Zirvede Haber

Sadece işçi sınıfının hakları gasp edilmiyor!

Sadece işçi sınıfının hakları gasp edilmiyor!
“Bazen öyle bir duruma gelirsiniz ki içinizden ne yazmak ne de tek kelime konuşmak gelir. Bu anlar genellikle umudun tükendiği, çıkış yollarının kapandığı, karanın ak, yanlışın doğru, ahlaksızlığın, vicdansızlığın, yolsuzluğun, haksızlığın, hukuksuzluğun hükümdar olduğu zamanlardır.” geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday 1 Mayıs nedeni ile yaptığı açıklamada önemli tespitlerde bulundu. Buğday; “Ülkede kıyamet koparken, ‘Laik Demokratik Cumhuriyet’in,’ demokrasiyi araç yapan insanların taarruzunda her gün bir kalesi yıkılırken; İnsanların körleştiği, suskunlaştığı, yozlaştığı, gerçekleri görmezden gelip araziye uymak için minareye kılıf örttüğü günler yaşanıyordur.
Tehlike çok büyük ve ciddidir: En önemlisi her yandan emperyalistlerin saldırısına uğramış ve teslim olmuş bir ülkenin aç ve yoksul halkıyla kurtuluş savaşı verip cumhuriyeti kuran iradeyi yok etmeye yemin etmiş zihniyetin yarattığı korku imparatorluğu ve karşı devrimi gerçekleştirmiş olmalardır. Oysa bu gün yazılacak, konuşulacak, anlatılacak, tarihe not düşülecek ve ders çıkarılacak bir günlerdir. Bu nedenle Saray Rejiminde ve Tek Adam keyfiyetinde her şeyin yasaklanıp, halkın kuru ekmeğe muhtaç olduğu günlerde1 Mayıs işçinin ve emekçinin bayramı kutlu olsun demekte zorlanıyorum. Çünkü hâlâ gözlerimizin önünde; 1 Mayıs gösterileri için işçi konfederasyonlarının yıllardır verdiği mücadeleyi polis şiddeti ile bastıran, engelleyen ve yasak koyan AKP hükümeti ve yancısının uyguladığı şiddet, gaddarlık ve barbarlık var.
Geçmişte de; AKP, 15 Aralık 2009’da başlayan Tekel direnişi sonucu işlerini kaybedecek olan işçiler ve kaybetmeseler de 4-C statüsüne geçirilecek tekel işçileri, Ankara’ya gelerek hükümet ile görüşmek istemişti.
Hükümet ise işçilerin üzerine polisini yollayarak işçileri Kızılay Meydanı’nda soğuğa ve açlığa terk etmiş; esnaf ve muhalefet partilerin yardımlarını engellemek için sert dille eleştirmişti. AKP iktidarında çok yoğun bir şekilde ve tüm sektörlerde baskı ve sindirmeyle sendikasızlaşan işçiler, taşeronların elinde tüm haklarını ve iş güvenliklerini kaybetmişlerdir. Bugün ise artık kurumlar işgal edilmiş, tüm kaleler düşmüş, yasaklar ve biat kültürü çoğunluğa egemen olmuştur. Neyse bunları yazmaya kalksam uzayın derinliklerine yol olur… Artık kimsenin sabrı da yok bu kadar olumsuzluğu okumaya… Çünkü tüm haksızlıklar, uygulamalar ve eşitsizlikler, keyfiyetler ve soygunlar milletin gözü önünde oluyor.
Ancak nedense halkın belli bir kesimi gözlerine mil çekilmiş gibi bu geriye gidişi görmek istemiyor. Oysa Tek Adam’ın keyfi olarak verdiği her kararda, haksız ve mesnetsiz tüm uygulamada hatta en son verilen içki satışı yasağında bile rejimi değiştirmek amacı güdülmektedir. Aslında toplum baskıları, dayatmaları, haksız hukuksuz tutuklatmaları görüyor ve tehlikenin her an kendisinde geleceğini fark ediyor ama afyon yutmuş gibi edilgenliğinden bir türlü kurtulamıyor. Neden böyle oluyor derseniz yanıt ortada!!! Çünkü sadece işçi sınıfının hakları gasp edilmiyor. Ülkede her şey AKP’nin hatta sadece Tek Adamın keyfine, arzusuna, daha doğrusu iç dünyasında yarattığı öfke ve kızgınlıkların hatta nefretin tezahürüne ve öç alma duygusuna göre şekilleniyor. Sonuçta göstere göstere cumhuriyetin tüm kurumlarına karşı yıkım ve yok etme eylemi uygulanıyor. Dostlar, inanın tehlike çok büyüüüüük…. Sürekli ben ve gerçek yurtseverler, demokrasi ve laik cumhuriyetin değerlerine sahip çıkan bir avuç insan yazıyor ve uyarıyoruz:
“Rejimi değiştiriyorlar, orta çağ karanlığına götürüyorlar, bunlar laik cumhuriyete düşmanlar, sonunda bu yıkım altından kalkılmayacak boyutlara ulaşılıyor” diye daha fazla feryat ediyoruz. AKP’nin keyfine, arzusuna, ihtirasına, öfkesine, nefretine ve intikam duygularına hizmet eden uygulamaları ve bu uygulamalara kılıf olması için çıkarılan antidemokratik yasaları, yasakları sürekli anımsatıp kendimi helak ediyoruz. Tek Adam rejiminin amacı ve niyeti ortada hepimizin malumu!!! Bu tür geriye gidişlere, karşı devrim uygulamalarına alıştırıla alıştırıla hiç ses çıkarmadığımız, susup kabul ettiğimiz antidemokratik olayları gözler önünde yaşıyoruz. MEB, ‘Atatürk ilke ve inkılapları’dersini müfredattan kaldırmıştı, bizler bu durumda ne yaptık, susup oturmadık mı? Karanlık günler yaşıyoruz, baskı ve dayatmalara esir oluyoruz Tek Adam rejiminde.
Bu anlayış tüm emekçileri, yoksul halkı ve onurlu, namuslu insanları esir alırken, patronları, ülkeyi soyan yandaş çeteleri ve köşeye sıkıştırılan basın ve görsel medya üç maymunu oynuyor. Görüp görmezden geliyorlar. Duyup duymazdan geliyorlar ve tehlikeyi, yapılan zulmü ve haksızları bilip anlatmıyorlar!!! Çünkü gerçek gazetecilerin tek tek yok edildiği, hakları ödenmeden kapı önüne konulduğu ve dünyada en çok gazetecinin tutuklandığı bir zamanda her yol mubah diyen yalaka ve çakma yazarlardan oluşan bir anlayış; kondurulduğu köşelerden ve ekranlardan halkı kandırmaya uğraşıyor. Üstelik satılık ve kiralık kalemler, bu tür keyfi uygulamaları ne yazık ki ileri demokrasi olarak pazarlıyorlar…
Sonuç: Bu kadar olumsuzluğun olduğu, her gün işçilerin kötü iş koşulları ve iş güvenceleri sağlanmadığı için yaşamlarını kaybettikleri bir ortamda işçinin ve emekçinin bayramı kutlu olamaz. Saray saltanatında, gelir adaletinden, hakça paylaşımdan ve insanca yaşamdan artık hiç kimse söz edemezken 1 Mayıstan artık hiç kimse bayram diye bahsedemez. İşçinin ve emekçinin bu geriye gidişe, haklarının tek tek ellerinden alınmasına karşı öfkesi, nefreti ve karşı duruşu olabilir. Ülkede uygulanan keyfi Tek Adam diktatörlüğündeki sömürü ve vurgun düzeni işçilerin, tüm emekçilerin ve yoksul halkın yararına değişmediği, hak ve hukukun emekçileri de koruyacağı ve güvence altına alacağı yasalarla sağlanmadığı sürece ‘1 Mayıslar Bayram’ olaaaamaaaz. Tüm Emekçiler Ve Emekten Yana Olanlar: Haksızlıkların, eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, ezilme, sindirme ve baskının olmadığı, emeğin sömürülmediği, ülkede talan ve yağmanın son bulduğu, gelir dağılımında adaletin sağlandığı ve hak edilen payın alınabildiği, insanca yaşanabilen, bir ülke olabilmemiz umuduyla emeğin bayramını kutlarız.
Ayrıca bizler ancak; Emperyalizm vahşetinin yok olduğu, savaşların ve katliamların son bulduğu; aydınlık, eşit ve yaşanası güzel bir dünyayı görmemiz umudu ile tüm emekçi kardeşlerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlarız. Aksi takdirde tehlike çok büyük: Laik ve demokratik, sosyal bir hukuk devletinden karanlık ve gerici bir taassubun hükümranlığında ve otoriter Tek Adamın ihtirasları, beklentileri mümkün olmayacak hayalleri yüzünden gerici, bağnaz, bir anlayışa savrulduk gidiyoruz. Uyanmak, silkinmek, ülkeye, laik cumhuriyete ve çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak zorundayız. Dinci taassubun şeriat istemleri en yüce makamlardan haykırılırken; En başta işçi sınıfı, emekten yana, özgürlüklerden yana, eşitlik ve bağımsızlıktan yana olanlar ayağa kalkmak ve Laik Cumhuriyete sahip çıkmak zorundadır.
Bu nedenle 1 Mayıs emeği sömürmeyenlere, hak ve hukukun güvencesinde demokrasinin işlediği özgür bireylerin örgütlü toplumu oluşturup insanca yaşanacak düzeni kurabildikleri zaman bayram olsun… Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik içinde insanca bir yaşam olması arzusuyla 1 Mayıs Emekçinin Ve İşçinin Bayramı Olsun. Halkın parası, emekçilerin ve çocuklarımızın hakkı olan 128 milyar dolar nerede????
GÜLER BUĞDAY
Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır
ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Vermeyin insana izin kanması ve susması için
hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor
halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor
devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor
Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider
devrimin şanlı yolunda bir kâğıt gibi erir gider
Söz: Sarper Özsan
Müzik: Sarper Özsan
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ