Zirvede Haber

Ahmet Koçak Yazdı; SİYASETİN NABZI ŞAHİNBEY DÖNER’DE ATTI (1)

Ahmet Koçak Yazdı; SİYASETİN NABZI ŞAHİNBEY DÖNER’DE ATTI (1)

Köşe yazarımız eğitimci Ahmet Koçak’ın derlediği yazıda;

“Şahinbey Döner Zeki Müren salonundayız… Gramofondaki taş plakta Zeki Müren ‘Şimdi Uzaklardasın’ şarkısını söylüyor. Salon bize tahsis edilmiş. Alev alev yanan şömineye elimi uzatıp ısıtmaya çalışıyorum sıcaklık gelmiyor. Elektrikle çalışıyor, görsel güzellik versin diye yapılmış.

Toplantı için -asgari ücretten az olan maaşımla- lacivert bir takım elbise ve eflatun bir gömlek almıştım. Üzerine de eski kravatlardan birini takmıştım. Arabamla, Necati Çelik, Zeki Baştürk ve Ahmet İlbaş’ı alıp toplantıya getirmiştim. Yolda gelirken Zeki Bey: “Şoförümüz de bu gün çok şık!” diye bana takılmış, diğer arkadaşlarda kıyafetimle eğlenmişlerdi.

Vefasız şöminenin yanından ayrılıp, masadaki arkadaşların yanına oturdum. Zeki Bey: “Arkadaşlar şoförler de mi bizimle aynı masada yemek yiyecek? “diye sorunca çok şaşırdım: “Abovv!” dedim, devam ettim: “Yapmayın arkadaşlar beni kuytu bir kapı arkasında yemeğini tıkındırıp, arabanın yanında bekletmeyeceksiniz değil mi?” diyerek itiraz ettim. “Ye kürküm ye” sözü bizim olayımızda ters tepmiş gibi gözüküyordu. “Neden böyle giyindiğimi salonda kalabilirsem açıklayacağım” dedim.

Katılımcılar yerlerini aldılar. Ev sahibimiz Şahin Bey, büyük masanın (benim hep oturmak istediğim) başköşesine oturdu. “Hoş geldiniz!” dedikten sonra, “kendimizi tanıtalım isterseniz arkadaşlar” diyerek sağ yanında oturan; hemşerisi, emekli matematik öğretmeni Hayfi Arslan’a söz verdi. Hayfi Bey: “Çocukken okumayı çok istiyordum. Babam: “ Okuyanlar hep komünist oluyor. Okuyup da komünist mi olacaksın?” diye beni okutmak istemedi. Israrlarıma dayanamayıp –dinini diyanetini öğrensin bari diye– beni imam hatip okuluna yazdırdı. Liseden sonra üniversiteye devam ettim. Babam haklı çıkmış,  hakikaten solcu olmuştum. CHP’de siyaset yapıyor, parti içinde yaşanan sorunları çözmek için, birlik beraberliği sağlamak için çalışmaya devam ediyorum. Böylesine güzel bir toplulukta bulunmaktan mutluyum.” diyerek kendini tanıttı.

Yanında oturan Zeki Baştürk: “Sanıyorum beni herkes tanıyordur ama ben yine de kendimi tanıtayım.” dedi kısaca kendisini tanıttı. Şahin Bey: “Arkadaşlar toplantımıza bir başkan seçelim isterseniz” deyip, Zeki Beye doğru baktı. Onun ardından tüm gözler (ben hariç)  Zeki Baştürk’e döndü. Bakışlarla başkan seçilince Şahin Bey başköşeyi yeni başkana devredip onun yerine oturdu.

Bu durumu kıskandım tabii. Duramadım: “Yüce Rabbim Zeki Baştürk’ü hep başkan olsun diye yaratmış. ‘Süleyman hep Başbakan’ şarkısındaki gibi Zeki Baştürk hep başkan” diye yine kıskançlığımı açık ettim. Bana dönerek: “Biliyorum benim yerimde hep gözün var. İşte beni devirmek için sana bir fırsat daha çıktı.” diye yanıtladı çiçeği burnunda başkan. Böylece benim için yeni bir mücadele daha başlamış oldu. (Nasıl ki; CHP yirmi yıldır şimdiki hükümeti indirip hükümet olamadıysa ben de on beş yıldır Zeki Baştürk’ü indirip başkan olamadım. 2023 yılından CHP’de ben de ümitliyiz. Ayrıca bu yıl Lozan’ın gizli maddeleri de iptal olacak, madenlerimizi de çıkaracağız. Bu yıl hepimiz için güzel bir yıl olacak. Her şey çok güzel olacak!)

Evet, Süleyman Bey kendinizi tanıtır mısınız? “diye sözü Süleyman Ayyılmaz’a verdi başkanımız. Süleyman Bey:

Geçen dönem CHP’ den milletvekili adayıydım. Seçilemeyince geri görevime döndüm. Halen kamu kurumundaki görevime devam ediyorum. Birçok sendikada görev yaptım hala da devam ediyorum. Ben örgütlülüğe çok önem veririm. Bu topluluğu da örgütlü bir yapı olarak gördüğüm için aranıza katıldım.” dedi.  Sırayla herkes kendini tanıttı;

 Osman Akyürek (Livanespor yönetim kurulu başkanı.  CHP Yıldırım eski yönetim kurulu üyesi, Ceylan Hastanesi Müdürü),

Gürsel Peker (Geçen dönem CHP il başkan yardımcısı. Halen aktif siyasetin içindedir),

Muhittin Güneş (CHP üyesi, kendi mahallesinde partisi için çalışır),

Yahya Alkan (Emekli öğretmen. Geçen dönem CHP yıldırım başkan yardımcısı idi. Ülkenin gidişatından memnun olmayıp “bir şey yapmalı” diyenlerden

Hayrettin Kuzgun (İş insanı. Tekstilci.  Yaz, kış takım elbiseli ve kravatlı. CHP eski yönetim kurulu üyesi. Yönetimden istifa edişiyle ilgili bilgiler verdi.)

Ahmet İlbaş da kendisini kısaca tanıtınca söz sırası bana geldi. “Ahmet İlbaş hemşerim olur. Onun kalan zamanını da hemşerisi olarak bana düşer.” dedikten sonra kendimi tanıttım. Ardından: “Toplantıya takım elbise ve kravatla gelince, şoför sayılmak istendim. Az daha aranızda olamayacak, arabanın yanında toplantının bitmesini bekleyecektim. Üzerimdeki pahalı takım elbiseyi ve gömleği bu toplantı için özel olarak aldım. Nedeni de (Hayrettin Kuzgun’u elimle göstererek); her toplantıya şekilde görüldüğü gibi şık bir kıyafetle gelir, resim çekindiğimizde -gündelik giysilerimizle geldiğimiz için- yanında sığırtmaç gibi kalırdık. Bu kez ben de “resimlerde şık görüneyim” diye bu fedakârlığı yaptım.” dedim. Sonra Hayrettin Beyle yan yana gelip birlikte resim çektirdik. Kendisi dışında şık bir katılımcının olması hoşuna gitmemiş olmalı ki; sözlerime tüm salon kahkahalarla güldüğü halde kendisi hafif gülümseyerek geçiştirdi.(Devamı yarın)

ahmet.kocak16@hotmail.com”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ