Zirvede Haber

KİMLER YERLİ VE MİLLİ?

KİMLER YERLİ VE MİLLİ?

Eğitimci Yazar Zeki Baştürk’ten yine enfes gündeme dair bir yazı; “Eski yapım bir film. Yapımı eski ama içeriği ve iletisi hiç değişmiyor. Adı : Hekim, İbn-i Sina. Molla sınıfının iktidarla olan ilişkilerinde düşman ile işbirliği ve bilime bakış açısı anlatılıyor. İsfahan kuşatmasında düşman ile işbirliği yapıyorlar. Kendi krallarının bilim insanlarına ve bilime bakışına muhalefet edip Selçuklu ile işbirliği yapıyorlar.

Filmin konusu bize hiç de yabancı gelmiyor. Ulusal bağımsızlık savaşımızda mollaların, softaların, ulemanın, din adamlarının emperyalist işgalciler ile nasıl işbirliği yaptıklarını unutabilir miyiz? Kentlerin kapılarını Yunanlı’ya, Fransız’a , İngiliz’e açtıklarını okumadık mı kitaplarda. Konaklarını, evlerini işgalci komutanlara sunmadılar mı? Emperyalizme direnen Kuva_yı Milliye güçlerini ihbar etmediler mi? Arkadan darbe vurmadılar mı? Yurtsever insanları taşlamadılar mı?

Demek ki neymiş : Dinci mollalar, ulema sınıfı, softalar genel karakter olarak işbirlikçi oluyorlar. Milli ve yerli olma hikayesi sadece bir makyaj. Suçlarının üstünü örtmek. Güneş balçıkla sıvanmıyor ki.

Son günlerde iktidar tarafından sürekli dile getiriliyor : Yerli ve milli olmak. Muhalefeti yerli ve milli olmamakla suçluyorlar. Üniversitelerimiz içinde ilk sırada yer alan Boğaziçi üniversitesi de en yetkili ağızdan payını aldı. Yerli ve milli olmamakla suçlanarak gerekli ders verildi ve uyarılar yapıldı. Her alanda uzman , her alanda bilgili tek yetkilinin Boğaziçi’ndeki bu konuşması yukarıdaki filmi anımsattı bana. Bir arkadaşımın sayfasından alıntı yaptım.

Yurdumuzda her ilde bir üniversite var. Adı üniversite ama lise kadar düzeyli eğitim verilmiyor bu okullarda. Üniversite bile olamamış okullarımızda yerli ve milli olmak ne anlam taşır? Bir önemi ve değeri var mıdır ki.

Değerli bilim insanı Prof. Dr. Yusuf ÇOTUKSÖKEN , bu konuyu sayfasında tartışmaya açmış.
‘’Üniversitelerin “milli” ve “yerli” olup olmadığını tartışmaya geçmeden önce şu konudaki görüşlerimizi güncelleyelim:
“Bir üniversiteyi üniversite yapan şey(ler) ne(ler)dir?”

Biz de bu sorunun yanıtını aramaya çalışalım.
1. Üniversitelerimiz , akla ve bilime dayalı eğitim yapıyorlar mı?
2. Çağdaş eğitimin gereklerini (demokratik, laik , bilmsel eğitim)yerine getirebiliyorlar mı?
3. Ezber eğitim vermek yerine soran, sorgulayan, araştıran öğrenci yetiştiriyorlar mı?
4. Akademik kadroları sadakata göre değil liyakata göre oluşturuluyor mu? Kendi yöneticilerini kendileri seçebiliyorlar mı?
5. Halktan kopuk değil ülkenin ve halkın sorunlarına duyarlılar mı; iktidarların yanlış uygulamalarına tepki koyabiliyorlar mı?
6. Öğretim üyeleri uluslararası alanda geçerliliği olan makaleler yayınlıyorlar mı ?Bunlar alıntı , çalıntı ya da kes-yapıştır değil gerçek birer araştırma ürünü olmalı.
7. Ülkemizi kalkındıracak, halkımızı refaha ulaştıracak buluşlar yapıyorlar mı?

Soruları çoğaltmak olası ama bu kadarı bile yeterli. Bunlardan bir tekine bile olumlu yanıt vermek olası değil.Kendi yöneticilerini seçemeyen, kendi kontenjanlarını belirleme yetkisi olmayan, uluslar arası literatüre girecek makale yazamayan akademisyenlere sahip olan; halkının hiçbir sorununa çare üretmeyen okula üniversite denebilir mi? Ülkemizin ilk sırasında yer alan Boğaziçi Üniversitesi bile uluslarası üniversiteler sıralamasında kendine ancak 190. Sırada yer bulabiliyor.

İktidarın bu konuda hiç payı yok mu? Diploması bile şaibeli birinin üniversitelere ayar vermeye kalkması , onları azarlaması sadece bir dayılanmaktır. Hiçbir anlam ve değer taşımamaktadır.
Sizlerin görüşüne bırakıyorum . Önemli olan üniversite olabilmek mi yoksa yerli ve milli olmak mı? Hele de genlerinde işbirlikçi ruhu taşıyanların ; hiçbir zaman yerli ve milli olmayan, olmayacakların bu konuyu sürekli gündemde tutmaları hiç de inandırıcı olmuyor. Yerel olmak, ulusal olmak yurtseverlere, demokratlara özgüdür.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Efsun gonul sahin dedi ki:

    Harika bir makale ve yine ders niteliğinde bir alinti.
    Şimdilerde de arazilerimiz peşkeş çekiliyor; Boğazlarımız iki sıralı satışa sunuluyor.o cok sevdikleri osmanlı eserlerini uc kuruşa pazarlıyorlar. Okuyup iyice özümsemek gerek bu tür yazımları. Tesekkurler dostlar

BİR YORUM YAZ