“Açlık ve Yoksulluk Verileri Ülkenin Gerçek Aynasıdır!”

Ali Yazır – Köşe Yazısı Bursa Vatan Medya Grubu
Eylül 2025 verileri geldi… Açlık sınırı tam 27.970 TL. Peki en düşük emekli aylığı kaç? 16.881 TL. Yani sadece iki çeyrek altın değerinde!
Emekli maaşlarının ortalaması ise 19.735 TL, asgari ücret 22.104 TL. Bu ne demek biliyor musunuz? Türkiye’de çalışan milyonlarca insan, her sabah işe gidip açlık sınırının altında bir gelirle hayat mücadelesi veriyor.
Bu tabloda artık yalnızca emekli ya da işçi değil, ülkenin aydını, bilim insanı bile yoksulluk sınırında yaşıyor. Çünkü yoksulluk sınırı 91.109 TL! Evet, bu rakam ortalama bir profesör maaşıyla neredeyse bire bir örtüşüyor.
Yani bu ülkede bilim yapan, araştıran, okutan bir profesör dahi “yoksul” sayılıyor.
Gerçek şu:
Açlık sınırının altında maaş alanlar artık sadece garibanlar değil; çalışkanlar, yıllarca prim ödemiş emekliler, üretime katkı sunan işçiler… Hepsi bu sınıra itildi.
Ve ne yazık ki yoksulluk sınırının üstünde gelire sahip olanlar bu ülkede çok az sayıda. Onlar ayrı bir hayat yaşıyor; market fiyatlarıyla ilgileri yok, kira nedir bilmiyorlar, fatura görmüyorlar. Onlar istatistiklerde görünmüyor, çünkü başka bir dünyada yaşıyorlar.
Eylül ayı verilerine göre açlık sınırı 27.970 TL, ama en düşük emekli aylığı 16.881 lira yani iki çeyrek altın değerinde!. Emekli maaşların ortalaması 19.735 TL. Asgari ücret 22.104 TL. Demek ki ülkede çalışan büyük bir bölümün açlık sınırının altında geliri var. Yoksulluk sınırı 91.109 lira. Bu rakam ise ülkemizdeki profesörün bir aylık gelirine denk geliyor. Bu nedenle ülkemin profesörü dahi yoksulluk sınırında bir gelire sahip. Yoksulluk sınırının üstünde geliri olanların sayısı ülkemizde çok az sayıda.
Gerçekten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ya Çarşı Pazar Marketteki gerçek enflasyondan haberi yok. Yada o’nu da yanındakiler gerçeği gizleyerek kandırıyorlar!
Sayın Cumhurbaşkanının etrafındaki kişilerin şu anda yaptıkları, yapacakları algılarla kendi saltanatları yıkılmasın derdindeler. Kendi koltukları gitmesin derdindeler. Gelirleri çok yüksek. Bu gelirler ellerinden uçup gitmesin derdindeler. Bu nedenle de cumhurbaşkanına da “efendim her şey iyi, iyi oluyor, iyi gidiyor. Bakın veriler dört dörtlük. Şu anda sistem kontrol altına alındı. Ekonomide artık kriz olmayacak. Bakın dolar artmıyor, euro artmıyor, döviz artmıyor. işte asgari ücrete şu kadar artış yapacağız, emeklilere şu kadar artışlar yapacağız. bununla beraber enflasyonu daha da düşüreceğiz, alım gücünü arttıracağız” gibi anlatıyorlar diye düşünüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanının uçan kuştan haberi varken bu konulardan nasıl haberi olmaz? O da ayrı bir durum!. Eğer haberi yoksa, kendilerine yanlış bilgi veriyorsa bu ise bambaşka bir skandal olur.
Bu arada Eylül ayında gıda fiyatları son ayların en yüksek rakamlarına ulaştı. Eylül ayı enflasyonu %3,19 ve yıllık enflasyonu da 40,75. zirve yaptı resmen.
Şu an Türkiye’de: Eski adıyla batmış bir SSK, yeni adıyla SGK yani Sosyal Güvenlik Kurumunun gelir gider dengesinin en iyi olduğu dönemi yaşıyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu gelir gider dengesini yakaladı ama şu anda hükümet, milletin emekli aylıklarının ortalaması, açlık sınırın altında bırakarak gelir gider dengesini bozdu. Fakat ekonomi yetkililerine göre aslında durum iyi. Bakın enflasyon düştükçe alım gücü artıyor!. Son 45 ayın en iyi enflasyonu!. Artık refah seviyeniz de artacak diyorlar. Ama kimse inanmıyor. Çünkü çarşı pazar farklı, mutfakların bütçesi çok farklı.
Sayın Cumhurbaşkanımız; bütçemiz çok iyi, büyüyoruz, cari açığımız yok, Emeklinin, esnafın hakkını yedirmeyiz diyor?
Emekli ve esnafın hakkını kim yiyor?
Bunu kime söylüyor?
Kendi partisi hükümet değil mi? Şu anda ülkeyi kim yönetiyorsa ona söylemesi lazım. Ülkeyi 22 yıldır AK Parti kadroları yönetiyor. Yoksa Türkiye’de Ak parti iktidar ama muktedir değil mi? Yani AK Parti mi mağdur?
Sayın Cumhurbaşkanı birilerine meydan okuyor. Diyor ki; Milleti bu duruma düşürenlere merhamet etmeyeceğiz. Şimdi sormak lazım. Milleti bu duruma kim düşürdü? Bu sözler kafa karıştırıyor…
Ülkemin güzel İnsanları, çoluk çocuğunun rızkını kazanmak için sabahtan akşama kadar çalışıyor. Emekli olmak için yıllarca çabalıyor, prim yatırıyor. Halkın aslında çok fazla bir beklentisi de yok. Türkiye’de halk, sebat eden bir halk. Aman tatillere gideyim, lüks yerlerde yiyeyim, içeyim derdi de yok. İnsanlarımızın bu zamanda en büyük derdi, elektriğim kesilmesin. Su, telefon faturamı ödeyeyim, aman sıkıntı olmasın. Eşime, çocuklarıma, çevreme, aileme, komşularıma rezil olmayayım derdinde.
Emekli, memur, esnaf yerlerde. Ama Maliye Bakanlığı, SGK aldığı kararlarla tekmelemeye devam ediyor. Yazık günahtır, bu kadar da tekmelemeyin milleti. Şu anda insanlarımızın ekonomik olarak ayağa kalkacak durumu kalmadı. Ancak, hükümet her şeyin iyi olduğunu, daha da iyiye gideceğini söyledikçe, milletimizin sabır taşı çatlamasından ürküyorum… Zengin, tuzu kuru olan kesim hariç.
Bu kadar vergi, bu kadar baskı esnaf ve
işverenleri alınan kararlar ile iyice korkuttunuz. Çalışanlar mecburen kayıt dışılığa yönelmeye başladı.
Hayırlısı bakalım ?
Cevdet Yılmaz geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada;
“Biz, maaşları arttırırsak enflasyon artar” diyor. Fiyatlar artar. O yüzden maaşları, emekli aylıklarını çok arttırmıyoruz diyor ama piyasada fiyatlar artmaya devam ediyor. İşte bu nedenle alım gücü değerini kaybediyor. Normalde fiyatlar artıyorsa siz, o kişinin alım gücünü de arttırmak zorundasınız. Sayın Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın kendisi söylemedi mi? Emekliler ve
memurlar üzerinden yapılacak ödemeleri bir miktar kısarak kamuda tasarruf
yapmaya çalışıyoruz diye.
Normalde alacakları vergiler dışında ayrıca bir şeyler alıp milletten de ayrıca ekstra vergiler alıp açıkları kapatmaya çalışıyorlar. Ama bu açıklar o kadar büyüdü ki artık bu açıkları kapatmaya para dayanmıyor. Halbuki Ücretlerin, asgari ücretin enflasyonu etkisi yüzde %1’ler bile değil olduğunu uzmanlar açıklıyor.
Temmuz ayında asgari ücrete zam yapıldı mı? Yok. Enflasyon düştü mü? Yok. Ne oldu
öyleyse?
Olan asgari ücretlinin alım gücüne oldu.
Sosyal Güvenlik Kurumunun 2025 Haziran ayında;
4A SSK’lılara 194.3 da milyar Türk lirası emekli aylığı vermiş.
Bağkurlara emekli olanlara 37.5 milyar Türk lirası emekli aylığı vermiş.
Memurlara 54.6 milyar TL emekli aylığı vermiş.
Yani toplamda 286.4 milyar emekli aylığı vermiş en son Haziran’da. Yıllık yaklaşık 3.436,8 trilyon lira. Dolar hesabı ile yaklaşık 83.8 milyar dolar. Sayın cumhurbaşkanı gayri milli hasılanın yıllık 1,5 trilyon dolar olduğunu ifade etti. Maaşlar bütçenin 19-20 de biri hemen hemen. Demek ki istenirse halk bu ücretlerden daha fazlasını alabilir. Bu oran verilmeye devam ederse açıklamalara göre 2026 yılı esnaf, işveren, emekliler açısından, memurlar açısından, çalışanlar açısından yine kriz yılı olacak görünüyor.
Ama ekonomi yönetimine sorarsanız Türk lirasının değeri artıyor. Her geçen gün daha da artmaya devam ediyor. Her şey yolunda.
Halk yine şükreder, sabreder, birileri ise gününü gün eder. Ancak Devran döner, şu akar yolunu bulur veee unutulmamalı ki İlahi adalet birgün tecelli eder. Eden yaptığının karşılığını mutlaka bulur.
Allah insanın yapısına neyin iyi neyin kötü olduğunu bilme yetisi yerleştirmiştir. (Şems 91/8) İnsanın kendi zaaflarını bulacağı yolculuğu hiç bitmez. Çünkü hiçbir insan, sıfır zaaf sahibi değildir. Tüm insanları zaaflarıyla kabul edebilmek önemli!