“Toplumda Sosyal Çürüme”

  • 22 Temmuz 2025
“Toplumda Sosyal Çürüme”

Bursa Vatan Medya Gurubu yazarı Hayrettin Bulut’un “Toplumda Sosyal Çürüme” başlıklı köşe yazısı, günümüz toplumlarının yaşadığı değer erozyonuna dikkat çeken, anlamlı ve uyarıcı bir metin. Yazıda, geleneksel toplum yapısının temelini oluşturan empati, saygı, sevgi ve paylaşma gibi insani değerlerin yerini giderek bencillik, bireyselleşme ve ilgisizlik gibi olumsuz eğilimlerin aldığı vurgulanıyor.

Öne çıkan bazı temalar:

  • Toplumsal Bağların Zayıflaması: Eskiden mahalle kültürünün güçlü olduğu, insanların birbirine sahip çıktığı bir sosyal yapıdan, bugün yalnızlaşmış ve kendi çıkarlarına odaklanan bireylerin toplumuna geçildiği ifade ediliyor.

    REKLAM ALANI
  • Bireyselleşmenin Yanlış Yorumu: Yazara göre bireysellik, sağlıklı bir özgürlük anlayışından ziyade toplumsal sorumluluktan kaçan bir bencilliğe dönüşmüş durumda.

  • Değerlerin Erozyonu: Saygı, empati, dayanışma gibi değerlerin gerilemesi; güvensizlik ve sosyal dokunun bozulması gibi sonuçlar doğuruyor.

  • Çözüm Önerisi: Bu sürecin durdurulması için bireylerin sadece kendileri için değil, başkaları için de sorumluluk hissetmeleri gerektiği vurgulanıyor. Empati, sevgi ve güler yüz, sosyal çürümenin panzehiri olarak sunuluyor.

Yazının sonundaki şu cümle ise mesajı özetliyor:

“Bir kadın gülümserse dünya değişir, haydi insanlık gülümse, dünyamızı değiştir.”

Bu yazı, toplumsal değerlere sahip çıkmanın ve birey olmanın ötesinde insan olmanın sorumluluğunu hatırlatan etkileyici bir çağrı niteliğinde.

İşte o yazı…

TOPLUMDA SOSYAL ÇÜRÜME

Toplumlar kültürleriyle ve gelenek, görenekleri yle yaşar. Bu fırekans tan çıktık tan sonra sosyal çürüme hastalığı baş gösterir.

Bunun yolu saygı, sevgi, anlayış ve empati den geçer güler yüzlü insanlara ihtiyacımız var.

Günümüz toplumlarında giderek artan bireyselleşme, sağlıklı bir özgürlük anlayışından çok, tehlikeli bir bencilliğe dönüşmektedir. İnsanlar artık yalnızca kendi çıkarlarını, kendi mutluluklarını ve kendi rahatlarını ön planda tutmakta; çevresindekileri, toplumun ortak değerlerini ve dayanışma kültürünü geri plana itmektedir. Bu durum, zamanla toplumda saygı, sevgi ve empati gibi insani değerlerin yok olmasına neden olmaktadır.

Eskiden bir mahallenin çocuğu, herkesin çocuğuydu; yaşlı bir komşunun yükü, tüm sokağın sorumluluğuydu. Şimdi ise herkes sadece kendi kapısının önünü süpürmekte, hatta çoğu zaman ona bile zahmet etmektedir. İnsanlar karşısındakinin derdini değil, kendi çıkarına olanı görmekte; paylaşmak, dayanışmak ve birlikte yaşamanın anlamı giderek silinmektedir. Bu bencil tutumlar, toplumsal bağları gevşetmekte, güveni zedelemekte ve sosyal dokuyu çürütmektedir.

Bencillik arttıkça, insanlar arasındaki mesafe de artar. Sevgi yerini çıkar ilişkilerine, saygı yerini tahammülsüzlüğe bırakır. Toplum; güvenin, dayanışmanın, ortak sorumluluğun yokluğunda sadece yan yana yaşayan ama birbirinden habersiz bireyler topluluğuna dönüşür. Bu da sosyal çürümenin en açık göstergesidir.

Toplumun yeniden ayağa kalkması, bireylerin sadece kendileri için değil, birlikte yaşadıkları insanlar için de sorumluluk hissetmesiyle mümkündür. Empati, paylaşma, saygı ve sevgi gibi değerlerin yeniden canlandırılması, bencilliğin panzehiridir. Aksi halde, sadece bireyin değil, tüm toplumun geleceği tehlikeye girer.

Ve sosyal çürüme çağımızın hastalığı.

Bir kadın gülümser se dünya değişir, haydi insanlık gülümse dünyamızı değiştir.

Hayrettin Bulut

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ