Veli Beysülen yazdı; YOKSULUN YOKSULU EMEKLİLER!

Sendikacı Veli Baysülen makalesinde; “2002 yılında yaşlı hakları için toplanan Birleşmiş Miletler Yaşlılık Asamblesi, toplantının sonuç bilgesinde asamblenin amacını, “İnsanların güvenli ve saygın bir şekilde yaşlanmalarını ve toplumlarında bütün haklara sahip birer vatandaş olarak yaşlanmaya devam etmelerini garanti etmek” şeklinde ifade etmişti. Yine aynı bildirgede, “Unutulmamalıdır ki, her yaşlı birey toplum içinde aktif olma ve aktif yaşlanma şansına sahip olmalıdır.” denmekteydi. Kuşkusuz burada belirtilen güvenli ve saygın yaşlanma önemli bir hakkın tespitidir. Bu tespitten hareketle, her ülkenin genel ve yerel yönetimlerinin, yaşlı insanların zorlanmadan bu hakka ulaşmalarını sağlayacak tedbirleri almaları ve gerekli teşkilatı kurmaları gerekir.
Türkiye’de 28 Haziran – 4 Temmuz tarihleri arası Emekliler Haftası, bu haftanın içinde 30 Haziran tarihi ise Emekliler Günü olarak kutlanmaktadır. Maalesef Emekliler Günü’nü kutlayan Türkiye’de emekliler aç ve yoksul. Yani Birleşmiş Milletler Yaşlılık Asamblesinin yukarıya aldığım amacına uygun bir yaşamı sürdürmekten oldukça uzaklar. Zira Türkiye’nin insanların yaşlılık sürecini yöneten bir politikası yok. Türkiye’de yaşlılar gerek aldıkları ücretlerin yetersizliği gerekse kaybettikleri sağlıklarını kazanacakları sağlık hizmetine ulaşmaktaki sıkıntılardan dolayı, güvenli ve saygın yaşlanma olanaklarından mahrumdurlar.
Tüm bunlara baktığımızda emeklilerde hafta ve gün kutlayacak takat kalmadı. Çünkü emeklilerin büyük bir kısmı artık yoksulunda yoksulu. Yoksulun yoksulu nasıl mı oluyor? Açıklayayım. Biliyorsunuz Türkiye’de açlık yoksulluk sınırına dair rakamlar açıklayan kurumlar mevcut. Bu kurumlardan DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından açıklanan rakamlara göre, Mayıs ayında Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin sadece mutfak giderinin karşılığı olan açlık sınırı 23.615 liraya, yine dört kişilik bir ailenin, gıdanın yanı sıra barınma, giyim, ulaşım, eğitim, sağlık gibi ihtiyaçların tamamının karşılığı olan yoksulluk sınırı ise 81.686 liraya çıktı. Bu rakamlara göre, Türkiye’de 22.104 lira asgari ücretle çalışan 7 milyon insan ile aileleri, aile de ikinci bir çalışan yoksa mutlak açtır. Tabii aç olan sadece asgari ücretle çalışan işçi değil, emeklilerin yarısından fazlası da açtır. Kaldı ki 14.469 lira alan emeklilerin evine iki emekli aylığı girse bile, açlık sınırının biraz üstünde gelire sahip oluyor. Öte yandan bu ülkede çalışan, emekli tüm ücretliler yoksul. Bunların içinden açlık sınırının altında aylık alanların tamamı ise yoksulun yoksuludur. O zaman emeklilerin çok büyük kısmı yoksulun yoksulu.
Evet, iki gün sonra Temmuz ayına giriyoruz. Bildiğiniz üzere, Temmuz ayı kanuna göre emeklilerin yılın ikici yarısı için zam aldıkları aydır. Buna göre, eski SSK’lı ve BAĞKUR’lu emeklilerin aylıkları 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 55. Maddesi gereği, 1 Ocak 2025-30 Haziran 2025 tarihleri arasını kapsayan son altı aylık enflasyon oranı kadar artırılacak. Emekli Sandığı emeklilerinin ise Kamu Çalışanları sendikaları ile hükümet arasında 4688 sayılı kanuna göre bağıtlanmış olan toplu sözleşmedeki oranlar kadar artırılacak.
AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında, asgari ücret 184 lira, en düşük SSK emeklisi aylığı 257 liraydı. Buna göre; bir emekli aylığı asgari ücretin %40 üstündeydi. Şu anda asgari ücretin %38 altında. Yani tüm açıklamalarında, “Emeklilerimiz en iyi yıllarını bizim iktidarımızda yaşıyor.” diyen AKP’nin 23 yıllık iktidarında emekli aylığı asgari ücret karşısında %80 kayıpta. İkisi paralel artmış olsalardı en düşük emekli aylığı şu anda 30.500 lira olurdu. Sakın bunu asgari ücret yüksek diye söylediğim anlaşılmasın. Çünkü son zamanlarda Türkiye insanında, kendi aylığının düşüklüğünü sorgulamak ve insanca yaşanacak seviyeye çıkarılması için mücadele etmek yerine, kendisinden biraz yukarıda ücret alanı örnek gösterme ve o niye onu alıyor onu da benim seviyeme çekin deme hastalığı başladı.
Yukarıda belirttim, ülke nüfusunun %90’nına tekabül eden, emekçi büyük çoğunluğu yoksul. Kuşkusuz bu büyük çoğunluğun içinde, asgari ücretli çalışan ile asgari ücretin altındaki aylığıyla yaşama savaşı veren emekliler ise yoksulun yoksulu. En ucuz ev kirasının 20 bin lira olduğu büyük kentlerde bu ücretlerle yaşamak artık imkânsız. Bu ülkede asgari düzeyde insanca yaşayabilmek için her ailede iki çalışanın olduğu varsayımı ile asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı olmalı. Bu da şu anki rakama göre asgaride 40 bin lira demektir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile DEM Parti sözcüleri bir süredir asgari ücrete Temmuz ayında ara zam yapılması için çağrı yapıyorlar. Özgür Özel, “Millet iradesine sahip çıkıyor” sloganıyla Türkiye’nin değişik kentlerinde düzenlediği mitingler ile partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmalarda bu talebi yüksek sesle dile getiriyor ve asgari ücretin net 30.000 liraya çıkarılmasını, en düşük emekli aylığının da asgari ücret kadar olmasını öneriyor.
Öte yandan asgari ücretin Temmuz ayında arttırılması gerektiği yönünde açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yüksek enflasyonun erittiği asgari ücretin Temmuz ayında arttırılması gerektiğinin altını çizerek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını, asgari tespit komisyonunu toplantıya çağırmaya davet ediyor. Çerkezoğlu, Konfederasyon üyesi Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezinin (BİSAM) rakamlarını yukarıya aldığım araştırmasına dikkat çekerek, Türkiye’de asgari ücretin belirlenmesinde uluslararası standartların dikkate alınmadığının altını çiziyor ve asgari ücretin tespitinde 4 kişilik bir ailenin mutfak harcamasının değil, sadece işçinin kendisinin mutfak harcamasının esas alındığını bunun ise aileleri mağdur ettiğini belirtiyor.
24 Haziran 2025 tarihinde toplanan DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, sonuç bildirgesinde, emperyalist yayılmacılığın yol açtığı savaşların, yoksul halkın ekmeğini küçülttüğüne ve daha çok yoksulluk ürettiğine dikkat çekilerek, dünya genelinde bu politikaya topyekûn bir karşı duruşun sergilenmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Türkiye özelinde yaşanan süreçle ilgili genel değerlendirme yapılan bildirgede iktidarın hukuk tanımayan anti demokratik uygulamalarına karşı ortak mücadeleye vurgu yapılmaktadır.
DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı sonuç bildirgesinde, emekliler ile asgari ücretlilerin sefaletine dikkat çekilerek, emeklilerin örgütlenme hakkı ve emeklilerin açlığa/ yoksulluğa mahkûm edilmesine karşı mücadelenin sürdürülmesine ve bu kapsamda önümüzde ki dönemde düzenlenecek eylem ve etkinliklere konfederasyon düzeyinde destek verilmesine karar verildiği açıklanmaktadır.
Siyaset ve sendika dünyasından gelen tüm bu açıklama ve tespitlere iktidar cephesi kulak tıkamış bulunuyor. Bırakın asgari ücrete ara zam ile emekli aylıklarına 6 aylık enflasyon farkının üstünde artış vermeyi, kök maaşı 14,469 liranın altında olan milyonlarca emekli ile emekli dul ve yetimi, Temmuz ayında hiç artış alamamakla karşı karşıya. Zira herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığı taktirde, kök aylığı 14,469 liranın altında olan yaklaşık 4 milyon emekli ile emekli dul yetim artış alamayacak. Dolayısıyla TBMM tatile girmeden bu yasal düzenleme mutlaka yapılmalıdır.
Evet, görüldüğü gibi emeklilerin önemli bir kısmı açlık sınırının altında aylık almakta ve yoksulun yoksulu olarak yaşam savaşı vermektedir. Ancak emekliler haftasında olduğumuz bu günlerde, özellikle emekliler günü olan 30 Haziran’da kendisine mikrofon uzatılacak olan her iktidar yetkilisi, mutlaka emeklilere methiyeler düzecek ve onlar çok daha fazlasını hak ediyorlar ancak imkanlarımız sınırlı diyecektir.
Şimdi buradan iktidara bir soru soralım, hani belediyeler prim borçlarını ödemedikleri için emeklilerimizin aylıklarını insanca yaşayacak seviyeye çıkaramıyoruz diyordunuz ya, peki şimdi merkezi bütçeden belediyelere aktardığınız paydan o borçları tahsil ettiğinize göre artık kaynak sıkıntısı kalmamıştır. Sanıyorum önemli miktarda prim borcunu tahsil ettiniz, etmeye devam ediyorsunuz. Şimdi emekli aylıklarını en alt sınırını asgari ücret seviyesine çıkaracak mısınız? Yoksa kaynak yok demeye devam mı edeceksiniz? Yani emeklileri yoksulun yoksulu olarak yaşatmaya devam mı edeceksiniz? Sessizliğiniz ikinci yolu tercih ettiğinizi gösteriyor. Eh ufukta seçimde görünmediğine göre, sahte enflasyon rakamları ile emeklileri açlığa mahkum etmenizin sizin için yakın bir tehlikesi yok. ”Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözü tam da sizin için söylenmiş olmalı!” ifadelerini kullandı