SUSMAK MI? KONUŞMAK MI?

Zeki Baştürk – Bursa Vatan Medya Grubu / Köşe Yazısı
Günümüzde iktidar yanlıları konuşuyor, hem de yüksek sesle.
Sorgulamayan, eleştirmeyen, sadece alkışlayan bir anlayış her yana sirayet etmiş durumda.
Azıcık farklı bir ses çıktığında, hemen yaftalanıyor, susturuluyor.
Peki… Biz hangisini yapmalıyız?
Konuşmalı mıyız? Susmalı mı?
Bir sözcükle başlar her şey. Bir suskunlukla biter.
Konuşmak; görünür olmaktır. Hakikati dile getirmektir. Adaletin izini sürmektir.
Susmak; kimi zaman bilgelik, kimi zaman korkaklık, kimi zaman da içten içe büyüyen bir çaresizliktir.
İnsan, doğduğu andan itibaren bir dilin içine düşer.
Konuşur, anlatır, ifade eder.
Ama zamanla öğrenir ki, her sözcük doğru zamanda ve doğru biçimde söylenmediğinde anlamını yitirir.
Öyle anlar gelir ki, sessizlik bile bir çığlığa dönüşür.
Söz söylemek cesaret değilmiş gibi görülür, oysa en büyük cesaret bazen susmayı değil, konuşmayı seçmektir.
Toplumlar da aynıdır.
Haksızlık karşısında susmak, bir süre sonra suç ortaklığına dönüşür.
“Söz gümüşse, sükût altındır” der atalar…
Peki ya sükût, zalimin işine yarıyorsa?
Ya sessizlik, mazlumun sesini bastırıyorsa?
O zaman konuşmak gerekir!
Hatırlatmak için, direnmek için, unutmaya direnenler için…
Konuşmak, susanların dili olmaktır.
Ve bazen de susmak gerekir…
Çünkü her söz yerinde güzeldir, her sessizlik zamanında…
Ama bir gerçek değişmez:
Konuşmayan bir toplum, suskunluğa mahkûmdur!
Ve suskunluk önce vicdanı, sonra umudu ve en sonunda geleceği karartır.
Önemli olan ne zaman konuşacağını, ne zaman susacağını bilmektir.
Kimi zaman susarak çığlık atmak gerekir,
Kimi zaman konuşarak sessizliği yırtmak.
Siz hangisini seçiyorsunuz?
Zeki BAŞTÜRK
Bursa Vatan Medya Grubu – Köşe Yazarı