“Artık Yeter! Sağlıkçıların Canı Yanıyor!”

  • 18 Ağustos 2025
“Artık Yeter! Sağlıkçıların Canı Yanıyor!”

Türk Sağlık-Sen Bursa Şube Başkanı Sabit Karabayır’dan Sert Tepki: “18 Ağustos’ta Alanlardayız!”

18 Ağustos Pazartesi günü, Türk Sağlık-Sen Bursa Şube olarak, yıllardır görmezden gelinen taleplerimizi, insanca yaşama hakkımızı ve mesleki onurumuzu haykırmak için iş bırakıyoruz!

Sabah 10.30’da Yıldırım Kalp Hastanesi önünde gerçekleştireceğimiz basın açıklamamızla, bıçak kemiği değil, iliklerini parçalayan bu adaletsizliğe karşı tüm sağlık çalışanlarının sesini yükselteceğiz!

REKLAM ALANI

Sabit Karabayır, sağlık çalışanlarının yaşadığı ağır tabloyu şu sözlerle sert şekilde eleştirdi:

“Artık bıktık! Her gün ölümle burun buruna çalışan, nöbet üstüne nöbet tutan sağlıkçılar, açlık sınırının altında eziliyor!
Yapılan zamlar, sadaka niteliğindedir! Ne ev geçindirmeye, ne fatura ödemeye, ne de insan gibi yaşamaya yetiyor!
Bu düzen sağlıkçıyı tüketiyor!
Sağlık emekçisini yok sayan, onurunu hiçe sayan, emeğini görmezden gelen bu anlayışı asla kabul etmiyoruz!”

Karabayır, sağlıkta yaşanan çöküşü açıkça dile getirerek devam etti:

“İktidar, enflasyon oyunlarıyla gerçeği örtmeye çalışıyor. Ama biz bu yalanı yutmuyoruz! Biz bu sefalet düzenine razı değiliz!

Sağlık çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları gasp ediliyor! Yaşama koşullarımız tehlike altında! Artık dayanacak gücümüz kalmadı!”

Karabayır son olarak net bir mesaj verdi:

“Biz sustukça onlar keyif sürdü. Ama artık susmuyoruz!
18 Ağustos’ta emeğimiz, onurumuz ve geleceğimiz için iş bırakıyoruz!
Bu mücadele sadece bizim değil, sağlık hizmeti alan herkesin mücadelesidir!”

Tüm sağlık çalışanlarını ve vatandaşlarımızı dayanışmaya ve sesimize ortak olmaya çağırıyoruz.
Çünkü biz yaşatırsak, yaşar bu ülke!

Karabayır;

Bugün burada yalnızca kendi geleceğimiz için değil, 4 milyon kamu çalışanı, 2,5 milyon emekli ve aileleriyle birlikte 25 milyon insanımızın onurlu bir yaşam mücadelesi için toplandık.

Bizler, emeğin, alın terinin ve kamu hizmetinin temsilcileriyiz.

Hak aramak için buradayız, hakkımızı almak için buradayız, adalet için buradayız!

Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde kamu işveren tarafı bize ne teklif etti?

2026 yılı için %10+6, 2027 yılı için %4+4… bu teklife şaka gibi Cuma günü 1000 TL taban aylığa zam eklemişlerdir.

Soruyorum sizlere: Bu oranlar, bu zam mutfakta kaynayan tencerenin derdine derman olur mu?

Çarşıda, pazarda, markette hızla artan fiyatlara karşı bir anlam ifade eder mi?

Kiraların maaşları aştığı bir ülkede memura, emekliye nefes aldırır mı?

Elbetteki Hayır! Bu nedenle biz de bu teklife hayır diyoruz!

Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur, ne de yarasına merhem!

Bu teklif, milyonların alın terini yok sayan bir tekliftir.

O yüzden biz bu teklifi reddettik, bugün de meydanlarda yüksek sesle reddediyoruz!

Ekonomik gerçekler ortada…

Akaryakıta gelen zamlar, vergilerdeki ve cezalardaki artışlar, markette, pazarda uçan fiyatlar, zorunlu tüketim mallarındaki fahiş artışlar… Hepsi açıklanan enflasyonun çok üzerinde.

Kiralar, memur maaşlarını ezip geçmiş durumda.

Büyükşehirlerde ve kıyı bölgelerinde memur barınamıyor, görev yerleri boş kalıyor.

Çünkü maaş ile kira yarışılamaz hale geldi!

Bir gerçeğin altını özellikle çiziyoruz:

Memur ve emekli maaşları bugün insanca yaşamaya yetmiyor.

Maaşlar, her ay eriyor.

Emeklilerimiz temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.

İlave ek ödeme emekli maaşlarına yansıtılmazsa, bu mağduriyet önümüzdeki iki yılda daha da derinleşecek.

Yoksulluk, hem çalışanın hem de emeklinin kaçınılmaz kaderi haline gelecek.

Kamuda aynı işi yapan, benzer eğitim düzeyine sahip ama farklı statüdeki çalışanlar arasında uçurumlar var.

Getirilen bu teklif, bu adaletsizliği gidermiyor.

Soruyoruz:

Bu mudur adalet?

Bu mudur çalışma barışı?

Biz adalet istiyoruz!

Biz hakkaniyet istiyoruz!

Biz;

Sağlığımızı korumak için gece gündüz fedakârca çalışan sağlık personelimizin,

Devletin şefkat eli sosyal hizmet personelimizin hakkını istiyoruz.

Pandemide hepimiz kahramandık, unutulduk. O zaman balkonlardan alkışlandık bugün ise görmezden geliniyoruz. Bunu kabul etmiyoruz.

Maaşa makul zam, taban ve teşvik ek ödemelerine ekonomimize anlam katacak bir iyileştirme talep ediyoruz.

Giyim yardımından nöbet ücretine kadar tüm ödemelerin günümüz şartlarına uygun olmasını talep ediyoruz.

Sözleşmeliye kadro istiyor; 3+1 zulmü sona ersin diyoruz.

Atama ve nakil yönetmelikleri ile parçalanan aileler birleşsin, üniversitelerde görev yapanlar ailelerine kavuşsun diyoruz.

Yönetmeliklerle mağdur edilen aile hekimliği çalışanlarımızın sorunları çözülsün istiyoruz.

Ali ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çalışanlarının hakkı olan sosyal hizmet tazminatının verilmesini talep ediyoruz.

Ay sonunda ne kadar maaş alacağımızı bilmek istiyor, tek kalem maaş talep ediyoruz.

Kaygısız, huzurlu, güvenli bir çalışma hayatına kavuşmasını istiyoruz.

emeğimizin değerini ölçemezler ama hakkımızı da talep ediyoruz.

Biz, Türk ve Türkiye Yüzyılı misyonuna yakışan bir kamu düzeni istiyoruz.

Bu yüzden 2026 yılı için %88,6, 2027 yılı için %45,2 oranında zam talebimizi masaya koyduk.

Ama bize gelen, hayattan kopuk, enflasyon hedefine sıkışmış, masa başında hesaplanmış bir teklif oldu.

Aile Yılı’ndayız… Peki aileyi destekleyecek tek bir düzenleme var mı?

Reel artış istedik… Refah payı var mı?

Geçmiş kayıplarımızın telafisini talep ettik… Telafi var mı?

3600 ek gösterge sözü verildi… Çözüm var mı?

Vergide adalet dedik… Yük hafifledi mi?

Emekliye iyileştirme istedik… Karşılık var mı?

Bayram ikramiyesi dedik… Duyan var mı?

Yardımcı hizmetlilerin sorunları çözülsün dedik… Gören var mı?

Bugün ülke genelinde iş bırakma eylemindeyiz!

Hizmet üretmiyor, üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz.

Bizler; her gün canla başla, fedakârca görevini eksiksiz yerine getiren, memleketin dört bir yanında devletini onurla temsil eden kamu çalışanlarıyız.

Ancak bu ülkenin yükünü sırtlayan memurlar, hak ettiği ücreti alamıyor!

Emeğimizin karşılığını alamadığımız için buradayız, hakkımızı almak için buradayız!

O halde buradan açık ve net söylüyoruz:

Kamu işvereni, gerçekleşen enflasyonu, büyüme oranlarını, refah payını, artan yaşam maliyetlerini ve geçmiş kayıplarımızı dikkate alarak yeni, gerçekçi ve kabul edilebilir bir teklif getirmelidir.

Bunu yapmazsanız, önümüzdeki iki yılda memur ve emekliler geçinme acziyetine düşecek, ülkemizin en nitelikli insan gücü çaresizlik içinde bırakılacaktır.

Kira yardımı, eş-çocuk yardımı, ısınma, ulaşım ve yemek ücreti gibi sosyal haklarda somut adımlar atılmalıdır.

Maaşlar, hayali tahminlere göre değil; markette, pazarda, kirada yaşadığımız gerçeğe göre belirlenmelidir!

Bize masa başı rakam değil, alın terimizin karşılığı olan rakam gerekiyor!

Bu sadece memurun değil, tüm milletin mücadelesidir!

Biz buradayız…

Ve hakkımızı almakta kararlıyız.

Ülkemizin dört bir yanında, aldığımız karara uyarak memurun gücünü hatırlatan, hakkı ve alın teri için omuz omuza mücadelemize destek veren tüm kamu çalışanlarına; yaptığımız bu anlamlı eyleme sabır ve anlayış gösteren, bize yürekten destek olan vatandaşlarımıza en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Mücadelemiz sizin mücadelenizdir, kazandığımız her hak hepimizin ortak zaferi olacaktır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ