İzmir’deki deprem beklenen deprem değil
Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Tele1 Ana Haber’de İzmir’de meydana gelen 6,9 şiddetindeki depremin beklenen deprem olmadığını, bu yüzden teyakkuzda bulunulması gerektiğini söyledi.
Depremin şiddetiyle ilgili farklı açıklamaların olduğunu ancak Kandilli Rasathanesi’nin verdiği 6,9 şiddetinin doğru kabul edilmesi gerektiğini söyleyen Görür, bunun nedenini depremin olduğu yerdeki Yunan adasında da Yunanlıların tespiti ve ABD jeoloji servisinin tespit ettiği büyüklüğün Kandilli Rasathanesi’nin verisiyle uyuşması olarak gösterdi. Depremin hasar durumu da göz önüne alındığında 6,9 şiddetinin daha doğru olabileceğini öne sürdü.
“ANA FAYIN DEVAMI OLARAK GÖRÜYORUM”
“İzmir’de bir deprem bekleniyordu ama İzmir’de beklenen deprem sanıyorum bu deprem değil” diyen Görür şu açıklamalarda bulundu:
* Bu deprem Kuşadası Körfezi içerisinde meydana geldi. İzmir yarımadasını kesen çok sayıda kuzeydoğu güneydoğu yönlü canlı faylar var. İzmir’de beklenen deprem bu İzmir yarımadası üzerindeki kuzeyli faylar.
* Onların da genel olarak ürettikleri deprem 6’lar mertebesinde, en fazla 7 mertebesinde. bugün İzmir’i etkileyen depremler tarihi kayıtlarda incelendiğinde büyük çoğunluğunun 6’lar mertebesinde olduğu görülür.
* Bu son deprem doğu-batı yönlü olan sistemin bir ferdidir. Bu depremin ben şahsen bizim büyük menderes grabenini sınırlayan ana fayın deniz içerisindeki devamı veya bununla irtibatlı olabilecek bir fay olarak görüyorum.
“‘DEPREM OLDU, BİTTİ’ DÜŞÜNCESİNE GİRMEMEK GEREK”
Yetkilileri bu konuda uyaran Görür sözlerini şöyle sürdürdü:
* Doğu-batı yönlü fay üzerinde 6,9 büyüklüğünde bir deprem olunca bu fayın bu yöresinde stres azaldı. Ancak böyle bir deprem bu fayın çevresindeki komşu fayların üzerinde stres alanında değişikliklere neden olmuş olmalı. Bu ne demektir? Bu faya yakın olan bu fayı kesen faylar var.
* Mesela Seferihisar ve Tuzla fayları bunun en güzel örnekleri. Dolayısıyla bu deprem Seferihisar ve Tuzla fayının üzerinde stres alanı değişimine, o da dolaylı olarak bu fayların depremselliğindeki değişime neden olabilir.
* Bunun daha anlaşılırı bu olan deprem Seferihisar ve Tuzla faylarındaki olası depremselliği etkilemiş olabilir. Eğer stres değişimi fazlaysa depremselliği artırmış olabilir.
* Bunu zaman olarak diyemem. Kısa zamanda da uzun zamanda da olabilir. Ama muhakkak bu stres alanı değişimi buradaki faylar üzerinde de etkili olacaktır.
* O nedenle İzmir’e ait olan faylar yani bazılarını sayarsam batıdan doğuya doğru Çeşme, Gülbahçe, Seferihisar, Tuzla faylarında daha özenli olunmalı. Bu deprem oldu bitti, İzmir’de deprem yok gibi bir rahatlamanın içerisine düşmemek gerekir.
“DEPREMLER BİR AY HİSSEDİLEBİLİR, 6 ŞİDDETİNE ÇIKABİLİR”
6,9 şiddetindeki depremin ardından meydana gelen artçı sarsıntılar hakkında konuşan Görür, depremlerin tamamen durması için en az bir sene geçmesi gerektiğini, hissedilen depremlerin bir ay sürebileceğini ve bunlar arasında 6 şiddeti üzerinde artçılar görülebileceğini söyledi:
* Böyle büyük bir deprem olduğu takdirde artçılar devam edecektir. 6’nın üzerinde olabilirler. Gittikçe küçüleceklerdir. Bu depremlerin tam olarak durması yani orada hareket eden yer kabuğunun dengeli hale gelmesi aşağı yukarı bir seneyi bulabilir.
* Ancak bir sene içerisinde depremlerin çok küçük boyutlara inmesi beklenir. Hissedilen depremler bir ay sürecek. Bu depremleri maalesef hissedeceğiz.
“TEKERRÜR PERİYODU BİLİNMİYOR”
İzmir için asıl beklenen depremle ilgili zaman öngörüsü olmadığını belirten Görür açıklamalarını şöyle sonlandırdı:
* İzmir’de beklediğimiz fayların deprem tekrarlama periyodunu bilmiyoruz. İstanbul’da bunu biliyoruz çünkü tekerrür periyodu biliniyor.