Hasan Karabulut yazdı; Döviz niçin yükseliyor
Yaşadık o günleri! Ekonomiden sorumlusu bakan televizyonda konuşurken ekranda döviz ha bire artıp duruyordu! İş dünyası bu durumdan oldukça rahatsızlık duyuyor. Durum iktidarın pansuman tedbirlere başvurmasını gerektiriyor. Peki! Döviz bozdurmak ne derece çaredir…
Yaşadık o günleri!
Ekonomiden sorumlusu bakan televizyonda konuşurken ekranda döviz ha bire artıp duruyordu!
İş dünyası bu durumdan oldukça rahatsızlık duyuyor.
Durum iktidarın pansuman tedbirlere başvurmasını gerektiriyor.
Peki!
Döviz bozdurmak ne derece çaredir.
Aslında…
Pansuman tedbirlerin çağı bitti.
Yani kısacası deniz bitti.
Sorun dün-bugün-yarından ibaret değil elbette.
İktidarın seçmeni ‘biz reise güveniyoruz, hangi bakan ne açıklama yaparsa yapsın reis bize güven veriyor’ diyor.
İyi de yirmi küsür yıldır CHP’mi ülkeyi yönetiyor?
Yaşanan sorunlar, yıllardır aralıksız dış mihraklı ekonomik dayatmaları ülke politikası yapan hükümetten kaynaklanmıyor mu?.
Yani bu gün yaşanan sorunlar dün üretilen çözümlerden ibaret denilebilir.
Nasıl mı?
İthalata bağımlı bir ülkeyiz maalesef, ithal ederken kimse TL kabul etmiyor, dolar/euro gibi rezerv para birimleri ile ödeme yapmak zorundasınız. Döviz bulmak için borç almayıp,üretim yaparak ihraç ederek para kazanacaksın. Eeee İhracat yapmak için de yüzde seksenden fazla ithalat yapmak zorundasın. Vakti zamanında ABD merkez bankası FED’in parasal genişleme politikası son hız devam ederken elimize avucumuzdakini üretime yatırmak yerine beton çimento, inşaat sektörüne harcadığımız için bugün hala yol, havalimanı, köprü gibi şeylere milyarlar dökülüyor.
Hizmet yapılmasın mı yapılsın elbet.
Ekonomide iktidarın karnesinden aldıklarımızı paylaşıyorum.
Ey iktidar işte ekonomi karnen.
Devletin dış borcunu yaklaşık 400 milyar dolar artırdınız, kamunun iç borcu da 400 milyar lira yükselmiş durumda.
Yirmi yılda faize ödenen rakam ise 2024 yıl sonunda 563 milyar dolar oldu.
Bu ne demek? 563 milyar ödeme yapıp, 375 milyar dolar yeni borç yapılmış. Borç 2002’de 6.6 milyar lira iken, 2024 yılında faiz ödemeleri 1 trilyon 98 milyar liraya gelmiş. Saniyede faize 670 dolar öder olmuşuz. Türkiye’nin borcu 20 yılda ne kadar artmış, sayısalcı bir arkadaşım hesaplayı-versin.
Ancak emekli, asgari ücret ile memur maaşlarında durum vahim. Devlet ve millet olarak toplamda borç yükümüz 1 Trilyon doların üzerine çıkmış. Dış güçlerin bizi borca esir etme planı bütün hızıyla yürüyor.
Bu artışın tek sorumlusu da yirmi yılı aşan politikalarıyla Akparti iktidarı değil midir! Hangi bakan değişirse değişsin ekonomi politikası değişmedi.
Diğer değişmeyen ve sorumlu olan Recep Tayyip Erdoğan değil midir?
Bu kimin planıysa plan yıllardır uygulanırken, uygulayan hükümet ve Recep Tayyip Erdoğan önlem almalıydı. Halkımız da Erbakan’ın talebelerinden bu beklenti içerisinde. Milletimizin de bu en doğal hakkı. İktidarlar, babasının parasını kullanmıyor, milletimizin hakkı olan bütçeyi yönetirler.
Söze gelince ‘Erbakan Hocanın talebeleriyiz’ diyorsunuz!
Erbakan size böyle mi öğretti?
Para lazım mal mülk sat vergi çıkari para bas borç al mı dedi!
Gelişmelere bakınız Erbakan’ın talebelerinin yapmayacakları şeyler yapılmış ve yapılmaya devam ediliyor.
Bir dönem devletin elindekiler yok pahasına satıldı, peşkeş çekildi de diyenler var, para basarak iş götürülmek istendi. Dövizden sürekli gol yendiği için taktik değişti.
Para lazım borç al, yeni vergi çıkara dönüldü. Trafik cezalarından medet eder olundu.
Bu taktiklerle bütün yük milletin sırtına yüklendi.
Dışarıdan borç bulmak için en sonunda Varlık Fonu devreye sokuldu. Varlık fonu oluşumu, Erbakan hocamızın ifadesiyle ‘babadan, deden kalma antika eşyalarımızı borca karşı ipotek verme’ dönemidir. Eskiden borç almak için devletin garantisi yetiyordu, şimdi hazinenin garantisi de yetmiyor. Tefeciler, ‘Bana somut elle tutulacak, ipotek edilecek mal getirin’ diyor. Türk Petrolleri, Eti Madeni, THY’yi, Çay-Kur’u ipotek gösterip borç almak demektir varlık fonu. Borcu ödeyemezsek bu varlıklar elimizden gidecek demektir.
Allah vermesin ne olacak daha sonra?
Tarih tekerrürden ibarettir, tarihsel planı Sevr’i tekrar önümüze getirmek istiyorlar.
Diyecekler ki; ‘Borcu ödeyecek haliniz kalmadı toprak verin!’ Osmanlı’nın çöküşünde de bunlar yaşanmıştı. Kapitülasyonlar, Duyun-u Umumiye. ‘Borç kağıt üzerinde 1 Trilyonu geçsin ne olacak ki, borç yiğidin kamçısıdır, 50 senedir her zaman borç vardı.’ İyi de bu borç kağıt üzerinde durduğu gibi durmuyor ki!
Bir saniyede 670 dolar faiz ödeniyor.
Neredeyse Türkiye Edirne’den Kars’a arsanız olsa yeniden her ilçeye sanayi bölgesi ve ilaveten tüm binaları imar edip kurarsınız.
Faize ödenene bir de şöyle bakalım.
TÜBİTAK’a ayrılan bütçenin 36 katı, karayollarına ayrılanın 5 misli. ‘Yol yaptım, havalimanı yaptım, hızlı tren, MARMARAY, köprüler yaptım’ diyeceksin. Hepsinin maliyeti ne kadar, 180 milyar dolar. Hem de yaptığınız bir hastaneye harcadığınız parayla 17 hastane, Osmangazi Köprüsüne harcanan ile 15 köprü yapılacak gibi icraat yapıyorsunuz.
Peki!
Siz millete ne kadara mal oldunuz?
Diğer taraftan.
Bursamız’da Merinos fabrikası yok edildi, Merinos park yapıldı. Erzurum Şeker buhar oldu, Şeker park yapıldı. SEKA Kağıt ortadan kaldırıldı, SEKA park oldu. Bu mu sizin ekonomik kalkınma anlayışınız?
Sattıklarınızın parası nerede, ne yaptınız paraları.
Borçlar kat be kat artarken varlık fonuna aktarılanlar dışında her şey satıldı. Yok pahasına harac-mezat devletin malları buharlaştı. TÜPRAŞ, PETKİM, Türk-Telekom, daha niceleri…
‘Biz Osmangazi köprüsünü yaptık yüz yıldır böyle bir şey yapılmadı. Bu kadar da üzerimize gelmeyin canım?’ Dediğinizi duyar gibiyim.
Evet güzel bir çalışma. Yüz yıldır yapılamayan bu hizmetin maliyeti ne kadar?
1 Milyar dolar. Peki bir yılda faize ne kadar ödediniz? Bir yılda faize ödediğimiz parayla 15 tane Osmangazi köprüsü yapmanız gerekiyor. Siz 20 yılda yaptığınız bir köprüyü günde 20 kez anlatıyorsunuz? Azıcıkta bir köprüyü 15 köprü maliyetine yaptığınızdan da bahsetseniz.
Ve yaptığınızı söylerken de değil yüz yılda, bin yılda yapılmamış borçtan hiç bahsetmiyorsunuz!
Sonra bize deniyor ki gözünüze dizinize dursun,’Cebine 180 milyar dolar koymadım mı?’ Babanın parasından mı verdin! Evet koydun amma sonra ne yaptın? Giderken arka cebimden her saniyede 670 dolar aldın. Olan Türkiye’nin milletimizin milyar dolarlarına oldu.
Yani siz bu ülkeye kaç milyar dolara mal oldunuz onu söyleyin milletimize.
Saman almak için döviz kullanırsak yediğimizin çekirdeği bile Çin’den dolar verip alırsak, üretmezsek daha döviz düşecek diye çoook bekleriz.
Bankaların kredi vermediği tefecilerin kucağına düşmüş esnaf misaline bu ülkeyi 20 yılda siz düşürdünüz.
Yeni bütçe hazırlıyorsunuz. Teklif meclise sunuldu.
Her yeri delik deşik kevgir olmuş bir bütçeyi içiniz kaldırıyor mu?
Bütçe, milletin sırtına daha ne yükleyelim düşüncesiyle yapılmaz.
Gittiğiniz yol, yol mudur!
Sizin tekrar Milli Ekonomiyi denk bütçeyi havuz sistemini devreye sokmanız gerekmektedir. 3 Kağıt ekonomisinden reel ekonomiye geçmelisiniz. Ayrıca dip not olsun tüyo vereyim İncirlik’in de içinde olduğu 28 ABD üssünü ekonomik koz olarak değerlendirebilirsiniz.
Ülke ekonomimizi eğitimi adaleti ahlak ve maneviyatı iyileştirme düşüncesi sizde hasıl olursa ilaç belli.
Recep Tayyip Erdoğan önce cumhurbaşkanı olarak siz; akabinde tüm Akparti kadroları olarak, Milli Görüş Gömleği’ni tekrar giyeceksiniz.
Ben sizin hasmınız değilim, ülkemizin bireyleri olan sizlerin dünya ve ahiret hayırlısını isteyenlerdenim.
Ne sizin için, ne de ülkemiz için başka bir çıkış yolu görünmüyor.