12 EYLÜL FAŞİST DARBESİNİ UNUTTURAN GÜNLERİ VE DESPOTİZMİ YAŞATIYORLAR.

  • 12 Eylül 2025
12 EYLÜL FAŞİST DARBESİNİ UNUTTURAN GÜNLERİ VE DESPOTİZMİ YAŞATIYORLAR.

Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;

Ülkemizi her gün daha çok karanlığa, barbarlığa, baskı- şiddet ve soygun düzenine, halkları açlık ve yokluğa mahkum ediyorlar.
12 Eylül benim için karanlığın, vahşetin, acının, haksızlık ve hukuksuzlukların, idamların, işkencelerde ölen evlatların, kırılan kaburgamın, kirli ve hesabı sorulamayan alçakça yaşatılan faşist dönemin adıdır.
Bizler bir avuç kalan kelaynak sol/sosyalistler, bu kadar acıyı ve haksızlıkları yaşayıp bu günlere geldik ama ne yazık ki hesap soramadık.
12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerinde bizlere yaşatılan vahşetten, barbarlıktan, insanlık dışı uygulamalardan derste çıkaramadık.
Ülkemizi bir avuç çıkar çetesine, dinci- gerici cemaat ve tarikatlara, emperyalistlerin maşası olanlara soydurup halkları aç ve sefil bıraktık.
Bunların yapılmasına olanak tanıyan faşist zihniyetler ise alkışlanarak iktidara geldiler ve ülkeyi mahvettiler.
Ne yazık ki 24 yılda tüm değerler yok edildi ülkenin yer altı ve yer üstü tüm zenginlikleri talan edildi bizler hala seyrediyoruz.
Yaşatılanları görüyoruz ve hatta çok daha tehlikelisini Siyasal İslam’ın tarikat ve cemaatleri ile onlar kanalıyla ülkede seçimle (!) gelip faşizmi kurumlaştıranları bırakıp parti içinde birbirimizi yemekle meşgulüz.
Oysa parmağında bir yüzükle gelip dünyanın en varlıklı kişileri arasına giren, kirasını partinin ödediği bir evden ülkenin her yerindeki lüks saraylarda yaşayan Tek Adam cuntasına mahkûm olduk.
Bahçesi kurumuş, Devlet erdemini unutmuş yancısının desteği ile Tek Adam 24 yılda ülkenin taşını-toprağını, fabrikalarını, limanlarını velhasıl halka ait olan her şeyi satarak kendilerini varsıl halkımız yoksul kıldılar.
Tek Adam, yılardır desteklediği beşli çetelerle ve yandaşlarının çıkarlarıyla halkın tüm haklarını gasp edip halkı yoksulluğa çocukları açlığa mahkûm edip yargıyı siyasallaştırıp kendine biat etmeyenlere baskı ve şiddet uygulamaktadır.
Osman Kavalalar, Selahattin Demirtaşlar, Hatay Milletvekili Can Atalay, gezi aktivistleri, yazarlar, gazeteciler ve aydın insanlar yıllardır siyasal tutsak olarak yatmaktadırlar.
Ülke ve halkımız yoksullaştıkça, desteğini kaybettikçe Tek Adam Saray Cuntası, başarılı olan ve halkın sevip saydığı güvendiği CHP’li Belediye başkanlarını iftiracı veya itirafçıları kullanarak haksız hukuksuz tutsak ettirdi.
Kendilerini 4 defa yenen ve halkın başarılı bulup sevip saydığı CHP’nin de ön seçimle milyonların oylarıyla Cumhur Başkanı Adayı olan İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da tutuklatıp yargılamayarak aylardır zindanda tutsak ettiler.
Hatta dünyada eşi benzeri görülmeyen bir saçmalıkla 35 yıl önce aldığı diplomasını usulsüz bir şekilde iptal ettiler.
Yetmedi yaptıklarına halkımız onay vermedikçe azgınlaştılar ve CHP’nin sevilen sayılan ve başarılı olan 16 Belediye Başkanını da uydurma gerekçelerle tutukladılar.
Halkımızın büyük çoğunluğu 12 Eylül darbelerinde bile görmedikleri keyfiyeti sayısız bürokrat hatta görevli memur ve şoförlere kadar getirince yargı sopasıyla CHP’yi dizayn etmeye hatta kapatmak için her türlü çirkinliğe baş vurdular.
Yine kendilerine biat emiş bir mahkemeden usulsüz karar çıkartıp İstanbul İl başkanı ve yönetimini görevden alıp Kayyım atadılar.
Halk ve örgüt direnince 5bin polis 20’den fazla Toma, siyahlar giyinmiş kimliği belirsiz kalkanlı saldırganlara ve milletvekillerine bile müdahale edip yüzlerine gaz sıkarak İl Başkanlığını kuşatıp Kayyımı zorla binaya soktular.
Bu uygulamalar faşizmdir. Hukuksuz ve haksızlıktır. İnsan haklarına aykırıdır.
Bu günkü uygulamalar 12 Mart ve !2 Eylül faşist darbelerini aratmamaktadır.
Bunun için benim canım çok sıkkın.
Moralim bozuk ve her yağmur yağdığında her 12 Eylül’de iyileşmeyen kaburgalarım her zaman sancıyor!!!
Her sabah uyandığımda Taliban kafalı tarikat ve cemaatlerin ve onlardan yararlanan ülke gaspçısı iktidarın haksız hukuksuz dayatmalarını ve biat etmeyenlere uyguladığı baskı şiddet ve zulmü görüyorum.
Tek isteğim, unutulmasın, unutturulmasın ve mutlaka bir gün tüm faşistlerden, soygunculardan ve ülkemi karanlığa mahkûm eden gerici bağnaz yapılardan hesap sorulsun.
Bunun için diyorum ki:
Emperyalizmin emriyle yapılan faşist darbelerde yitip giden tüm devrimcilere ve mağdurlarına o acıyı hala yüreğinde ve benliğinde hisseden ve lanetleyen tüm demokratlara selam olsun.
Sola ihanet etmemiş ve faşizme boyun eğmemiş tüm devrimcilere ve yürekli insanlara selam olsun.
Kendilerinin çürüttüğü ülkemizdeki halkların haklarını ve demokrasiyi savunan ve haksızlıklara direndiği için siyasi tutsak olan tüm dostlara yoldaşlara ve canlara selam olsun.
Ve hepimizin evladı ölümsüz oğlumuz Deniz’imizin dediği gibi:
“Aşırı solcudur Aşk.
Bu yüzden insanların sol yanını hedef alır.
Ve aşk bu kadar solcuyken içinden sağ çıkmak imkânsızdır.”
DENİZ GEZMİŞ
SEVGİLİ Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar,
12 EYLÜL FAŞİZMİ BENİ 1402 SAYILI HUKUSUZ KANUNLA ÖĞRETMENLİKTEN ATTI.
Oysa ben hep öğretmen kaldım.
En başta faşist, sömürü ve soygun düzenine hep karşı durdum.
Halkın yanında, emekçilerden yana, yoksul bırakılan ve mağdur edilen tüm insanlardan yana tavır koydum.
Konuştum, anlattım ve her ortamda yazarak direndim.
Ezilen kadınlardan ve geleceği ellerinden alınan gençlerimizden ve masum çocuklarımızdan yana her türlü faturayı ödeyerek mücadele ettim.
Çünkü ben Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden, devrimlerinin koruyucusu, geleceğe ışık tutan, yön veren ve “Yurtta ve Cihanda sulh” diyen öğretisinin gerçek bir savunucusu olarak mücadele ediyorum.
Yazarak anlatmaya çalışıyorum.
Çünkü ben 12 Eylül Faşist paşalarının değil bu halkın, sömürüye, haksız ve hukuksuzluğa karşı duran herkesin öğretmeni olmayı seçtim.
Eğilip bükülmedim ve menfaat peşinde koşmadım.
Halkımızın bölünüp parçalanıp biat eden, sinen ve korkudan susan konuma sokulmasına asla onay verenlerden, destekleyenlerden olmadım.
Çünkü ben Atamızın yolunda ölene kadar öğretmen kalmaya ant içmiş öğretmenlerdenim.
Onurlu, namuslu, halkı için ve geleceğimiz olan çocuklarımızın çağdaş, laik ve birere yurtsever olarak yetişmesine katkı koyan tüm öğretmenlerimiz değeli ve kıymetlidir.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY.
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ