Zirvede Haber

Uzun Yol’un Kısa Hikayesi… Ömürleri Yollarda Geçiyor!

Uzun Yol’un Kısa Hikayesi… Ömürleri Yollarda Geçiyor!

Aslında onlar hep yanı başımızda ama onları göremiyor duyamıyoruz. Karda, güneşte, yağmurda, fırtınada direksiyon başında her hava şartında durmadan araçlarını ulaşması gereken noktaya kadar ağızlarından bir “of” bile çıkmadan ulaştırıyorlar. Evet… O hayatları kahırlı olan insanlardan bahsediyoruz. Tır Şoförleri. Onların hayatlarından uzun bir süreyi anlatan, ama ancak bir dilimini siz endergi okuyucuları için kaleme aldık. Sadettin Alper o şoförlerden sadece biri. Ayın neredeyse 19 günü ülkeler arası yolculukta geçiyor. O evden çıktığı zaman bazen aylarca dönmediği zamanları da bizlerle paylaştı. Bizde siz değerli okuyucularımız için derledik. 55-56 yaşları arasında olan genç şoförlerimizden olan Sadettin Alper’e sözü bırakarak uzun yolculuğun kısa hikayesiyle sizi baş başa bırakalım.

Sadettin Alper; “Aslına bakarsanız erken emekli olma şansı yakalayan ama çocukların eğitim dönemine denk gelecek kadar da şansız bir insanım. Münibüs, dolmuş, ambulans, şehirlerarası otobüs şöförlüğünü birkaç yıl yapan, elde ettiğim gelir yetmeyince birkaç yıldır ülkeler arası tır şöförlüğüne terfi eden biriyim. Hikayemize ortak olup okuyucularınıza aktardığınız için endergi’ye teşekkür ederim. İtalya’ya olan yolculuğumuzu dilimiz döndüğünce size aktaracağım. İpsala kapısına geldik. Bursa’dan buraya gelmek yola çıkış saatleri pandemi döneminde değişmişti. Normal bir taşıtta siz trafiğe çıktı iseniz 19 saat kadar gün içinde hiçbir kolluk kuvveti sizi sıkıştırmaz. Ama tır şoförleri için bu saat dilimi 6-8 saat. O da şehre şehir merkezine girmeme şartı ile. İpsala Sınır Kapısına gelmek bile 3 günümüzü aldı. İpsala Sınır Kapısına geldik. Gördüğümüz ilk manzara 7-8 kilometre kuyruk. Gümrükte kontroller hızlı değil. “Gümrük Muhafaza Memur” sayısı biz şoförlerin gördüğü kadarıyla yeterli değil, ama bunu resmi makamlara sorsanız fazlalık dahi var diyecektir. Neyse lafı uzatmayayım, 2 gün burada araç içinde zaman geçirerek bekledikten sonra sıra bize geldi. 6 saat incelendikten sonra direksiyonu kırdık Bulgaristan içine.”

“Kalp Krizinden Dolayı Çok Arkadaşımızı Yollarda Kaybettik”

Alper; “Direksiyon başındayız ama insan düşünemeden edemiyor. Tır şoförünün maaşı euro üzerinden aldığı ödenekler nedeniyle Türkiye emsallerine göre yüksek gözüküyor ama bankaya yatan asgari ücretten 300 lira daha fazla. Bu nedenle de aslında sigorta güvencemiz bile yok. Gümrüklerdeki işlemlerde memur arkadaşların bana göre acemi olması nedeniyle gecikiyor. Kapıkule Sınır Kapısı dünyanın ikinci büyük kapısıdır. Ama ikincilik verdiği hizmete bakıldığında sadece tabelada kaldığı anlamı taşıyor. Biz direksiyona geçtiğimizde canımızı Allah’a emanet ederek yola çıkıyoruz. Nedeni tır şoförleri SGK’da olduğu gibi sağlıkta da güvence altında olmaması. İpsala’da, Kapıkule’de, İtalya-Fernetti’de, Polonya’da, Balgrad’ta kalp krizi nedeniyle vefat eden çok arkadaşımız oldu. Ellerimizle son vazifemizi yaptık, gömdük. Cenazeleri getirme şansımız, eğer vatandaşı olduğu ülke devreye girmezse doğduğu yada yaşadığı topraklara gömmek, nasip olmuyor. Bizim ülkemiz bu konuda titiz. Büyükelçiliklere bilgi gittiği zaman naaşa sahip çıkılıyor. O direksiyon başında uykusuzluğu yenmenin tek çaresi enerji içeceği ve kahve. Buda sağlık sorunlarını birlikte getiriyor.”

“TBMM’de Temsil Yetkisine Sahip Partiler Bizi Dinlesin”

Alper; “Dünyanın en zor meslekleri arasında bizim meslek yer alıyor. Transport olarak tanımlı olan mesleğimiz ağır maden işçiliğinin hemen arkasında yerini koruyor. Tabi biz bunları konuşurken Sofya’ya vardık oradan da Yunanistan Kipi Sınır Kapısında 36 saat bekletildikten sonra o muhite geçtik. 48 saat yolculuktan sonra da Yunanistan’ın Heder Lgoumenitsa Limanına vardık. Oradan da İtalya’nın Bari Limanına geçeceğiz. İstikamet inşallah 52 saat yolculuktan sonra İtalya Roma. Çorum’dan gönderilen seramik ağırlıklı malzemeyi kazasız bir şekilde buraya boşaltacağız. Laf lafı kovalarken bizde boş durmadık ve Roma’da malzememizi boşalttık. Oradan da boş dönmeyeceğiz, oyuncak yükledik. Yine aynı güzergah üzerinden 10 güne anavatanda olacağız. Tır şoförlerini milletimiz “hatun içinde yüzmek” için yaptığımızı sanıyor. O haltı yiyebilmek için bu mesleği icra edenlerde var ama kelebeğin ömrü 1 gün derler, haberleri geliyor takıldıkları kızlar o arkadaşları soyup soğana çeviriyormuş. Ama oysa ki; bizim gibi bu işi alın teri ve namusuyla yapan tır şoförlerinin tek derdi evlerine ekmek götürebilmek. Düzensiz beslenme ve uykumuz yok, direksiyon başında ayaktayız, zaten başkada bir çare yok. Yeni nesil bu işi yapamaz. Ama geçinmek zorundayız. Yasal düzenlemeler bizim sektörde artık zorunluluk. TBMM’de ülkeyi yönetmeye talip olan partiler bir ara gelip Gümrük Kapılarını dolaşarak tır şoförlerini dinlesin. Kanun ondan sonra zaten hazırlanıp çıkar.”

Senelerdir aynıdır hikâyeleri, ne kadar yollar değişse de hikâye hep aynı. Gece düşerler eve, sabah çıkarlar yola. Kimi zaman istekli, kimi zaman zora ki. Ekmektir verdikleri mücadelesinin ve savaşın adı. Ne düz yolun uykusu gider gözlerinden nede Tekir’in bitmeyen rampası. Teknoloji her ne kadar gelişse de, kolay olsa da, hasretlik aynıdır. Bir çocuğun olur; doğduğunda yanında olamazsın, ilk onu sen göremez, zaman geçer, bir geldiklerinde emeklemiş, bir geldiklerinde yürür, bir geldiklerinde okula başlar, bir geldiklerinde sınıf atlamış oluyorlar ve zaman yine geçer, bu seferde ilkokul biter, ortaokul başlar, ortaokul biter lise başlar bu böyle sürer gider. Yol olurlar, şehir olurlar, saatin zamanın kavramını unuturlar. Kış gelir ayaz bile işlemez, yaz gelir sıcak çekilmez olur ama onlar yine de çekerler.

Yol hikâyesi budur işte ama bu hikâye 13.60 gibi uzundur bitmez. Türkiye’de Koçhisar yolu bıktırmaz, Nurdağı usandırmaz, Gülek Boğazı durduramaz ve Konya yolu uyku bastıramaz. Gerçek bir hikâyedir uzun yol; nice canlar kaldı yollarda, nice sakat insanları gönderdi evine bu hikâyede. Bıktırır yeri geldiğinde, kışın çadır çekmek, kapak kapatmak, tanker yıkatmak ve bunun gibi sayılamayacak olumsuzluklar, ama mecburdurlar çünkü ekmek mücadelesidir. Ülkenin yükünü omuzlarla, her ne kadar insanlar tarafından sanki düşman misali görülse de. Hani vatanımızı koruyan askerler gibi polisler gibi, tır şoförleri de bir baba gibi insanlarımızın ekmeğini, suyunu, sebzesini, meyvesini, elbisesini ve ayakkabısını taşırlar. Bakmayın üç beş kendini bilmez çıkıp laf ettiğine, sizler bizim için çalışan, ülkemiz için yorulan, çocuklarının kahramanı, annenin duası, babanın pencereden bakıp tasası olan uzun yol hikâyesinin sahibisiniz. Hayali bir kahraman değil, var olan kurtarıcısınız.

Sadettin Alper’den aldığımız bilgiler ışığında sigorta ve bu mesleği icra edenleri hayatta tutma güvencesi verilmeli. Bulgaristan-Polonya arasında da geçilen 7 ülkede ki farklı uygulamalar Tır Şoförlerimizi yıpratacak cinsten. Bu hattaki yolculuk en az 3 ay sürüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanlık düzeyinde transit geçiş için diğer ülkelerle görüşmelerinde kartları açık kullanmalı ve kırmızı çizğilerle Tır Şoförlerimizi güvence altına almalı. Sadettin Alper’in 1 aylık yolculuğunu sizlerle paylaştık. Yorum okuyucunun.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ