Zirvede Haber

‘’Osmangazi ihmal edilmiştir’’

‘’Osmangazi ihmal edilmiştir’’

Gelecek Partisi Osmangazi İlçe Başkanı Mehmet Çakmaker gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Mehmet Çakmaker Gelecek Partisi’nin kuruluş süreci, Osmangazi’de yapılan faaliyetler, İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin diğer parti belediyelerine karşı tutumu ve Gelecek Partisi’nin Türkiye’deki Suriyeliler hakkındaki görüşleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Mehmet Çakmaker Gelecek Partisi’nin kuruluşu hakkında konuşurken ‘’Seçilmiş son Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu hocamızın ve onun kıymetli arkadaşlarının aslında ellerini milletimiz için taşın altına koymuş hatta ateşten gömlek giyip Gelecek Parti’sini niçin milletimize kazandırdılar olaya bu pencereden bakmak istiyorum. Bir kere iktidar partisi yola çıkarken ortaya koymuş olduğu kendi ilkeleri üzerindeki hassasiyetlerini kaybetmiş durumda. Dünyada da Türkiye’de de bir kritik eşikten geçilmekte. Dolayısıyla geldiğimiz nokta itibariyle görüyoruz ki iktidar partisi dün neye karşı çıktıysa, neyi eleştirdiyse bugün o ısrarla karşı çıktığı şeyleri bir bir savunur ve onları hayata geçirir durumda. 3 Y diye adlandırılan yani yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar, bunlar noktasında etkin mücadele etme noktasında yeteneklerini yitirdiler. Bu da bugün çok açık bir şekilde önümüzdedir. Halkın durumu ortada. Hatta öyle bir noktaya geldik ki yolsuzlukları meşru gören bir anlayış neredeyse sergilenmekte. Bunun yanı sıra yoksulluğu da görmezden gelen, yoksulluğun olduğunu inkar eden bir anlayışın hakim olduğunu bugün çok rahatlıkla görebiliyoruz. Diğer taraftan akılcı olmayan ekonomik politikalarda ısrar etme, bunu sürdürme, ülkemizi ekonomik olarak getirmiş olduğu eşik ortadadır.

Diğer taraftan yasaklarla mücadele eden bir yapıdan yeni yasaklar üreten bir yapıya geçmiştir bu iktidar. Dolayısıyla baskıcı, korkutucu, sindirici bir rejim icat etmeye çalışıyorlar. İktidar partisi geçmişte ortaya koymuş olduğu kriterlerin tamamında o mevcut politikaların artık sürdürülebilirliği noktasındaki kimliğini kaybetmiştir. Muhalif gördükleri bütün unsurları ötekileştirerek yok saymaktadırlar. Ülke 18 yıllık kazanımlarını birer birer kaybetmeye başladı. Böyle bir ortamda 13 yılınızı verdiğiniz, bakın başdanışmanlık süreci var bizim genel başkanımızın, onun akabinde dışişleri bakanlığı dönemi var, onun akabinde partinin genel başkanlığı ve başbakanlık süreci var. Bu kadar emek vermiş olduğunuz partinize, davanıza ne ola ki siz bugün bunca sıkıntıyı da önünüze alarak çıkmış olursunuz yani? Bizim genel başkanımız partiden ayrılmadan önce zaten mecliste son oturum konuşmasında içinde bulunduğu partisindeki bir özeleştiriyi zaten yaptı. Halkımız bunu manifesto diye algıladı. Şimdi biz buna ister manifesto gözüyle bakalım isterseniz bir özeleştiri olarak bakalım, bu özeleştiriye tahammül edemeyip genel başkanımız terörle ilgili birtakım faaliyetleri yerinde izlemek üzere Ankara dışındayken döndüğünde kendi arkadaşlarına bir seçilmiş başbakanın yetkilerini kısıtlama yoluna gidilmesi süreci var.

Yani bizim genel başkanımız ‘Ben eleştiride bulundum, bizim yaptığımız eleştiriler kabul görmedi biz hemen ayrılıyoruz parti kuruyoruz’ gibi bir anlayışla hareket etmedi. Orada bir süreç var. O sürecin ardından ihraca yönelme var. Bizim genel başkanımız ve değerli arkadaşları ülkenin bugüne kadar olmamış, böyle bir şey söz konusu değil, bundan sonra da olmasın, başbakanlık yapmış birisinin partisinden ihraç edilerek gönderilmesi kara lekesi tarihe yansımaması için kendisi ve arkadaşları istifa ettiler. Ondan önce siyasi etik yasası geçmiş olsaydı bugün konuştuğumuz ve konuşacağımız pek çok konuyu aslında konuşmayacaktık. Gelinen son noktada da genel başkanımızın ve arkadaşlarının ülkenin bugün somut olarak düşmüş olduğu durumu bir buçuk yıl önce tespit etmişler. Dolayısıyla bu öngörülerle genel başkanımız ve arkadaşları yola çıktılar. Mevcut iktidar ülkenin önündeki birtakım tehlikeleri göremediğinden milletimizi de bugün yaşanan ve gelecekte yaşanacak olan tehlikelerden de koruyamayacağı inancı artık iyice netleşmiştir. 28 Şubat kalıntılarına ve o günleri hasretle yad edenlere milletimizle birlikte Allah’ın izniyle asla Gelecek kadroları olarak fırsat vermeyeceğiz.’’ dedi.

‘’Yapabilecekleri en büyük iyilik istifa etmektir’’

Mehmet Çakmaker Osmangazi hakkında konuşurken ‘’Gelecek Partisi Bursa çok değerli İl Başkanımız Alparslan Yıldız beyefendinin öncülüğünde Bursa’da kadroları kuruldu. Etkin bir şekilde sahada çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Partimizin programını, genel başkanımız ve arkadaşlarının ortaya koymuş olduğu politikaları halkımıza anlatmaya, milletimizin derdini dinlemeye, sorunları yerinde görüp tespit etmeye ve bunları genel merkeze aktarmaya gayret ediyoruz. Mevcut koşullara göre elimizden geldiği ölçüde Osmangazi İlçe kadroları Bursa’da çalışıyor. Bursa’da halkımıza Gelecek Partisi’nin Ahmet Davutoğlu hocamızın partisi olduğu vurgusunu yapıyoruz. Milletimizin hocasına göstermiş olduğu teveccüh bizi gerçekten mutlu ediyor. Osmangazi gerek tarihi dokusuyla gerek nüfusuyla, gerek sanayisiyle turizm bakımından, tarihi mirasımız bakımından, imparatorluğa başkentlik yapmış bir yer olması bakımından bir milyona yaklaşan nüfusuyla, iki bin seçim sandığı, 137 mahallesiyle Türkiye iller sıralamasına baktığımız zaman 62 ilden daha büyük bir ilçe. İlçeler sıralamasına baktığımız zaman Osmangazi ülkemizin dördüncü büyük ilçesi. Bana göre Osmangazi demek aslında Türkiye demek. Bugün Osmangazi’ye baktığımız zaman rahatlıkla Türkiye’yi görebiliriz.

Bu bakımdan Osmangazi’ye hizmet demek de ülkeye, millete hizmet demektir. Ancak maalesef böylesi güzide bir şehir uzun yıllardır bilinçli bir şekilde ihmal edilmiştir. Özellikle de 2004 yılından bu yana her türlü imkan ve olanak varken maalesef Ak Parti belediye başkanları tarafından doğru yönetilememiştir. Sayın Dündar üç dönemdir Osmangazi’de Belediye Başkanlığı görevini sürdürmekte ve bugüne kadar beş yıl yapımı süren, geçen yıl hizmete alınan Panorama 1326 projesi dışında bugün yine yıllardır birtakım handikaplarla henüz inşaatı devam eden Kent Meydanı projesi ve Ak Partili diğer yöneten belediyeler yani tabiri caizse borç batağına saplanmış diğer belediyelere göre de en az borcu olan Osmangazi Belediyesidir. Bu kadar zamanda bu üç tane hizmetinden dolayı ben her platformda sayın Dündar’ı tebrik ettim. Diğer taraftan biz Osmangazi ilçe teşkilatları olarak ilçemizde birimlerle görüşüyoruz. Odalarımızla, muhtarlarımızla, STK’larımızla, milletimizle, gençlerimizle, kadınlarımızla, çalışanlarımızla, işsizlerimizle çok sık bir araya geliyoruz.

Bir araya gelmelerimiz neticesinde Osmangazi’nin kronikleşmiş, ihmal edilmiş, bugüne kadar çözüm üretilmemiş sorunlarını tek tek not alıyoruz. Zaman zaman sorunlarla birlikte çözüm önerilerimizi yapıyoruz. Milletimiz Gelecek Partisi’ne o emaneti devralmamız için yetki verdiğinde Osmangazi’ye yapılacak hizmetlerin projelerinin hazırlığı içerisindeyiz. O emaneti devraldığı gün Osmangazi hak ettiğini noktaya hızlıca gelmelidir. Bu problemlere geldiğimiz zaman bunların en başında Osmangazi bir termal kentidir. Bu noktada termal turizmin geliştirilmesi, jeotermal sistemlerin uygulanması noktasında herhangi bir adım atılmamıştır. Geçmiş dönemde ne ise tesisler yine aynı kalmıştır, yenilenmemiştir. Termal turizmin önü açılmamıştır. Osmangazi tarihi dokusuyla tarihi turizmin çağ atlatacağı bir noktadır. Bu noktada da herhangi bir adım atılmamıştır. Zaten trafik konusuna bilmiyorum girmeye gerek var mı? Günün her saatinde trafik var. Başkanın fotoğraflarının sergilendiği köprülerde, duvarlarda Bursa’nın trafiği methedilirken altından akan köprüdeki trafiğin durumu da resmedilmiş. Yani böyle komik, böyle basit politikalarla ne Osmangazi bir yere gelir ne Bursa bir yere gelir ne de başka yer.

Bu iktidar devraldığında bu ülkenin vergi gelirleri yüz milyon liraydı. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle ülkenin toplanan gelir toplamı yaklaşık olarak iki katrilyon lira. Şimdi siz yüz milyon lira topladığınız zaman da hizmet üretiyordunuz. O dönemki ülkeyi yönetenler memura, işçiye, çiftçiye yüzde ellinin altında zam vermemişti Erbakan hoca. Denk bütçe yapmıştı, ülke yönetmişti bir yılda. O yüz milyon lira ile de iş yapıyordunuz. Bugün iki katrilyon liranın üzerinde para topluyorsunuz, mantıken baktığınız zaman hizmet üretilmesi lazım. Şimdi ben soruyorum iki katrilyon lira toplayan merkezi hükümet ne üretti ki buraya hizmet edilsin diye para geldiğinde hizmet üretilsin? Bu işler yokluktan yapılmıyor mantığı yok. Eğer tüyü bitmemiş yetimin hakkını çalmamışlarsa, eğer çarçur etmemişlerse, eğer israf etmemişlerse, eğer tasarruf noktasında maksimum olabilecek her şeyi göz önüne alarak hizmet etmişken borçlanmış belediyeler varsa ben bu saydığım niteliklerde borçlanmış olan belediye başkanlarından özür dilerim. Sizin zaten borcunuz yok. Eğer para gelmediği için, ki mümkün değil. Siz iktidar partisinin belediye başkanısınız. O zaman borçlanırsınız. Borçlanamadığınız için mi hizmet üretemediniz?

Bursa’daki diğer belediyelerin borç yükünü bugün görüyoruz. Eğer siz milletinizden almış olduğunuz emanetinize ihanet etmeyecekseniz, liyakatli bir şekilde hizmet etmek istiyorsanız bir şekilde hizmet edersiniz. Şimdi burada Osmangazi 18 yıldır resmen hizmet üretmeyi bırakın bir kenara ihmal edilmiştir. Sizin aklınız hizmet üretmekten çok rant üretmekse burada sizden hizmet beklememiz yanlış olur. Merkezi yönetimden acaba para gelmediği için mi hizmet edilmedi diye bir şey söz konusu olamaz. Gereken bütün destekler alınmıştır. Geçenlerde bir Sayıştay raporu yayınlandı. Bilal Erdoğan’ın vakfına Çekirge’deki Osmangazi’ye ait konut on yıllığına kiraya verildi. Diğer taraftan yine o vakfa altı milyon lira bir şekilde para aktarıldığı söyleniyor. O zaman biz merkezi yönetimden para almak yerine merkezi yönetimin bazı unsurlarına para vermişiz. Demek ki bizim paramız var. 2017-2018 yılında Osmangazi Belediyesi bu vakıflara, cemiyetlere, derneklere bir şekilde para aktarmış. Sayıştay raporunda yazıyor, belediyeler vakıflarla, derneklerle bu tip ilişkiye giremez diyor. Raporda deniyor ki: söz konusu 5 milyon 900 bin lira paranın ödendiği o proje araştırıldığında öyle bir projenin olmadığı da görüldüğü yazıyor. Merkezi sisteme 11 milyon lira para gitmiş. O raporda diyor ki: o yapılan projenin sözüm ona inşaatında çalışanlarına mı, personellerine mi 21 bin liralık yemek ikramı yapılmış. Allah aşkına komik değil mi ya? Siz bu milletin hakkını nasıl çarçur edersiniz? Hiç mi vicdan yok, hiç mi merhamet yok? Biz artık hizmet falan da beklemiyoruz. Onların yapabilecekleri en büyük iyilik; istifa ederler. Eğer samimilerse, eğer dürüstlerse yapabilecekleri en büyük iyilik istifa etmektir. Osmangazi’nin çarpık kentleşmesi konusunda hiçbir çözüm üretilmedi. Osmangazi çok geniş bir coğrafyaya sahip. Deprem olsa insanların bir araya gelebileceği bir Millet Bahçesi dışında herhangi bir yer yoktur. Yunuseli Osmangazi sınırları içerisinde, Osmangazi kendi sınırları içerisinde olmasına rağmen bir şekilde elini taşın altına koymuyor, Büyükşehir Belediyesi de düşmüş Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birtakım ilişkiler ile o güzelim bin 400 metre kare alanın yarısını betonlaştırmanın derdindeler. Oraya TOKİ gelmeye çalışılıyor. Ya kardeşim akıl almıyor ya! Burada mı ihtiyaç var? Konut yeri mi yok bizde? On bin konut ihtiyacı varsa kala kala oraya mı gözünüzü diktiniz? Akla ziyan işler var.’’ ifadelerini kullandı.

‘’İsrail konusunda somut adımlar atılmalı’’

Mehmet Çakmaker ‘’Gerçekten içimiz parçalanıyor, yüreğimiz yanıyor. Kudüs noktasında şu anda gelmiş olduğumuz durum öyle bir vaziyet aldı ki bizim sadece ağlamamız, sızlamamız, hüzün duymamız artık Kudüs’ün, oradaki din kardeşlerimizin bu ıstıraptan kurtulmasına bir çare değil. Yıllardır tabiri caizse otomatik makineler gibi bu eli kanlı İslam düşmanı İsrail, özellikle Müslümanların hassas oldukları dönemlerde yani dini inançlarını yaşadıkları hassas dönemlerde tabiri caizse yaşadıkları yerleri cehenneme çevirerek zulmetmektedirler. Bizim de bu konulara sözlü tepkimizi ifade etmenin dışında herhangi bir somut adımın atılmadığı ortadadır. Bu saatten sonra gün icraat yapma günüdür artık. Ülkemiz güçlü ülke diyoruz, liderimiz de dünya lideri diyoruz, bu böyleyle ülkemiz artık gücünü gösterip, dünya lideri dünya liderliğini gösterip ortaya artık birtakım somut adımlar atılması gerekiyor. Bizim genel başkanımız bu konuda dedi ki ‘Mesele Kudüs’se söylemlerin tümü teferruattır.’ Milleti, STK’ları, toplumun diğer parçalarını düşündüğümüz zaman yapabileceği şeyin oradaki Müslümanlara dua etmek, bu olayı gerçekleştiren zalimlere beddua etmekten, Allah’a sığınmaktan, yüreğinin parçalanmasından öteye geçemeyeceği de aşikar. Dolayısıyla biz devlet ve millet olarak artık birtakım somut adımlar atmalıyız. Bugüne kadar öyle ya da böyle oturduk, birtakım açıklamaları dinledik, BM toplandı onu söyledi, öbürü toplandı bunu söyledi, üç tane adam kınadı. Kınadı da adam devam ediyor. Bizim gördüğümüz, anladığımızın dışında birtakım olaylar var. Siz eğer somut adımlar atmazsanız hiçbir zaman orada her şeyin normal bir şekilde olağan yaşanması durumunda bir sürece götürmezler. Bu nereye kadar gidecek? Ülke olarak bu konuda somut adımlara ihtiyacımız var. Öncelikle şu adamlarla alışverişi bırakın. Bugün sokağa çıktığınız zaman İsrail’in, Müslümana inen o bombaların ne kadarını Türkiye’de sattığı mallardan karşıladığının hesabını yapalım önce. Biz öncelikle İsrail’le olan ekonomik işbirliğimizi bırakabildik mi ki şimdi burada İncirlik’i kapatmaktan söz edelim? Şu anda çektiğimiz dertlerin en büyük müsebbibi Erbakan kararlılığında, ‘Bana ne Amerika’dan’ diyebilecek bir yapı söz konusu olmuş olsaydı… Bu adam bunu dün yapmadı ki! Bunu senelerdir yapıyor. Bu iktidar 18 senedir iktidarda. Bugüne kadar ekonomik işbirliğini kesmeye dahi cüret edememiş bir yönetimden açıkçası ben bu adımları atabileceğini düşünmüyorum, beklemiyorum. Daha küçük adımlar bile olsa artık hükümetin adım atması gerekiyor. Eğer ki biz samimi olarak bu yapılmış olan olaylara lafta değil, gerçekten bizim ciğerimiz yanıyorsa, gerçekten biz bu olayların artık olmasını istemiyorsak bizim atacağımız adımlar çok farklı şeylerdir. ‘’ şeklinde konuştu.

‘’Taş ocakları Yenişehir’de yeşil bırakmadı’’

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin diğer parti belediyelerine karşı tutumunu değerlendiren Mehmet Çakmaker ‘’Bursa’da diğer belediye olması hasebiyle en çok hizmeti alan ilçe Nilüfer’dir. Nilüfer seçmeninin gönlünü alabilmek için Bursa, Nilüfer’e özel itimat gösteriyor. Bu bir gerçek ama bunun ne kadar olduğu, bunun yeterli olup olmadığı, bu da birtakım hesaplara hizmet ettiği için Nilüferli tarafından da etkili olup olmadığı tartışılır. Büyükşehir Belediyesi’nin yapmasının zorunlu olduğu birtakım hizmetler var. Bu noktada Nilüfer’i alma sevdasının olduğu bir düşünceden dolayı diğer belediyelere hizmet etmiyor. Nilüfer’e ediyor. Adalet bu değil, insaf bu değil, izan bu değil, dürüstlük bu değil, parti bu değil, Eğer gerçekten sizinle aynı olan belediyelere diğerlerinden daha az hizmet götürmeyip diğerlerine daha fazla hizmet ürettirmiyorsanız zaten sizin çıkış vizyonunuz yanlıştır. Yenişehir Havaalanı açıldığında biz neleri konuşuyorduk? Yenişehir uçacaktı, göçecekti, şöyle olacaktı, böyle olacaktı. Şimdi ne oldu? Şimdi milleti kapattın eve, millet eve biz de ağaç kesmeye! Pandemide sokaklara çıkamadığımız dönemde ormanlarda ağaç bırakmadılar. Maden adı altında taş çıkartacağız diye taş ocakları Yenişehir’de yeşil bırakmadı. Bizim artık bu saatten sonra bu arkadaşlardan herhangi bir hizmet bekleme şeyimiz kalmadı. Zaten bugüne kadar yaptıkları bundan sonra da yapıp yapamayacaklarını gösteriyor. Bursa’nın her tarafına kendi fotoğraflarını asıp şunu bunu yaptık diyorlar ya, zaten onu yapardılar biz de görürdük. Ben inanmıyorum açıkçası.’’ dedi.

‘’Suriye meselesi bir devlet politikasıdır’

Gelecek Partisi’nin Türkiye’deki Suriyeliler hakkındaki görüşü ile ilgili konuşan Mehmet Çakmaker ‘’Bu Suriyeliler meselesi Ahmet Davutoğlu Genel Başkanımızın Başbakan olduğu dönemde olmuş ve bitmiş bir hadise değil. Bu Suriye meselesi bir devlet politikasıdır. Suriye meselesi 2011-2012 yıllarında Arap Baharından gelen bir süreçtir. O dönemde bizim Genel Başkanımız Başbakan değildi. Bu bir devlet politikasıdır. Bu devlet politikası yürütülürken bizim Genel Başkanımız da 2015-2016 yıllarında Başbakanlık yaptı. Şimdi biz bunu alıp Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye’ye gelmesiyle ilgili devlet politikası olmaktan çıkarıp bizim Genel Başkanımızın özel istemiyle geldi dememiz bir kere söz konusu değil. Eğer öyle olmuş olsaydı Genel Başkanımızı ihraca yönlendirip partisinden uzaklaştıranlar, bizim genel başkanımız getirmiş olsaydı o Suriyelileri de geri yollardı. Demek ki bizim genel başkanımızdan sonra Suriye politikası değişmediyse, bizim genel başkanımızdan sonra Suriye’de dört tane bölge operasyonları yapıldıysa emin olsun herkes bizim genel başkanımızın istemiyle, kendisinin yapmış olduğu bir proje olsaydı ben inanıyorum ki iktidar partisi bizim genel başkanımızdan sonra onları geri yollardı. Demek ki bu bir devlet politikasıdır.

Bugün Filistin’de yaşanan hadiselere benzer bir hadisenin yaşanmasını engellemek adına böyle bir adım atılmış olabilir fakat milletimiz bize yetki verirse bizim genel başkanımız bu kardeşleri gönderir mi bugün konuşulacak bir şey değil. Bugünkü derdimiz farklı. Ülkenin ekonomik olarak getirilmiş olduğu nokta, hukuk anlamında, liyakat anlamında, özgürlükler anlamında, insan hakları anlamında, yasaklar anlamında ülkenin gelmiş olduğu nokta hukuk ve demokrasi anlamında 90’lı yılları yaşıyor, ekonomik anlamda 1999-2000 yıllarını yaşıyor. Biz ülkemizi bu önceliklerle önce değerlendirip bu anlamda atmamız gereken adımları atmamız lazım. Ülkeye ekonomik itibarı getirmemiz lazım. Çünkü mevcut iktidarın bu ülkeye itibarı kalmadığı için katacağı bir artı söz konusu değildir. Bütün farklılıklarıyla, herkesin kendi bir şekilde ötekileştirmeden kendilerini ifade edebilecekleri, gelir adaletinin sağlanmış olduğu, kaynakların çarçur edilmediği bir Türkiye’de Gelecek Partisi ile herkesle, sizlerle buluşmak üzere.’’ şeklinde konuştu.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ