Türkiye’de Ormanların Sorumluluğu Kimde? Belediyeler Bu İşin Neresinde?

  • 29 Temmuz 2025
Türkiye’de Ormanların Sorumluluğu Kimde? Belediyeler Bu İşin Neresinde?

Emekli ve Emekçiler Dernekleri Federasyonu Siyasi Partilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Bursa Emekli ve Emekçiler Derneği İl Başkanı Bursa Kent Konseyi Emekliler Çalışma Grubu Başkanı Sedat Hastürk Bursa’nın ciğerlerini söken orman yangınlarıyla ilgili yapmış olduğu çalışmayı basınla paylaştı.

Türkiye, sahip olduğu orman varlığıyla yalnızca doğal güzelliğini değil, gelecek nesillerin yaşam hakkını da korumakla yükümlüdür. Ancak bugün ormanlarımız yanarken, yok edilirken ve betonla boğulurken, yetkililerin sessizliği ve kurumlar arasındaki “sorumluluk atma yarışması” artık kabul edilemez bir noktaya gelmiştir.


KİM BU YANGINLARIN SORUMLUSU?

Türkiye’de ormanların korunması, geliştirilmesi ve yönetimi Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) görevidir. 6831 sayılı Orman Kanunu çok açık:
Tüm ormanlar devletin malıdır, özel mülkiyete konu edilemez.

REKLAM ALANI

Ancak sahada gördüğümüz manzara ne yazık ki içler acısı:

  • Denetimsizlik,

  • Kaçak yapılaşma,

  • Madencilik bahanesiyle yapılan orman kıyımı,

  • Yangınlara karşı alınmayan önlemler…

Devletin yetkili kurumları ya işin ciddiyetini kavrayamamakta ya da kasıtlı olarak sessiz kalmaktadır.


PEKİ YA BELEDİYELER? HİÇBİR SORUMLULUKLARI YOK MU?

Belediyeler, “bizim görevimiz değil” diyerek işin içinden sıyrılamaz!
Elbette ormanların birincil sorumluluğu devlettedir ama yerel yönetimler de bu işin tam merkezindedir.

Belediyelerin dolaylı ama hayati sorumlulukları vardır:

Orman köylerine yakın yerleşimlerde halkı bilinçlendirmek, yangın yolları oluşturmak, çöpleri ormana dökülmesini önlemek.
Orman sınırları içindeki kaçak yapılarla mücadelede koordinasyon sağlamak.
Ağaçlandırma ve yeşil alan planlamasında sorumlu davranmak.

Belediyeler bu görevleri yerine getirmediğinde, ormanlar sahipsiz kalır!
Ve maalesef, bazı belediyeler sadece seyrediyor.


ORMANLARIN KADERİ RANTA TESLİM EDİLEMEZ!

Ormanlarımızın kaderi, üç beş müteahhidin eline bırakılamaz.
Yangın sonrası talan edilen alanların imara açılması,
Orman vasfı taşıyan alanlara “gri” raporlarla madencilik ruhsatı verilmesi,
Ve tüm bunların ardından gelen suskunluk…

Bu bir doğa kıyımıdır. Bu bir kamu suçudur.
Ve biz susmayacağız!


SONUÇ NET: YETKİ DEVLETTE, DESTEK YERELDE AMA SORUMLULUK HERKESİN ÜSTÜNDEDİR!

Bu ülkenin ormanları, rant kapısı değil; çocuklarımızın nefesidir!
Bu topraklarda bir ağacın dahi yanmasına sessiz kalan, o ağacın yok oluşuna ortaktır.

Buradan çağrımdır:

Orman Genel Müdürlüğü’ne: Denetim ve müdahalede pasif kalmayın!
Belediyelere: Bu işi geçiştirmeyi bırakın, elinizi taşın altına koyun!
Vatandaşa: Sessiz kalma, doğaya sahip çık!


SESİMİZİ YÜKSELTİYORUZ!

Bugün ormanlar yok edilirse,
Yarın suyumuz, toprağımız, yaşam hakkımız yok olur.
Emekliler, çalışanlar, gençler… Bu ülkenin her vatandaşı artık sormalı:
“Bu doğa kimindir? Bu ormanlar neden korunmuyor?”

Cevap net: Bu ülke hepimizin. Ve ormanları da hep birlikte savunacağız!

Bursa İli Yangın Söndürme Uçağı Alımı Fizibilite Çalışması – “Yangınlara Havadan Müdahale Bir Lüks Değil, Zorunluluktur!”


ORMANLAR YANIYOR, BURSA HÂLÂ BEKLEMEDE!


Ormanlarımız cayır cayır yanarken hâlâ “yetki kimde, sorumluluk nerede?” tartışmalarıyla zaman kaybediyoruz. 2024 ve 2025 yaz aylarında Uludağ, Karacabey ve Mustafakemalpaşa hattında yaşanan büyük yangınlar, Bursa’nın hava müdahale kapasitesinin yetersizliğini yüzümüze tokat gibi çarpmıştır.

Bugün hâlâ Bursa’da yangın söndürme uçağına sahip değilsek, bu ihmalkârlığın, vizyonsuzluğun ve öngörüsüzlüğün sonucudur.


BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ: BURSA HAVADAN MÜDAHALEYE HAZIR DEĞİL!

Uludağ gibi sarp ve yoğun bitki örtüsüne sahip bölgelerde, yangınlara karadan müdahale neredeyse imkânsızdır.
Poyraz rüzgârlarının körüklediği alevlere karşı, gökten su yağdırmadığınız sürece bu yangınlar büyüyecek, yayılacak ve yerleşim yerlerini tehdit edecektir.

 Uludağ Milli Parkı çevresi,
 Mudanya – Kestel – Gürsu gibi orman kenarı ilçeler,
 Karacabey Ovası ve rüzgâra açık düzlükler…
Bu bölgeler artık sürekli risk altındadır.


HAVA FİLOSUYLA İLGİLİ FİZİBİLİTE RAPORU ORTADA: DAHA NE BEKLENİYOR?

Hazırlanan “Bursa Yangın Söndürme Uçağı Fizibilite Raporu”, Bursa’nın coğrafi, iklimsel ve yangın profiline göre açık bir çağrıdır:

En az 2-3 adet orta kapasiteli amfibik uçağa ihtiyaç vardır.
Marmara ve iç göllerden su alabilecek modeller (CL-415, Beriev Be-200) öncelikli olmalıdır.
Uludağ vadilerinde manevra yapabilecek küçük uçaklar (Air Tractor AT-802F) da filoda yer almalıdır.
Yenişehir veya Yunuseli Havalimanı üs olarak yapılandırılmalı; bakım, yakıt ve hangar altyapısı hızla kurulmalıdır.


SORUYORUZ: BURSA’YA BU FİLO NEDEN SAĞLANMADI?

Bursa, Türkiye’nin sanayi ve ihracat lokomotifidir.
Bursa, Uludağ gibi bir doğal mirası korumakla yükümlüdür.
Ama Bursa’nın ormanları için tek bir yangın söndürme uçağı yok!

Bu nasıl bir çelişkidir?
Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır?
Uludağ yanarsa, yalnızca ağaçlar değil, Bursa’nın akciğerleri, turizmi ve yaşam hakkı kül olur.


YEREL VE ULUSAL KURUMLARA ÇAĞRIMIZDIR:

Bursa Büyükşehir Belediyesi: Bu şehrin sadece trafiğini değil, ormanlarını da korumak sizin görevinizdir.

BTSO ve sanayi kuruluşları: Gelişmişlik, sadece üretim değil; doğaya sahip çıkmakla ölçülür. Bu yatırıma omuz verin.

Tarım ve Orman Bakanlığı: Bursa’ya özel hava filosu için gereken bütçeyi ayırın, gecikmeyin.

AFAD, Orman Genel Müdürlüğü: Operasyonel koordinasyon için Bursa’da kriz merkezlerini güçlendirin.

TUSAŞ ve yerli sanayi: Yerli hava aracı üretiminde Bursa’nın potansiyelini kullanın, çözümün bir parçası olun.


BU ARTIK BİR FİKİR DEĞİL, MECBURİYETTİR

Fizibilite raporu ne diyor?

 Bursa’nın yangın sezonu uzuyor.
 Riskli alanlar büyüyor.
 Hava müdahalesi olmadan, ormanlarımızı kurtaramayız.


SONUÇ OLARAK…

Hava filosunun niceliği mi, niteliği mi daha önemli?
Yanıt basit: İkisi de eksik!
Bursa’nın şu anda ne yeterli sayıda, ne de doğru özellikte hava aracı vardır.

Bu sessizliğin faturası, alevlerle dönen ormanlara, dumandan boğulan canlılara, yok olan ekosisteme kesilmiştir.

Bu sessizliği bozmayan herkes, bu felaketin ortağıdır.


SESLİYORUM:

Emekliler susmayacak. Vatandaş susmayacak. Bu şehrin doğasını seven herkes susmayacak.
Bursa’nın doğasına, Uludağ’a ve yarınlarına sahip çıkmak için hava filosu yatırımı artık ertelenemez!

“Bursa İçin Hava Müdahale Filosu Artık Lüks Değil, Zorunluluktur!”


BURSA’NIN GELECEĞİ YANIYOR, YETER ARTIK: UÇAK ALIMI RAPORDA KALMASIN!


Ormanlarımız her yaz biraz daha kül olurken, Bursa gibi bir şehrin yangın söndürme filosuna hâlâ sahip olmaması, affedilemez bir ihmaldir.
Ancak bu yıl kamuoyuna sunulan “Bursa İli Yangın Söndürme Uçağı Alımı Fizibilite Çalışması”, bugüne kadar görmezden gelinen gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur.

Bu rapor yalnızca teknik bir değerlendirme değil; Bursa’nın geleceği adına yazılmış bir uyanış çağrısıdır.


FİZİBİLİTE RAPORU: DOĞRU YOLU GÖSTERİYOR, GEREKENİ YAPMAK ARTIK ZORUNLU!

İhtiyaç analizi,
Teknik değerlendirme,
Maliyet-fayda hesaplaması,
Yasal çerçeve,
Risk yönetimi ve yerel sanayi katkısı

Her başlık, Bursa’nın kendine özgü coğrafi, iklimsel ve çevresel koşullarına göre değerlendirilmiş.
Raporun ortaya koyduğu ana gerçek şu:
Bu şehir, yangınlara karşı hâlâ kırılgan ve çaresizdir.


BURSA İÇİN DOĞRU STRATEJİ: NİTELİKLİ VE YETERLİ BİR HAVA FİLOSU

Fizibilite çalışması çok net bir tablo çiziyor: Bursa’nın ihtiyacı yalnızca birkaç uçağa sahip olmak değil, doğru türde, doğru sayıda ve doğru görev dağılımıyla bir hava müdahale stratejisine sahip olmaktır.

Nitelik – Uygunluk Meselesi:

  • Uludağ’ın dar vadilerine girip ilk müdahale yapabilecek Air Tractor AT-802F gibi manevra kabiliyeti yüksek uçaklar,

  • Marmara Denizi ve iç göletlerden su alabilecek, yüksek kapasiteli amfibik uçaklar (CL-415, Beriev Be-200),

  • Şehir merkezine yakın yerleşim yerlerinde etkili müdahale yapabilecek çok yönlü hava unsurları…

Bu çeşitlilik olmadan Bursa savunmasız kalır!

Nicelik – Sayı Gerçeği:

  • 2024 ve 2025’te yaşanan yangınlar, mevcut filonun yetersizliğini net şekilde göstermiştir.

  • Komşu illerden ya da yurtdışından gelen takviyelere muhtaç kalmak, yangınla mücadelede zaman kaybı demektir.

  • En az 2-3 adet orta kapasiteli amfibik uçakla başlamak, sürdürülebilir bir kapasite inşa etmenin ilk adımıdır.


YEREL GÜÇLER DEVREYE GİRMELİ!

Raporun en çarpıcı yönlerinden biri de yerel işbirliği modellerine vurgu yapmasıdır.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO),
TUSAŞ ve yerli sanayi kuruluşları,
Bursa Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri,
yangınla mücadelede yalnızca destekçi değil, artık aktif paydaş olmak zorundadır!

Bu artık sadece bir çevre meselesi değil, bir kent güvenliği meselesidir.


BİR SONRAKİ ADIM: MALİYET-FAYDA ANALİZİ DERHAL HAZIRLANMALI

Bu fizibilite çalışması, Bursa’nın stratejik yol haritasını oluşturmuştur.
Ancak burada duramayız!
Bir sonraki adım, önerilen uçak modelleri için detaylı bir maliyet-fayda analizi yapılmasıdır.

Bu analiz, kamu kaynağının nereye nasıl harcanması gerektiğine dair tartışmaları şeffaflıkla yönetecek, yerel halkın bu yatırıma olan desteğini güçlendirecek, siyasi iradenin ise ertelemeye sığınmasını imkânsız kılacaktır.


SON SÖZÜMÜZ NETTİR:

Yangınlara müdahale etmek için filoya sahip olmak bir tercihten öte, Bursa için yaşamsal bir zorunluluktur.
Bu ihtiyaç her yıl ertelendi, görmezden gelindi. Ama artık geri dönüş yok.

  • Bu şehir yanmadan harekete geçilmeli.

  • Bu rapor bir çekmeceye kaldırılmamalı.

  • Bu çağrı tüm Bursa’nın ortak talebi olmalı!


SESİMİZİ YÜKSELTİYORUZ!

Emekliler, çalışanlar, gençler… Bu şehirde yaşayan herkes doğasına, ormanına, geleceğine sahip çıkmak zorundadır.

 Bugün konuşmazsak, yarın yanmış toprağın üzerinde sessiz kalacağız.
 Bugün yatırım yapmazsak, yarın felaketlere seyirci olacağız.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ