Doğan Bekin’den Sert Uyarı: “Siyonist İsrail’in Asıl Nihai Hedefi Türkiye’dir!”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, 18 Haziran 2025 tarihinde Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Ortadoğu’daki gelişmelere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“ABD, Ortadoğu’yu İsrail için dizayn ediyor”
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi olan Doğan Bekin, konuşmasında özellikle ABD’nin bölgedeki emperyal stratejilerine dikkat çekti. ABD’nin, İsrail’in güvenliğini sağlamak adına Ortadoğu’daki ülkeleri doğrudan ya da dolaylı müdahalelerle kontrol altında tutmaya çalıştığını belirtti.
“Amerika, bölge halklarının değil, kendi iradesine boyun eğen yöneticilerin iş başına gelmesini istiyor. Bu da bölgeyi istikrarsızlık ve çözümsüzlüğe mahkûm ediyor.” dedi.
“Türkiye hedef tahtasında”
Bekin, açıklamasının en dikkat çekici bölümünde ise şu ifadeleri kullandı:
“Siyonist İsrail’in asıl ve nihai hedefi Türkiye’dir. Türkiye güçlü olursa, emperyal projeler sekteye uğrar. Bu nedenle hem içeriden hem dışarıdan kuşatma stratejisi devrededir.”
“Teslimiyetçi politikalara karşı direniş şart”
ABD’nin boyun eğmeyen liderlere karşı ekonomik, askeri ve diplomatik baskılar uyguladığını ifade eden Bekin, Türkiye’nin bağımsız politikalarını sürdürmesinin hayati öneme sahip olduğunu vurguladı:
“Baskılara karşı teslimiyet değil, direnç ve milli duruş sergilenmelidir. Türkiye, sadece kendi geleceği için değil, tüm ümmet için ayakta kalmak zorundadır.”
Bekin’den çağrı: “Uyanık olun!”
Bekin, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bölgemizdeki karanlık senaryoların arkasındaki küresel akılları görmek zorundayız. Türkiye, içeride birlik ve dışarıda dik duruşla bu oyunları bozabilir. Mücadelemiz, bağımsızlık ve adalet mücadelesidir.”
“SİYONİST İSRAİL’İN ASIL NİHAİ HEDEFİ TÜRKİYE’DİR”
ABD yönetimleri, Ortadoğu’da İsrail’in güvenliği için bölge ülkelerini müdahaleci yöntemlerle
mutlak hakimiyet ve kontrol altında tutabilme stratejisi gereği söz sahibi olmak istedikleri
ülkelerin idarecilerinin, idare edilenler tarafından değil; kendi arzuları doğrultusunda hareket
edecek kişilerden seçilmeleri için büyük gayret göstermeye çalışmaları bir bakıma kendi
çıkarlarını güvenceye almaya yöneliktir.
ABD, teslimiyetçi politikalarını ret yoluna giden ülke yöneticilerine ise baskı ve şiddet yoluyla
kendi arzuladıkları çözüm yollarını dayatmaya çalışmaları ortaya çözümsüzlükleri
getirmektedir.
Nitekim, ABD Başkanı Trump, Çin’in küresel ekonomik gücünü kırabilmek adına yeniden
körfezde egemen güç olabilmek amacıyla İran’ da rejim değişikliğine gidip, geçmişte körfez
bölgesinde Amerikan ve İsrail’in çıkarlarını 1979’a kadar korumuş olan sadık müttefiki İran
Şahı’na benzer bir siyasi figürü İran’ın başına getirebilme çabasının akamete uğraması
kuvvetle muhtemeldir.
Amerika’nın Ortadoğu’daki önemli bir pazarı olmaktan çıkmış olan İran’ı körfezdeki çıkarları
için büyük bir engel olarak görmektedir. ABD ve İsrail’in çekindiği ve ürktüğü noktalardan bir
tanesi de Türkiye gibi İran’ın da kendi silah sanayisini geliştirme çabası içerisinde olmasıdır.
Bu amaçla, Trump’ın sözde müzakere masasında tam teslimiyetçi anlayışı ön gören ‘güç
yoluyla barış’ dayatmasına karşı çıkan İran’ı tamamen pasifleştirme çabaları sonuç
vermeyince, bu sefer de İsrail’e lojistik desteği vererek İran’ı siyasi, ekonomik ve askeri
yönden tamamen etkisiz hale getirmeyi yeğlemiştir.
Ortadoğu'da, geçmişte İsrail eski Başbakanı İzak Rabin’in İran’ı bölge için tehlike olarak
göstermeye çalışırken şu anda İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da İran’ın nükleer
araştırmalarına işaret ederek aynı dille İran’ı tehlike ve tehdit olarak göstermeye çalışması
gerçeklerden uzak olup, Ortadoğu için asıl tehlike ve tehdittin İsrail olduğunu göz ardı
etmemek gerekir düşüncesindeyiz.
Burada asıl üzerinde durulması gereken şey, İsrail’in ülkemize yönelik haddi aşan açıklamaları
karşısında gerekli önlemlerin süratle alınmasıdır.
Geçmişte Likud propagandisti Daniel Doron’un Wall Street Journal’a verdiği demeçte, Batı
dünyasının İslam ve Müslümanlarla uzun bir mücadeleye hazırlanması gerekir şeklindeki
ifadesi gelinen noktadaki durumu yansıtmaktadır.