Zirvede Haber

Niye katil patron diyoruz?

Niye katil patron diyoruz?

Bundan 18 yıl önce bugün 29 Aralık 2005 tarihinde, Bursa Yaylacık                 mahallesinde faaliyet gösteren ve 2 vardiya işçi çalıştıran Özay Tekstil işyerinde, 16.00/24.00 vardiyasında çalışan işçilerden 11 işçi sabah 08.00’e kadar, günlük 8 saat yerine 16 saat çalımaya zorlanır. İşçiler çalışmaz diye işyeri kapıları ustaları tarafından üzerinden kilitlenir. Gece yarısı saat 02.00’de tonlarca tinerin bulunduğu depoda çıkarılan yangında, 11 işçinin 6’sı ikinci kattan atlayarak öldürülmekten kurtulur. Atlayamayan 3 aylık hamile bir işçi, sigortasız 16 ve 17 yaşında 2 çocuk, ikisi 21-23 yaşında birisi nişanlı 5 kadın işçi kardeşimiz, katil patron tarafından çıkarılan yangınla öldürüldüler.

Katil patron hesap verecek, 

Niye katil patron diyoruz.?

İşyerinin depo bölümü dahil kapalı alanların duvarları, içi sünger sıkıştırılmış saç panellerle kapalıdır.

Bu işyerinde iş güvenli sıfırdır.

İşyeri yakılmadan bir gün önce sigortalı yapılmıştır.

Gece vardiyalarında 8 saatten fazla çalışma yasağı olmasına rağmen, işçiler 16 saat çalıştırılmaya zorlanmış ve patronun verdiği talimatla, ustaları tarafından kapılar üzerlerinden kilitlenmiştir.

Gece çalışma yasağı olan, 3 aylık hamile bir kadın, birde sigortasız                  16 ve 17 yaşında 2 çocuk işçi çalıştırılmıştır.

Yangın raporu önce yangın çıkarılmış denmesine rağmen, katil patronun ihtirazı üzerine elektrik olmayan yerden, yangın elektrikten çıktığı söylenmiştir.

Katil patronun mahkemedeki ifadesinde, yangın saatinde çalışan işçi olduğunu bilmiyordum, onlar isteseydi bilmedikleri yangın merdiveninden çıkabilirlerdi denmiştir.

5 kadın işçinin ölümüyle ilgili mahkemeye sunulan, Devletin müfettişi, Avukat ve Malimüşafirden oluşan üçlü bilirkişi raporunda, mahkemeyi dahi şaşırtacak şekilde, ölen işçiler isteseydi ikinci kattan atlardı, intihar etmek                  için atlamamışlar denmiştir.

Mahkeme 5 kadın işçinin ölümüne neden olan, katil patrona 12 yıl                   hapis cesası verdi, cezaevine girmemesin diye ceza 182 bin TL paraya çevrildi, onuda kolay ödesin diye 12 takside bölüverdi.

Para ceza olması nedeniyle, iş cinayetinde öldürülen işçilerin ailelerine değil, hazineye yani bütçeye verilmiştir. Bütçeden yararlananlar, acaba bu tür kanlı haram paraları nasıl yiyorlar..?   

İş kazası cinayettir,

Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim;

Bağımsız Direnişçi İşçiler Sendikası olarak; önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği için, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, 18 yıl önce işyerlerinde                   ve yaşam alanlarında başlattığımız mücadelemiz devam ediyor. 

İşyerlerinde önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği için,     meydana gelen iş kazaları ile meslek hastalıklarında hayatını yitiren veya    ömür boyu engelli kalan işçilerin sayısı doğru tespit edilmeyip saklanıyor.                İş cinayetine dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesi                  şöyle dursun, maliyet ve işgücü hesabı yapılıp, bu çalışmalara kaynak bile ayrılmayarak, ayrıca işçi sağlığı ve iş güvenliği kanununun 50’den az çalışanı olan, sözde az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamuya ait işyerlerinde,                     iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmün  yürürlük tarihi 2012’den buyana, devlet ve patronların ortak kararlarıyla ertelenerek, işçilerin can güvenliği hiçe sayılıyor.

Ulusal basından, işçilerin mesai arkadaşlarından, ailelerden,                         iş güvenliği uzmanlarından, işyeri hekimlerinden, sendikalardan ve                 yerel basından toplanan bilgilere göre, işçi sağlığı ve iş güvenliği meclisinin her ay yayınladığı raporlarda, 2022 yılının ilk 11 ayında iş cinayeti sonucu hayatını yitiren işçi sayısı 1.658 kişi iken, 2023 yılının                  11 ayında ise, alınmayan önlemlerden ve görmemiz engellendiğinden dolayı, iş cinayetine dönüşen iş kazalarında sayı artarak, ölenlerin sayısı 1.772’ye çıkmıştır. Ekim ayında iş cinayetinde ölenlerden bir tanesi, yoldaşımızın kardeşi Özcan Ayan kardeşimiz Bursa Demirci Mahallesinde fabrika panosunu tamir etmekte iken, yüksek akıma kapılarak can vermiştir. Açığa çıkarılmayan meslek hastalıklarında ölenlerin sayısı daha fazladır. Ayrıca ömür boyu engelli kalanların sayısı ise yıllık 10 binleri geçmiştir.

Katillerden hesabı işçiler soracak,

Bize alınmayan önlemlerin nedenlerini biliyoruz da, iş cinayetine dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıklarını görmeniz nasıl engelleniyor diye soruyorlar. Bizde şöyle anlatıyoruz.

Yaşadığınız bir ülkede, üreterek elde edilen zenginlikten, insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamamız için emeğimizin karşılığı ödenmiyor.

Emeğin sözde karşılığı olan asgari geçim (taban) ücretini belirleyen burjuva iktidarları, bizi kısa sürede açlık sınırının altına mahkum ediyor. Mahkum edildiğimiz açlık sınırı altındaki ücrete razı gelmemiz için,                   yaratıkları işsizlikle tehdit ediliyoruz.

Yetmiyor, iş yükünü artırmak için 2-3 işçinin yapacağı iş, bir işçiye yaptırılıyor.

Yetmiyor, günlük 8 saat yerine, yorucu iş yüküyle geceli gündüzlü                       12 saat çalıştırılıyoruz.

Yetmiyor, ulusal bayram genel tatil günleri dahil hafta tatili yaptırılmadan, haftanın 7 günü çalıştırılıyoruz.

Yetmiyor, en az 20-25 yıl çalışma hayatında alabildiğine yorulmuş ve emekli olmuş yaşlıların, açlık sınırının yarısı altında ödenen emekli maaşları yetmediği için çalışmak zorunda bırakılıyoruz.

Yoksulluk sınırının altında ücretle yaşamaya mahkum edilmek başta olmakla birlikte, yukarıdaki saydıklarımızın hepsi, işçilerin iş cinayetine dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıklarını ve ömür boyu engelli kalmalarını görmesini fazlasıyla engelliyor. İşyerlerine çalışanların akılları değil, sadece robotlaştırılmış vücutları gidiyor. İşçilerin akılları burjuva sistemin içine düşürdüğü borçlarla, zorluklarla, sıkıntılarla meşgul ediliyor. İşte bizde görmemiz nasıl engelleniyor böyle anlatıyoruz.     

İşçiler ölmek istemiyor, Yaşam hakkımız engellenemez,

Ülkemizde iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan,                        iş kazaları ile meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının diğer bir                 nedeni, işçilerin sendikalarda örgütlenmesine engel olunmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki yasal ve zorba engeller kaldırılmadıkça, sendikasız işçi, sendikasız uzman, örgütsüz bir çalışma yaşamı devam ettiği sürece,  işçiler güvencesiz kalmaya devam edecektir.

                            >Örgütlenme hakkımız engellenemez,  

Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim; İş cinayetlerine kader ve                     fıtrat diyorlar, doğrumu elbette yalan, kabul edecek miyiz? hayır.

Kader devlet ile patronların maliyeti ağır dedikleri almadıkları önlemlerdir. Devlet’e ve patronlara almadığınız önlemleri alın, işçilerin ölmesi ve ömür boyu engelli kalması, “yeter artık” kader olmaktan çıksın istiyoruz.!

Fıtrat dedikleri ise çalışanları köle gibi gördükleri için, yoksulluk                 sınırının altında yaşamaya mahkum etmektir. İşyerlerinde çalışanların                    ürettiği değerden elde edilen zenginlikten, emeğin karşılığı olan en az   yoksulluk sınırı seviyesindeki hakkımız olanı verin ki, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarını görme engelimiz ortadan kalksın ki, iş cinayetleri fıtrat olmaktan çıksın. Ve devlet                    ile patronlar katil olmaktan kurtulun diyoruz.!

Güvenli çalışma hakkımız engellenemez, 

İşyerinde öldürülmek veya ömür boyu engelli bırakılmak işçilerin                   kaderi değil, burjuvazinin insanlara karşı uyguladığı işkence ve zulüm politikalarıdır. İşyerlerinde önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği sürece, işçilerin hayatını yitirdiği veya ömür boyu engelli bırakıldığı, işyerinde  ve yaşam alanlarında, güvenli çalışma hakkımız, sağlıklı yaşam güvencemiz sağlanana kadar, mücadelemize devam edeceğiz..!

>Güvenceli yaşam hakkımız engellenemez, 

2024 yılı, 2023 yılından daha zor geçeceği görülüyor. Zorlukların üstesinden gelebilmek için, sadece bir yol var oda örgütlü çalışmak ve                    örgütlü yaşamaktır. Üreterek değer yaratan işçiler, emekliler, iş arayan                  işsiz işçiler, kamuda çalışan memur işçiler olarak birlikte mücadele verirsek, başaramayacağımız hiçbir şey, yenemeyeceğimiz hiçbir güç yoktur.

Ülkemizi her geçen gün cehenneme çeviren burjuva düzeni kapitalizme  karşı, önümüzdeki belediye seçimlerinde, aklımızı kullanarak bir oyumuzu                 dahi ziyan etmemeliyiz. Önümüzdeki seçimlerde; yoksulları ezerek, sömürüp zulüm edenlere karşı sloganımız; yeryüzünü cehenneme çeviren burjuvaziye oy yok olmalıdır. Hepimize kolay gelsin yoldaşlar..!

Düzenleyici Kurumlar                             

Bağımsız Direnişçi İşçiler Sendikası ve 4.Vardiya İşçi Dayanışması

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ