“Beş Çocuk Çağrısı: Gençlerin Gelecek Kaygısı Neden Görmezden Geliniyor?”
Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Zeki Baştürk, son köşe yazısında Türkiye’de nüfus politikasının gençler üzerindeki etkilerini mercek altına aldı. Ülkeyi yönetenlerin uzun süredir gençlerin evlenmemesi ve çocuk sahibi olmamasından yakındığını belirten Baştürk, bir dönem “üç çocuk” olarak dile getirilen çağrının bugün “beş çocuk” seviyesine çıktığını hatırlattı.
Baştürk, yazısında bu çağrının kâğıt üzerindeki gerekçelerini şöyle özetledi:
-
Azalan doğum oranlarını yükseltmek
REKLAM ALANI -
Nüfusu genç tutmak
-
Ekonomik üretkenliği sürdürmek
Ancak Baştürk, gerçeklerin bu çağrı ile büyük bir uçurum oluşturduğunu vurguladı. Türkiye’de bugün yaklaşık 20 milyon insan sosyal yardım desteğiyle ayakta duruyor, toplumun yarısından fazlası asgari ücretle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Eğitim çağındaki 1,5 milyon çocuk okul dışında, üniversiteyi kazanan gençler ise maddi yetersizlikler nedeniyle eğitimlerini sürdüremiyor; okuyanlar bırakıyor, bitirenler ise geleceklerini ülkesi dışında arıyor.
BEŞ ÇOCUK ÇAĞRISI GERÇEKÇİ Mİ?
Baştürk, köşesinde soruyor: “Bir çocuk yetiştirmek yalnızca nüfus meselesi midir?” Yanıtını net veriyor: Hayır. Eğitim, sağlık, beslenme, barınma ve güvenlik gibi pek çok temel unsur da işin içinde. Ailenin gücü, toplumun refahı ve devletin sunduğu sosyal destekler olmadan beş çocuğun büyütülmesi mümkün değil.
“Ailesinin geçimini zor sağlayan bir anne-babadan beş çocuk istemek, geleceğin ağır bir faturasını yine aynı aileye çıkarmaktır.”
Baştürk, asıl sorunun anlaşılması gerektiğini vurguluyor:
-
Gençler neden evlenmiyor?
-
Neden çocuk sahibi olmak istemiyor?
Cevap, yazara göre açık: Gençler gelecek kaygısı ile dolu. İş bulamıyorlar, aldıkları ücretle bağımsız yaşam kuramıyorlar, kirayı karşılayamıyorlar; kendi yaşamlarının sorumluluğunu üstlenmede zorlanıyorlar.
POLİTİKA SAYI DAYATMAKLA ÇÖZÜLEMEZ
Baştürk, toplumda karşılık bulmayan çağrıların ardındaki temel yanlışlığı şöyle açıklıyor:
“Çocuk sayısını artırmak bir politika olabilir; ama bunun yolu sayı dayatmak değil, insanların refahını artırmaktır. Bir ülkenin gerçek gücü nüfusunun çokluğundan değil, iyi eğitim almış, mutlu, sağlıklı ve güvenceli bireylerinden gelir.”
Yazıda, çözümün nüfusu artırmakta değil, insanların çocuk yetiştirebilecekleri sosyal ve ekonomik düzeni kurmakta olduğu vurgulanıyor.
ATATÜRK’ÜN GÖZÜYLE GELECEĞE BAKMAK
Baştürk, köşesinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara verdiği değeri hatırlatarak yazısını şöyle tamamlıyor:
“Çocuk demek sevgi demektir. ‘Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Ülkeyi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.’”
Baştürk’e göre, çocukların değeri yalnızca sayı ile değil, sevgi, güven ve sağlıklı bir gelecek ile ölçülmelidir.
SONUÇ:
Zeki Baştürk, köşe yazısında Türkiye’nin beş çocuk çağrısının altında yatan gerçekleri sorguluyor: Gençlerin evlenmemesi ve çocuk sahibi olmaması, basit bir nüfus meselesi değil; ekonomik belirsizlik, eğitim eksikliği ve gelecek kaygısının doğurduğu toplumsal bir sorundur. Sayıyı artırmaya çalışmak yerine, gençlerin çocuk yetiştirebileceği güvenli, adil ve refah bir düzen kurulması gerektiğini vurguluyor.