağlanmayın; “bizim zamanımızda…” diye başlayan cümleler artık kimseyi ikna etmiyor. Eski günler geri gelmiyor. En iyisi bugünün tadını çıkarmaktır.
Hayattan Elinizi Çekmeyin
Ununuzu eleyip eleği asmayın. Daha yaşayacak güzel günleriniz var. Nazım’ın dediği gibi, “…Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yasamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yasamak yani ağır bastığından…”
“Çünkü yaşam, insanı hep kendine çağırır.
Varsıl olmak için çabalamayın. Sade bir hayatın kendisi varsıllık üretir. Bir eviniz varsa, sizi seven bir aileniz, geçiminizi sağlayan bir geliriniz ve sağlığınız yerindeyse zaten varsılsınız.
Gereksiz Yükleri Bırakın
Siyaseti, kötü haberleri üzerinizde taşımayın. Televizyonu eğlenmek için açın; stres olmak için değil.
Bahçeli bir eviniz varsa bir evcil hayvan edinin. Onun neşesi zamanın akışını bile değiştirir.
Her sabah kalkınca iyi bir kahvaltı yapın, yürüyün, öğrenin, üretin, toprağa dokunun. Hayatın nabzı hâlâ avucunuzun içinde.
Gülümsemek En Güzel İlaçtır
Sosyal medyayı aktif kullanın, müzik dinleyin, gücünüz yetiyorsa eşlik edin, hatta dans edin.
Ama yaşlılık fotoğrafları paylaşmayın; gençlik resimlerinizle ortalığı şenlendirin. Sizi genç sanıp iltifat edenlere de içten içe gülün; moral olur.
Karşılaştığınız insanlara gülümseyin. İyi yönlerini görün, kötü yönlerini görmezden gelin. Düzeltemeyeceğiniz şeylere enerjinizi harcamayın; ektiğiniz güzellikler size geri döner.
Hoşunuza giden yemekleri yiyin, sevdiğiniz kıyafetleri giyin, imkânınız varsa yapın; yoksa hayalini kurun. Bazen hayal bile gerçeğin önüne geçer.
Son Söz
Yaşlılık, beklemek değil; farkında olarak özgürce yaşamak sanatıdır.
Gün bugündür, hayat şimdidir. Ertelemeyin.
ahmet.kocak16@hotmail.com