Zirvede Haber

“Tarımdaki iş cinayetleri, tarım politikasından bağımsız değil”

“Tarımdaki iş cinayetleri, tarım politikasından bağımsız değil”

İSİG Sözcüsü Murat Çakır: “Tarlada kullanılacak aletlerden işçilerin yaşam alanlarına, işçilerin taşınma biçiminden üreticilerin tekellere mahkum edilmesine kadar bunlar bütün olarak ele alınmalı.”

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin 2020 yılı raporuna göre, iş cinayetleri en fazla tarım orman işçileri arasında yaşandı. Tarlada kullanılacak aletlerden işçilerin yaşam alanlarına, işçilerin taşınma biçiminden üreticilerin tekellere mahkum edilmesine kadar geniş bir yelpaze olduğunu ifade eden İSİG Sözcüsü Murat Çakır, “Bunları bir bütün olarak ele almak gerek. Öncelikle bir tarım politikası olmalı” dedi.

Bursa iş kolları açısından geniş bir havzaya sahip bir işçi şehri. Bir yandan metalin başkenti olarak anılırken diğer yandan şehrin doğu ve batısındaki geniş tarım arazileri ve buralara çalışmaya gelen binlerce tarım işçisiyle bir tarım kenti. İş alanının geniş olması, şehre göçü hızlandırırken aynı zamanda yeni yapılaşmayı ve yeni organize sanayi sitelerini de gündeme getiriyor. Her geçen gün büyüyen ve adı işçi kenti olarak bilinen bu kentte bir yandan da iş cinayetleri artıyor. Bu durum her ay İSİG tarafından hazırlanan iş cinayetleri raporuna da yansıyor. İSİG Meclisine göre 2020 yılında Bursa’da tarım orman iş kolunda çalışan 14 işçi hayatını kaybetti.

2 bin 427 işçinin yaşamını yitirdiği 2020’de 442 tarım işçisi çalışırken hayatını kaybetti. Bursa’da ise tarım iş kolunda hayatını kaybeden işçi sayısı 14. 2019’da yaşamını yitiren 1776 işçinin 442’si, 2018’de hayatını kaybeden 1923 işçinin 457’si tarım orman iş kolunda çalışıyordu. İSİG’in hazırladığı rapora göre ölümlü iş kazalarında traktör devrilmeleri, aşırı kalabalık servisler en başta yer alıyor.

İSİG Sözcüsü Murat Çakır, tarım ve orman iş kolundaki ölüm oranının yüksek olmasının iki nedeni olduğunu söylüyor. Çakır, “Birincisi, küçük toprak sahibi olan çiftçilerin durumu. Sabah gün doğumundan akşam gün batımına kadar aile emeği veriliyor. Traktörler çok eski ve özellikle traktör kazaları tarlaya giderken, dönerken ama esas olarak tarlayı sürerken, traktörün devrilmesi sonucunda meydana geliyor. En çok çiftçi ölümü bu ezilmeler sonucu gerçekleşiyor. Çiftçilerin kullandığı tarım aletleri çok eski, çiftçilerin bunları yenileyecek güçleri ne yazık ki yok. Ürettikleri ürünleri istedikleri gibi satamıyor, çokça görüyoruz ürünlerini tarlada bıraktığını ya da yollara döktüğünü. Bunları bir bütün olarak ele almak gerek. Çiftçiler genelde BAĞ-KUR’lu ama borçlarından dolayı sağlık hizmetinden de doğru düzgün yararlanamıyor. Tarlada çalışırken sağlık sorunlarından kaynaklı ölümler de yaşanıyor” dedi.

“Mevsimlik işçiler trafik kazalarına kurban gidiyor”

Çakır bu iş kolunda en fazla ölümün mevsimlik tarım işçilerinde olduğunu anlatıyor: “Tarlaya giderken bindikleri araçlar kapalı kasa kamyonet ve traktör römorku insan taşımaya uygun değil, olası servislerde araçlarda sorun oluyor. 15 kişilik servise 35 kişi bindiriliyor. İşçiler yollara savruluyor.”

Mevsimlik tarım işçiliğinde birkaç modelin olduğunu dile getiren Çakır, “Bir ilden bir ile gidip üç beş ay çalışıp dönen mevsimlik işçiler var. Bir de gezici olanlar var, bunlar yaşadıkları ilden çıkıyorlar iki ay domates işinde, oradan çıkıyor iki ay fındıkta çalışıyor. Bu şekilde geziyorlar. Bunlara mülteci göçmenler eklendi. Suriyeli ve Afgan mültecileri Türkiye’nin hemen her yerinde görebiliyoruz” diye konuştu.

Çakır, tarım iş kolunda meydana gelen iş cinayetlerinin nedenlerini şu şekilde anlatıyor: Yolcu taşıma kurallarına uyulmuyor. Normalde bir ilden bir ile giderken yönetmelikte var, tren kullanılmalı diye ama bu olmuyor. Genelde işçiler kendi imkanlarıyla kapalı kasa kamyonetlerle 15 kişilik yere 30 kişi binerek gidiyorlar. Gittikleri yerde çalıştıkları tarlaya giderken kullanılan traktörlerin eski ve kalabalık taşınmaları olası kazalarda ölümleri meydana getiriyor. Bu ölümlerin bir nedeni de işçilerin kaldığı çadırların kötü olması, beslenme, sağlık koşullarının yetersiz olması, işçilerin 40 derece sıcakta çalışmaları ve işçilerin yıkanmak için genelde kullandıkları göletlerde boğulmaların olması. Bu iş kolunda neredeyse işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimi yok, yapılmıyor” dedi.

Çözüm önerilerinden de bahseden Çakır, “Öncelikle bir tarım politikası olmalı. Tarımı çökerten politikaları bir an önce terk edip, çiftçiler tekellerin eline bırakılmamalı. Kamusal bir denetim şart. Var olan yönetmelikler tam uygulanmalı, şehirler arası taşımacılıkta yapılması gerekenler hayata geçirilmeli. Tarlada kullanılacak aletlerden tutalım işçilerin yaşam alanları düzenlenmeli. Bununla birlikte aileleriyle gelen çocukların eğitim imkanları da yaratılmalı” dedi.

20 kişilik araçlara 30 kişi bindiriliyor

TARIM orman alanındaki iş cinayetlerinin artmasının nedeninin, sosyal güvencenin ve iş güvenliğinin olmaması olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkan Tarım Politikaları Başdanışmanı Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Rakamı net olmamakla birlikte Türkiye’de mevsimlik tarım işçilerinin sayısının son bir yıl içerisinde yaklaşık 1.5 milyon civarında olduğu söyleniyor. Doğu ve Güney Doğu Anadolu’dan Türkiye’nin diğer bölgelerine gidiyor bu işçiler. Bu insanlar evini barkını bırakıp gidiyorlar. Bu insanlar evlerinden çıktıktan sonra hiçbir güvenceleri yok. Yollarda 20 kişilik araçlarda 30 kişi, 30 kişilik araçta 60 kişi, yetmez eşyalarını da aynı araca alıyorlar ve çıktıkları yerden varmak istedikleri yere kadar hiç şoför değiştirmeden, bazen az mola vererek gidiyorlar. Bu yollarda giderken hiçbir güvenlik olamadığı için şoförün uzun süre araç kullanmasından, orada yaşanan kazalarda hayatını kaybediyor bu insanlar” dedi.

Tarım işçilerinin sağlık güvenceleri yok

Tarım işçilerinin gittikleri yerlerde sağlık güvenceleri olmadığını ve yaşam koşullarının çok kötü olmasından kaynaklı çeşitli hastalıklara da yakalandıklarını dile getiren Sarıbal, “Diğer bir olay yaşam yerleri, buralar ağırlıklı olarak çadır bölgeleri. Oralarda yaşanan kazalar, özellikle römorklarda yolculuk sonucu yaşanan kazalar ve ölümler. Tarlada çalışırken, traktörün üzerindeyken, yani tarım alanının her kesiminde çalışırken bu ölümler yaşanıyor. Üretimden hasada kadar, yaşam alanlarından tarlaya gidene kadar yaşanan kazalarda ciddi anlamda yaralanma ve ölümler meydana geliyor” diye konuştu.

Avrupa’da birinci sıradayız

Son dört yıldır orman kesimlerinde yaşanan kazalar ve ölümlerde Avrupa’da birinci sırada olduğumuzu ifade eden Sarıbal şöyle devam etti: “Bir yasa çıktı dikili olarak orman satışı sağlandı bu ülkede. Örneğin müteahhit gidip bir ormanı beş yıllığına kiralıyor ve kesimi de ona ait. O müteahhit o ormanı alırken niye alıyor, kâr elde etmek için. Bu müteahhitler oralara sigortasız işçi götürüyorlar kalifiye olmayan, bu işi bilen kesim konusunda uzman olanları da götürmüyorlar. Kimi bulurlarsa alıp götürüyorlar. Bu insanların ormana taşınması, ağaç devrilmesi, ağaç parçalama sırasında çok ciddi ölümlü kazalar yaşanıyor. Ormanlarda kalifiye olmayan işçilerin çalıştırılması, ormanların müteahhitlere teslim edilmesi ve bunların da para kazanma için yapması sonucu ciddi oranda kazalar oluyor. Aslında bu sayılar çok fazla fakat bilinmiyor ve konuşulmuyor.”

Türkiye’de 2017 yılının sonuna kadar sekiz buçuk milyon metreküp orman kesimi olduğunu hatırlatan Sarıbal, “Bugün ise otuz milyon metreküp. Bunun iki açıklaması var, daha fazla cinayet ve kâr için daha fazla orman katliamı. Uludağ’da Mustafakemalpaşa’da, İnegöl’de 10 yaşında ormanlar kesiliyor” dedi.

BursaMuhalif.com/Uğur Ökdemir

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ