Zirvede Haber

Corona Nedeniyle İşçi Kıyımı Uygulanıyor!

Corona Nedeniyle İşçi Kıyımı Uygulanıyor!

Merkezi Bursa’da bulunan BATİS-BAMİS Sendikaları, Hükümet kanadı tarafından Dünya’yı sarsan ve Türkiye’yi de etkileyen Corona Tedbirleri kapsamında işletmelerin üretimlerini kısma adına haksız yere işçileri kapının önüne koyduğunu öne sürerek, bir dizi öneride bulundu.

BAMİS-BATİS; “İşçi Kardeşlerimizin DİKKATİNE..!

Corana Virüs nedeniyle; İş kanununa tabi İşçiler yönünden; fesih ve çalışmaktan kaçınma hakkı veren hükümler;
Madde 24-Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

I.Sağlık sebepleri:
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa yakalanırsa işçi tazminatlı olarak iş akdini feshedebilecektir.

İş kanununa tabi işverenler yönünden, işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı;
Madde 25-Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

I-Sağlık sebepleri:
b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda.
İşverenin virüs taşıyan işçisinin öncelikle işyerine almamalıdır. Zaten karantina ve tedavi zorunluluğu nedeni ile hasta olduğu anlaşılan tüm bireylerin çalışmasını bırakın ortalıkta dolaşması söz konusu olacağından, bu hüküm yerine işyerine devamsızlık sürelerine ilişkin bildirim süreleri + 6 haftalık süre sonunda fesih hakkının doğacağını kabul etmek daha uygun olacaktır.
Borçlar Kanunun kapsamında çalışan işçilerin (Ev Hizmetleri gibi) iş sağlığı ve güvenliği önlemleri tam olarak alınmalı ve uyulmalıdır. (TBK madde 417)
Genel anlamda bütün işlemlerde geçerli olmak üzere sağlık koşulu sağlamayan her hangi bir işlemde kendilerine düşen çalışma görevi de dahil üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmek zorunda değildir. (TBK madde 97)
İş Sağlığı ve Güvenliğine daire 6331 sayılı kanunda 5 ve 6.maddelerinde yer alan kurallara göre iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin her tür önlem alınmalı, uyulması sağlanmalıdır. Uyulmaması halinde işçinin kaçınma, önlem alınana kadar çalışmama her iki tarafında iş sağlığı ve güvenliğine aykırılık halinde her iki tarafında ayrıca fesih hakları bulunmaktadır.
Ancak acil hallerde ve afet hallerinde 6331 sayılı kanun dahi uygulanmaz. (madde 2,2/f) Corona salgınına karşı alınan önlemlerde tüm çalışma kurallarını aşan kurallar olduğundan, daha ağır önlemler alınırsa alınan önlemler geçerli olacaktır.

Hastalığa yakalananlar bakımında yasal haklar;

a-İşyeri dışında hastalığa yakalananlar;
Bu kişilerin veya ölümlerinde hak sahiplerinin hakları uzun vadeli sigortalardan aylık almaya yönelik olabilir. Hastalığın bulaşmasının işyeri ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
b-İşyerinde hastalığa yakalananlar bakımından;
İşyeri dışında hastalığa yakalanan birisinin işyerinde çalışması yahut işyerine gelen kişilerin mağazaya gelen müşteriler, hastaneye gelen hastalardan hastalığa yakalanması gibi durumlarda da işçilerin kısa vadeli sigortalardan, yine aynı zamanda işyeri sahiplerinin de hastalanması halinde 4/1-b kapsamında yine aynı haklardan yararlanması mümkündür.
Kötü ihtimal olan ölüm olayının gerçekleşmesi halinde ölenin geride kalan hak sahiplerinin eşi, koşulları varsa çocukları, anne-babasının kısa vadeli sigortalardan ölüm geliri alma hakları doğmaktadır. Bu hak SGK’ya başvuru ile elde edilebilecek bir haktır. Nitekim basında yer alan Yargıtay 21.HD’nin 15.04.2019 tarih, 2018/5018 E., 2019/2931 K. sayılı dosyalarında açılan ve domuz gribi nedeni ile SGK’ya karşı açılan davada gribe iş nedeni ile yakalanıldığı ölüm geliri bağlanabileceğine karar verilmiştir.
Aynı kişilerin işverene tazminat istekli bir dava açıp kazanabilmeleri ise kolay olmayacaktır. İşverenin ölüm nedeni ile tazminattan sorumlu tutulabilmesi kusurlu bulunmaları gerekir. Hasta işçiyi çalıştıran ve diğer işçilere bulaşmaya engel olmayan işveren sorumlu tutulabilecektir.
Genel olarak alınabilecek önlemler olmak üzere; işyerinde hijyen kurallarına uyulması, yerlerin, sert zeminlerin önerilen aralıklar ve uygun malzemeler ile silinmesi, işyerinin havalandırılması (klimalardan bir süre uzak durulmalıdır, virüsler klimalarda kalabilecek, daha yaygın alana dağılabilecektir.),
Çöp ve atık toplayan personelin bu işlemler sırasında eldiven ve maske kullanmaları, çöp ve atık malzemelerin dağıtılıp saçılmasını önleyecek şekilde paketlenmesi, yakın çalışmanın önlenmesi, özellikle aşçılar, çaycılar, servis elamanlarının hijyen kuralları konusunda yazılı ve sözlü talimatlar ile bilgilendirilmesi, talimatlara uymalarının takibi, tüm işçilerin bulaşıcı hastalık belirtileri hissetmeleri halinde hemen işvereni bilgilendirmeleri, işverenlerin diğer işçileri bilgilendirmesi, işçilerden kendilerinin veya arkadaşlarının hastalığını, bulaşıcı hastalıktan zarar görme tehlikesini artıran diğer hastalıklarını, ayrıca hasta kişiler ile hangi ortamda olursa olsun temasta bulunmuşlarsa gizlemeyeceklerine ve derhal bildirimde bulunacaklarına, Devlet tarafından alınan ve önerilen önlemlere ve işyerinde alınan önlemlere uyacaklarına dair taahhüt alınması, yazılacak bir yazının kendilerine tebliği gibi önlemler alınabilecektir.
Hastalığa yakalanıp iyileşen kişilerin kendilerinde araz kalması halinde yine kendileri içinde hem SGK hem de işverenden talepleri söz konusu olabilecektir.
Ancak bulaşıcı hastalıklar ile mücadele görevi olan kişilerin yaşamlarını tehlikeye sokan başka bir hastalıkları bulunmadıkça bunlar ister sağlık, ister güvenlik görevlisi olsun hastalara müdahale, tedavi gibi işlemlerden kaçınma hakkı bulunmamaktadır. Hastanelerin özel olması sonucu değiştirmeyecektir.
(Hastalıkla görevlilerin olası risklere maruz kalmaları halinde işçiler bakımından yukarıdaki sosyal güvenlik ve tazminat hakları yanında kamu görevlisi olanların benzer hakları bulunmaktadır).
Gerek Anayasa madde 5, 15, 91, 122 ile Umumi Hıfzıssıha Kanunu gibi kanunlardan doğan yetki ve görevler kapsamında gerekli bütün önlemler alınabilecektir. Hastalığın bulaşması ortadan kalkana kadar düşünmemiz gereken ben gencim, çocuğum bana bir şey olmaz, hastalansam bile iyileşirim anlayışı yerine hastalığın mümkün olabildiği kadar bulaşmasının önlenmesi olacağından, koruyucu önlemler hastalığın yayılmasını ve bu nedenle riskli sonuçları bertaraf edecektir.

4857 sayılı İş Kanunu Madde 24 ve 25’te hem işçi hem işveren yönünden;
III.Zorlayıcı sebepler;
İşyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa, işçi ve işverenin haklı nedenle fesih hakkını kullanabilecekleri düzenlenmiştir. Fesih hakkının kullanılması bakımından 1 haftalık süre sonra fesih hakkı veren bu kural işverenin ücret ödeme borcunu da sınırlamaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu madde 32’de ücretin bir iş karşılığı olduğu düzenlenmiştir. Madde 40’da fesih hakkı kullanılmasa dahi; 24 ve 25.maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebepler dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir.” Maddeye 47’de ise hafta tatili ücreti de ödenecektir.
Özetle iş kanunu 7 günden fazla süre için ödeme yapılmayacağı ücretinden yarım ödeneceği düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bireysel iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmelerinde aksine hüküm bulunmadıkça çalışılmayan süre için ödeme yapılmasın ilk bir haftalık yarım ücret dışında tamamen işveren insiyatifine kalmıştır.
Kamu görevlilerinden idari izinli sayılanlar bakımından maaşlar bir kesinti olmaksızın ödenmektedir. Bu noktada iş sözleşmelerin feshinden sonra işsizlik sigortasına hak kazananların işsizlik sigortasına başvuru yapmaları bir güvence olarak karşımıza çıkarken, (Zorlayıcı nedenle işyeri 1 haftadan fazla kapalı kalanların ister işveren ister işçi feshi olsun diğer koşulları varsa işsizlik sigortasından ödeme almaya hak kazanılır.)
Sorun iş sözleşmeleri feshedilmemiş olanlar ile diğer koşulları tamamlamadığı için, işsizlik sigortasından bir ödemeye hak kazanamayacaklar bakımından Devletin yeni bir ödeme sistemi getirmesidir. Bir diğer sorun ise işsizlik sigortasından yapılacak ödemelerden çok daha fazla ücret geliri elde edenler bakımından yaşanacaktır. Yüksek ücretleri telafi eden bir kural bulunmamaktadır.
Çalışanlardan hastalığa yakalananlar bakımından tedavi süresince Sosyal Güvenlik Kurumundan geçici iş göremezlik ödenekleri nedeni ile çalışanlardan hastalığa yakalananlar bakımından bir güvence bulunmaktadır.
İşsizlik sigortasından yararlanma imkanının getirdiği en büyük açmaz belki de işsiz kalmak ve eski işyeri açıldığında işyerine alınmamak olabilecektir. Birçok nedenle kapatılan işyerlerinin ücretlerinin hastalık önlemleri süresince asgari ücretin netinin 2/3 oranı kadar devlet tarafından ödenmesi ve aynı dönem için SGK işçi ve işveren payı istenmemesi devlet tarafından yatırılması veya bu sürelerin sigortasız süre olarak kabulü gibi önlemler uygulanabilecek önlemler kapsamında düşünülebilecektir. En azından bu dönemde işsiz kalan kişilerin zorunlu ihtiyaçlarının karşılanacağı ayni yardım gibi bir sistemin kurulması hastalıkla mücadelede yetersiz beslenme sorunlarının önüne geçecektir.” İfadelerini kullandı.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ