Zirvede Haber

Ahmet Koçak yazdı; BİNBAŞI VEDAT SEZER’LE SÖYLEŞİ-2

Ahmet Koçak yazdı; BİNBAŞI VEDAT SEZER’LE SÖYLEŞİ-2

Köşe yazarımız Ahmet Koçak tarafından yayınlanan makalede;

Vedat SEZER: “Ahmet Bey, çay, kahve veya başka bir içecek ister misiniz? Ben çay alacağım.”

Ahmet KOÇAK: “Yoruldunuz mu yoksa Vedat Bey? Ben de bir çay alayım lütfen.”

V.S. : “Ben kolay kolay yorulmam.”

A.K. : “İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde okumaya başladınız. Üniversite yaşamınızdan da bahseder misiniz?

V.S. : “Fakültemiz Bayezid Yerleşkesindeydi. Topkapı Sarayı’nın içinde yer alan FİYO denilen askeri binalarda kalmaya, oradan yürüyerek okula gidip gelmeye başladım. Kahvaltıyı kışlada, öğle yemeğini üniversitede, akşam yemeğini de yine kışlada yerdim. Askeriye bize bu günün iki yüz üç yüz lirası değerinde harçlık verirdi. Onunla da okuldan arkadaşlarla buluşur çay kahve içerdik. Benden önce bir asker öğrenci mezun olup gitmiş. Bizim okulda ben tektim. Askeri üniformamızla derslere katılırdık. Üniformalarımızda okuduğumuz bölüme göre çeşitli renklerde kordonlar bulunurdu. Örneğin benim kordonum mavi renkliydi.”

A.K. : “Çok ilginç! Çok dikkat çekmiş olmalısınız. Diğer arkadaşlarınız size nasıl davranıyorlardı? Yalnızlık çektiniz mi?”

V.S. : “İlk günlerde biraz olsa da sonradan hem kız, hem erkek arkadaşlarım oldu. Onlarla çevredeki kahvelere, birahanelere giderdik. Bazı birahaneler –üzerimdeki üniformamdan dolayı olsa gerek- para almazlardı. Bu durumdan rahatsız olsam da diğer arkadaşlarım yararlanmak ister oralara gitmemiz için ısrar ederlerdi. Ben gitmek istemezdim. Öyle şeylerden pek hoşlanmam.

Üniversite bitti. Teğmen olarak Tuzla Piyade oklu ve ardından Lüleburgaz Piyade Tümeni’nde askeri birliklerde görev verdiler. Askerlikten soğumamız istenmiyordu.

Mezuniyetten sonra Milli Savunma Bakanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki birimlerde; silah, mühimmat, tank, helikopter ve uçak konularında çeşitli projeler ile AR-GE konularında çalıştım. Projelerin çoğu yerli, bir kısmı NATO ülkelerinin katıldığı ortak projelerdi. Bu projelerde Türkiye’yi temsil ettim.

Kimya bölümünü bitirdikten sonra Lisansüstü eğitim aldım. Biyolojinin temel dayanağı Organik Kimya dersi gibi Termodinamik dersi öğrencileri çok zorlayan bir derstir. Derse Aksel Öztürk ve asistanı Abdullah Kılıç girerdi. Hala geçerliliğini koruyan yürürlükteki sanayi tesislerinde Yangınlardan Korunma Yönetmeliği’ni hazırlayan kişilerdir.

Termodinamik dersi almak için Amerika Michigan Üniversitesi’ne gönderildim. Ardından altı ay da Florida Deniz Üssü’nde kaldım.

İki yıl Kayseri Tank Bakım şube de bölüm amirliği yaptım.

Türkiye’nin Hollanda’dan bedelsiz olarak aldığı NF-5 filosundan bahsedeyim: Hollanda Savunma Bakanlığı’nı ziyaretim sırasında filonun Türkiye’ye bedelsiz olarak verilmesi ilk bana bildirildi ve müzakereyi ilk ben başlattım. Bu uçaklar hala hava kuvvetlerimiz tarafından kullanılıyor ve küçük bir kesimi “Türk Yıldızları” olarak bilinen hava akrobasi takımını oluşturuyor.

A.K. : “O uçakların gösterilerini severek izlerim. Uçakların içinde olmayı sevmem de onları dışarıdan izlemeyi pek severim. Emekli oluşunuza gelelim. Neden albay, general olmadınız da binbaşı iken emekli oldunuz?”

V.S. : “Son yıllarımda alanım dışında görevlerde, ihalelerde falan görevlendirilmeye başladılar. Bu durum hem çok yorulmama, hem de prensiplerime uymayan işlerin başıma gelmesi nedenleri ile yirminci yılımda emekli dilekçemi verip ayrıldım. Emekli olunca hem mühendisler odasına hem de CHP’ye üye oldum.”

A.K. : “ Sizinle tanışmamız da siyasete girişinizle oldu. Siyasette neler yaşadığınızı, yaşamakta olduğunuzu biliyorum. O konu ayrıca ele alınması gereken bir konudur. Sizin bir de Özbekistan serüveniniz oldu. Biraz da ondan bahseder misiniz?”

V.S. : “Teksir odasına kısa boylu arkadaşını salan uzun boylu arkadaş vardı ya, o da makine mühendisi olmuştu. Emekli olduktan sonra elektrik üzerine şirket kurmuştu. Beni aradı ve yüksek gerilimi ara kompresör ile 380 volta düşürüp sanayide ve konutlarda kullanıma uygun hale getirme işini Özbekistan’da kurmamı önerdi. Kompresörden anahtar ve prizlere kadar bütün malzeme Türkiye’den alınacaktı. Oraya gittim şubeyi kurdum ve ihalelere girerek çalışmaya başladık. Dört yıl orada çalıştım. Sonunda oradan ayrılıp Türkiye’ye döndüm.

A.K. : “Döndükten sonra aktif siyaset yerine odanızla ilgilendiniz ve Kimya Mühendisleri Şubesi’nin ikinci başkanı oldunuz. Çalışmalarınızı sosyal medyadan, katıldığınız televizyon programlarından izliyorum. Şu anda odanızın ilgilendiği, Bursa’nın sorunları nelerdir sizce?”

V.S. :”Balıkesir, Bandırma, Çanakkale bizim odaya bağlıdır. Toplamda 1200 üyemiz vardır. Bunların 950’si Bursa üyesidir.

İlgilendiğimiz sorunlar:1- 2040 Çevre Düzen Planını onaylatmak için uğraşıyoruz.2- Sanayi ve evlerde kömür kullanılıyor. İlaveten egzoz gazları da hava kirliliği yaratmaya devam ediyor. Hava kirliliğini ölçme olanağımız yoktur. Kamu kurumlarının ölçüm sonuçları dahi halk sağlığını tehdit eder seviyededir. Prof. Dr Kayıhan Pala’nın söylediğine göre;  Bursa’da hava kirliliği nedeniyle yılda 3000 erken ölüm gerçekleşiyor 3- Çöp ayrıştırma işlemleri Avrupa’daki gibi yapılamıyor. 4- Sanayi bölgeleri aynı iş üzerine olmadığı için çıkan atıklar da karışık oluyor, ayrıştırılması oldukça zorlaşıyor. 5- Nilüfer çayı siyah akıyor, o siyahlığı gidermek için kimyasal madde atıyorlar yine siyah akıyor. 6- Çevre kirliliği ile ilgili davalara müdahil olmaya çalışıyoruz. 7- Halkı bilinçlendirmek için basına demeçler veriyoruz.”

A.K. : “Vedat Bey, çalışmalarınızda başarılar diliyor, söyleşi önerimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum.”

V.S. : “Böyle bir olanak sağladığınız için asıl ben teşekkür ederim. Başka aktivitelere görüşmek üzere iyi çalışmalar dilerim.

ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ