İbrahim Hacıoğlu; “Mudanya’da Yıkım Tehdidini İliklerimize Kadar…”
İbrahim Hacıoğlu’ndan Sert Açıklama: “Devletin Sorumsuz Politikaları, Mudanya’daki Yıkım Tehdidini Derinleştiriyor!”
Demokrat Parti İl Başkanlığını ziyaret eden İmar Yasasına Takılanlar Derneği Genel Başkanı İbrahim Hacıoğlu, İl Başkanı Ali Kamil Goral ve yönetimine son yaşanan imar krizi ve ardından başlaması muhtemel yıkımlarla ilgili detaylı dosyayı vererek siyasi makamlardan destek istedi. DP İl Başkanı Ali Kamil Goral, ayazın etkili olduğu ve karakışı hissettiğimiz bugünlerde olası yıkımların telafasi mümkün olamayacak sonuçları da beraberinde getireceğini belirterek yetkili makamlardan bir uzlaşma talebinde bulundu. Özel buluşma sonrasında İbrahim Hacıoğlu basına özel açıklamalarda bulundu.
İbrahim Hacıoğlu, İmar Yasasına Takılanlar Derneği Genel Başkanı olarak, devletin sorumsuz imar politikalarını ve Mudanya’daki yıkım tehditlerini sert bir dille eleştirdi. Hacıoğlu; Mudanya ve ülkenin birçok bölgesindeki vatandaşlar, ruhsat alamadıkları veya mevcut yapılarında değişiklikler yaptığı gerekçesiyle devlete ait silahlı güçlerle yıkım tehdidi altına girmektedir. Peki, çözüm gerçekten yıkım mı olmalıdır?
Büyükşehir Yasası: Kırsal Alanları Yıkıma Sürükleyen Adım
2014 yılında yürürlüğe giren Büyükşehir Yasası, köylülerin yaşam tarzını hiçe sayarak, onlara şehir yaşamını zorla dayatmıştır. Bu yasa, köylere imar planları yapma sorumluluğu yüklerken, belediyeler bu sorumluluğu yerine getirmemiştir. Hala iki yıl içinde yapılması gereken imar planları yapılmamışken, köylüler, hayvan barınakları yapmaya, toprağını kullanmaya kalktığında ise cezalar, davalar ve yıkım kararlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
İmar Barışı: Devletin Vatandaşa Kurduğu Büyük Tuzağa Dönüşen İflas Düzeni
2018’de getirilen İmar Barışı düzenlemesi, ilk başta vatandaşla barışmak amacıyla sunulmuştu ancak uygulamanın başından sonuna kadar hatalarla dolu olduğu açıkça görülmüştür. Başvuru ve ödeme sürelerinin defalarca uzatılması, reklamlarla vatandaşa “başvur, başvur” denilip son başvuru tarihinin yok sayılması, devletin açıkça vatandaşını yanıltmaya yönelik bir tutum içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün, başvuruda bulunmuş milyonlarca kişi, “yanlış başvuru yaptınız” diyerek, kapısına yıkım tebligatları bırakılmaktadır. Bu durum, kabul edilemez bir skandaldır!
Belediyelerin Sorumluluklarını Ertelemesi, Vatandaşın Bedel Ödemesi
Mudanya’da vatandaş, evlerini yenileyememekte, mevcut evleri ise artık yaşanamaz hale gelmiştir. Ancak devlet ve belediyeler sorumluluklarını yerine getirmemekle kalmayıp, vatandaşı cezalandırmaya devam etmektedir. Mudanya halkı, yıllardır imar planı eksiklikleri yüzünden büyük mağduriyet yaşamaktadır. “İmar yok, izin yok” denilerek, köylünün hakkı gasp edilmektedir.
Soru şu: Bu bölgeyi yıllardır plansız bırakan kimdir? İmar planlarını yapmayan kimdir? Bu sorumluluğun bedelini neden halk ödemek zorundadır?
Belediyeler, asli görevlerini bir kenara bırakıp vatandaşı cezalarla sindirmeye çalışmaktadır. Bu, halkçı siyasetle hiçbir şekilde bağdaşmaz. Sosyal belediyecilik anlayışına aykırı, tamamen politik bir tercihtir. Bu tercihin bedelini halk değil, sadece vatandaşı ezenler ödemelidir. Yıkım siyaseti iflas etmiştir. Yıkımlar ve cezalarla halkı sindirme anlayışı kesinlikle kabul edilemez.
Mudanya’da Yıkımlar Durmalı, Vatandaşın Evi Korunmalıdır!
Bugün Mudanya’da yaşananlar, sadece bir yerel sorun değil, tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir mesele haline gelmiştir. İmar planları derhal yapılmalı ve yıkımlar durdurulmalıdır! Köylüler, dar gelirli vatandaşlar, yıllardır aynı toprakta evini geçindirmek için mücadele eden yurttaşların hakları korunmalıdır. Yapılar kayıt altına alınarak, mülkiyet hakları verilmelidir. Yıkım değil, çözüm odaklı bir politika izlenmelidir. Bu mesele, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir sorumluluktur ve bunun hesabı mutlaka sorulacaktır!
İmar Yasasına Takılanlar Derneği’nin Görevi ve Faaliyetleri
İmar Yasasına Takılanlar Derneği, 2018’deki İmar Barışı düzenlemesinin ardından mağdur olan vatandaşların sesini duyurmak amacıyla kurulmuştur. Başvuru süresi bitip yapı kayıt belgeleri iptal edilen milyonlarca vatandaşın mağduriyetini gidermek için kurulan bu dernek, devletin uyguladığı yanıltıcı ve haksız düzenlemelere karşı durmaya devam etmektedir. Dernek, vatandaşların haklarını savunmayı ve bu adaletsiz uygulamalara karşı durmayı öncelikli görev olarak kabul etmektedir.
Devletin Görevi: Belediye Kanunu ve Vatandaşın Hakkı
Anayasamız, her vatandaşa konut ve barınma hakkı tanımaktadır. Ancak, Belediye Kanunu belediyelere düzenli kentleşme sağlama sorumluluğu yüklerken, belediye başkanları bu sorumluluğu yerine getirmemiş, köylüyü plansız bırakmıştır. İmar planı üretme sorumluluğundan kaçan belediyeler, vatandaşları plansız yapılar yapmaya zorlamaktadır.
Kaçak Yapılar, Kentsel Dönüşüm ve Rezerv Alan Sorunları
Büyükşehir yasalarıyla getirilen plansızlık, köylerden şehirlere göçü artırmış ve vatandaşlar kendi tapulu arazilerinde kaçak yapılar inşa etmek zorunda kalmıştır. Bu yapılar, imar planı olmayan alanlarda inşa edilmiş olup, devletin sorumsuz politikaları yüzünden yıkım tehdidi altındadır. Vatandaş, kendi topraklarında, kendi evinde yaşamaya zorlanırken, devletin bu sorumsuz tutumu devam etmektedir.
Mevcut Sorunlar ve Talepler:
İmar Yasasına Takılanlar Derneği olarak taleplerimiz şunlardır:
-
Yapı kayıt belgeleri iptal olan her yapı, basit bir karar ile güncellenmeli ve haklar derhal iade edilmelidir.
-
Mevcut yapılar, can ve mal güvenliği riski oluşturmadığı sürece kayıt altına alınmalı ve korunmalıdır.
-
Kırsal alanlarda, Büyükşehir Meclisi kararı ile tarım ve hayvancılık amaçlı yapılaşma için düzenlemeler yapılmalıdır.
-
Yıkım kararları derhal askıya alınmalı ve sonrasında çıkarılacak yeni düzenlemelerle gözden geçirilmelidir.
Bugün, bu yapıların varlığı yalnızca vatandaşların hatası değildir. Birçok sebeple bu yapılar ortaya çıkmıştır. Devlet, mevcut bu yapıları ekonomiye kazandırmalı ve yeni yapılaşmalar önündeki engelleri kaldırarak çözüm üreten bir politika benimsemelidir. Eğer devlete karşı yapılan bu adaletsizliklere son verilmezse, bunun hesabı sorulacak ve vatandaşın mağduriyeti daha da derinleşecektir.

