Zirvede Haber

BU VARSIL ÜLKEDE “AÇIZ” DİYE HAYKIRAN ÖĞRENCİLER CANIMIZI YAKMIYORSA BİZLER İNSAN DEĞİLİZ.

BU VARSIL ÜLKEDE “AÇIZ” DİYE HAYKIRAN ÖĞRENCİLER CANIMIZI YAKMIYORSA BİZLER İNSAN DEĞİLİZ.
“İster inanın ister inanmayın elimde olmadan ben bu yazıyı ağlayarak yazıyorum. Çünkü canım yanıyor.” sözler geçmiş dönem CHP Parti Meclis üyesi Güler Buğday’a ait. Buğday açlık sınırına dikkat çekerek; “Bir anne, anneanne ve insan olarak bu gerçek karşısında inanın çok acı çekiyor ve utanıyorum. Çünkü empati yapıyorum.
Bende bir işçi ailesinin çocuğu olarak1965-1968 yılları arasında Gazi Eğitim Enstitüsünü yatılı olarak okudum.
Ancak asla bizler aç kalmadık.
Beğenmediğimiz, sevmediğimiz yemekler oldu ama bu ülkede yurtlarda kalan veya yatılı okuyan hiçbir çocuk veya genç asla aç kalmadı.
Hatta o yıllarda okuduğumuz bölüm nedeniyle bizlere her gün en az yarım kilo fındık ve üzüm ek gıda olarak verilirdi.
Nereden nereye geldik?
Geldiğimiz bu durumda son 20 yılda ülkemizin tüm yeraltı ve yerüstü varlıklarını satıp yok edenlere soruyorum rahat mısınız?
Yıllarca mağdurluk edebiyatıyla halkı kandırıp, onların inançlarını ve değerlerini kullanarak sömürüp, insanları sadakaya muhtaç ettiğiniz için utanç duyuyor musunuz?
Bir tel yüzükle yaşama başlayıp, kirasını bile ödeyemediğiniz bir evden, saraylarda yaşamak için halkın ekmeğinin ve geleceğinin üstüne çöreklendiğiniz için vicdanınız sızlıyor mu?
Bir zamanlar ailenizle birlikte bir ağaç altında piknik yaparken bir tavuk kanadı veya budunu iştahla yiyiyorsunuz.
Bu gün lüksün nirvanasında ismini ve tadını bilmediğimiz meyve ve yiyeceklerle beslenirken “AÇIZ” diyen evlatlarımızın feryadı sizleri etkiliyor mu?
Sizlerin emrinde halkımızın hakkı olanlarla alınmış sayısız lüks arabalar, uçak ve yüzen saraylar varken bu ülkenin evlatları okumak için geldikleri illerde yatacak yer bulamıyorlar.
Yâda kaldıkları yurtlarda çıkarılan yemeklerin pahalılığı veya porsiyonların kuşa dönmesi ile çocuklarımız “AÇIZ” diye bağırıyorlar bu durumda içiniz hiç sızlamıyor mu?
Konuşurken “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek halkımızın hakkı olanları yandaşlarınızla beraber kendi lüksünüz için harcamayı hak sayarken halkın evlatlarının aç-susuz bırakılıp okuma haklarını engellerken Allahtan korkmuyor musunuz?
Yeteneksiz ancak kurnaz ve çıkara alışmış evlatlarınızın kurdukları vakıflara ülkenin tüm kaynaklarından milyar dolarlar aktarılırken halkın çocukları ve aileleri çaresizlik içinde yaşam mücadelesi veriyorlar, bu haksızlık sizleri utandırmıyor mu?
Ota-boka karışan, halkın yaşamına anlamsız bir konumda müdahale eden ve kurucumuz dünya lideri Atatürk’ümüze laf eden halkın vergilerinden aldığı payla milyar dolarlarla sömürünün parçası olan Diyanet İşleri bu konuda neden ses etmez?
Şimdi birazda bu haksız keyfi düzeni değiştirmek için il -il gezen vekillerimize, Salı günleri TBMM’den kıyamet koparan muhalefet liderlerine bakalım.
Bu aç kalan yani bulabilmişlerse bir yatak, oraya aç giren gençler bizim çocuklarımız… sizler ne yapıyorsunuz onlar için?
Sayın Meral Akşener, tarih biliyorsunuz ama matematikten sınıfta kalırsınız. Nedir bu ucuz milliyetçilik halleri.
HDP’yi PKK’nın yanında görüyormuşsunuz?
HDP bu ülkede sizden fazla oy alarak milli iradenin temsilcisi olarak TBMM’de temsil ediliyor.
Genel Başkanları Tek Adam Diktasında siyasi tutsak olarak tutuluyor ve siz sırf tabanınız MHP’ye kaymasın diye ucuz kabadayılık yapıyorsunuz.
6-7 milyon seçmenin tercihi olan HDP’nin oyları ve desteği olmazsa bu vurgun düzeni ve Tek Adam keyfiyeti ve haksız -hukuksuz düzen devam edecek.
Yani halkımız açlık ve sefalet içinde sürünecek. Okumak isteyen evlatlarımızın elinden bu olanaklar alınacak.
Okuyan ve ülkemizin geleceği olan gençlerimiz işsiz aşsız ve geleceksiz kaldıkları için ülkeden kaçmak için fırsat kollarken bu durum bir kadın ve anne olarak sizleri üzmüyor mu?
Ve sevgili yoldaşlarım benim ömrümü verdiğim sol/sosyal/demokrat arkadaşlarım, sizler ne yapıyorsunuz?
Sevgili Milletvekillerimiz, emek veriyor, illeri gezip sorunları tespit ediyorsunuz.
Her biriniz halka dokunup gelecek için sorunları nasıl çözeceğinizi anlatıyorsunuz bunlar değerli çalışmalar kabul, “baş göz üstüne…”
Ancak bir de şöyle düşünün; sizlerin çocukları yani kıymetlileriniz halkın geçim parası olacak fiyatlara marka ayakkabılar alırken, moda ikonları gibi dudak uçuklatan fiyatlara kıyafet alabilirken, en lüks yerlerde yiyip-içip gezebilirken halkın çocukları bir sıcak çorbaya muhtaç beyler…
Olmadı solcu ve halkçı (!) vekiller olmuyor…
Bu çocuklar pencerelerden tencere tava çalarak “AÇIZ” derken inanın benim yediklerim boğazıma dizildi.
Bu durum ne seçim bekler, ne gelecekte sizlerin eğer becerebilirseniz sağlayacağı insanca yaşamı…
Ses getiren halkı yanınıza alan eylem yapın. Mümkünse bir süre maaş almayıp o çocuklara sahip çıkın.
O çok kıymetli evlatlarınıza “bu ülkede gençler aç ve çaresiz. Bırakın lüksü ve markalarla yaşamayı, bölüşün paylaşın ve duyarlı insanlar olun” diye tavır koyun.
Bunları yapmazsanız ve kendinizin çocuklarına hak gördüklerinizi halkın evlatlarının bir tas çorbasına hak görmezseniz benim için sizlerin hiçbir mücadelesi bana göre değerli olmayacaktır.
Bu pazar günü ne çok isterdim güzel ve güneşli bir deniz kenarından sizlere mutluluk dilemeyi…
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.” dedi.
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ