Emine Erdoğan Hanımefendi’ye Topuk Kanı Mektubu

  • 26 Aralık 2025
Emine Erdoğan Hanımefendi’ye Topuk Kanı Mektubu

Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi,

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Yönetimi olarak, son dönemde yenidoğan bebekler ve ailelerine yönelik uygulamalarda yaşanan baskı, dayatma ve zulmün ayyuka çıkması üzerine, Cumhurbaşkanımızın kıymetli eşi olarak sizden yardım talep etmek amacıyla bu mektubu kaleme alıyoruz.

Yenidoğan bebekler ve annelerine yönelik yapılan uygulamalarda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu uygulamalar, ailelerin yaşamlarını tehdit ederken, aynı zamanda devlet ile halk arasında bir güven bunalımına yol açmaktadır. Durumu daha iyi anlatabilmek için birkaç önemli hususu arz etmek isteriz:

  • Mahkemeler, çoğu zaman herhangi bir tebligat ve yargılama olmaksızın otomatik kararlar verebilmektedir.

  • Aileler, “çocuğunuzu elimizden alırız” şeklinde tehditlere maruz kalmaktadır.

  • Yenidoğum yapmış anneler, polis ve jandarma baskılarına tabii tutulmaktadır. Bu baskılar arasında, memurlar ve bürokratlar da mağdur olmuştur.

  • Lohusa anneler, mahkeme, jandarma ve polis baskısı altında kalmaktadır. Bu durum, bazen annelerin süt üretimini engelleyen ciddi strese yol açmaktadır.

  • Yenidoğan bebeklerin ilk aylardaki hassasiyeti göz önünde bulundurulduğunda, bu tür streslerin bebek ölümlerine dahi yol açabileceği tıbbî bir gerçektir.

  • Tıbbi müdahalelerin, kişinin veya velisinin rızasına dayalı olması gerektiği hâlde, Sağlık Bakanlığı ve mahkemelerin uygulamaları giderek daha fazla zorlayıcı hale gelmiştir.

Özellikle son zamanlarda yapılan genetik taramalar ve “Topuk Kanı Testi” adı altında gerçekleştirilen uygulamalar hakkında endişelerimiz büyümektedir:

  • Topuk Kanı Testi ve benzer testler, bir bebeğin genetik veya metabolik rahatsızlıklarını tespit etmek amacıyla yapılmaktadır. Ancak, bu testlerin sonuçları genellikle yalnızca “şüphe” içeriyor ve aslında basit bir testle sağlıklı bebekler hastalıklı ilan edilebiliyor.

  • SMA (Spinal Musküler Atrofi) adı altında gerçekleştirilen soygunlar, vatandaşları maddi ve manevi açıdan zor duruma sokmuş, birçok valilik bu uygulamalara yasak getirmek zorunda kalmıştır.

  • Sağlık Bakanlığının Yenidoğan Endokrin ve Metabolik Tarama Programı‘nın 15. sayfasında belirtildiği gibi, bu testlerin pozitif çıkması yalnızca bir “şüphe” oluşturur ve herhangi bir ciddi hastalığın belirtisi değildir.

Kıymetli Hanımefendi,

Bir yandan vatandaşlara “çocuk yapın” denilirken, diğer yandan Sezaryen, aşılar, Topuk Kanı ve Evde Doğan Bebeklerin Nüfusa Kaydı gibi dayatmalar ile aileler üzerindeki baskılar arttırılmaktadır.

Aşıların otizme sebep olduğu bilimsel olarak kanıtlanmışken, bu konuda ABD Sağlık Bakanı bile açıklamalarda bulunmuş ve birçok aşının sonlandırılması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, bazı bebek aşılarının sağlık otoritelerinin ve aşı mafyasının baskısıyla yapıldığı ve bu uygulamaların gereksiz olduğu vurgulanmaktadır.

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi olarak, günlük olarak onlarca müracaat almaktayız. İnsanlar, devletle karşı karşıya gelmiş ve mağduriyet yaşamaktadır.

Özellikle topuk kanı alma işlemi, bebeklere travma yaşatan ve onların fizyolojik ve psikolojik gelişimlerini olumsuz yönde etkileyen bir uygulama olarak tartışılmaktadır. Çoğu tıp uzmanı, bu testin gerekli olmadığını, hatta bebeklerin tükürüğünden bile gerekli bilgilerin alınabileceğini belirtmektedir.

Sizler de çok iyi bilirsiniz ki, bir anne, bebeğine en iyi şekilde bakabilecek kişidir. Devletin görevi, halkını korumak ve destek olmaktır, fakat bu desteğin hiçbir şekilde zorlama ve dayatma ile yapılmaması gerektiğine inanıyoruz. Toplumu “biyolojik istatistik” çerçevesinde şekillendirmek, insan haklarına ve toplumsal değerlere aykırıdır.

Bir uygulamanın her birey için faydalı ve doğru olduğu düşüncesi çökmüşken, Türkiye’deki Bakanlıkların, üstelik cebri uygulamalarla bu süreci sürdürmesi doğru değildir. Bu tür uygulamalar, toplumda ciddi huzursuzluklar yaratmakta ve aileleri mağdur etmektedir.

Saygıdeğer Hanımefendi,

Aziz milletimizin mağdur aileleri adına, bizden ricamız şudur:

  • Bu uygulamalar rızaya dayalı olmalıdır. Hiç kimse zorlanmamalı, aşağılanmamalı ve mahkemelerde süründürülmemelidir.

  • Sağlık çalışanları ve adli kolluk kuvvetlerinin ev baskınları sona erdirilmeli, ailelerin huzuru korunmalıdır.

Sizlerin desteğiyle bu sorunların çözülmesi için önemli adımlar atılabileceğine inanıyoruz.

Hürmetlerimizle,

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Yönetimi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ