Kendi Güneşini Yaratmak…
Fatma Elalmış – Köşe Yazısı / Bursa Vatan Medya Grubu
Günümüz dünyası hiç olmadığı kadar aydınlık… Sokaklar ışıl ışıl, ekranlar parlıyor, şehirler adeta hiç uyumuyor. Ancak bu parlaklığın tam ortasında, ruhlarımız karanlığa gömülmüş durumda. Göz kamaştıran bu ışık seli, iç dünyamızı aydınlatmaya yetmiyor. Dışarıdan bakıldığında parıltılı bir yaşamın içindeyiz; ama içeride, kalbimizin kuytusunda derin bir karanlık hissi var.
Zihinler yorgun, ruhlar sessiz çığlıklarla dolu. Çünkü çağımızın en büyük çelişkisi burada gizli: Ne kadar çok ışık, o kadar az aydınlık. Peki neden? Çünkü gerçek ışık dışarıda değil, içeride yanmalı. Ruhun, aklın, vicdanın ışığı sönmeye yüz tuttuğunda, ne sokak lambaları ne de ekran parlaklığı işe yarar.
Ve burada şu soru kaçınılmaz hale gelir:
İnsan kendi güneşini nasıl yaratır?
Kendi güneşini yaratmak, dışsal değil, içsel bir devrimdir. Gündelik telaşlardan, yapay mutluluklardan, sahte parlaklıklardan sıyrılıp insanın kendi içine bakması gerekir. Sessizleşmek, düşünmek, hissetmek… İçsel enerjiyi, yönü ve huzuru ancak böyle bulabiliriz.
Bu çağ, belki de bize şunu hatırlatıyor:
Artık dış ışıkları değil, iç aydınlığı önemsemenin zamanıdır.
Gerçek huzur; ekran ışığında değil, kalp ışığında saklıdır.
Gerçek yön; kalabalık caddelerde değil, insanın kendi iç yolculuğunda bulunur.
Ve unutmayalım:
Kendi güneşini yaratabilen insan, asla karanlıkta kalmaz.
KENDİ GÜNEŞİNİ ARAYANLAR….
MODERN İNSANIN IŞIK MÜCADELESİ….
Günümüzde hepimiz fazlasıyla ışığın içindeyiz. Ancak birçoğumuz kendimizi karanlıkta hissediyoruz. Sokaklar,ekranlar, şehirler…. Ne kadar fazla ışıklı olsa da iç dünyamız yeterince ışıklı değil… İç dünyamızdaki gerçek ışık, bu görkemli aydınlığın altında sönmeye yüz tutuyor. Görünürde parlak olan dünyamız, ruhlarımızı gölgelemeye başladı. Bu yüzden çağımızın en önemli sorusu şu: İnsan kendi güneşini nasıl yaratır?… Yani kendi içsel enerjisini, yönünü ve huzurunu nasıl bulur?
Modern çağda parlamak çok kolay. Bir fotoğraf, bir paylaşım, kısa bir alkış… İnsan kendisini bir anda “aydınlanmış” sanıyor. Oysa bu parlaklık geçici. Çünkü dışarıdan gelen ışık hiçbir zaman insanın içini ısıtmıyor. Sadece bir anlığına göz kamaştırıyor. Kendi ışığını yada güneşini yaratamayan insan sürekli dışarıya bağımlı hale geliyor: Başkasının beğenisiyle ilgisiyle, sözüyle ayakta durmaya çalışıyor. Ancak gerçek ışık dışarıdan alınmaz…
İçsel güneş, insanın yüzünü kendine çevirdiği anda ortaya çıkar. Bu da kolay bir iş değildir. Kişi önce kendi içindeki karanlıkla karşılaşır. Ertelediği duygular, görmezden geldiği sorunlar, sakladığı yaralar… Hepsi tek tek görünür olur.
Kendi güneşini yaratmak, aslında bu yüzleşmeyi göze almak demektir. Kendi karanlığından kaçmayan, ışığına da kavuşur.
Bugün enerjisi yüksek insanlar genellikle çok konuşan, çok görünen, çok coşkulu kişiler sanılıyor. Oysa gerçek enerji içte birikmiş bir yoğunluktur. Böyle insanlar herkese koşmaz, her tartışmaya girmez, her bataklığa adım atmaz.
Çünkü bilirler: Çamurla mücadele eden, eninde sonunda çamura bulanır.
Enerjisi yüksek insan çamurun etrafından dolaşır. Bu kaçmak değildir; kendi ışığını korumaktır.
Çağımızın en büyük hastalıklarından biri de hızdır… Herkes koşturuyor, herkes birşeylere yetişmeye çalışıyor. Fakat insan ne kadar koşarsa o kadar kendinden uzaklaşıyor. Kendi güneşini yaratmak isteyen biri önce durmayı öğrenir. Durmak, geri çekilmek, sessizlik… Bunlar modern insanın unutmaya başladığı güçlerdir.Bu duraklama anları, içsel güneşin doğduğu yerdir.
Günümüz dünyasında insanın kendi ışığını koruması giderek zorlaşıyor. Oysaki ışığımızı oluşturmak ve onu korumak bir görev olmalıdır.Bilgi yoğun, ses yüksek, dikkat sürekli dağılıyor… Böyle bir ortamda kendi güneşini yaratmak sadece kişisel bir tercih değil; ruhu ayakta tutmanın bir yolu hâline gelmiştir.
Kendi iç ışığını uyandıran kişi artık dış dünyanın karanlığından korkmaz. Çünkü bilir ki dış ışık sönse bile, içte yanan güneş kolay kolay kaybolmaz.
Güneş içten doğar. Modern çağda kendi güneşini yaratmak; başkalarından bağımsız bir iç yön, bir enerji ve bir bilinç inşa etmek demektir. Bu bir moda değil, bir yaşam biçimidir.
Dışarıdaki ışık değişebilir. İnsanların ilgisi kaybolabilir. Bugün parlayanlar yarın unutulabilir.
Ama içsel güneşini bulan kişi, hayatın hiçbir gölgesinden etkilenmez. Çünkü o artık bilir: Gerçek ışık dışarıdan gelmez. İnsanın kendi içinden doğar.
Peki bir insanın kendi güneşini yaratması için yapmam gerekenler nelerdir;
1.Kendisiyle düzenli olarak yalnız kalmayı öğrenmelidir.
2.Dış onay ihtiyacını fark etmeli ve azaltmalıdır.
3.Bastırdığı duygularla yüzleşmekten kaçmamalıdır.
4.Kendi sınırlarını net biçimde belirlemelidir.
5.Enerjisini tüketen insan ve ortamlardan uzak durmalıdır.
6.Her tartışmaya girmemeyi, her çağrıya cevap vermemeyi bilmelidir.
7.Hızlanmak yerine zaman zaman durmayı seçmelidir.
8.Kendi değerini başkalarının bakışına bağlamamalıdır.
9.İç dünyasını besleyen bir uğraş edinmelidir.
10.Sessizliği bir kaçış değil, bir güç alanı olarak görmelidir.
11.Kendi gölgesini inkâr etmek yerine tanımalıdır.
12.Muhtaçlık duygusunu fark edip onunla çalışmalıdır.
13.Kendi merkezini hayatının odağına yerleştirmelidir.
14.Drama, dedikodu ve sürekli şikâyet alanlarından bilinçli olarak uzaklaşmalıdır.
15.Kendi ışığını korumayı bir sorumluluk olarak görmelidir.
