Zirvede Haber

YILDIRIM DOĞMUŞ HALK OZANI BİR ÖĞRETMEN

YILDIRIM DOĞMUŞ HALK OZANI BİR ÖĞRETMEN

Bestecilerin esin kaynağı, halkın gözü ve kulağı, çalışkan bir öğretmendir Yıldırım Doğmuş. Gerek ailesinde ve gerçekse okulunda aldığı eğitimlerle donanmış, halkının aydınlanmasina adamıştır kendini.
Hiçbir yerde uyum sorunu yaşamamış; her zorluğun üstesinden gelmeyi bilmiştir. Köy Enstitülü bir babanın, Köy Enstitüsü’nün izlerini ve kültürünü yaşatan Arifiye İlköğretmen Okulu’nun elbette payı büyüktür bu gelişmede.
Gerçek bir yurtseverdir. Gereğinde ücret almadan da öğretmenlik yapacak denli bağlıdır yurduna. Bir eğitim gönüllüsüdür.

Gerçek bir aydınlanmacıdır. Atatürk ilke ve devrimlerini savunmak, Atatürk ışığını halkına yaymak için var gücüyle çalışır. Bilimden , fenden, çağdaşlıktan, uygarlıktan yanadır.

Gürlükten yanadır. Kişilerin özgür düşünmesini, özgürce yaşamasını savunur.
Güler yüzlüdür. İçi insan ve doğa sevgisiyle doludur. İçinin sıcaklığı, sevgi dolu yüreği ışıl ışıl gözlerinde yansır. Bu doğallık, bu içtenlik şiirlerinde de görülür.

Pek çok şiirinin bestelediği , şarkı ve türkü tarzında okunduğu bu okuldaşım, meslektaşım, arkadaşım Yıldırım DOĞMUŞ ile yaptığım söyleşiyi beğenilerinize sunarım.

1- Sizi kendi ağzınızdan, kendi kaleminizden tanımak isteriz. Nerede doğdunuz? Nerelerde okudunuz? Nasıl bir ailede ve ortamda büyüdünüz?
İsmim Yıldırım Doğmuş. Sivas ili Divriği Kazasının Mursal Köyü’nde 17/05/1950 tarihinde dünyaya geldim. Babam Vahip Doğmuş , Sivas Yıldızeli Pamukpınar Köy Enstitüsü 1947 mezunudur.(o dönemlerde rahmetli büyük Ozan Aşık Veysel Köy Enstitülerinde Müzik Öğretmeni olarak görev yapmış. Babamın müzik öğretmenidir. Babam öğrencilik yıllarında şiir yazar Ona götürür üzerinde konuşurlarmış. Bu gün babamın ‘’Hayatın İçinden’’ ve ‘’Güzel Ahlak Dörtlükleri’’ adlı iki şiir kitabı Zinde Yayıncılık tarafından basılmıştır.)
Annem Altun Doğmuş (herkes Ona Altın olarak seslenir), köylü kızıdır, ilkokul mezunudur ,Köy Enstitülü bir öğretmenle evli olmak onu da her yönden geliştirmiştir.
Babamın çeşitli köylerde görevi nedeniyle bir çok köyüm olmuştur. Yazın babam kuzu alır ,öğrencileriyle yaylıma gönderirdi. Düvene biner derelerde yüzerdik. İlkokulu Bursa’nın Fodra köyünde (bu günkü adıyla Alaadinbey mahallesi) babamın öğrencisi olarak başladım. Daha sonra Cumalıkızık köyünde gene babamın öğrencisi olarak devam ettim. Beş yaşında okula başlamıştım babam beni beşinci sınıfta sınıf tekrarı yaparak Bursa merkezde Emirbuhari ilkokulunda okumamı sağlayarak diplomamı aldırdı.
1962 tarihinde Arifiye Öğretmen Okulu yatılı sınavına girerek okumaya başladım. Çalışkan bir öğrenci idim .Hiç devre kaybetmeden okulu bitirdim. Beşinci sınıfta iken Çapa yüksek Öğretmen okuluna seçildik. Matematik ortalamam sekiz olduğu için evraklarım geri geldi ve ben öğretmen okulundan 1967/1968/ öğretim yılında mezun oldum.
Daha önce de belirttiğim gibi Babam Köy Enstitülü bir öğretmendi .Bana dünya klasiklerinin resimli kitaplarını getirirdi .Onları okuyarak okuma alışkanlığı kazandım.
Ailede dört kardeştik. En büyükleri bendim .Bir erkek iki kız kardeşim var. Erkek kardeşimle iki yaş farkımız vardı; arkadaş gibi büyüdük. Babam tek maaşlı olmasına rağmen köyde İneğimiz ,koyunumuz, kümeste tavuklarımız olurdu. Annem yoğurt ve peynirimizi kendi yapardı, Okulun uygulama bahçesinde her sebzeyi yetiştirirdi ,köye örnek olurdu.
Hele Cumalıkızık Köyünde iken kabzımala taze fasulye bile gönderirdi. Bursa ‘dan bir gecekondu satın almıştı. Ben Öğretmen Okulu’na devam ediyordum. Babam ayda on lira gönderirdi. Maaşını aldığında bir kutumuz vardı ; parayı oraya koyar bize de ‘’bakın çocuklar herkes ihtiyacı kadar alacak, fazla gelirse kutuya koyacak’’ derdi .Ben babamdan hiç para istemedim. Böyle adaletli sevgi dolu bir yuvada büyüdüm ,Aynı şeyleri ben de kendi çocuklarıma uyguladım.
Öğretmenlerimiz bizlere “herkes Doğu’dan bir il yazacak , tayininiz oraya çıkacak “dediler. Biz de madem ki Doğu olduktan sonra neresi olursa olsun deyip herkes Batı’dan istediği illeri yazdı. 6/ E sınıfı olarak kim hangi ili yazdı ise hemen hemen tayini oraya çıktı.
Ben Antalya ilini yazmıştım. Tayinim Kemer Kuzdere Köyü’ne çıktı.(Çamyuva) Köye ilk gittiğimde “Öğretmen olarak bir çocuk geldi ,çocukları okutacakmış “dediler. Haklıydılar , öğrenciler :” öğretmenim güreşelim mi? ” diyorlardı. Kızlar , feraceyle okula geliyorlardı yani benden üç, dört yaş küçüklerdi.
Kısa dönem askerlik yapmak üzere oradan ayrıldım. Sırası ile Yozgat (Karacalar) Bursa Kirazlı Köyü (Mudanya ilçesi Mesudiye(Ayazma) Çepni) ve merkezde Haşim İşcan ilkokulu ve Teleferikte BB Yüzüncü Yıl İlkokulunda çalıştım. 1995 yılında emekli oldum. 1974 yılında Bursa Eğitim Enstitüsü Matematik bölümüne devam ettim fakat o yılların siyasi durumundan dolayı okulu bitirmemiz mümkün olmadı. Daha sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Ön lisans Bölümünü bitirdim. 1974 tarihinde öğretmen olan eşim Gülcan Çölkuşu Doğmuş ile evlendim Müzik öğretmeni bir oğlum (ondan bir oğlan torunum var) Uludağ üniversitesi mezunu ve İznik Çinicilik okulunu da bitiren bir kızım var( ondan da bir kız ve oğlan torunum var. ) Eşim de ben de emekliyiz Bursa’ da FSM Bulvarında kendimize ait bir evde oturuyoruz.

2- Yetiştiğiniz ortam, aldığınız eğitimler, yaşamınızı nasıl etkiledi? Bu etkilerin izlerini şimdilerde yine taşıyor musunuz? Etkisinde kaldığınız olayların olumlu ya da olumsuz yanları nelerdir?
İnsanın yetiştiği ortam tabii ki önemli. Ailede ve okulda aldığınız eğitim sizin kişiliğinizin gelişmesinde büyük rol oynuyor. Dediğim gibi çocukluk yıllarım köy hayatıyla geçti ; o kültürü yaşadım. Bana faydası gittiğim köylerde hiç yabancılık çekmeden uyum sağladım. Bursa merkezde mahallemiz gecekondulu idi tek katlı bahçeli binalardı .Pat pat dediğimiz ipek ipliği işleyen fabrikalar vardı. Mekiklerinin vurduğunda çıkardığı sesten dolayı pat pat diyorduk. Öğretmen Okulu’nda yatılı okudum ve bütün sınıf diğer öğrenciler kardeş gibiydik. Bu gün bile bağlarımızı koparmadan sanal alemde birbirimizden haberdar oluyor, guruplar kurup zaman zaman sınıfça toplanıyor, yılda bir kere okulumuzda buluşuyoruz. Aldığımız eğitim bizleri aydınlık geleceğe hazırladığı gibi bunu devam ettirmemiz içinde gereken azmi vermiştir. Biz öyle bir ruh ile yetiştik ki hiç maaş vermeseler bile gene o köye gidip eğitim verecek kişilikte yetiştirildik. Ne yazık ki günümüz eğitimci yetiştiren kurumların tamamen içi boşaltılıp bilgili ,becerikli öğretmenlerin yetiştirilmediğine şahit oluyoruz. İlköğretimden tutun da üniversiteye kadar kalitede dünyada çok gerilerdeyiz.
Yaşadığımız olaylar psikolojik olarak bizlerde derin izler bırakır, okulda öğretmenlerimiz bize: ‘’Ne olursa olsun doğrudan sapmayacak, doğru bildiğinizi kim olursa olsun söyleyecek, haklının yanında ,zayıfın arkasında duracaksınız’’ derlerdi. Ben bunu hiç unutmadım ve çekinmeden konuşarak doğruları daima savunmuşumdur. Aldığımız eğitim bizi çevremizde sayıp sevilen, fikri sorulan haline getirmiştir.

KİŞİ, KENDİNİ SÜREKLİ YENİLEMELİ

3- Durmadan üreten, bu işleri İşine severek ve isteyerek yapan bir emeklisiniz. Paylaşımlarınızdan görebiliyor, anlayabiliyoruz.
Herkeste olmayan bir özellik bu. İşinizi, neler yaptığınızı, işinize düşkünlüğünüzün nedenlerini ve sonuçlarını bizimle paylaşır mısınız?
Burada üretimden anladığım emeklilikten sonra ki durum sözkonusu olsa gerek. Benim üreten ,yeni bir şeyleri çevreme yaymaya çalışan bir yapım var .Yurdumun içinde bulunduğu kötü gidişatı bazen internette yazılarımla çoğu zaman da eleştirel sosyal içerikli şiirlerimle dile getirmeye çalışırım. Kişi , kendini sürekli yenilemeli ve çağın gereklerine uyum sağlamalı .Bu gün sanal medyayı yaşım 71 olmasına rağmen bir çoklarından daha iyi kullanıyorum. Yani ‘’unumu eleyip, eleğimi duvara asmadım’’.
Bir öğretmen olarak emekli de olsanız göreviniz bitmez ,sadece okulunuzda değilsinizdir ama bu hayat okulunda daima görev başındasınızdır. Birilerinin öğrenmesi, gözlerinin açılması, görmesi için devamlı mücadele içindesinizdir.
O yüce insan ATATÜRK biz öğretmenlere çok güvenmiştir. Bize düşen O’nun güvenine layık olmaktır.

4- Işinizin dışında başka uğraşlarınızın da olduğunu , görüyor ve biliyoruz. Şiirler yazıyorsunuz.
Yazma isteği ve merakı ne zaman ve nasıl başladı? Okuyucularla paylaşır mısınız?
Evet işimin dışında şiir yazarım ve bu özelliğim babamdan bana miras olarak geçti. Ne de olsa babamın öğrencisiyim. İkimizde yazdıklarımızı birbirimize okur üzerinde konuşuruz. Şiir koca bir kitabın anlatamadıklarını size birkaç dörtlükte anlatır ve hatırda kalır.
Yazma isteğim öğretmen okulu son senelerimde başladı .Genç olmanın coşkusu ile hatıra defterlerine şairlerimizin şiirlerinden yazarken yavaş yavaş kendi dörtlüklerimizi yazmaya başladık. Öğretmenliğimin ilk yıllarında iki defter şiir yazmıştım. Bu gün onlara bakınca gülümsüyorum. Zaman geçtikçe bol şiir kitabı okuyorsunuz ,roman, deneme yazıları yani elinize ne geçerse okuyorsunuz okudukça doluyorsunuz taşmaya başlayınca da yazmaya başlıyorsunuz.

KİŞİNİN ÖZGÜRLEŞMESİ, ÖZGÜR DÜŞÜNMESİNE BAĞLIDIR.

5- Şiirlerinizde kendinize özgü bir teknik, bir biçem(üslup) yarattınız. Çoğunlukla halk şiirinin nazım biçimlerini , uyak düzenini kullanıyorsunuz. Şiirlerinizde özgün imgeler kullanıyorsunuz. Şiirlerinizi okurken, insanları derin derin düşünmeye, yaşananları sorgulamaya yönlendiriyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mıdır?
Efendim burada uzun uzadıya “şiir nedir ? ne değildir ? ” gibi konulara girip okuyucuyu sıkmadan şunu söyleyebilirim .Teknik terimlere girmeden aşk, tabiat, sevgi, umut ,gurbet vatan ,din ve ölüm gibi şiirlerin yanında, kır yaşamı, kahramanlık, öğretici ,taşlama özellikle sosyal içerikli , yurttaşın farkında olması gerekenleri yazarak öğretmeye çalışıyorum. Önceleri serbest şiirler, zamanla halk şairlerinin nazım biçimlerini, uyak, duraklı hece sayıları göz ününe alarak yazmaya başlıyorsunuz.
Şiirlerimde sorgulamayı telkin ediyorum .”Ben nasıl sorguluyorsam sen de sorgula ” diye bas bas bağırıyorum. Okuyan kişiyi düşünmeye davet ediyorum. Bunun özel nedeni vatandaşımızın daha özgürlükçü bir düşünceye ulaşmasıdır. Özgür düşünce yoksa hiçbir şey özgürleşemez.

6- Şiirlerinizin bir özelliği de bestelenmeye uygun olması. Pek çok şiirinizin bestelendiğini biliyoruz. Bunu özellikle mi yapıyorsunuz? Yoksa besteciler, şiirlerinizi müziğe yatkın mı buluyorlar?
Bunun bir nedeni var mı sizce?
Beste olacak şiirler hece vezni, duraklı ve uyumlu dizelerin olduğu şiirlerdir . Zamanla artık konuşma diliniz de buna uyum sağlıyor. Zaten Türkçemiz daha çok on bir heceye uygundur . Şiirlerimi “bu türkü, bu şarkı olsun “diye yazmıyorum , uyumlu olanlar, beste yapanlar tarafından alınıyor .Bir sanatçı arkadaşımız şiirimi görmüş ; “beste yapabilir miyim?” demişti ve şöyle söylemişti’’: Şair üç adet kitap çıkarmış bir tane türkü yapılacak şiir yok’’ .
Halk dilini, onun çektiklerini ,dertlerini görüp dertleniyorsan işte o zaman türkü de, şarkı da çıkar. Yani müziğe yatkın olduğu için olsa gerek besteye uygun görülüyor. Serbest şiirlerim de heceye yakın ve uyaklıdır. Ben, şiirlerim de betimleme yapmayı pek sevmediğim gibi tarzım da değil. Doğrusu beceremiyorum .

7- Dergilerde yayınlanmış şiirleriniz var mı? Basılı kitaplarınız var mı? Okuyucuların merakını gidermek için yanıtlarını bekliyoruz.
Arkadaşlarım yakın çevrem ,beni tanıyanlar ,”artık bir kitap çıkar” diye sıkıştırınca “önce babama çıkaralım sonra ben” diye atlatıyordum. Babama iki şiir kitabı çıkardık .Daha önce Antoloji kitaplarında şiirlerim yayımlandı. Zeynep Eman ( hikaye şiir yazarıdır) öğretmenimizin eşliğinde ‘’ŞİİR YAĞMURU’’, ÇOCUKLAR İÇİN ŞİİRLER, Safiye Samyeli Hanım’ın eşliğinde( şair ve yazar) ‘’İNSANLIK ÖLÜYOR DÜNYA UTANSIN’’ kitabında yayımlandı. Ayrıca Şükrü Öksüz hocamızın önderliğinde ‘’AYDIN EFESİ’’ bünyesinde şiir antoloji kitabında şiirlerim yayımlanıp bu ay elimizde olacak. Şu anda yeni bir projemiz ‘’ÖĞRETMENLERİN ANILARI’’ kitabımız Ramazan Bayramı sonu elimizde olacak.
Lafı kalabalığa getirip benim şiir kitabımı unutturdum sanmayın. Bu ay itibari ile ‘’ZİNDE YAYINCILIK’’dan ‘’YILDIRIM DOĞMUŞ GÖNÜL ŞELALESİ ‘’adıyla çıktı ve raflarda yerini aldı.
Altı yüz otuza yakın şiirlerimi de derleyip 320 sayfalık bir kitap çıkardık.
Şiirlerim Nihat İlikçioğlu’nun çıkardığı ‘’ÖNCE VATAN DUYGULARIN ADRESİ’’ Gazetesinde zaman zaman yayımlanmıştır.
Geçen sene Didim’ de şiir geesi düzenledik, inşallah bu sene de düzenleme olanağı buluruz.

8- Şiirlerinizde günümüzün konularına değiniyor; halkın sorunlarını dile getiriyorsunuz. Bu özelliklerinizin Dünya görüşünüzle bir ilgisi var mıdır? Okurla paylaşırsanız sevinirim.
Tabii her insanın bir dünya görüşü vardır. Bizim nasıl bir dünyada yaşamamız gerektiğini ATATÜRK yol göstererek önderlik etmiştir. Bizler de modern ,aklın ve bilimin ışığında herkesin özgür ve eşit; Adaletin olduğu laik bir dünyada herkesin dini inancına saygılı olarak yaşamasını , ırkçı zihniyeti olmayan ‘’ YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” ilkelerini amaç edinmeliyiz. Benim dünya görüşüm bu yöndedir. Şiirlerim de bu görüşleri sık sık vurgulamışımdır.

9- Mesleğinizin ve ozanlığınızın dışında yaşamı da çok seviyorsunuz. Yaşama Sevinci ile dolusunuz. Doğa sevgisi, hayvan sevgisi ve yaşam sevinci sizi özel biri haline getiriyor. Bu duygular nasıl oluştu? Yaşama bakışınız nedir? Yanıtlarınızın ilgi çekeceğini umuyorum.
Evet yaşamı seviyorum, dünyaya geliş nedenimiz bu değil mi? Madem dünyaya geldik onu en iyi biçimde yaşamalı ve yaşatmalıyız. Ne kendimize ne de başkasına dünyayı zehir etmemeliyiz. Kendimizi sevmekle başlayalım, insan olup insanı sevelim .Hayvanları sevelim, çevremizi ,tabiatı, bize miras kalanları sevelim koruyalım. Gelin insan olup tüm dünyayı sevip kucaklayalım.
Özel biri olduğumu zannetmiyorum. Bütün insanlar, yaratılmış her şey özeldir. Sevmek insanın genlerinde olan bir şeydir. Hiç kimse kötülükle donatılarak dünyaya gelmez. Yeni doğan bir bebekte Cennetin kokusunu alabilirsiniz. Onu kötü hale getiren yaşamda karşılaştığı durumlardır. Yaradan dur şunu da canavar yaratayım dememiştir. Ozanlığa gelince : kendimi hiçbir zaman öyle bir ünvanla eşleştiremem. Kaldı ki şair denmesine bile çoğu zaman yadırgamışımdır. Bu sıfatları kimse kendi kendine alamaz. Bir şiirim de “ADININ BAŞINA AŞIK GETİRMEKLE OLUNMUYOR” demiştim. Halkın süzgecinden geçebilenler bu isimlere layık olurlar. Ben hasbelkader iki dizeyi yan yana getirerek yazmaya çalışıyorum. Eskilerin bir sözü vardır: “DAHA ÇOK FIRIN EKMEĞİ YEMEN LAZIM” bence de öyle…


Sanal alemin yaygınlaşması ile internette şairler, yazarlar çoğaldı, bunun iyiliği yanında şiire de düz yazıya da zararı olmuştur. Bir başkasının şiirini kopyalayıp kendinin gibi sunan, hikayeleri kopyalayıp caka satan, bu gün kaç kişi beğendi ya da yorumladı deyip bakanların çoğaldığını görüyoruz.
10- Bir şair ve sorumlu bir aydın olarak okurlara ne söylemek istersiniz? Son sözünüz ne olabilir?
Buradan sayın okuyucuları inşallah sıkmamışımdır. Söylemek istediklerimi yukarıda bir çoğunu anlattım gibi.
Önce insan olmayı öğrenelim , sevelim , sevilelim, saygıda kusur etmeyelim anlayışlı olalım, yargılamadan empati kuralım. Değerlerimize sahip çıkalım. Okuyalım, düşünelim, düşündürelim. Söylenecek çok şey var .
Öncelikle bana sizlerle buluşma imkanı verdiği için değerli büyüğüm okuldaşım , meslektaşım örnek aldığım ağabeyim sayın Zeki Baştürk’e teşekkür ederim.
Ayrıca radyolarda şiirime ses olanlara, gazetesinde şiirlerimi yayımlayanlara ; kitabımın basımında emeği geçenlere ,beni destekleyenlere ,şiirlerimi besteleyen, seslendirenlere teşekkür ederim.
Sorularımızı içtenlikle yanıtlayan okuldaşım, arkadaşım, meslektaşım Yıldırım DOĞMUŞ’a ben de en içten teşekkürlerimi sunarım.
Okurların beğeni ile okumasını dilerim.

ÖĞRETMENİM

Nice umutlarla öğretmen oldun
Vatan millet aşkıyla doldun
Yurdun her köşesine sen koştun
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
İlmin meşalesi elinden düşmez
Yeter ki insan olsun ayırt etmez
Atatürk ilkelerinden ödün vermez
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
İlim irfan aşkıyla hep coştun
Bilgilerle donandın nura koştun
Cehaletin karanlığıyla boğuştun
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
Ana oldun baba oldun kucakladın
Yaramızı sevgiyle sarmaladın
Acılarımızı paylaştın yaralandın
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
Sebepsiz oradan oraya sürdüler
Teröre geçit vermedin şehit ettiler
Aldığın maaşı bile çok gördüler
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
Yaşadığın yeri cennet eylersin
Gidilmez denen yere seve seve gidersin
Bütün çocukları kendinin gibi seversin
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
Ne hanların oldu ne saraylar
Zaten amaç değildi ki bunlar
En büyük zenginliğin biz çocuklar
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
Her öğretmenler günü seni söylerim
Anam babam gibi seni özlerim
Cennet sensiz olmaz ellerinden öperim.
Sen hiç yorulmadın ÖĞRETMENİM
Sen hiç yorulmaz mısın ÖĞRETMENİM
Yıldırım Doğmuş

AKLIMA HEP SEN GELİYORSUN

Unutmak için içiyorum
Neler yaptıysam nafile
Vurdukça şişenin dibine
Aklıma hep sen geliyorsun
Mesafeler girdi araya
Gözlerim de sen tütüyorsun
Yan yana iki kumru görsem
Aklıma hep sen geliyorsun
Yollara vurdukça kendimi
Arar oldum sordum hep seni
Gördüğüm de iki sevgili
Aklıma hep sen geliyorsun
Avucun da tut yüreğimi
Kolun da versem son nefesi
Ne zaman duysam bir ney sesi
Aklıma hep sen geliyorsun…
05/01/2017/YILDIRIM DOĞMUŞ…

ANLATAMADIK ÖZÜR DİLERİZ ATAM

ATAM biz seni hiç anlayamadık
Seni sen gibi doğru anlatamadık
Dar zihinlere bir türlü sokamadık
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Dedik Zübeyde Hanımdır ana
Dedik Alirıza Beydir bak baba
Birde mısır tarlasında ki karga
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Küçük yaşta çektiğin çilelerini
Bir baba kaybının üzüntülerini
O yaşta verdiğin mücadelelerini
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Geçiştiriverdik okul hayatını
O yıllarda ki vatan millet aşkını
Üstün körü anlattık Çanakkale Savaşını
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Nasıl mücadele ettiğini işgal yıllarında
Bindiriverdik vapura çıkardık Samsuna
Gezdirdik Erzurum Sivas Ankara
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Üstte yok başta yok yiyecek aş da yok
Cephane silah yok asker az para yok
Bir Türk Milleti yedi düvel düşman çok
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Ne okuduğun binlerce kitaptan
Nede ender rastlanan dehandan
Vatan için esas yaptığın plandan
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Küçük yaşta kuranı hatim ettiğini
En büyük insan HZ MUHAMMET dediğini
Şeyhlerin Şıhların dine zarar verdiğini
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Kolay kazanıldı zannediliyor zaferler
On dört yaşa kadar inmişti neferler
Düşman yaktı tecavüz etti süngülendi bebeler
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Bu vatan Cumhuriyet nasıl kuruldu
Düşman hangi şartlarda nasıl kovuldu
Yeniden Türk Milleti nasıl var oldu
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Devrimlerinin kıymetini bilemedik
Cehaletin karanlık izlerini silemedik
Senden sonra Millet olarak gülemedik
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Sahip çıkamadık ilkelerine emanetlerine
İyi örnek olamadık yeni yetişen nesillere
Yeniden keşfediyoruz seni şimdilerde
Anlatamadık özür dileriz ATAM
Anlatamadık sana küfür eden yobaza
Anlatamadık kara cahil dar kafalıya
Anlatamadık vatan haini şerefsiz olana
Anlatamadık özür dileriz ATAM.
20/02/2019/YILDIRIM DOĞMUŞ…

Atatürk’e Koşacaksın..

Aydınlık yarınların mı karartıldı
Medeniyetin avuçlarından mı kaydı
Bağımsızlığın elinden mi alındı
Atatürk’e koşacaksın…
Cumhuriyetin mi yok ediliyor
Demokrasin elden mi gidiyor
Adalet, adaletsizliği mi seçiyor
Atatürk’e koşacaksın…
Eğitimin geriye mi gidiyor
Millet ikiye mi bölünüyor
Din gene siyasete mi giriyor
Atatürk’e koşacaksın…
Yobaz hayatına mı giriyor
Yaşamına müdahale mi ediyor
Tek Müsliman kendini mi görüyor
Atatürk’e koşacaksın…
Kızlarımız okuldan mı alınıyor
Küçük yaşta para ile mi satılıyor
Kadına verilen haklar geri mi alınıyor
Atatürk’e koşacaksın…
Okumuşu cehalet içinde mi görüyorsun
Cumhuriyeti bırakıp Osmanlıya mı dönüyorsun
Bütün dünyayı kendine mi güldürüyorsun
Atatürk’e koşacaksın…
Umutsuzluğu umuda döndürmek için
Sahip çık devrimlere gelecek için
Geleceğin mimarı yavrular için
Atatürk’e koşacaksın…
Her şeyin çaresini Atatürk’ de arıyorsan
Medeniyet için de yaşamak istiyorsan
Sen de bir Atatürk olmak istiyorsan
Atatürk’e koşacaksın…
17/12/2015 YILDIRIM DOĞMUŞ…
Yıldırım Doğmuş

İstiyorum

Parklar da oynayan çocuklar
Güler yüzlü güzel insanlar
Sabah sabah günaydınlar
İSTİYORUM…
Dallar da öten kuşlar
Bahçeler de açan güller
Mutlulukla geçen günler
İSTİYORUM…
Senlik benlik olmadan
Kimse kimseyi kırmadan
Irk din ayırmadan yaşamak
İSTİYORUM…
Çocuklar gönüllerince okusun
Babalar anneler mutlu olsun
Yaşam sevinci her yere dolsun
İSTİYORUM…
Adalet eşitlik hür yaşamlar
Çağın zorluklarını aşanlar
Aydınlık geleceğe koşanlar
İSTİYORUM…
Birlik dirlik kardeşlik olsun
Yürekler hep sevgiyle dolsun
Yurdum da aydın gençlik olsun
İSTİYORUM…
Ölüme gitmesin masum siviller
Toprağa verilmesin şehitler
Ağıt yakmasın artık anneler
İSTİYORUM…
Ekmeğimizi sevgimizi paylaşmayı
Korkmadan her fikri tartışmayı
Cümle alem hep beraber yaşamayı
İSTİYORUM
Neler istiyorum bilseniz neler
İfade etmeye yetmiyor kelimeler
Gören gözler doğru söyleyen diller
İSTİYORUM…
Haydi elde silah bulunmasın
Barış güvercini vurulmasın
Bu cennet vatan bölünmesin
İSTİYORUM..
19/02/2016
Yıldırım Doğmuş

MASALSIZ UYUYAN ÇOCUKLAR

Lambalarda elinde mendil satar
Masum gözlerle nasıl da bakar
Ya bir sur kenarı ya da bank ta yatar
Masal sız uyuyan çocuğa yazık
Kaldırım taşları mı yastıkların
Üstte yok başta yok ayaklar yalın
O yürürken acımaz mı hiç canın
Masal sız uyuyan çocuğa yazık
Dert ambarı gibi şimdi yüreği
Rüyasında göremez bal böreği
Başka mıdır buncağızın feleği
Masal sız uyuyan çocuğa yazık
Utanır sıkılır el avuç açar
Ne yapsın kalmış bir kere naçar
O her gününü böyle yoksul yaşar
Masal sız uyuyan çocuğa yazık
Bunun ayazı var karı kışı var
Sorun bakalım daha kaç kişi var
Bizim değil mi kimin bu çocuklar
Masal sız uyuyan çocuğa yazık
Sokak kimsesiz çocuklarla dolu
Yok mudur çaresi bir çözüm yolu
Bağrına basmalıdır insan oğlu
Masal sız uyuyan çocuğa yazık
Koyarsan kendini onun yerine
Sevgi merhamet damlar yüreğine
Dayanabilir misin üç beş güne
Masal sız uyuyan çocuğa yazık
16/10/2020/YILDIRIM DOĞMUŞ…

BUNLARDAN ESER VAR MI ŞİMDİ

Söyleye söyleye dilimde tüy bitti
Dönüp baktım şöyle geriye şimdi
Nelerimiz vardı acaba neler gitti
Onlardan eser var mı şimdi
Eğitim vardı bir zamanlar parasız
Sanayinin çarkı dönüyordu zararsız
İnsanımız mutluydu kalsa da parasız
Bunlardan eser var mı şimdi
Adalet mülkün temeli idi
Tarım kendi kendine yeterliydi
Vatandaşın temsili mecliste idi
Bunlardan eser var mı şimdi
Milletin malıydı devlet fabrikası
Anca bir araya gelmişti memur yakası
Vardı o zamanlar tahsilin cakası
Bunlardan eser var mı şimdi
Ne sen ben vardı ne de ayrı gayrı
Sünni alevi diye dinde yoktu ayrı
Bütün herkes eşitti görürdü saygı
Bunlardan eser var mı şimdi
Az buçuk herkes alırdı hakkını
Öyle böyle döndürürdü çarkını
Gururla yaşardı Türklük farkını
Bunlardan eser var mı şimdi
Yemyeşil ormanımız güzeldi sahilimiz
Tohum bizimdi yerli idi her şeyimiz
Birlik beraberlik içindeydi yedi bölgemiz
Bunlardan eser var mı şimdi
Herkes birbirinin elinden tutardı
Devlete güvenir rahat rahat yatardı
Kadına kıza kardeş gözüyle bakardı
Bunlardan eser var mı şimdi
Yaşlıya saygıda hiç kusur edilmezdi
Yetime sahip çıkılır hakkı yenilmezdi
Düşünceye saygı vardı kin güdülmezdi
Bunlardan eser var mı şimdi
Gözler gördü mü dil susmaz söylerdi
Değerlere sahip çıkılır ödün verilmezdi
Bir andımız vardı onsuz derse girilmezdi
Bunlardan eser var mı şimdi
Şişirdik kafanızı bilirim iş çok uzadı
Ozanlarımız söyler kalemler yazardı
Millet kenetlenip beraberce yaşardı
Bunlardan eser var mı şimdi
12/11/2019/YILDIRIM DOĞMUŞ…

Cumhuriyet.

Kolay kazanılmadı bu Cumhuriyet
Zordu o günler yoktu Hürriyet
Perişan yokluk içinde idi Millet
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET
Para yok asker az silah o da yok
Düşmanla iş birliği yapan çok
Tek saltanatta olanların karnı tok
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET
Şehitler verildi kanla sulandı toprak
Beden toprağa düştü düşmedi bayrak
Analar cepheye koşturdu yalın ayak
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET
Baba oğul yan yana şehit düştü
Yedi düvel çakallar gibi üşüştü
Padişah bırakıp kaçtı yüz üstü
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET
Tahmin edebilir misin sen mahşeri
Sanki sur üflenir gibiydi top sesleri
Toprakla havaya uçuyordu bedenleri
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET
Düşman Allah nidaları ile denize döküldü
Yüz binler imiz toprağa kefensiz gömüldü
Defterleri dürüldü yedi düvel diz çöktü
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET
Coşkuyla Cumhuriyeti kutluyorsak
Bu gün hürüm deyip mutlu yaşıyorsak
Unutma bize bunu yaşatanlarla dolu toprak
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET
Sahip çık Cumhuriyete ATANA
Saygı duy vatan toprağında yatana
Göz yumma Vatanı Bayrağını satana
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET…
Kolay kazanılmadı bu CUMHURİYET…
Yıldırım Doğmuş

ELİMDE DEĞİL

Mevsim olsaydın ,bahar olurdun
Güne doğsaydın, güneş olurdun
Çiçek olsaydın, eşsiz olurdun
Seni sevmemek ,elimde değil

Baldan tatlıdır, hep senin dilin
Sevgiyle okşar, her iki elin
Deryalar kadar, engin yüreğin
Seni sevmemek, elimde değil

Yıldızlar gibi ,parlar gözlerin
Ruhumu okşar, tatlı sözlerin
Miski amberdir, senin o tenin
Seni sevmemek elimde değil

Bana doğru gel, güzel meleğim
Ömrümden alıp, sana vereyim
Bu dünyada tek, sensin dileğim
Seni sevmemek, elimde değil
24/04/2021/YILDIRIM DOĞMUŞ…

GİDİNCE GÜLÜM

Kimse senin gibi, cananım olmaz
Güneş doğmaz gece ,ayım da çıkmaz
Sensiz yaşamanın ,değeri kalmaz
Sen gidince gülüm ,gülüm gidince

Çöl olur yüreğim, güllerim kurur
Sensiz olmaz gelen, günlerim ölür
Zannetmem böyle ,geçmez bu ömür
Sen gidince gülüm ,sen de gidince

Hani vardı derdin, bunun ilacı
Yıllar geçip gitti, bilmem kaçıncı
Diner dedin arttı, yürekte sancı
Sen gidince gülüm, inan gidince

Yüreğimi gömdüm, bende seninle
Avunur dururum, senleyim diye
Ölüm olsun bana, büyük hediye
Sen gidince gülüm, gülüm gidince
12/12/2020/ YILDIRIM DOĞMUŞ.

BAYAT EKMEK SORUYOR

İnsanımız saftır, hep inanıyor
Mekik siz uzaya, çıkar sanıyor
Birileri var ki, gülüp oynuyor
Vatandaş mı, bayat ,ekmek soruyor

Kapanan her kepenk, yara açıyor
Genç beyinler işsiz, dışa kaçıyor
İtibar denilip, lüks yaşanıyor
Vatandaş mı, bayat, ekmek soruyor

Eski yeni gibi, hep söyleniyor
Birde yıldızlara ,atar deniyor
Bizim aklımızı, yoktan sayıyor
Vatandaş mı, bayat, ekmek soruyor

Kovid de şaşırdı, kongre geziyor
Şekil değiştirip, ipe diziyor
Belli bir kesime, hiç ilişmiyor
Vatandaş mı, bayat ekmek soruyor

Kimse feryatları, neden duymuyor
Enflasyon yüksek, hayat duruyor
Üniversiteli ,dayak yiyiyor
Vatandaş mı, bayat, ekmek soruyor

İşçi, memur, esnaf, Mağduruz diyor
Ziraat ,sanayi, dibe vuruyor
Var olanı, devrim ,diye sunuyor
Vatandaş mı, bayat, ekmek soruyor

Hazine boşalmış, Zamlar geliyor
Gelecekti aşı, nerede diyor
Cümlesini artık, Allah koruyor
Vatandaş mı, bayat, ekmek soruyor

Mutfakta yangın var, ocak yanmıyor
Üşüyor vatandaş, gaz açamıyor
Üzülür anneler, süt alamıyor
Vatandaş mı, bayat, ekmek soruyor
08/03/2021/YILDIRIM DOĞMUŞ…

BENİM YARAMA TABİBİM SENSİN

Her bir yaranın, tabibi başka
Kim kefen biçer, böyle bir aşka
Her sevenin de, seveni başka
Benim yarama, tabibim sensin

Düşerken sana, hep tutunurum
Sensiz de, öksüz, yetim kalırım
Sen yoksan kime, ben sarılırım
Benim yarama, tabibim sensin

Ben bu yarayı, senden almışım
Merhemim diye, seni sarmışım
Açan her çiçek, sensin sanmışım
Benim yarama, tabibim sensin

Artık gelip, bu, hasreti bitir
Yada kendin gel, ya beni götür
Sensiz geçer mi, bu yalan ömür
Benim yarama, tabibim sensin
02/10/2010/YILDIRIM DOĞMUŞ…

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ