Zirvede Haber

İYİ YILDIRIM MECLİS; Dengeyi bozduğunda her şey bozulur!

İYİ YILDIRIM MECLİS; Dengeyi bozduğunda her şey bozulur!

İYİ Partili meclis üyesinden keskin uyarı! İYİ Parti Yıldırım Belediye Meclis Üyesi ve Sözcüsü Mehmet Yılmaz; ” 1 Mart toplantısından günümüze kadar geçen zaman diliminde felaketlerin acısını yaşarken, önemli olayların yıldönümlerinde, özellikle 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünde bir nebze teselli bulduk.

6 Şubat deprem felaketinin acısını yaşarken, 15 Mart’ta Şanlıurfa, Adıyaman ve Malatya’da etkili olan sağanak yağışlar sonucu meydana gelen sel, Şanlıurfa ve Adıyaman’da felakete dönüştü. Caddeler, sokaklar, yollar, evler sel sularıyla doldu. Yanlış yapılaşmanın yol açtığı bu felakette de 20 insanımız can verdi.

Öncelikle şehit olan güvenlik görevlilerimize olmak üzere depremde ve selde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Bundan 26 yıl önce 4 Nisan 1997’de, “Ülkücüler, insanlık âlemi içerisinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcılarıdır.” sözlerinin sahibi, Başbuğ Alparslan Türkeş hayatını kaybetmişti. “80’lik çınar!” 8 Nisan’da karlar altında milyonların omuzunda, gözyaşları içerisinde sonsuzluğun sahibine uğurlanmıştı. Saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

6 Mart Pazar günü Berat Kandilini idrak ettik.  22 Mart Çarşamba günü ilk teravih ile birlikte Ramazan’ı karşıladık. 23 Mart Perşembe akşamı ilk iftarı yaptık. Tuttuğumuz oruçları ve bütün ibadetlerimizi Allah kabul etsin.

12 Mart Pazar günü İstiklal Marşının TBMM’de kabulünü kutladık ve Allah bu millete bir daha “İstiklal Marşı” yazdırmasın diyen Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u andık.

14 Mart Pazartesi günü “Tıp Bayramı” idi. Salgından sonra bir kez daha onların fedakârlıklarına şahit olduk. Bir kez daha gösterdiler her tıbbiyelinin bir “Hikmet!” olduğunu ve neden “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!” dendiğini.

16 Mart Perşembe günü Öğretmen Okullarının 175. Kuruluş Yıl Dönümü kutlandı.

18 Mart Cumartesi günü Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıldönümünü kutladık.

Akif Çanakkale şehitleri için 

Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar..

O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor; *

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki  kanın kurtarıyor Tevhid’i..

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi..

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Mehmet Akif ve Çanakkale Zaferinin kahramanlarını, şehitlerimizi bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

18 – 24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası Sağlıklı yaşamak yaşlanmak ve yaşlılık hakkında farkındalık oluşturmak maksadıyla 18-24 Mart tarihleri arası “ Yaşlılara Saygı Haftası” olarak kutlanmaktadır.

21 Mart Pazartesi Nevruz’du.  Türklerin Ergenekon’dan çıkışını, kurtuluş gününü, toprağın uyanışını, baharın gelişini, yeni günü deprem felaketi nedeniyle buruk geçirdik.

21 Mart Down Sendromlular Farkındalık Günü

down sendromlu bireylerin ayrımcılık ve olumsuz tutumlara maruz kalmasını önlemek, erken ve sürekli eğitimin önemine dikkat çekmek amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından 21 Mart Dünya Down Sendromlular Farkındalık Günü ilan edildi.

Down Sendromu, bir kromozom anomalisidir. Sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down Sendrom’lu bireylerde ki kromozom sayısı 47’dir.

22 Mart Dünya Su Günü

Bursa su havzaları olarak çok önemli bir yerde yaşıyoruz ama Buna rağmen şu hassasiyeti konusunda eksiklerimiz oldu ve su sıkıntısı çekiyoruz Bursa’da su havzalarının korunması gerekirken ne yazık ki su havzaları korunmuyor.

23 Mart Ramazan Başlangıcı

21 – 26 Mart tarihleri arası Orman Haftasıydı

25 Mart Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatının kaybedişinin yıldönümüydü.

25 Mart cumartesi günü Muhsin Yazıcıoğlu’nun 2009 yılında yaşanan ve hala sırrı çözülemeyen bir helikopter kazasında hayatını kaybedişinin 14. yıl dönümüydü. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü

28 Mart- 3 Nisan Kütüphaneler Haftası

2 Nisan Dünya Otizm Günü

4 Nisan sokak hayvanları günü

Sayın Başkan, saygıdeğer katılımcılar,

Sonsuz bir evren içerisinde, kendi içinde sonsuz bir evreni barındıran varlık olan insan, tarihin her döneminde evrensel yasalara karşı çıktığında, evrensel yasalarla uzlaşmak yerine savaşmayı seçtiği her seferde hüsrana uğramıştır.

Evrende yer alan her yapı bir nizam üzere hareket eder. Tarih boyunca insanoğlu bu nizama muhalif davrandığı her zaman kendi felaketini hazırlamıştır.

Biz kabul edelim ya da etmeyelim, her varlık bu doğal yasaların sınırları içinde vardır ve varlıklarını bu yasalara göre sürdürürler. İnsanoğlu mevcudiyetini devam ettirmek istiyorsa ilahi yasalarla kavga etmek yerine uzlaşmak, iş birliği yapmak zorundadır.

Mevcudiyetini devam ettirmek istiyorsa insan, ilâhî yasalarla savaşmak yerine uzlaşmak, iş birliği yapmak zorundadır. Doğal yasalarla, ilâhî yasalardır reddedilemez, değiştirilemez, tersine çevrilemez. Yer çekimi, yıldırım, şimşek, yağmur, sel, deprem yangın doğal yasalardır…

Binaların depremde yıkılması, şiddetli yağış sonrası oluşan sel baskınlarında sular altında kalması, bir sebep değil sonuçtur.

Şimdi sizlere sormak istiyorum:

Yağmur rahmet mi, zahmet mi, yoksa Felaket mi?

Deprem, sel, yangın, yıldırım birer afet mi?

Hiç şüphesiz deprem bir doğal afettir. Sel bir doğal afettir. Yıldırım, heyelan, çığ birer doğal afettir.

Doğal afetleri büyük felaketlere dönüştüren ne?

Liyakatsizlik, denetimsizlik, sorumsuzluk, beceriksizlik,  cehalet… 

Bilim insanları insanlık hayatta kalsın diye çaba harcıyor. Peki, bizi yönetenler ne yapıyor?

Bizi hayatta tutmaya çalışan insanların söyledikleri işlerine gelmediği her seferde ya duymazdan geliyor ya da ötekileştiriyor, itibarsızlaştırıyor, şeytanlaştırarak psikolojik linçe uğratıyorlar.

Bilimsel verilere dayanmayan hiçbir tetkikin doğru sonuç oluşturmayacağını, eğri cetvelle doğru çizgi çizilmeyeceğini bile bile bildiğini okuyor, sonra da işler ters gittiğinde suçlu “Kader planı!” oluveriyor.

Peki, bu acıları bir daha yaşamamak için ne yapmalıyız? Cevap net, tek kelimeyle uzlaşmalıyız!

Yaşadığımız bölgenin tabiat şartlarıyla uzlaşmalıyız

Evrensel yasalarla, bu yasalar üzerinde kafa yoran bilim insanlarıyla uzlaşmalıyız…

Bilim insanlarının sözüne kulak vermeliyiz.

Yeniden Aydınlanma Derneği Bursa İl Temsilciliği olarak 17 Mart Cuma akşamı Ördekli Kültür Merkezinde “Deprem Bilinciyle Kentleşme- Deprem etkisi altında kentsel yerleşim ve yapı tasarımı” konulu panel düzenledik. Konuşmacıların her biri konusunda söz sahibi bilim insanlarıydı.

Sayın Başkan, saygıdeğer katılımcılar,

Bakın, bilim insanları ne diyor?

Bursa’nın yer bilimleri analizi çok önemli. Çünkü biz birinci derece deprem bölgesinde bulunuyoruz.

Bursa, Kuzey Anadolu fay hattının Güney Marmara Koli üzerinde, kırıklarla dolu çok tehlikeli bir noktada bulunuyor.

Bursalar olarak bizim bu konuya çok önem vermemiz gerekmektedir.

Bir binanın bize zarar verebilmesi için bazı gerçeklerin tutması lazım.

Öncelikle Sizin bir fay hattınızın olması lazım. Fay hattının olduğu yerde 6.30’un üzerinde enerji üretme potansiyeli olması lazım.  Çünkü 6,5’un üzerindeki depremler yıkıcı oluyor. Sizin binanızın fay hattına yakın olması lazım.

6,5 büyüklüğünde deprem üretecek fay hattımız var mı?   Var, hem de 3 tane.

Fay hattı yakın mı? Yakın tam altımızdan geçiyor. Neredeyse her ilçenin kendi adıyla anılan fay hattı var.

Bir başka etmen zeminin kötü olması lazım. Peki zemin kötü mü? Elbette kötü, 4 dağ ilçesi hariç bütün ilçelerde sıvılaşma var. Depremin etkisini 10 kata kadar büyüten zemin problem var mı? Var, her ilçede var.

Başka ne olması lazım depremden etkilenmek için binalarımızı kötü olması lazım. Peki, binalarımız kötü mü?  Bursa’daki binaların %60’tan fazlası kötü.

Başka ne olması lazım?  İşçiliğin kötü olması lazım. Malzemenin kötü olması lazım. Deprem bağlantılarının sağlıklı olması lazım. Düz demirin kullanılmaması lazım. Eski binaların çoğu düz demirli.

Dolayısıyla Biz depremsellik açısından bütün bileşenlerin bir arada olduğu, deprem potansiyeli olan bir şehirde yaşıyoruz.

Peki, depremi durduramayacağımıza göre ne yapmamız lazım? Yıkama olması için ne yapmamız lazım. Bina enkazları altında ya da sel sularına kapılarak can vermemeniz için ne yapmamız lazım?

Planımı en üst ölçekliden en alt ölçekliye kadar bilimsel veriler ışığında yapılmalı. Nazım planından uygulama imar planına kadar kentsel soruların belirlenmesi ve başarıya ulaşması gerekir. Bu başarıya ulaşmasında sektörlerin analizler ve doğal verirler ve mevcut aracı durumunu da birleştirerek katılımcı planlama  ile yapılmalıdır. Planlamaya katılım hedefleri de bilimsel verilerle yapılan çalışmalar olması lazım. Bilimsel veriler ışığında olmalı. Katılım planlama sürecinde kentte yer alan tüm aktörlerin sivil toplum örgütleri, odalar ve vatandaşlarla müzakere ederek katılımlarının sağlanması gerekir.

Bir şeyi yaparken diğer taraftan kaybetmememiz gerekmektedir. Kurmamız gereken ama aynı şekilde burayı yaşatarak kurmamız lazım. Merkezler arasında bir denge gözeterek gelişim sağlamdır. Bir tarafı fazla yatırım yaparken diğer tarafta yatırımdan kaçılmamalıdır. Bursa bir sanayi kenti iken, aynı zamanda bir tarım, bir turizm kenti olarak bunları dengeli olarak gözetmek gerekmektedir.

Yaşam kalitemizi arttırmalı. Ne demek yaşam kalitemiz arttırılması? Yorulduğumuzda ya da kendimizi sıkışmış hissettiğimizde nefes alıp vereceğimiz alanlara çabuk ulaşıyor olabilmek. Erişilebilirliğin sağlandığı, çevreye duyarlı, çeşitlilik ve yaşam alanlarının da kaliteli olduğu bir kent olması gerekir.

Kalkınma bölge Planlarında belirli bir planlama olmadığı için il sınırlar içerisinde tüm yapılaşmalar dirençsiz. Maalesef acıları boş şekilde yaşıyoruz yaşam kalitemizdir

Yer Bilimleri açısından Sakıncalı Alanlar;  Alüvyon, Sıvılaşma Potansiyeli olan alanlar, Yapay Dolgu, Aktif ve Pasif Heyelan Alanları, Miyosen Yarı Pekişmiş Alanlar, Yamaç Eğimi 30-50 derece olan alanlar

Bursa İli genelinde toplam konut alanlarının %89’u yer bilimleri açısından sakıncalı alanlarda, %11’i yer bilimleri açısından sakıncalı olmayan alanlar üzerinde yerleştiği belirlenmiştir.

Bursa İli genelinde 7,450 ha olan toplam brüt düzensiz konut alanının %93’ü (7000 ha) yer bilimleri açısından sakıncalı alanlarda yerleştiği belirlenmiştir.

Hayat pahalılığı

Gıdaya erişimin her geçen gün daha da zorlaştığı

Ak Partinin iktidara geldiği 2002 yılında çeyrek altın alınan para ile bu gün ancak 1 kg. kuru soğan alınabiliyor.

Eğitimde fırsat eşitliğinin her geçen gün daha da azaldığı

Uzaktan eğitimin sakıncaları

Ey seccade, sen ne büyük bir örtüsün!

Açlığı, sefalet, deprem yaralarını, sel acılarını bir çırpıda örtüverdin.” dedi.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ