Zirvede Haber

TEK ADAM REJİMİNDEN ARTIK BEKLENTİM YOK. TÜM TALEBİM VİCDAN SAHİBİ İNSANLARA VE PARTİM CHP’YE…

TEK ADAM REJİMİNDEN ARTIK BEKLENTİM YOK. TÜM TALEBİM VİCDAN SAHİBİ İNSANLARA VE PARTİM CHP’YE…

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday makalesinde;

HALK TV’DE BURSA’DAKİ MEVSİMLİK İŞÇİLERİN İSYANI VE ÇİLESİ ANLATILDI.
BİRKEZ DAHA İNSANLIĞIMDAN UTANDIM!!!!
TEK ADAM REJİMİNDEN ARTIK BEKLENTİM YOK. TÜM TALEBİM VİCDAN SAHİBİ İNSANLARA VE PARTİM CHP’YE…
Ben Güler Buğday olarak bu ilkel yaşam tarzına karşı sorunlar çözülsün, tedbir alınsın ve bu rezalete çare bulunsun diye defalarca yazı yazdım.
Tüm sorumluları, CHP’nin vekillerini ve görevlileriyle tüm namuslu vicdanlı ve ahlaklı eşit yurttaşlığı savunan demokratlarını el birliği ile göreve davet ettim.
Özellikle Bursa’da hem çok ilkel koşullarda yaşayan hemde bu çaresizlikten dolayı çocukların ziyan olduğu koşullarda vicdanı olanların boğazlarından lokma geçerken kendilerini gözden geçirmelerini bir kez daha istiyorum.
Halk TV’deki haberlerde konuşan işçiler inanılmaz şeyler söylediler:
Ülke kavrulurken klimalarda ve en lüks mekânlarda yiyip içip keyif edip serinleyenlere karşın kendilerinin elektriklerinin bile olmadığını anlattılar.
Çok daha vahimi ise “SU YOKKKK…. Banyo yapamıyoruz…” diyorlar.
Tüm dostlara, yoldaşlara ve canlara sesleniyorum.
Bu haberleri izlediniz mi veya izlerseniz ne hissedersiniz?
Yine mevsimlik işçi anlatıyor:
“Çoluk çocuk çalışıyoruz. En küçük çocukları bu derme çatma çadırlarda yalnız bırakıyoruz.
Günlük 350 TL ile hem geçinip hem para biriktirtmek zorundayız.
Bir yağmur yağıyor her yer su altında kalıyor hiç olmazsa devlet Kızılayın çadırlarından verse ve şu toprak alanları düzenlese” diyorlar.
Ben bu kadarına ve bu kadar çaresizliğe ve vicdansızlığa isyan ederim.
Bıraktım herkesi kendi partim CHP’lilere diyorum ki;
Başta bu günün koşullarında çok yüksek maaş alan ve birçok farklı olanağa sahip vekillerimize sesleniyorum:
En başta kendi ailelerinizin ve çoluk çocuğunuzun lütfen rica ediyorum yaşam tarzına bakın.
Hatta onların sosyal medyadan paylaştıkları akılla mantıkla ve vicdanla anlaması olanaksız servet değerindeki lüks yaşamlarıyla adeta çaresiz insanlara nispet yapar gibi lüks ve şatafatlarına bakın ve “DURUN… YETER… BİZLERE YAKIŞMIYOR” demeyi bilin!!!!
“Değişim” diye diye, Ahmedin yeirne Mehmedin delege seçilmesiyle tüm vakitlerini ve enerjilerini aralarındaki yarışmaya odaklanmış herkese sesleniyorum:
Bu sorunu çözmek hiç zor değil…
Sol/sosyal demokrat olmak sadece nutuk atmakla ,el sıkmakla ve en üst perdeden konuşmak ve partide gücü ele geçirmek için delege seçtirmek ve bunu başarı saymakla olmaz…
Üstelik CHP özellikle pandemi sürecinden buyana tarım konusunu, güvenli gıda konusunu, üreticinin, çiftçinin ve köylünün sıkıntısını anlatan, mücadele eden bir politika izliyor.
Tek Adam keyfiyetinde maksatlı olarak yok edilen tarım ve dışa bağımlı hale getirilip çaresiz bırakılan üreticinin sıkıntıları CHP’li tarımla uğraşan veya ziraat mühendisi olan milletvekillerimiz sayesinde ülke gündemine sokuldu.
Bu konuda vekillerimizin onur duyacağımız hizmetleri oldu ama çok azı ülkenin birçok yerinde iki kör kuruşa perişanlık içinde çalışan mevsimlik işçilere çare arıyor veya dile getiriyor.
Beni özellikle kendi ilimde yaşanan hatta çocuk ölümlerine sebep olan ilkelliğe çare bulunmaması ilgilendiriyor!!!!
Üstelik CHP’nin 3 belediyesi var…
Birçok sorunun yaşandığı İnegöl’de özellikle gelişmiş mobilya sanayicileri var.
Yine Bursa’da mevsimlik işçi yövmiyesinin 300 TL civarında olduğu ve tüm ilkelliğin ve yokluğun içindeki çaresizliklerini anlattıklarına tanık olunca bir kez daha anımsatmak ve daha önce bu konuda yazıp paylaştığım yazımı hiç ellemeden bir kez daha paylaşmak zorunda kaldım.
SON NOT:
ÜLKESİNİ SEVEN VE GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN TEK ADAM DİKTASINDAN KURTULMAK İSTEYEN HERKES CHP’Yİ UMUT OLARAK GÖRMEK İSTER:
Ancak ülkenin her yeri yangın yeri olmuşken ve yokluk çaresizlik akıl sağlıklarını zorlarken hem yöneten ve hemde mutlaka en önde güçlü olmak için koltuğu bırakmayan veya o koltuğu kapmak için mücadele edenlere tekrar rica ediyorum.
Ve diyorum ki:
“tok açın halinden ne anlar…?”
Tuzu çok fazla kuru olanların, bizlerin aklının almayacağı servetlere sahip olanların, halktan kopuk özel yaşam biçimleriyle mağdurlra çare olamayacağına ve gerçek anlamda çözüm üretmeyeceklerini düşünüyorum.
Malla- mülkle kimlik arayan ve tek amaçları varsılaşmak olanların bu sorunları çözemeyeceklerini düşünüyorum ve onun için herkesin elini taşın altına koymasını rica ediyorum
Yaşayan Kütüphane olarak tanınan İlber Oltaylı çok doğru bir tespit yapmış:
“Gösteriş ve Şatafat cahillikten kaynaklanan aşağılık kompleksini örtme çabasıdır” demiş.
Çok haklı İlber Oltaaylı ve doğru bir tespit!!!!
Bunun için yaşamı zorlaştırıp bu tür kompleksli bireylere kim olursa olsunlar izin ve onay verip insanlar arasındaki eşitsizliği bu kadar uçuruma sürüklemeyin ve bunu yapanlara itibar etmeyin.
SON BİR RİCAMDIR:
İl veya ilçelere aday olan başkan ve yönetimlere ve tüm delegelere rica ediyorum gidin Bursa’daki bu işçilerin sorunlarını tespit edin ve nasıl çare olabilirsiniz düşünün ve seçim önermelerinize koyun.
Ayrıca basına düşmüş ve CHP’ye yakışmayan ne kadar sorun ve yanlış varsa susmayın üstünü örtmeyin ve bu çirkinliklere sebep olanlara bugüne kadar susan ve göz yumanlara da onay vermeyin.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY
BURSA’DAN HABERLERMANŞET
MEVSİMLİK İŞÇİLERİN ÇİLESİ HER ZAMAN BENİM YÜREĞİMDEKİ YARADIR.
May 25, 2021 8:46
Bursa-Karacabey’de geçtiğimiz günlerde meydana gelen sel baskını, mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı kampların yerlerinin uygun olmadığını, barınma koşullarının kötü olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bursa Tabip Odası yaşanan sel felaketi ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Tabip Odası tarafından yapılan açıklamada, “On yıldır düzenli olarak ilimizdeki mevsimlik gezici tarım işçilerini ziyaret etmekte, onların sorunlarını ve sorunların çözümüne yönelik önerilerini içeren raporu kent yöneticileri ve kamuoyu ile paylaşmaktayız. 2017 yılında, içinde Karacabey’in de olduğu üç ilçede ve 5 kampı ziyaret etmiş, mevsimlik gezici tarım işçilerinin yaşadığı koşulları yerinde tespit etmiş ve yayınlamıştık. Ziyaret sonrası hazırladığımız raporda; kurulan çadırlarda 6 ila 10 kişi bir arada yaşandığını, banyo-tuvalet ihtiyaçlarını derme çatma kulübelerde gidermeye çalıştıklarını ve yıllar içinde barınma koşullarında düzelme olmadığını belirlediklerini” ifade edildi.
13 kriterden sadece 3 tanesinin sağlandı
Raporda, kampları 19 Nisan 2017’de yayınlanan Genelgeye uygunluk açısından değerlendirmiş ve aranan 13 kriterden sadece 3 tanesinin sağlandığı vurgulanan açıklamada, “Her yıl hazırladığımız raporların ortak noktası, mevsimlik gezici tarım işçilerimizin kaldığı kamplarda, eğitim, sosyal faaliyet, temel ihtiyaç için bina bulunmadığıdır. 2018 tarihli raporumuzda kampların sel ve su baskını gibi çevresel olaylara karşı savunmasız olduğunu belirtmiştik. Raporumuzu yayınlamamızın üzerinden geçen 3 yıl boyunca bu sorunun giderilmediğini Karacabey’de yaşanan olayla görmüş olduk. Keyfi olarak ve hiçbir kritere bağlı olmadan seçilen kamp alanları ve kamplara ulaştırılmayan hizmetler mevsimlik gezici tarım işçilerinin sağlığı için risk oluşturmaktadır” denildi.
Toplum sağlığının korunması için yetkili birimler harekete geçmeli
Açıklamanın devamında, “Söz konusu sel felaketini ucuz atlatmış olsak da vatandaşlarımızın sağlığının korunması ve insani yaşam koşullarının sağlanması için yetkililere yine, yeniden uyarıyoruz. Kampa ve kampta yaşayan mevsimlik gezici tarım işçilerine 19 Nisan 2017’de çıkartılan genelgede belirtilen yapı, işlem ve hizmetler henüz sunulmamıştır. Hem kamp koşullarının iyileştirilmesi, hem çalışan işçilerin sosyal güvencelerinin sağlanması, hem çocuk işçiliğinin önüne geçilmesi, hem de toplum sağlığının korunması amacıyla devletin yetkili birimleri derhal harekete geçmelidir. Genelgede tanımlanan hizmetler zaman yitirmeden halka ulaştırılmalıdır. Meydana gelen sel felaketinden etkilenen herkese geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, bu olaydan gereken dersin çıkarılmasını ve vatandaşlarımızın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için bir fırsat olarak değerlendirilmesini umut ediyoruz” denildi.
19 Nisan 2017 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Mevsimlik Tarım İşçileri” başlıklı Başbakanlık Genelgesi üzerine Bilgi Notu:
27 Haziran 2017
19 Nisan 2017 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Mevsimlik Tarım İşçileri” başlıklı Başbakanlık Genelgesi üzerine Bilgi Notu: içinyorumlar kapalı
Türkiye’deki mevcut mevzuata göre çalışma yaşamı ve taraflar arasındaki sorunların çözümüne dair yürürlükte olan kanunlar 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’dur. Söz konusu kanunlardan 4857 sayılı İş Kanununun iki istisnası bulunmaktadır.
İş yerinde çalışan işçi sayısı 50 ve altındaysa veya nitelik itibarıyla 30 günden az sürecek bir iş söz konusuysa 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanmamaktadır.
Mevsimlik Tarım İşçileri için söz konusu istisnaların geçerli olması muhtemeldir. Bu bağlamda Mevsimlik Tarım İşçilerinin istihdamına dair işleyiş işçilerin çalışma şartlarını ve işçi-işveren ilişkilerini düzenleyen ana kanundan bağımsızlaşmaktadır.
Diğer iki kanun olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ise Mevsimlik Tarım İşçilerinin işverenle yaşaması muhtemel alacak-borç ve iş güvenliği konularında geçerli olmakla birlikte bu tür durumların yaşanması halinde ciddi uygulama eksiklikleri bulunmakta, Mevsimlik Tarım İşçileri söz konusu kanunlardan faydalanamamakta ve haklarını arayamamaktadır.
Öte yandan 2010 yılında yayımlanan ve Mevsimlik Tarım İşçilerinin çalışma koşullarını düzenleyen genelge 19 Nisan 2017 tarihinde yenilenerek yürürlükten kaldırılıştır.
İlk genelgede Mevsimlik Tarım İşçilerinin “asgari ihtiyaçların karşılandığı barınma yerlerinin işverenlerce karşılanması” öngörülürken yeni genelgede başta barınma koşulları olmak üzere Mevsimlik Tarım İşçilerinin ihtiyaç duyduğu elektrik, su, tuvalet, banyo, bina, kanalizasyon, sağlık taraması, aşılama, eğitim, güvenlik gibi bütün işlerin ilgili bakanlık, valilik, müdürlük ve kolluk güçlerince gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
Böylelikle iş ilişkisindeki taraflardan biri olan işverenin, arazi sahibinin sorumluluğu minimuma indirilmektedir. Hâlbuki 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre işyerinde (tarlada) meydana gelebilecek, sakatlanma veya ölümle sonuçlanabilecek kazalar iş kazasıdır ve toprak sahibi işveren doğrudan sorumludur.
Söz konusu genelge 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun hükümlerinin uygulanmasına dair muğlak bir durum oluşturmakta, işveren yükümlülükleri hatırlatılmadığı gibi “işveren” kavramı dahi kullanılmamakta, yükümlülüklerin tamamen kamu yönetimlerine ve kaynaklarına bırakıldığı gözlenmektedir.
Söz konusu genelge ile Mevsimlik Tarım İşçilerinin yalnız İŞKUR’a kayıtlı tarım aracıları aracılığı ile istihdam edilmeleri, İŞKUR ve Özel İstihdam bürolarına kayıtları, daimi ikamet ettikleri illere geri döndüklerinde çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri, halk eğitim merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerince okuma/yazma ve meslek edindirme kurslarına dâhil edilmeleri öngörülmektedir.
Genelge çocuk işçiliğiyle etkin mücadele edileceğini söylemekte ve fakat bunun için gerekli yasal mevzuat ve kurumsal alt yapıya dair her hangi bir imada bulunmamaktadır. Genelgede dikkat çeken bir diğer yenilik ise il müftülüklerince Mevsimlik Tarım İşçilerinin ve ailelerinin inanç ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması için her türlü tedbirin alınacağıdır.
Yeni genelge de dikkat çeken bir diğer nokta ise Mevsimlik Tarım İşçilerine ilişkin açıktan olmayan bir güvenlik algısının genelgede yer almasıdır.
Genelgeye göre kolluk güçlerince Mevsimlik Tarım İşçilerinin ve ailelerinin bilgileri alınacak, kolluk güçlerince geçici yerleşim alanlarında gece ve gündüz güvenlik amaçlı düzenli devriye faaliyeti gerçekleştirilecektir.
2010 yılındaki genelgede yer alan “İşçilerin ve yöre halkının birbirinin emek ve işine duydukları ihtiyaç, kardeşlik ve dayanışma bilincini güçlendirmeye yönelik…” vurgu yeni genelgede yer almamaktadır.
Başbakanlık tarafından Mevsimlik Tarım İşçilerinin çalışma koşularına dair çıkarılan düzenleme pek çok önemli alanı muğlaklaştırmaktadır.
İlk olarak genelgenin tamamına hakim olan bakış açısı işçilerin çalışma koşullarına dair pek çok önemli konunun kamu eliyle karşılanmasıdır.
Söz konusu eğilim işverenin sorumluluklarını azaltmakta, işveren için maliyet unsuru olabilecek pek çok konunun devlet eliyle karşılanmasını beraberinde getirmektedir.
Öte yandan genelgede işçilerin işverenle kuracağı iş ilişkisine dair ücret, kadın-erkek ücret farklılaşması, geçici sigorta ve sendikalaşma gibi işçilerin çalışma sağlığı ve iş barışı açısından gerekli pek çok noktaya dair hiçbir şey söylememektedir. Yine hepimizin bildiği gibi Mevsimlik Tarım İşçisi olarak Suriyeli emeğinin kullanılması oldukça yaygın bir uygulamadır. Söz konusu genelge Suriyeliler özelinde oluşacak herhangi bir iş ilişkisi için özel bir vurgu barındırmamaktadır.
Mevsimlik Tarım İşçileri’ne dair bazı veriler:
Türkiye’de 6.5 milyonluk tarımsal işgücünün yaklaşık yarısı Mevsimlik Tarım İşçisi konumundadır. Her iki mevsimlik işçiden biri doğdu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat ediyor
48 farklı ile mevsimlik tarım işgücü gidiyor
Yaklaşık %60’ının geliri ulusal yoksulluk sınırının altında
On kişiden biri nüfusa kayıtlı değil
Yarısı Ergen Yaşta Anne Oluyor
Anne ölümü riski on; bebek ölüm riski beş kat fazla
Kız çocuklarının dörtte biri okul ile tanışmıyor
TÜİK verilerine göre 2016 yılında mevsimlik kadın işçilerin günlük ücretleri %14,4 artış göstererek 53 TL olurken, erkek işçi ücretleri de %12,4 artış göstererek 66 TL oldu. Seçilmiş faaliyet türlerine göre mevsimlik işçilere ödenen günlük ücretlere bakıldığında, en fazla mevsimlik işçi çalıştırılan faaliyetlerden, çapalama hizmetleri için kadın işçilere 48 TL, erkek işçilere 54 TL, hasat hizmetleri için kadın işçilere 54 TL ve erkek işçilere ise 62 TL olarak gerçekleştiği görüldü. Tarımsal işletmelerde mevsimlik tarım işçilerine yapılan en yüksek günlük ücret ödemesi kadın işçiler için 69 TL ile Ordu, erkek işçiler için ise 89 TL ile Ardahan ilinde gerçekleşti. En düşük ücret ise, kadın işçiler için 33 TL, erkek işçiler için 43 TL ile Hatay ilinde oldu.
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ