Ekonomiye de Murat Kurum Gibi Bir Şantiye Şefi Lazım
Hasan Kaya – Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazısı…
2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi, 21 Aralık 2025 gecesi TBMM’de 320 kabul, 249 ret oyuyla onaylandı. Milletimize hayırlı olsun.
Ancak ne yazık ki her yıl olduğu gibi bu yıl da bütçenin içeriğinden çok, meclisteki kavgalar, yumruklaşmalar ve bağrışmalar konuşuldu. Oysa bu ülkenin, polemik değil proje üreten, kavga değil kalkınma hedefi olan yönetime ihtiyacı var.
Bu noktada, ekonomiye de Murat Kurum gibi bir şantiye şefi gerekiyor. Nasıl ki Kurum, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde sahada, kriz alanlarında, projelerin başında aktif rol aldıysa, ekonomi yönetiminde de benzer saha disiplini, teknik çözüm odaklılık ve sistemli yürüyüş gerekiyor.
Artık masa başı değil, saha yönetimi zamanı. Ekonomiyi toparlamak için rakamların ötesine geçip üretime, istihdama, yatırıma ve planlamaya dayalı bir anlayış şart. Siyasi kavgaların gölgesinde değil, milletin ihtiyaçlarının ışığında bir ekonomi vizyonu inşa edilmeli.
Bütçe bir araçtır. Önemli olan bu aracı *kimlerin nasıl kullanacağı*dır. Tıpkı iyi bir şantiye şefi gibi, ekonomide de birilerinin başına geçip taş üstüne taş koyması gerekiyor.
Millet artık laf değil iş bekliyor.
İşte o yazı…
Hasan KAYA
Ekonomiye de Murat Kurum Gibi Bir Şantiye Şefi Lazım
Devletin gelir ve giderlerini gösteren, harcamaların yapılmasına izin veren hukuksal bir belge niteliği taşıyan 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi, 21 Aralık 2025 gecesi TBMM’de 249 ret, 320 kabul oyuyla kabul edildi.
Milletimize ve memleketimize hayırlı olsun.
Ancak her yıl TBMM’de olduğu gibi bu yılda bütçeden çok, yumrukların konuştuğu, bağırışların yükseldiği, kavganın gölgesinde hatırlanacak bir oturum olması üzücüydü.
Birinci görevleri halkı temsil etmek ve devletin çıkarlarını korumak olan milletvekilleri, halkın meclisi olan TBMM’de sorunları ve çözümleri konuşmaları gerekirken, halkın kürsüsünün ringe dönüşmesi, ekonomik verilerin ve yatırım isteklerinin yankı bulması gereken mecliste küfür ve yumruk seslerinin yankılanması hiç hoş olmayan, arzu edilmeyen ve ülkemiz adına kaygı ve üzüntü verici görüntülerdi.
Her bir kuruşunda tüyü bitmedik yetimin hakkı, bir milletin umudu olan, her bir kaleminde milletin emeği bulunan bütçe; kılı kırk yararcasına tartışılması gerekirken, yumrukların sayısı ve seslerin şiddetinin konuşulması kötü bir görüntü verdi.
Bunun yanında yumruklu küfürlü olmasa da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde “şantiye şefi” polemiği tartışması ve “Ne acelen vardı, depremzedelerin evlerini bu kadar kısa sürede neden yaptın?” görüntüsü veren bir tartışma ile gündeme gelişi ise gerçekten enteresandı.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ile Bakan Murat Kurum arasında Meclis çatısı altında yaşanan bu ilginç ve bir o kadar da düşündürücü olan diyalog, ülke siyasetinin seviyesini göstermesi bakımından ibretlik bir örnek olarak hafızalara kazındı.
Bu diyalogdaki tartışma tarzı, muhalefet etme ve icraat yapma düşüncesini bütün çıplaklığı ile başka bir izahata gerek olmaksızın ortaya koyduğu için bu tartışmanın linkini yazımın altına bırakıyorum ve mutlaka izlemenizi öneriyorum.
06 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde 11 şehri etkileyen asrın felaketi olarak nitelenen deprem yaşanmış, milyonlarca insan evsiz, barksız aç ve susuz kalmış… Başlatılan seferberlik ile yıkılan binalar yeniden yapılmış, mağduriyetler giderilmiş ve şehirler inşa edilmiş.
Ama gel gör ki bunu görmezden gelen ve başkalarının da görmesini istemediği her halinden belli olan TBMM’nin sıcacık koltuklarında oturan muhalefet temsilcisi, bütün enerjisini deprem bölgesine ayıran Murat Kurum’un gayretini ve başarısını görmezden gelip ve yok sayarak “Sanırsınız şantiye şefi” diye bağırması tam anlamı ile ibretlik.
Bakan Kurum’un ise irtifa kaybetmeden seviyesini muhafaza ederek görevini ibadet aşkı ile yapmış olmanın verdiği rahatı ile “Evet, ben deprem bölgesinin şantiye şefiyim” diyerek çalışmaları ve yaptıklarını sahiplenmesi ise takdire şayandı.
Bu diyaloğu dinlerken: “Keşke ekonominin başına da halkı düşünen, emekliyi unutmayan, sofradaki ekmeği büyütmeyi görev bilen mütevazı bir şekilde Murat Kurum gibi ben ekonominin şefiyim diyebilen bir bakan gelse” diye düşünmedim değil.
AK Parti’nin uzun süren iktidar sürecinde doğruları yanlışları olduğu gibi, bu ülkeye kazandırdığı hizmetleri, yaptığı yatırımları ve değerleri de çok oldu. Ama konu eninde sonunda dönüp dolaşıp ekonomiye geliyor ki konu burada maalesef parçalı bulutlu bir hal alıyor.
Çünkü son on yıldır ekonomideki bozulma ve gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi nedenlerle maalesef AK Partinin başarılı bir ekonomi politikası izlediği söylenemez…
Durum muhalefetin abarttığı kadar karamsar olmasa da iktidarın çizdiği kadar güllük gülistanlık da değil. Kriz seviyesinde olmasa da ekonomik darboğaz, maalesef hayatın her alanında kendini hissettiriyor.
Ekonomi yalnızca rakamların, faiz oranlarının, grafiklerin meselesi değildir. Asıl mesele sofradaki ekmeğin büyüklüğü, pazardaki fiyatın dengesi, gençlerin gelecek kaygısının azalmasıdır.
Ekonomi bir bina gibidir. Temeli sağlam değilse, sadece sarsıntıda değil, günlük yük altında da çatlar. Bugün sofradaki ekmek küçülüyor, pazarda fiyatlar yükseliyorsa sebebi temelin gevşemesidir. Bu yüzden ekonomiye sahaya hâkim, icraat odaklı, sağlam duran bir irade ve acilen alınması gereken de bir dizi ekonomik tedbirler gereklidir.
