Zirvede Haber

GEÇEK DOSTLAR MEVKİ MAKAM İÇİN SEVİLMEZ. ONLAR SEVGİYİ SAYGIYI HAK EDENLERDİR.

GEÇEK DOSTLAR MEVKİ MAKAM İÇİN SEVİLMEZ. ONLAR SEVGİYİ SAYGIYI HAK EDENLERDİR.

Sol siyasette iz bırakan geçmiş dönem Parti Meclis Üyesi Güler Buğday dostluk üzerine yazdığı yazıda;

Siyaset çok zor, yorucu, yıpratıcı, hatta kişisel beklentisiz ve toplumun halkların sorunlarına çare bulmak için yaparsanız tüketen ve can yakan bir kurumdur.
Bu nedenle çoğunlukla yanlış bir değerlendirme ile “siyasette vefa ve dostluk yoktur…” denir.
Bu söz tümden doğru olmadığı gibi tümden yanlışta değildir.
Çünkü siyaset çoğunlukla hırs ve iddia ile yapılır yani “ben ve ego” egemen olabilir.
Siyasette herkes etkin ve yetkin olmak ister.
Siyaset arenasında çoğunluğun hayali en kestirme yoldan milletvekili olmaktır.
Ancak okumak, araştırmak, analiz yapabilme kapasitesini geliştirmek, ülkeyi, bölgeleri ve halkların sorunlarına gerçekçi çözüm üretmekle uğraşmaktan çok kolay yoldan başarı elde etmek isterler.
Bunun için özellikle kitle partilerinde para, güç, feodal ilişkiler, düzenle uyumlu sendikalar, amacından çıkarılmış sivil toplum, inançlar, mezhep ve yozlaştırılan din ve yok sayılan evrensel değerlerin yanında dostluklarda istismar edilebilir.
İşte bu zorlu arenada ben hiç ara vermeden 13 yaşımdan buyana siyasetin içinde yaşadım.
İnanılmaz kalitede dostluklar, kardeşlikler ve ömürlük yoldaşlıkları gördüm.
Bunun yanında evimden ve iş yerimden çıkmayan, asla karşılık beklemeden her türlü yardımı yapıp desteği verdiğim vefasız hatta saygısız ve hadsizleri de görüp tanıdım.
Velhasıl ben artık Güre’de yalnız yaşıyorum. Sevdiğim dostlarım gelincede mutlu oluyorum.
Sitemiz denize sıfır konumda önü açık, bakir ve bozulmamış konumu, benim evin balkonunun da denizi cepheden görmesi ve üç tarafından açık olmasından olayı kaptan köşkü olarak nitelenmesine sebep oluyor.
Özellikle gece karşı kıyılardaki ışıkların inanılmaz bir güzellik yaratmasını, sahilde oturup çay içmenin keyfini yaşayanlar çok iyi bilirler!!!!!
Bu aylarda adeta okullar açıldığı içiğn sayılı insanın yaşadığı ve oldukça sakin ve sesiz konumdaki sitemize ve bana iki çok değerli dostum konuk oldular.
Geçen dönem milletvekillerimiz olan ve asla yerleri doldurulamayan Prof. Yüksel Özkan ve halklara en güzel dokunan evimin küçük oğlu Eczacı Erkan Aydın birlikte geldiler.
Gülter Özkan, çalıştığı için Nadire Aydın’da Melis’le birlikte İstanbul’da oldukları için gelemediler ama eşleri bana onların sevgilerini ve selamlarını getirdiler.
Ben siyasette ve yaşamda kaprisleri, kıskançlıkları, emeğe saygısız ve toplumsal olaylara duyarsızlıkları ile eşlerine yük olan, zül olan, sıkıntı yaratan; gösteriş ve şatafat düşkünü olanlara sadece acır ve üzülürüm!!!!
Çünkü evinde huzuru olamayanın; eşlerin dayanışma ve anlayış içinde olmamasının başarıyı etkilediğini düşünürüm.
Yüksel Özkan ve Erkan Aydın bu nedenle çok şanslı ve başarılarında eşlerinin de payı büyüktür.
Bu arada mütevazilik yapmadan Güler Buğdayı tanımayanlara siyasetin dışındaki yönünü anlatayım.
Benim yardımcım yoktur.
Kırık belle, hatta tıkanan nefesimle birçok sağlık sorunuma karşın evimi ben temizlerim.
Ayağım 3,5 alçıdayken bile hiç kimseye yemek yaptırmamıştım.
Hatta o konumda içli köfte, baklava bile yapınca herkesi çok şaşırtmıştım.
Velhasıl 2 Can Dost beni özlemiş ve bana gelmeye karar vermişlerdi.
Hiç mütevazı olmadan söyleyeyim yazılarım kadar yemeklerimde başarılıdır.
Ayrıca ben Atatürk’ümüzün devrimleri kadar sanata ve sofra adabına ve kültürüne de hayranımdır.
Ayrıca ülkemin tüm yörelerinin yemeklerini, mezelerini yapmak en büyük hobimdir.
Unutulup kaybolmasına asla gönlüm razı olmaz.
Birçoğu ciddi emek isteyen bu zor yemekleri yapmak istemeyen ve dışarıda yemeği modernlik (!) sanan tembel insanları da sevmiyorum.
Her ne kadar Erkan Aydın sofrada resim konmasını çok istemese de ben koyarım.
Çünkü ben ne marka kıyafet alırım nede lüks yaşarım.
Takı takmam.
Kuaför masrafım yoktur çünkü iki ayda bir defa erkek berberinde saçımı kestiririm.
Hatta 5 sendir Güre’de tayt, atlet ve bir iki tişörtle yazı geçiriyorum.
Onun için ben gereksiz eleştiri yapanlara çok kızar ve soframı eleştirmelerini de kabul etmem.
Emeğime saygı ve dostlarım için hazırladıklarımın sevgi ve saygı ürünü olduğunu anlamalarını isterim.
Velhasıl çok yoruldum ama güzel bir sofra etrafında denizden ve Kazdağılarından gelen rüzgârın huzurunda dostlarımla buluştuk.
Yalana, riyaya gerek yok hatır bile sormadan sadece siyaset konuştuk ara sırada yemeklerle ilgili sohbet ettik.
Gece dönecekleri için sadece birer duble rakı- balık adeti bozulmasın diye içebildiler.
Samimiyetime inanın bu iki güzel arkadaşımın ve dostumun mademki genel merkez yoklamasıyla aday belirlendi listelerde olmaması gerçekten eksiklik, haksızlık ve Bursa’ya ve CHP’ye ihanet düzeyinde olmuştur.
Tek teselli zorda olsa seçilemeyeceğini sanarak 3. Sıraya koydukları Toprak Adam Orhan Sarıbal’ın kendi emeği ile zoru başarıp seçilmiş olmasıdır.
Son aylarda gerek genel merkez düzeyinde, gerekse Bursa özelindeki seçimlerde yaşadığımız çirkinlikler, avamlıklar, saygısızlıklar ve saldırganlıklar beni çok üzmüş ve herkes gibi “Yeter artık… Yeter” deme noktasına getirmişti.
Ancak daha öncede yazmıştım CHP bir ANKA KUŞUDUR.
Asla yok edilemez külerinden bile yeniden doğar.
Asla tükenmez ve ülkeyi karanlığa, faşistlere, soygunculara, siyasal İslam’ın bağnazlığındaki tarikat ve cemaatlerinede teslim etmez.
Ve bizler, sol/sosyal demokratlar, tüm solcular, ilericiler ve çağdaş demokrasiden vazgeçmeyen, laik, sosyal hukuk devleti anlayışından ödün vermeyecek olanlar ölmeden “BİTTİ” demeden bitmez.
Sevgili Yüksel Özkan ve Erkan Aydın, iyiki geldiniz ve bana yeniden moral ve güç verdiniz.
Giderken saygı ile el öpmenizde çok güzeldi.
Onun için diyorum ki gerçek dostlar mevki, makam için sevilmezler.
İyi insan, saygılı ve vefalı insan ve kendilerine güvenleri olan halklara ve partimize yaralı insanlar oldukları için sevilirler.
Yüksel Özkan ve Erkan Aydın her koşulda CHP’nin değer vermesi ve yaralanması gereken bilgili, donanımlı, çalışkan ve etkin insanlardır.
Benimde sevip, sayıp güvendiğim insanlardır.
Tekrar hoş geldiler sefalar getirdiler…
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
Erkan Aydın; Sevgili Güler Ablacığım;
Siyasetteki vefanın değeri son dönemde yeniden anlaşıldı.
Vefalı olan başarı sahnesinde yerini alırken;
Vefayı unutan/kaybeden/ görmezden gelen gün geldi, yüksek bastıkları merdivenlerden tek tek indi.
Vefa insanoğlunun en büyük onuru olsa gerek…
Sihirli sözcüklerinle yine bize
YOL GÖSTERDİN
Sözlerinle, cümlelerinle yine bize
UMUT OLDUN.
Tarihsel birikin ve bakış açınla yine bize
BELLEK OLDUN.
Her şey için şükranlarımızı borç biliyoruz…Sevgilerle…
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ