ABD-İran Gerilimi Sıcak Çatışma Eşiğinde: Mehmet Emir Aksoy’dan Sert Uyarı!

“Ortadoğu Satranç Tahtası Değil, Kanla Yazılmış Gerçeklerin Coğrafyasıdır”
Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı, uluslararası ilişkiler uzmanı ve siyaset bilimci Mehmet Emir Aksoy, ABD’nin son günlerde İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılar hakkında çarpıcı ve sert değerlendirmelerde bulundu. Aksoy, “Bölgedeki güç dengeleri artık masa başında değil, doğrudan sahada silahların gölgesinde şekilleniyor” diyerek uyarılarda bulundu.
“Artık Savaş Sorusu Değil, Savaş Gerçeği Konuşuluyor”
ABD’nin nükleer tesislere yönelik saldırı iddialarının CIA Başkanı’nın örtülü tehditleri ve Donald Trump’ın açık kışkırtmalarıyla birleştiğini vurgulayan Aksoy, “Bu hamleler artık ‘savaş mı olur?’ sorusunu geçersiz kıldı. Sahada ABD’nin net bir irade beyanı, bir meydan okuma söz konusu” dedi.
“ABD, Ortadoğu’yu Laboratuvarı Gibi Görmekten Vazgeçmiyor”
Aksoy açıklamasında, “ABD emperyalizmi, bölgeyi sürekli deney tahtasına çeviriyor. Halkların kaderini masa başı hesaplarla çizen bu anlayış, bölgede kaos, yıkım ve kan dışında hiçbir sonuç getirmemiştir. İran’a yönelik saldırılar, sadece bir devlete değil, bölge halklarının iradesine ve bağımsızlık mücadelesine doğrudan tehdittir” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, Sözde Değil Gerçekte Tarafsız Kalmalı”
Aksoy, Türkiye’ye de uyarıda bulunarak; “Ankara, bu denklemde tarafsızlık maskesi altında Batı’nın güdümüne girmemeli. Bölgesel barışın teminatı, ilkeli ve halkların yanında duran bir dış politika anlayışıdır. ABD’nin dayattığı eksene kaymak, Türkiye’yi yeni bir savaş batağına sürükleyebilir” dedi.
“Bu Savaş, Sadece Bombalarla Değil, Algı Operasyonlarıyla da Yürütülüyor”
Mehmet Emir Aksoy, özellikle uluslararası medyada pompalanan bilgi kirliliğine de dikkat çekti: “Sahada fiili saldırılar, medya cephesinde ise psikolojik harp yaşanıyor. Savaş sadece roketle değil, yalanla da kurgulanıyor. Halklar kandırılmakta, çatışmalar meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.”
Sonuç: Ortadoğu’da Yeni Bir Yıkım Tünelinin Başındayız
Mehmet Emir Aksoy, açıklamasının sonunda, “Bu yaşananlar ne ‘önleyici saldırı’ ne de ‘savunma refleksi’dir. Bu doğrudan bir savaş ilanıdır. Dünya, yeniden yangın yerine çevrilmeden önce aklıselim ve uluslararası hukuk devreye sokulmalıdır. Aksi takdirde, tarih bu suskunluk ve sinsiliğin hesabını çok ağır sorar” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
Savaşın Seyri Değişti: ABD, Noktayı Koydu
Mehmet Emir Aksoy
ABD’nin son günlerde İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirecek bir sürecin başladığını göstermektedir. Özellikle nükleer tesislerin hedef alındığı iddiaları, CIA Başkanı ve eski Başkan Donald Trump’ın açıklamalarıyla birlikte, artık “savaş mı olur?” sorusunun ötesine geçilmiş ve sahada net bir irade beyanı ortaya çıkmıştır.
ABD’nin üç savaş gemisiyle bölgeye intikal edip hedef noktaya kilitlenmesi ve operasyonel kabiliyetini doğrudan ortaya koyması, yalnızca bir gözdağı değil, doğrudan müdahaledir. Daha önce kaleme aldığımız analizimizde de ifade ettiğimiz gibi:
“ABD, hedeflerini vuracak kapasiteye sahip olup, taşıyıcı uçak gemileri, B-2 Spirit tipi hayalet uçakları ve taktik nükleer taşıma kapasitesine sahip mühimmatlarla doğrudan operasyon yeteneğini elinde tutmaktadır.”
Bu operasyonun ardından İran’dan gelen açıklamaların çoğunun, teknik değil psikolojik zeminde üretildiğini görmekteyiz. Dezenformasyon, Tahran yönetiminin artık kronikleşmiş bir stratejisidir. Gerçekle yüzleşmek yerine, kendi iç kamuoyuna bir “direniş efsanesi” pazarlamakla meşguller. Ancak sahadaki tablo bambaşka bir şey söylüyor: Ölen onlarca general, darbe alan karargâhlar ve ifşa olmuş füze üsleri… İran’ın “karizmatik caydırıcılığı”, kelimenin tam anlamıyla çökmüştür.
Bu noktada Türkiye’nin rolünü net bir biçimde tarif etmek gerekir.
Türkiye, yalnızca coğrafi konumuyla değil, stratejik aklı ve askeri kapasitesiyle ABD için Orta Doğu’da vazgeçilmez bir ortaktır. Türkiye’nin istihbarat kabiliyeti, savunma sanayii gelişmişliği ve siyasi refleksleri, bu krizli coğrafyada istikrarın son kalesidir. Önceki yazımızda da vurguladığımız gibi:
“Türkiye, emperyalizmin bölgeyi dizayn etme planlarını tek tek bozan bir iç birlik üretme kabiliyetine sahiptir.”
Bugün ABD-İran gerilimi üzerinden yeniden açılan satranç tahtasında, Türkiye hâlâ merkezde oturan oyuncudur. Batı ittifakının güvenilir partneri, İslam dünyasının vicdanı ve Orta Doğu’nun denge gücü…
Bu yazıyı kaleme alırken hatırlanması gereken en önemli gerçek şudur:
Bir coğrafyada hem vicdan hem caydırıcılık olmak kolay değildir. Türkiye, bu iki rolü birlikte taşıyabilecek tek ülkedir.