Zirvede Haber

Yaşasın Sosyalizm, Yaşasın Sınıf Dayanışması, Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Eşitliği..!

Yaşasın Sosyalizm, Yaşasın Sınıf Dayanışması, Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Eşitliği..!
BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları olarak 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 51.Yıldönümü nedeniyle Sendika binasının önünde, Uluyol Caddesinde Kent Meydanına kadar yapılan yürüyüşle, atılan sloganlarla, aşağıdaki yapılan basın açıklamasıyla 15-16 Haziran direnişi etkinliği 16.06.2021 Çarşamba günü sokakta gerçekleştirildi. SODAP işçi sınıfının etkinliğine katılarak destek verdi..!
Basına ve kamuoyuna;
15-16 Haziran 1970 direnişinin üzerinden 51 yıl geçti. Türkiye’de 1968-1970 döneminde emeğinin karşılığını alarak, onurlu ve sağlıklı yaşamak için, sınıf mücadelesinde yaşanan hareketlenmeye karşı, TİP ve diğer devrimci sosyalist hareketlerin dışındaki, Türk-İş ve TBMM’de temsil edilen burjuvazinin siyasi partileri rahatsız olmuştu.
İşçi sınıfının bu mücadelesinin önünü kesmek için, DİSK’e bağlı sendikaları kapatmaya yönelik iki Kanun tasarısı, Türk-İş’in de katkılarıyla, 274 sayılı Sendikalar Kanununu ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununu değiştiren iki tasarı hazırlandı. Amaç, 1968-1970 arası sınıf mücadelesi veren DİSK’i ve bağlı sendikaları fiilen iş yapamaz duruma getirmek ve faaliyetlerini durdurmaktı.
274 sayılı Sendikalar Kanununu değiştiren tasarı 11 Haziran 1970 günü Mecliste 3,5 saat süren bir görüşme sonucunda, TİP dışında burjuvazinin TBMM’de temsilcisi olan tüm siyasi partilerinin oylarıyla kabul edildi. Tasarıda öngörülen değişikliklerin en ağırı, bir sendikanın ülke çapında faaliyet gösterebilmesi için, işkolundaki sigortalıların en az üçte birini temsil etmesi gerekiyordu. Ayrıca, konfederasyonların da Türkiye’deki sendikalı işçilerin en az üçte birini temsil etmesi koşulunu getiriyordu.
15-16 Haziran direnişinin işçi sınıfı tarihindeki yeri, 15-16 Haziran 1970 gösterileri, çeşitli açılardan Türkiye işçi sınıfı tarihinin en önemli eylemlerinden biridir. Eylemin amacı veya programı siyasaldı. TBMM’de görüşülmekte olan bir tasarının içeriği yeterince bilinmese de, “bunlar sendikaları kapatmaya gidiyor” gibi bir anlayışla değerlendirilmiş ve buna tepki gösterilmişti. 15-16 Haziran eylemcilerinin programı çok netti. Mecliste kabul edilen metnin Cumhuriyet Senatosu’nda reddedilmesi isteniyordu. Türkiye işçi sınıfının bu talebi tarihin en ileri taleplerinden biriydi.
15-16 Haziran’da bu talep ifade edilirken önemli olan nokta, işçinin önemli bir bölümünün Cumhuriyet Halk Partili ve Adalet Partili olmasıdır. Ancak bu işçiler, Adalet Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin olumlu oy verdiği tasarıya karşı sınıf kimliği ve bilinciyle hareket ettiler; destekledikleri, oy verdikleri siyasal partinin çizgisini izlemediler. Onlarla ters düşen bir sınıf çizgisi içine girdiler. Bu durum Türkiye işçi sınıfını ön plana çıkaran tarihin en önemli nedenlerden biridir.
15-16 Haziran’da eylemin biçimi başlangıçta barışçıldı. Silahtarağa ve Levent’ten Taksim’e yürünecekti; Anadolu yakasında ise Kadıköy’e yürünecekti. Ancak bazı güvenlik güçlerinin sert tavrı nedeniyle olay tırmanınca, eylem biçim değiştirdi. Onun dışında, ilk kez Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendikaların üyesi işçiler ile sendikasız işçiler bir eylemi birlikte gerçekleştirdi.
Ayrıca 1968-1970 döneminde gelişen olaylar, tek tek işyerleriyle sınırlı kalan eylemler, ilk kez 15-16 Haziran’da çeşitli işkolları ve illerdeki birinci gün 70 bin, ikinci gün ise 150 bini aşkın işçi, işyeri sorunlarını aşarak ortak bir eylem gerçekleştirdi.
15-16 Haziran süresince işe gitmeyip direnişe katılan yaklaşık 5 bin işçi işten atıldı. Bu insanlar sendikal mücadelede eğitilmiş ve önderlik nitelikleri gelişmiş öncü işçilerdi. 15-16 Haziran direnişine katılan ve işten çıkarılan işçilerin, isimleri ile sigorta sicil numaraları, ana-baba adları, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’ nun İşveren Dergisi’nde yayımlanarak, bu işçiler uzun süre herhangi bir fabrikaya alınmayarak, onurlu mücadelelerinden dolayı bedel ödediler. Dergide isimleri yayınlanan bazı işçiler kardeşlerinin veya arkadaşlarının kimlikleriyle iş bulabildiler. Öncü işçilerin bu şekilde tasfiyesi işçi sınıfı hareketinde önemli bir zayıflamaya neden oldu.
Yapılan direnişe rağmen söz konusu tasarı 29 Temmuz 1970 günü 1317 sayılı Yasa olarak kabul edildi. Ancak bu eylem, 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununu değiştirecek tasarının Meclis gündemine girmesini engelledi. 15-16 Haziran olaylarının önleyemediği yasa değişikliğinin büyük bölümü, TİP’in başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 19 Ekim 1972 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 9 Şubat 1972 tarihli kararıyla iptal edildi.
15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinden ve Anayasa Mahkemesinden sonra, Burjuvazinin işçi sınıfına en büyük saldırısı, 24 Ocak 1980 kararlarını uygulamaya geçirmek için, 12 Eylül 1980 askeri cunta darbesi gerçekleştirildi. Sınıf mücadelesi veren sendikalar ve devrimci sosyalist hareketlerin kurumları kapatıldı. 1989 Bahar eylemleri ve 1991 Zonguldak maden greviyle tekrar kızıllaşan sınıf mücadelesiyle birlikte, işçi önderlerinin yıllarca süren hapis sürecinin ardından yapılan hukuk mücadelesiyle, 1991’den itibaren DİSK’e bağlı sendikalar yeniden örgütlenmeye başladı. Kapitalizmin neoliberal politikalarıyla sürekli borçlanan işçiler, her geçen gün zayıflayan örgütlenme ile birlikte, burjuva partileri tarafından 1999’dan buyana özellikle son yıllarda sürekli olarak çıkarılan kanunlarla sömürü, saldırı, zulüm ve güvencesizlik en üst seviyelere çıkmıştır.
Türkiye işçi sınıfının kurtuluşu, burjuvaziye karşı varoşlarda ve işyerlerinde bilinçli, örgütlü ve dayanışma sağlayarak onurlu mücadele vermekten geçer. Halkların birlikte dayanışma içinde yaşadığı bu ülke devlet, siyaset, mafya ortaklığıyla yönetilemez. Gerektiğinde yeni ve daha güçlü 15-16 Haziran direnişleri yaratmalıyız. Her geçen gün derinleşen ve pandemi sürecinde katlanarak artan ekonomik kriz, Türkiye halklarını karanlığa doğru sürüklemektedir. Yaşamın olduğu her yerde, emeğimize, onurumuza, sağlığımıza sahip çıkmaya ve acil ihtiyacımız olan işsizliğe karşı istihdam, pahalılığa ve yoksulluğa karşı gelir ve yaşam güvencesi için, yoksullaştırılan tüm işçileri ve yoksulları birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz..! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz..! Yaşasın Sınıf Dayanışması..!
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ