Zirvede Haber

“Seviyesiz muhalefeti, kayda değer bulmuyorum”

“Seviyesiz muhalefeti, kayda değer bulmuyorum”

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile her şeyi açık açık konuştuk. Muhalefetin yaptığı bazı açıklamalar için ne düşünüyor? Bursa gelecekte nasıl olacak? Hangi yönü öne çıkacak? Yemek yapmayı biliyor mu? Eşine yardım eder mi? Tüm sorularımıza net cevap verdi. İşte Duygu Doğan’ın yaptığı o röportaj…

Detay Haberler’de yer alan habere göre Türkiye’deki yerel yönetimlerin belirlenmesi için 31 Mart 2019 tarihinde yapılan seçimde, CHP ve İYİ Parti’den oluşan ve HDP’nin aday çıkarmayarak destek verdiği Millet İttifakı, Türkiye’nin en büyük şehirlerinde seçimi kazandı. Seçimde başkent Ankara ve en büyük şehir olan İstanbul da dahil olmak üzere metropol bölgelerinde AK Parti ve MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı’na karşı CHP ve İYİ Parti’nin başını çektiği Millet İttifakı başarılı oldu. Millet İttifakı İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra Türkiye’nin en büyük üçüncü şehri olan İzmir’i elinde tutmaya devam etti. Ayrıca Adana, Antalya ve Mersin gibi diğer büyükşehirleri de kazanarak en fazla nüfusa sahip 6 şehrin 5’inde ipi göğüsledi

6 Büyükşehir’de sadece Alinur Aktaş kazandı

O seçimde Türkiye’nin 4. Büyük kenti olan Bursa’da kazanan Cumhur İttifakı adayı AK Partili Alinur Aktaş oldu. Aktaş, kendisinden önce görev yapan AK Partili Başkanı Recep Altepe‘nin istifa etmesi sonrasında oturduğu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda, çok başarılı oldu. 13,5 yıl yaptığı İnegöl Belediye Başkanlığı’nda elde ettiği tecrübe ile işe hemen sarılan Alinur Aktaş, bu kısa süre içinde kentin kronikleşen sorunlarına çok hızlı çözümler üreterek Bursalıların gönlüne taht kurmayı bildi. Elde ettiği başarı, seçim öncesinde yapılan kamuoyu araştırmalarına da yansıyınca 31 Mart 2019 seçimlerine Cumhur İttifakı adayı olarak girdi.

Karşısına güçlü bir rakip olan Mustafa Bozbey çıktı

Alinur Aktaş’ın karşısına ise Bursa’nın 30 yıl önce kurulan Nilüfer İlçesi’ni, 20 yıl boyunca yöneten Mustafa Bozbey Millet İttifakı adayı olarak çıktı. Mustafa Bozbey, planlı kurulan bir ilçenin başkanıydı. 20 yıl içinde Nilüfer’de belediyecilik açısında çok kötü bir yönetim sergilediği halde, sosyal çalışmalara ağırlık vererek kentin tanınan bir ismi oldu. Ancak rakibi Alinur Aktaş da, en az kendisi kadar sosyal yönü güçlü üstelik belediyecilik açısından da çok tecrübeli bir isimdi.

Seçimde Mustafa Bozbey açıkladığı cılız projeleri ile pek bir varlık gösteremezken, Alinur Aktaş proje üstüne proje açıkladı. Sonuç olarak; Mustafa Bozbey her ne kadar güçlü esen rüzgarı arkasına alıp, bunu sosyal medyadan da desteklenen algı operasyonları ile öndeymiş gibi hava estirse de, Bursalılar; projeleri ile öne çıkan, sempatikliği ile gönüllere girmeyi başaran Cumhur İttifakı adayı Alinur Aktaş’ı tercih etti.

Alinur Aktaş, ara dönem dâhil yaklaşık 3 yıldır sürdürdüğü Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda çok başarılı bir ivme yakaladı. İktidarın elinde olan en büyük kentin belediye başkanı olmayı da avantaja dönüştüren Alinur Aktaş, pandemi nedeniyle belediyelerin ekonomik açıdan yıprandığı bu süreçte uygulamaya soktuğu projeler ile Bursa’nın her köşesinde fırtına gibi esiyor. Ancak bu süreçte CHP’nin başını çektiği muhalefet de boş durmayıp, planlı algı operasyonları yürüterek yapılan güzel çalışmaları değersizleştirmek için var gücü ile çalışıyor.

Bugün, Bursa’nın kronikleşen sorunlarına güçlü bir şekilde eğilen Alinur Aktaş ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi binasında gerçekleştirdiğimiz bu keyifli söyleşide, muhalefetin algı operasyonlarından, yapılan ve yapılacak çalışmalara kadar her şeyi sorduk Alinur Aktaş’a. Röportajımızda Alinur Aktaş’ı tüm yönleri ile tanıma fırsatı da bulacaksınız.
Keyifli okumalar…

Neden AK Parti’de siyaset yapıyorsunuz?

“Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı benim AK Parti’de siyaset yapmamın etkenlerinden birisidir.”

Benim AK Parti öncesinde hiçbir bir siyasi partide bir çalışmam yok. Her seçmen gibi ben de oyumu kullanan bir vatandaştım. 1999’da hem yerel hem genel seçimler yapıldı. O seçim sabahı, eşimle beraber oyumu kullanıp yine bir arkadaşımla beraber pikniğe gitmiştik. Akşamüstü geldiğimde seçim sonuçları açıklanmıştı. Ben sadece sonuçlara bakıp yatıp uyudum, o kadar ilgisizdim.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı benim AK Parti’de siyaset yapmamın etkenlerinden birisidir. O’nun İstanbul ve ülkemize kattıkları benim için çok önemli oldu. Ben AK Parti’yi, belirli bir ideolojinin partisi olarak değil, farklı çevreleri içine almış bir yapı olarak görüyorum. Tüm kesimler AK Parti çatısı altında buluştu. Dolayısıyla da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde siyaset yapmak benim için belediye başkanlığının ötesinde bir heyecandır açıkçası. AK Parti’nin bu işi başardığını ve daha da başarılı olacağına inandığım için AK Parti’de siyaset yapıyorum. Bugüne kadar AK Parti beni hiç yanıltmadı. Bundan sonra da yanıltmayacaktır.

Hatırladığımız kadarı ile 28 Mart 2004’te henüz 34 yaşında Belediye Başkanı seçildiniz ve 1 Nisan 2004’te de koltuğuna oturdunuz.

Peki, o an veya o gün ne hissetiniz? Mesela, “Eyvah ben ne yapacağım?” benzeri bir duyguya kapıldınız mı veya “Ben bu işi çok iyi yaparım” mı dediniz? Tam olarak ne hissettiniz? Birkaç cümle ile ifade eder misiniz duygularınızı?

“Belediye başkanlığı ve belediyecilik bir sevgi, aşk işidir.  Dolayısıyla sevmeniz lazım.”

Ben AK Parti’den belediye başkanı seçildiğimde 26 aylık parti yöneticiliği tecrübem vardı. Zaten şehir meselelerine, yerel meselelere de uzak değildim. Yani belediye, sağlık, eğitim, yol, altyapı bu konulara biraz hakimdim. Tamamen bilgisiz değildim ama belediye özelinde meclis üyeliği veya belediyede çalışma gibi bir tecrübem söz konusu değildi. Özel sektördeydim, yöneticilik yapıyordum. Ticaret tecrübem vardı. Finansman, personel yönetimi, iş takipleri gibi meseleleri biliyordum. Yöneticilik tecrübelerim vardı. Dolayısıyla çok panikledim desem mübalağa olur. Şu belki ilk etapta beni biraz endişelendirdi; yerel yöneticilik gerçekten zor. Vakti, saati yok. Sosyal hayatınız yok, ailenizden fedakârlık yapmak zorundasınız. Çok farklı konular karşınıza geldiğinde, siz bunlarla karşı karşıya kaldığınızda bu işleri bir plan program dâhilinde çözmek zorundasınız. Bunun haricinde; cenazesi, düğünü, çeşitli sıkıntıları olan insanlar, esnaflarımız ve partililer var. Yani bir sürü argümanı var bu işin. Çevreniz, aileniz de buna dâhil oluyor haliyle. Bunların hepsini doğru yönetmelisiniz.  Belki ilk etapta bu konularda fazla tecrübem olmadığı için biraz endişe duyar gibi oldum. Zamanla bu konularda da olgunlaştım ve neredeyse hiç sıkıntı yaşamadım. Hatta süreç içinde bunları bir plan dâhilinde yaparak, çok da zorlanmadan sürece adapte oldum. Şunu da belediye başkanı arkadaşlarıma hep söylüyorum. Belediye başkanlığı ve belediyecilik bir sevgi, aşk işidir.  Dolayısıyla önce sevmeniz lazım.

Türkiye 2019 yerel seçimlerine bambaşka bir atmosferde girdi. Bir yandan dövizin gece yarıları zirve yaptığı finansal terör saldırıları, diğer yandan da tencerenin olmazsa olmazı olan patates ve soğanın fiyatının 10 kat yükseltildiğini gördük. Anketlerde özellikle büyük şehirlerde Bursa da dâhil Millet İttifakı adayları öndeydi. Diğer yandan AK Parti İstanbul’da ve Ankara’da Bakanlık Başbakanlık yapmış adaylar göstermişti. İstifa eden belediye başkanlarının yerine gelip 31 Mart 2019 seçimleri için tekrar aday gösterilen sadece siz oldunuz.

Karşınızda 20 yıl Nilüfer’i yönetmiş Mustafa Bozbey vardı. O günlere dönelim. Hiç “Bu seçimi kaybettik galiba” dediğiniz oldu mu? Hangi duygularla yürüttünüz seçim çalışmasını?

“Bir kere ben şunu özellikle söyleyeyim. Biz hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadık. Asla seçimi kaybettiğimizi düşünmedik. Çünkü Bursalı hemşerilerimize güvendik ve yola öyle çıktık”

Bizim liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yerel yöneticilikte, belediyecilikte çok mahir bir isim. Bir defa böyle bir avantajımız var. Biz AK Partiliyiz ve partimiz Türkiye’ye ilkleri yaşatmış bir partidir. Cumhuriyetin kurulduğu ilk günden bugüne kadar yapılmış işleri AK Parti 19 yıllık bir süreçte başarmış durumdadır. Toplu konut, sağlık, ulaşım, alt yapı, spor tesisi ve benzeri, birçok alanda bunu kıyaslayabilirsiniz. Böyle bir gücümüz var. Ben de, 13,5 yıl ilçe belediye başkanlığı yapmış birisiydim. Genel merkezin çağrısıyla ve 8 tane il ve büyükşehir belediye başkanı istifa etmişti. O istifa edenlerden yeniden aday gösterilen ise yalnızca bendim. Öncelikle bu benim için büyük bir onurdur. Bu aslında Bursa adına da büyük bir istikrar oldu. Zaten 17 aylık Büyükşehir Belediye Başkanlığı tecrübemiz olmuştu. İyi niyetimizi gayretimizi ortaya koyduk. Hemşerilerimize heyecanımızı çok iyi anlattık. Bir kere ben şunu özellikle söyleyeyim; Biz hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadık. Asla seçimi kaybettiğimizi düşünmedik. Çünkü Bursalı hemşerilerimize güvendik ve yola öyle çıktık. Doğrudur, karşımızda Nilüfer’de 20 yıl belediye başkanlığı yapmış biri vardı. Ama ben de 15 yıldır bu işi yapan birisiydim, hem de bir buçuk yıldır Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyordum.

“Yapılan güzel işleri görmezden geldiler.”

Açıkçası bizim belki bu 15 yıllık süre zarfında AK Partili belediyeler olarak; Rahmetli Hikmet Şahin ile 5 yıl, Recep Altepe başkanımız ile 8,5 yıl ve ara dönemde benim başkanlığımda ise 17 ay olmak üzere Bursa’da çok güzel işlere imza attık. Bunları görmezden gelenler; Doğanbey TOKİ gibi, stadyum gibi, T2 hattı gibi 3 tartışmalı proje üzerinde yoğunlaştılar. Sahada hep bunlar söylendi. Bu 3 proje ile bizi vurmaya çalıştılar. Ama Mihraplı Parkı’nı, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ni, bat-çık ları konuşmadılar veya birileri bu konuları ısrarla konuşturmadı.

Sürekli birkaç tartışmalı konuyu ön plana çıkararak, bizi yaralamaya çalıştılar. Buna rağmen, Allah’a şükürler olsun ki Bursalılar bizi yanıltmayıp emaneti ehline teslim ettiler. Bizde halkımızdan aldığımız bu emaneti en iyi bir şekilde temsil etme çabası içindeyiz. Emanete sahip çıkmak için canla başla çalışıyoruz.

Şunları da ifade etmek istiyorum. Nilüfer, Bursa’nın batısında sonradan oluşan ve başlangıcında planlı doğan bir ilçemizdir. Bilindiği gibi, Bursa’da Çekirge’den ötesi 1990’lı yıllardan önce yoktu. Nilüfer ilçemiz; Yıldırım, Osmangazi gibi; 1940-50-60’lı yıllarda Anadolu’nun dört bir yanından göç alarak planlamadan oluşan bir ilçe değildir. Sadece 30 yıllık bir belediyedir ve başlangıcında planlanmıştır. Kaldı ki, Nilüfer’in eski köy merkezlerine gittiğinizde, alt yapıdan üst yapıya nice sorun çıkıyor karşımıza. Yeni yapılan planlı bölgeler modern bir görüntüye sahipken, eski yerleşkelerde sorunlar diz boyu. Bunları da konuşmalıyız. Şunu da unutmayalım. Nilüfer’de yapılan güzel işlerin yüzde 90’ını Bursa Büyükşehir Belediyesi yapıyor. Bu rahmetli Hikmet Şahin döneminde de, Recep Altepe döneminde de böyleydi. Şimdi de böyledir. Ana arterlerde gördüğünüz tüm düzenlemeler; çiçek, çim, ağaç, yol, asfalt ve elbette tüm altyapı Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetidir. Nilüfer’de yapılaşma site şeklindedir ve unutmasın ki, site yönetimleri çoğu işi kendileri çözüyor. Belediyeye çok az iş kalıyor yani.

Ben burada asla rakibim olan arkadaşımızın yaptıklarını yabana atmıyorum. Ama Nilüfer’i değerlendirirken; Yıldırım, Osmangazi ve diğer ilçelerimizin geçmişini de göz önünde bulundurarak değerlendirmeliyiz.
Yeri gelmişken şunları da söylemek istiyorum. AK Parti bütün kesimlerin partisidir. AK Parti’nin Türkiye’nin her yerinde Milletvekilleri, Belediye Başkanları var. Biz bir grubun, bir bölgenin, bir camianın partisi değil herkesin partisiyiz. Dolayısıyla Bursa’nın tüm ilçelerine hitap ediyoruz. Tüm ilçelerimiz için projeler hazırladık. Allah’a şükürler olsun, Bursa’da bir heyecan dalgası oluştu. Zaten yaptırdığımız araştırmalarda hep öndeydik ve öyle de oldu.

Seçim bittiğinde İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin gibi 5 büyük kentte Millet İttifakı adayları kazanırken Bursa’da ise güçlü bir rakibe rağmen siz kazandınız. Bu başarının sebebi sizce neydi? Seçimi Alinur Aktaş’ın 1,5 yılda yaptıkları mı kazandırdı?

“Şunu unutmamak lazım, AK Parti Bursa’da 2014 seçimlerinde yüzde 49,52 oy 2009’da da %47,1 oy aldı.

Bu başarıyı kendime mal etmem. Belediyede çalışan her arkadaşımız, her meclis üyemiz, il teşkilatımız, milletvekillerimizin payı var bu başarıda. Seçim çalışmalarımız sırasında yapacaklarımızı ve yaptıklarımızı söylediğimiz gibi eksiklerimizi de ortaya koyduk. 48 bin oy önde, yüzde 2,7’lik bir farkla seçimi kazandık. 2014 seçimlerinde yüzde 49,52, 2009’da da yüzde 47,1 oy aldık. Kabul ediyorum. Bu seçimde, Milliyetçi Hareket Partisi’yle birlikteliğimiz oldu. Bu açıdan baktığımızda önceki dönemdeki birkaç eksiğimiz sonuca bir miktar etki etmiş olabilir. Ama her seçimi kendi içerisindeki parametrelerle değerlendirmek daha doğru olur. Bence 2019’daki seçimi, 2018’deki genel seçimlerle birlikte kıyaslamak çok daha sağlıklı bir netice ortaya çıkacaktır.

“Bursalıların bize olan güvenlerinin artarak devam ettiğini görüyoruz.”

Tartışmalı birkaç proje nedeniyle, yaptığımız çok sayıda güzel işleri örseleyen havayı dağıtarak, yeni bir sayfa açtık. Bu yeni sayfaya da Bursalı hemşerilerimiz inandı ve bize güvendiler. Bugün yaptığımız kamuoyu araştırmalarında da bunun karşılık bulduğunu, Bursalıların bize olan güvenlerinin artarak devam ettiğini görüyoruz. İnanıyorum ki, bundan sonraki süreçte, biz oluruz başka arkadaşımız olur ama Bursa hakkında neticenin ne olduğu daha sağlıklı bir biçimde ortaya çıkacaktır

Biraz da Alinur Aktaş’ı tanıyalım. Belediye Başkanı olmadan önce ne iş yapıyordunuz?  O yıllarda belediye başkanı olacağınız bu kadar uzun süre görev yağacağınız, Büyükşehir Belediye Başkanı olacağınız hiç aklınıza geldi mi?

“Bursa Büyükşehir Belediye başkanlığım sonrasında, sanki ilk dönemim kadar heyecanla çalışıyorum.”

Büyükşehir Belediye Başkanı olacağım hiç aklıma gelmemişti. Sadece son dönemde biraz hissetmeye başlamıştım. Zira siyasetin doğası gereği 10-15 yılını oylarını arttırarak geçiren herkes için böyle şeyler konuşulur, birileri zikreder. Bu nasip kısmet işi. Ben ilk seçildiğimde de, görevimi 2-3 dönem yaparım diye tahmin ediyordum. Çünkü yaşadığım ilçenin konjonktürünü ve hayalimdeki projelerimi biliyordum. İnsanların bunları kabul edip etmeme oranlarını da biliyordum. Dolayısıyla bunu AK Parti’nin ve liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın gücü ile birlikte daha ileriye taşıyacağımızı tahmin edebiliyordum. Ama açıkçası Büyükşehir Belediye Başkanlığını başlangıçta pek tahmin etmiyordum. 3. dönemimde bazı çevrelerde ismim biraz konuşulmaya başladı. Ama dediğim gibi bu herkes için konuşulabilir. Bir de merkez ilçede değil de, merkeze uzak olmam sebebiyle şansımın biraz daha düşük olduğunu düşünüyordum. 3 dönemlik ilçe belediye başkanlığı tecrübemizin üzerine bu görev bizim için bir sürpriz oldu açıkçası. Şunu da belirteyim, “Uzunca bir süredir Belediye Başkanıyım” demiyorum. Büyükşehir Belediye başkanlığı sonrasında Bursa için ilk dönemim kadar heyecanla çalışıyorum. Ekip arkadaşlarım ile Bursalılardan aldığımız emanete sahip çıkıyoruz ve şehrimize en güzel hizmetleri sunuyoruz ve canla başla çalışmaya devam ediyoruz.

Belediye Başkanı olma isteğinizle ilgili bir hac anınız var sanırım.

2002’de henüz bir aylık parti yöneticisiydim. Ocak ayı başında hacca gitmiştim. Veda tavafında eşim ve oğlumla birlikte dua ettik. Eşim ne dua ettiğimi sorduğunda, önce söylemek istemedim. Israr edince de, “İnegöl Belediye Başkanı olmak için dua ettim” dedim. Eşim buna çok şaşırdı. Çünkü ailemizde bırakın başkanlığı belediyede herhangi bir görevde çalışan biri bile yoktu. Benim de belediye ile bir bağım yoktu. Sadece yerel yöneticilik biraz dikkatimi çekiyordu. Bu nedenle böyle bir dua etmiştim. Bu olaydan 25 ay sonra da belediye başkanı oldum.

Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Yorulup bıktığınız oldu mu? Geriye dönük pişmanlıklarınız var mı? Varsa neler?

5 saat kadar uyuyorum. Gece 2’den önce, bazen 3’ten önce asla uyuyamıyorum. Sabah 6-7 sonrası da yatamam. Çalışma derken, bir vergi dairesi memuru gibi, adliyedeki kâtip gibi aynı masada saatlerce mesai yapmıyoruz elbette. Kâh bir proje çalışmasında, kâh bir açılışta veya törende kâh nikâh veya düğünde, kâh bir ziyarette oluyoruz. Şehir dışı veya yurt dışı programlarımız da oluyor. Gecenin bir yarısı çalan telefon ile bir soruna çözüm bulmak zorunda da kalıyoruz. Kısacası 4-5 saatlik uykunun dışında sürekli mesaideyim diyebilirim.

Ola ki boş vakit bulduğunuzda ne yaparsınız? Hobileriniz var mı?

Eşim, oğlum ve kızım ile vakit buldukça ailece sohbet ederiz. Bazen hep birlikte eğlenceli oyunlar oynuyoruz. Okumayı çok seviyorum. Her bulduğum fırsatta okuyorum. Biyografiler, tarih kitaplarına ilgim var. Türk ve dünya klasiklerini severim. Şiir kitaplarına da ilgim var.

Eşinize ve çocuklarınıza yeterli zaman ayırdığınızı düşünüyor musunuz? Ailece tatil yapabiliyor musunuz?

Maalesef bu mümkün olmuyor. Pandemi ile biraz evde kalabildim. Bunun dışında evden çok erken çıkıyor ve çok geç saatte dönebiliyorum. Ama yaptığımız işin doğasında da bu var zaten. Yılda 4-5 gün ailece tatil yapmaya özen gösteriyoruz. Bu yıl da, aksilik olmazsa Temmuz ayı için tatil planı yaptık.

Aileniz bu yoğunluğu nasıl karşılıyor?

Kabullendiler artık. Hatta ben biraz fazla evde kalırsam, “Bir tuhaflık var sende” diyorlar.

Mutfağa girer misiniz, iddialı olduğunuz bir yemek var mı mesela, ev işlerine yardım eder misiniz?

“Bizim evimizde temizlikçi yok, yani normal bir aileyiz.”

Önce şunu belirteyim. Bizim evimizde temizlikçi, yardımcı personelimiz yok. Buna hiç ihtiyaç duymadık. İşleri eşim yapar, son yıllarda kızımda yetişti ve annesine çok ciddi manada yardımcı oluyor. Açıkçası çok iyi yemek yapamam. Ama katıldığım bir TV programında Bursa’ya özgü süt helvası yapmayı öğrendim. Hatta bu konuda artık oldukça iddialıyım. Yaptığım süt helvasına eşim ve kızım tam not verdiler. Ama eve gittiğimde takip ettiğim önemli bir konu yoksa, ev işlerine yardım ederim. Mesela salata yaparım, masaya servis yaparım. Yemekten sonra masanın toplanmasına katkı koyarım.

Bu arada size bir anımı anlatayım. Geçen Ramazan ayında bir sahurda oğlumla salata hazırlamaya karar verdik. Üzerimde de, Bursaspor forması vardı. Salatayı hazırlarken oğlum bir selfie çekti ve bunu da sosyal medyada paylaştık. O fotoğraf çok büyük ilgi gördü. Paylaşım sonrasında kızım gösterilen ilgi üzerine “Yahu annem ve ben her gün yemek yapıyoruz. Babam ise ağabeyimin yardımıyla bir salata yaptı diye ortalık yıkıldı” dedi. Buna dakikalarca güldük. Uzatmayayım, iyi yemek yapamasam da ev işlerine mümkün olduğunca yardım ederim. Bunu herkese de tavsiye ediyorum. Sonuçta hayat müşterektir.

Biraz da muhalefeti konuşalım.

Ulucami’de bir Ramazan programına katıldınız? Ayağınızda terlik olduğu halde, CHP İl Başkanı ayakkabı ile camiye girdiğinizi ve mabede saygısızlık ettiğinizi söyledi. Bu işin aslı neydi, iddiaları duyunca ne hissettiniz?

“Ben İsmet Karaca’ya sadece gülüyorum ve CHP’ye gönül veren hemşerilerim adına da böyle bir il başkanları olduğu için üzülüyorum”

Bunlara gülüyorum sadece. Bir de CHP İl Başkanı’nın bunu söylemesi bana çok garip geliyor. Ben imam hatip mezunuyum.  Aldığım eğitim ve aile terbiyesine göre böyle bir harekette bulunmam zaten mümkün değil. Neyse o süreci anlatayım. Bir Ramazan programıydı. Haliyle siyaset değil Ramazan iklimine uygun konular konuşuldu o programda. Orada İl Müftümüz, Ulu Camii’mizin Baş İmamı ve ilahiyatçı profesör bir büyüğümüz vardı. Düşünsenize bu isimler hiç camiye ayakkabı ile girer mi? Cami pandemi nedeniyle kapalı olduğu için yerler soğuk diye bize terlik verildi ve bizde onları giydik. Hepsi bu işte. Ama bir takım çevreler algı oluşturmak için bir yalana sığındılar. Ama kendileri komik duruma düştüler.

Yeri geldi bir konuyu daha anlatayım. Henüz 1 aylık büyükşehir belediye başkanıydım. Cumhuriyet Caddesi’nde kitap okuyan kız heykeli zarar gördüğü için arkadaşlarımız onarım için oradan kaldırdılar. Cadde akşamları boş olduğu için heykele sürekli zarar veriliyordu. Biz de heykeli Setbaşı Kütüphanemizin bahçesine koyduk. Orası çok hareketli bir nokta ve o heykel kütüphane önüne daha çok yakıştı. Ayrıca 24 saat güvenlik olduğu için de heykel o gün bugündür zarar da görmedi.  Ama yine bazı çevreler sosyal medyadan yalana sarıldılar. Neymiş, AK Partili belediye kitap okuyan kız heykelini affedersiniz “Eteklerinden bacakları gözüküyor diye kaldırmış” dediler.

Böyle bir şey düşünülebilir mi? Kimin aklına gelir bu? Gelse gelse böyle bir şey, bazı yoz kafaların aklına gelir.
Bizim hatalarımız eksiklerimiz olabilir. Beğenmediğiniz bazı projelerimiz olabilir. Bunları eleştirisiniz biz de cevaplarız. Ama yalana sığınmak niye? Ben söyleyeyim. Çünkü eksiğimizi ve hatamızı bulamıyorsunuz. Biz Bursa için var gücümüz ile samimiyet, gayret ve tevazu ile çalışıyoruz. Bunu hazmedemeyenler de yalan ve iftiraya sığınıyor. Muhalefet adına çok acı bir durum. Ben İsmet Karaca’ya sadece gülüyorum ve CHP’ye gönül veren hemşerilerim adına da böyle bir il başkanları olduğu için üzülüyorum. Olsun. Onlar iftira atadursunlar, biz Bursa için var gücümüz ile çalışmaya devam edeceğiz.

Muhalefet ile devam edelim

İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu’nun size yönelik basın açıklamalarındaki üslubu nasıl buluyorsunuz? 

“Güçlü bir muhalefet ülkenin menfaatlerini her zaman ön planda tutar. Ve dolayısıyla bundan kazanan da şehir ve ülke olur. Ama maalesef bu bayağı ve yalan yanlışa dayalı söylemler kişinin kendisini de siyasi partisini de geri götürür.”

Bunu da yine benden ziyade kamuoyuna sormak lazım diye düşünüyorum. İYİ Parti İl Başkanı’nı sendikacılık döneminden Bursa’daki herkes biliyor zaten. Şov yapmayı seven bir yapısı var. Çıplak vücuduna kravat takarak poz verdiği dönemleri de biliyor Bursalılar.
Şöyle anlatayım. Siyasette güzel üslup çok önemlidir. Hangi siyasi partiye mensup olursanız olun, bunu güzel bir üslupla yapmanız gerekir. Yeri geldiğinde siyasi rakibinizi yaptığı güzel bir iş için tebrik edebilmelisiniz mesela.

Selçuk Türkoğlu daha il başkanlığına aday olduğu sırada benimle ilgili ileri geri konuşmaya başladı. Ama hep gerçek dışı iddialar peşinde koştu. Eğer elinde kanıtlarınız varsa, devletin hâkimleri savcıları var. Oraya gidersiniz. Ama belgesiz kanıtsız konuşuyorsanız bu iftiradır.
Bu muhalefet tarzı için açıkçası ben Bursa adına üzülüyorum. Çünkü güçlü bir muhalefet olursa iş başındaki belediye başkanı daha çok çalışır. Güçlü muhalefet ülkenin de sigortasıdır. Ama bu uygulanan bayağı ve yalan yanlışa dayalı siyasi anlayış ile bir yere varılmaz. Dahası bunu yapan toplum nezdinde itibar kaybeder. Temsil ettiği siyasi partiyi de geri götürür. O nedenle Selçuk Türkoğlu’nun bu üslubunu, benden ziyade İYİ Parti’ye gönül verenler düşünmelidir.
Örnek olsun diye bir hatırlatma yapayım.  İYİ Parti Genel Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanımızı İsrail Devlet Başkanı Netenyahu ile eş tutan bir açıklama yapmıştı. Bu açıklama toplumda hoş karşılanmadı. Bende bunun üzerine, Meral hanıma hakaret etmeden, yaptığının yanlış olduğunu dair sosyal medyada bir paylaşımda bulundum. Sonrasında malum çevreler devreye girerek trol hesaplar ile bana saldırdılar. Buna  İYİ Parti’nin Genel İdare Kurulu Üyesi, Milletvekilleri ve İl Başkanı da katıldılar. Bu yapılanlar herkesten kaçsa, Allah’ın adalet terazisinden kaçmaz. Dedim ya, ben bu üslubu hemşerilerimizin takdirine bırakıyorum. Siyasette nezaket önemli, yapıcı, şehre değer katmak adına yapılan, nezaketi öne koyan her türlü eleştiri başımızın tacıdır, diğer türlüsünü kayda değer bulmuyorum.

Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’da Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı her hizmet sonrasında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz.

“Teşbihte hata olmasın, cahiliye döneminde peynirden put yapıp daha sonra onu afiyetle yiyenler gibi, kendileri bir yalan uyduruyorlar ve bu yalanı servis ediyorlar.”

Hiç şaşırmıyorum. Şöyle anlatayım. Daha 15 günlük Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’yken Mudanya’ya gittim. Ziyaretim sırasında Hayri Türkyılmaz AK Parti Mudanya İlçe Başkanımız ile tartıştı. Oysa biz orada misafirdik. Karşınıza geleni beğenirsiniz beğenmezsiniz. Ama orada söz konusu olan ben değilim. Bursa halkının oyları ile seçilen Büyükşehir Belediye Başkanı nezaket ziyaretinde bulunmuş. Sonuçta Bursa için birlikte çalışıyoruz. Sonrasında tam 8 ay sonra ziyaretimize geldi. Hayri Türkyılmaz üyesi olduğu Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi toplantılarına neredeyse hiç katılmıyor bu arada. Ziyaret sırasında 3-4 kamera ile geldi. Haliyle birlikte sağlıklı bir değerlendirme yapamadık. Oysa ben sadece AK Partili ilçe Belediye Başkanlarımız ile değil, farklı siyasi partilere mensup olan Nilüfer, Gemlik ve Yenişehir Belediye Başkanlarımız ile de sıklıkla görüşüyorum. Onlar beni gecenin 12’sinde bile arıyorlar ve hiç gocunmuyorum bundan. Hayri Türkyılmaz ise hiç aramaz.
Mesela BUDO’nun satılacağı yalanı attılar. Arayıp sorsa böyle bir düşüncemiz olmadığını öğrenirdi oysa. Benim ağzımdan “BUDO’yu satacağız” diye bir cümle çıkmadığı halde böyle bir yalan uydurdular. Sonra da buna kendileri inandılar. Teşbihte hata olmasın, cahiliye döneminde peynirden put yapıp daha sonra onu afiyetle yiyenler gibi kendileri bir yalan uyduruyorlar ve bu yalanı servis ediyorlar. Ben sadece optimizasyondan bahsettim, “BUDO mevcut durumunu kâra dönüştürebilmek için hamleler yapacağız” dedim. BUDO Bursalıların ortak malı sonuçta. İDO’ya alternatif olarak kurulmuş, Bursa’nın bir gücüdür. İDO’yu Bursa’ya kazandıran rahmetli Hikmet Şahin’den BUDO’yu Bursa’ya kazandıran Recep Altepe’ye kadar her kimin emeği varsa Allah razı olsun. İDO’nun da buraya gelmesi bizim için zenginliktir. BUDO’nun da ona alternatif olarak çıkması zenginliktir. Nitekim biz İBB ile bir noktada buluştuk. Bursa’dan istedikleri haksız zammı vermedik nihayetinde. Ama bir baktık İl Başkanı ile Mudanya Belediye Başkanı bize değil İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na teşekkür etmişler. Yahu BUDO’dan söz ediyoruz ve BUDO Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştirakidir. Bunu bilmiyor musunuz d,a İBB Başkanı’na teşekkür ediyorsunuz? Çocuklar güler. Güldü de.

Müsilaj konusu da öyle. Gemilerimiz Bursa sahillerinde müsilaj temizledi. Mutabakat imzalandı, çalışmalar yapıldı. Bir baktık Mudanya Belediye Başkanı davet etmiş İBB’nin gemisi de gelmiş göstermelik bir temizlik yapmış. Ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu yaklaşımını da anlayamadım. İstanbul’un sahillerini bırakıp Mudanya’da ne işleri var? Bizden Yalova Büyükşehir Belediye Başkanı da gemi istedi gönderdik. Orası küçük bir il ve imkanı yok çünkü. Mudanya’da ise zaten temizlik yapılmış.

İlginçtir Mudanya Belediye Başkanımız kendi işlerini yapamıyor Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda olan bir iş için taa İstanbul’dan destek istiyor. Oysa o konu zaten çözülmüş. Hatta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mzın talebiyle geçtiğimiz hafta 3 tane araç, 9 personelimizi Musilajla mücadele çalışmaları için biz İstanbul’a gönderdik. Neyin derdinde olduklarını anlamak mümkün değil. Göstermelik iş sonrasında da, Hayri Türkyılmaz Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ediyor. Ben bunun takdirini Mudanyalı hemşerilerime bırakıyorum.  En iyi hakem Mudanyalılardır. Yeri ve zamanı geldiğinde kesinlikle Mudanya halkının gereken şeyi söyleyeceğine inanıyorum.

İlçe belediyeleri sahilleri kendilerine devretmenizi istedi. Siz de taleplerine olumlu yanıt verdiniz. Devri yapılan sahillerde son durum nedir? Geri almayı düşünüyor musunuz?

Mudanya ve Gemlik Belediyeleri önceki yıl temizlik, güvenlik vb. gibi hizmetler noktasında sorumluluk alanı bizim kontrolümüzde olan ilçe sınırlarındaki sahilleri kendilerine devir etmemizi talep ettiler. Biz de taleplerine olumlu cevap verdik. Ancak sonrasında gördük ki temizlik, sahil hizmetleri noktasında, eksiklikler noktasında özellikle Mudanya’dan ciddi şikâyetler gelmeye başladı. Daha iyi hizmet sağlayacağını iddia ederek aldıkları sahillerden olumsuz görüntüler hem bize ulaşıyor, hem de basına yansıyor. Bu da bizi üzüyor açıkçası. Vatandaşlarımızı o olumsuz görüntülerle karşı karşıya bırakmamak için gerekirse tekrar geri alabiliriz. Bizim için vatandaşımızın mağdur olmaması çok önemli…

Son zamanlarda Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin aylardır uyguladığı projelerin ilk kez kendileri bulmuş gibi yapıyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

13 ay önce yaptığımız Kart16 uygulamasını Genel Başkanlarının katılımıyla taklit ettiler. “Türkiye’yi bir ilkle tanıştıracağız” dediler. Oysa biz o ilk dedikleri projeyi 1 yıldan uzun zamandır başarıyla uyguluyoruz zaten.
Belediyecilikte esinlenirsin, iline, ilçene, belediyene uygun revize edersin ve projeyi yaparsın. Ama yapılmış bir işi sanki hiç yapılmamış gibi sunmak doğru değil. Aynı şekilde Ramazan ayındaki “Bakkal amca” isimli Sosyal Destek Çeki Projemizin de adını değiştirip “Halk Bakkal” diye anlatıyorlar. Bunlar yapılır, daha iyisi yapılsın ben şeref duyarım. Ama projeyi yapana bir atıfta bulunmaları gerekirdi. Sanki hiç yapılmamış gibi “Bir ilki başarıyoruz” şeklinde bir algı nedir? Aziz Milletimiz bunları çok iyi değerlendiriyor, merak edilmesin.

Bakkal Amca ve Kart 16 uygulamaları devam edecek mi? Bu projeler hakkında yeni çalışmalarınız var mı?

Evet, okul döneminde de kırtasiye ürünleri ile ilgili bir çalışma yürüteceğiz. Kart16 zaten devam eden bir uygulamamız. Yararlanan aile sayısı 10 binlere ulaştı. Dönemlik destek konularını çeşitlendirerek sürdüreceğiz.

Şimdi de Bursa’yı konuşalım.

Görev süreniz bittiğinde nasıl bir Bursa hayal ediyorsunuz? Birkaç cümle ile özetlemenizi rica ediyoruz.

Bursa hızla büyüyen gelişen, sanayileşen bir şehirdir. Hormonlu sanayileşmeden ziyade daha yüksek teknolojili sanayiyle büyüyen, katma değeri yüksek işler yapan Gayri Safi Milli Hasılası daha yüksek olan ama Yeşil Bursa kimliğini daha fazla kazanmış, insanların yaşamaktan mutlu olduğu bir şehir olarak çevre sorunlarını bertaraf etmiş bir Bursa hayal ediyorum. Özellikle gelişen modern yüzüyle birlikte tarihi misyonu da özümsemiş, bu değerlerini muhafaza etmiş, ortaya çıkaran ve bunu da bütün dünya ile buluşturan Bir Bursa hayal ediyorum. Tüm çalışmalarımızı da buna göre yapıyoruz zaten…

Yeni sanayi bölgelerine ihtiyaç var mı? Bursa bundan sonra nasıl sanayileşmeli?

Bursa’da yeni sanayi bölgelerinden ziyade sanayi bölgelerinin doğru kullanımı ve daha yüksek teknolojili sanayi alanlarının kurulmasıyla ilgili bir ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Biz kesinlikle tekstilde de otomotivde de, otomotiv yan sanayiinde de fasonculuk değil, katma değeri yüksek işler yapmalıyız. Bir de sanayiyi merkeze yapmaktan ziyade farklı ilçeleri de bu işten istifade ettirmek lazım diye düşünüyorum. Mesela Karacabey’de, Mustafakemalpaşa’da da neden sanayi bölgemiz olmasın? Mesela TOGG Projesi gibi yüksek katma değerli projelere ev sahipliği yapmak çok önemli bize göre. Yeri gelmişken anlatayım.

Sayın Cumhurbaşkanımız ile henüz 3 aylık belediye başkanıyken bir görüşme yapmıştım. TOGG’un şu an bulunduğu araziyi önerdim. Böylece inanıyorum ki Bursa’nın daha yüksek katma değerli işler yapmasına katkımız olmuştur. Bu arada yerli otomobilimiz TOGG’un inşaatı çok hızlı bir şekilde yürüyor. Projenin Bursa’ya büyük bir heyecan ve dinamizm katacağını düşünüyorum. Sanayimizin dönüşümünde önemli bir yeri olacak.
Evet, yeni sanayi alanları olabilir ama bundan sonra yüksek teknolojili sanayinin burada olması gerektiğini ve turizmi kesinlikle geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz turizm pastasından daha fazla pay almalıyız. Bu konuda çok önemli çalışmalar yapıyoruz zaten.

Bursa turizmi neden istenen düzeye gelemiyor? Bu kötü gidişe son vermek için neler yapıyorsunuz?

Bu bir kültür, inanç, altyapı meselesidir. Çok değerli şeyler olsa da sadece cami veya türbeye insanlar gelmez. Bunu gastronomi ile desteklemeliyiz. Bu da söylemle olmuyor.  Yanı başımızda Osmangazi Köprüsü var. İstanbul’dan Bursa’ya çok kısa sürede gelmek mümkün. İstanbul’da iki havaalanı var. Şu an iç hatlarla ilgili Yenişehir Havaalanı’nda 3 destinasyon var ve bu 6’ya çıkacak bu.

Deniz yolu, otoyol ulaşımıyla, hızlı tren devreye girdikten sonra, Bursa’ya ulaşmak daha da kolay olacak. Bursa’daki tarihi izleri, kültürümüzü, sanatımızı, termalimizi, zengin mutfağımızı hem Türkiye’ye hem de dünyaya tanıtmalıyız. Bu konuda bir Dış İlişkiler Daire Başkanlığı oluşturduk. Bursa Turizm Tanıtma Birliği’mizin yapısını revize ederek dinamik hale getirdik ve genç ve güçlü bir ekip kurduk. Çok güzel işler yapmaya başladılar. Bu çalışmalarımızı meyvesini vermeye başladı bile.
Birde kırsal turizm diyoruz. Ama bu insanlar kırsala geldiğinde nerede kalacaklar? Bununla ilgili Dağyenice’de yaptığımız proje için 70 milyon civarında para harcanıyor. O tesisler bittiğinde insanlar konaklayıp bu tesislerden istifade ettiğinde tekrar gelecekler. Harmancık’ta eko turizm, Orhaneli’de rafting için çalışmalarımız var. Orhaneli’de yapılan çalışmalarda yalnızca yol için 7 bin kamyon altyapı malzemesi kullanıldı. Sıcak Su bölgesiyle ilgili görüşmelerimiz var. İznik’te, Büyükorhan’da çalışmalar var. Bunların amacı Bursa’yı çekim merkezi haline getirip insanların buralardan faydalanmasıdır.

Her an beklenen olası büyük Bursa depremi için bir çalışma yürütüyor musunuz?  

Bununla ilgili çok önemli çalışmalar yapıyoruz. Depremsellikle ilgili bütün altyapı etütleri tamamlandı. Biz bunu İstanbul ve Kocaeli ile başlatan ilk üç şehirden biriyiz. Yapılan tespitlerden sonra dönüşümleri sağlamalıyız. Yiğitler’de, Mevlana’da, Beşyol’da 13 Ağustos’ta ihalesi yapılacak Sıcak Su’da ve görüşmeleri devam eden 1050 Konutlar’da dönüşüm projelerimiz var. Dönüşüm denildiğinde akla gelen 30-40 yıllık binanın verilip bunun yerine fark ödenmeden yeni bina alınması gibi bir yaklaşım var. Ama bu sürdürülebilir değildir. Emsali arttırarak, katı yükselterek yapılan dönüşüm de yanlıştır. Dönüşüm konusunda hepimize düşen çok önemli görevler var.

Biz birçok projemize Meslek Odalarını dâhil ettik. Milet Bahçesi Genişleme Alanı, Atatürk Kapalı Spor Salonu ile ilgili de iş birliği yaptık. Hanlar Bölgesi Dönüşüm Projesi ile ilgili de onlarla iş birliği yaptık. Uzun yıllardır Bursa’da proje yarışmaları açılmıyordu, proje yarışmaları açtık. Bazılarını tenzih ediyorum ama meslek odalarının siyasi bakış açıları olabiliyor. Ama biz kimseye karşı önyargımız olmadan çalışıyoruz. Onların da muhakkak öngörüleri var. Ama kentimizin gerçeklerini göz ardı etmeden hareket etmek zorundayız. Çözüm için herkes elini taşın altına koyması gerekir ve aynı ortak noktaya gitmeliyiz. Aksi halde çözüm gecikir.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

“Biz hamasi nutuklarla iftira atarak, yapılmayanları yapılıyor gibi göstererek, 10 verdiğini 100 vermiş gibi göstererek değil açık ve net işler yapıyoruz.”
Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak bakanlıklardan belirli destekleri ve katkıları alıyoruz. Belediyecilik anlamında zor bir dönemden geçiliyor. Gelirlerin azaldığı, giderlerin katlanarak artıp hatta ekstra giderlerin ortaya çıktığı bir dönemdeyiz. 16-17 aydır yaşadığımız pandemi sürecine rağmen Bursa Büyükşehir Belediyesi çok büyük bir gayretle çalışıyor. Hiçbir personelimizi ve bir müteahhidimizi mağdur etmeden bu süreci aşıyoruz. Ankara ile irtibat noktasında da hiçbir sıkıntımız yok. Bursa’nın yaşanabilirdik standartlarında Türkiye’nin en önde gelen birkaç şehrinden birisi olmasının, bizim için avantaj olduğunu düşünüyorum. Bunu daha da geliştirmek için çalıştığımızı Bursalı hemşerilerimizin bilmesini isterim. Bunu yaparken de, şehrin tüm dinamiklerini harekete geçiriyoruz, tüm imkânları kullanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza da sayın bakanlarımıza da rahat ulaşıyoruz.

Geçmişte yaptığımız hatalardan da ders çıkararak, Bursa’mızı asla yeşil kimliğinden uzaklaştırmamalıyız. Turizm bizim yükselen alanlarımızdan bir tanesi. Nitelikli ve katma değeri yüksek sanayi için GUHEM Uzay Aracılık Merkezi’ne, TEKNOFEST’e önem veriyoruz. TEKNOFEST’in tamamı neden Bursa’da yapılmasın? Bursa olarak İHA’lar, SİHA’lar üretmeliyiz. TOGG’un üretime başlaması ile yakın bir gelecekte Bursa’nın sanayi kalitesini daha da üst düzeye çıkaracaktır. Kentsel dönüşüm anlamında da Bursa’da daha kurumsal adımlara ihtiyacımız var. Bunları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, Bursa’da hassas bir süreç var ve hemşerilerimizin de olaya bu açıdan bakmaları gerektiğini hatırlatmak isterim.
Biz hamasi nutuklarla iftira atarak, yapılmayanları yapılıyor gibi göstererek, 10 verdiğini 100 vermiş gibi göstererek değil, açık ve net işler yapıyoruz. Nihayetinde belediyemizin yetkisi, alanı sorumlulukları bellidir. Birileri 10-20-30 yıl yönettikleri belediyelerde doğru dürüst proje açıklayamazken, sanki bütün bir geleceği vadediyor gibi bir yaklaşımda olmalarını hamasi nutuklar olarak görüyorum. “Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye bir sözümüz var. Bizim tecrübemiz, bilgi birikimimiz var, ekibimiz iyi. Bursalı hemşerilerimiz yerel ve genel seçimlerde desteğini bize gösterdiler. Genel merkezimizin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında da net olarak gördüğümüz bu güveni boşa çıkarmadan çalışmayı sürdürüyoruz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ