Afife Jale: Perdelerin Ardında Bir Direnişin Hikâyesi

  • 17 Ağustos 2025
Afife Jale: Perdelerin Ardında Bir Direnişin Hikâyesi

Ahmet Koçak – Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazısı

Türk tiyatrosunun öncü ismi, sahnenin cesur kadını Afife Jale, yalnızca bir sanatçının değil, aynı zamanda bir direnişin ve özgürlük mücadelesinin de adıdır. 1902 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Afife, dönemin geleneksel ve baskıcı aile yapısına, kadınların sosyal yaşamdaki yok sayılışına karşı çığlık atan bir ismin simgesidir.

Henüz 12 yaşında iken, ailesinin baskısıyla kara çarşaf giymek zorunda kalır. Oysa içinde fırtınalar kopmakta, sanata, renge, sese, sahneye doğru akan güçlü bir nehir vardır. Ne çarşaf, ne baba otoritesi, ne de toplumun “kadın sahneye çıkamaz” yargısı bu nehrin yolunu kesememiştir.

REKLAM ALANI

Yüzü örtülü, hayali açık bir genç kadın…
İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde eğitim alırken, yüzü tülle örtülü çarşafıyla resim kursuna gider. Simgesel bir sahnedir bu: Bedeni örtülü ama aklı, fikri, hayali özgür… Ve o özgürlük ruhuyla Darülbedayi’nin tiyatro kursuna başvurur. 10 Kasım 1918’de, beş Müslüman kadından biri olarak kuruma kabul edilir. “Rakibe” adlı oyundaki Leyla rolüyle sınava girer ve stajyer oyunculuğa adım atar.

Ancak bu adım, yalnızca sanata değil, kadının toplum içindeki konumuna dair kurulu düzeni sorgulayan bir tokattır. Osmanlı döneminde Müslüman kadınların sahneye çıkması yasaktır. Bu yasağa rağmen cesurca tiyatro sahnesine çıkan ilk Müslüman Türk kadını olur. Onun cesareti, sonraki kuşaklara ilham verirken, sahne arkasında büyük acılar da yaşar.

Yasaklar, baskılar, sürgünler ve yalnızlık…
Afife Jale, tiyatro aşkı uğruna aile desteğini, sağlığını ve huzurunu yitirir. Oyunları polis baskınlarıyla kesilir. Gizli sahnelerde, sahte isimlerle rol alır. Kimi zaman sığınır, kimi zaman kaçmak zorunda kalır. Ama pes etmez. Çünkü onun için sahne, sadece bir meslek değil, varoluşun ta kendisidir.

Hayatı boyunca sanatın bedelini ağır ödeyen Afife Jale, sonunda hem beden hem ruh sağlığını yitirir. Lakin ardında bir devrimin tohumlarını bırakır.

Bugün Türkiye’de kadınlar sahneye çıkabiliyorsa, salonlar alkışlarla dolabiliyorsa, bunun yolu Afife Jale’nin korkusuz ayak seslerinden geçmiştir.

Afife Jale, sadece tiyatro tarihimizin değil, kadın özgürlük mücadelesinin de abidevi ismidir.
Onun hatırası, sahnelerde yankılanmaya ve özgürlük için ilham olmaya devam ediyor.

AFİFE JALE’DEN TOPUKLU EFE’YE
Afife Jale, 1902 yılında İstanbul’da doğmuş tiyatro sahnesine çıkan ilk Müslüman/Türk kadın tiyatrocu olarak tanınır. On iki yaşına bastığında aile baskısıyla çarşaf giymesi istenir. Önce kabul etmez ama baskıcı ve bağnaz bir yapıda olan babasından dolayı giymek zorunda kalır. İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde eğitim görür. Yüzü tülle örtülü kara çarşafı ile resim kursuna gider. Darülbedayi’nin açtığı tiyatro kursu sınavını kazanır ve 10 Kasım 1918’de kuruma kabul edilir. Afife Hanım, kabul edilen beş Müslüman kadından biridir. Rakibe piyesindeki Leyla rolünden sınava girerek stajyer oyuncu kadrosuna girer. Müslüman olmayan ünlü kadın tiyatrocular vardır. Onların oyunlarını izler ve gönlüne tiyatro aşkı girer. Padişahlıkla ve şeriat hukukuyla yaşanan dönemde Müslüman kadınların tiyatro yapması yasak ve kınanan bir durumdur. O, yılmaz ve tiyatrolarda rol almaya başlar. Çok yeteneklidir. 1919 yılında, Darülbedayi’de sergilenen Hüseyin Suat’ın “Yamalar” oyunu ile sahneye adım atmıştır. Tanınır ve çok sevilir. Dönemin sosyal ve kültürel baskılarına rağmen, sanat aşkıyla mücadelesini sürdüren bir öncüdür.
Asıl ismi Afife olan sanatçı, bu oyunda “Jale” takma ismini kullanmış ve daha sonraları Afife Jale adıyla anılmaya başlanmıştır.
Tiyatroda görev yaptığını öğrenen babasından ilk tokadını yer. İkinci tokadı karakolda pos bıyıklı zaptiyeden yer. Tiyatro yapması yasaklandıkça isteği artar. Sahnelerden uzak kaldıkça baş ağrıları çeker. Doktoru ağrılarını dindirmek için morfin tedavisine başlar. Kaçak göçek tiyatro oyunlarında yer almak için ısrar edince babası evlatlıktan reddeder. Yaşadıkları dayanılacak gibi değildir. Morfin bağımlısı olmuştur.
Cumhuriyet ilan edilmiş, devrimler yapılmaya başlanmıştır. Kadın erkek eşitliği, kadına seçme seçilme hakkının verilmesi erkeklerle her meslekte yer almaya başlanması Afife Hanımın önünü açmıştır.
“Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.”
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.” gibi pek çok sanatı ve sanatçıyı öven sözler söyleyen bir önder vardır. Afife Jale Cumhuriyetle birlikte özgürce; sahnelerde, turnelerde mesleğini yapar.

Aydın/Nazilli 1968 doğumlu Topuklu Efe lakabı takılan Özlem Çerçioğlu, 1988’de Selçuk Üniversitesi Makine Resim Konstrüksiyon Bölümünden mezun oldu. Üniversite öğreniminden sonra bir fabrikasında çalıştı. Fabrikanın Ceo’su Ercan Çerçioğlu ile hayatını birleştirdi.
Atatürk devrimlerinin kadınlara sağladığı olanakları sonuna kadar kullanan, Atatürk’ün kurduğu parti olan CHP’den iki dönem milletvekilliğinin ardından Aydın’dan seçilen ilk kadın belediye başkanı olur. Aydın büyükşehir olunca ilk kadın büyükşehir belediye başkanı olarak görevini sürdürürken birden bire yıllarca mücadele ettiği, mazbatasını yemek kokuları içinde bir yemekhanede verdiklerinden şikayet ettiği partiye geçme kararı aldığı duyurulur.
Türkiye şok yaşamaktadır. Rakip parti hakkında ettiği sözler televizyonlarda yayımlanmaya başlanır. O partinin bir toplantısına katıldığı görülür. Herkes mantıklı bir açıklama bekler. Parti rozeti takılır. Yaptığı kısa açıklamada şu cümleleri dikkat çeker:
“Alnım ak, başım dik. Yaşanan anti-demokratik uygulamaların yanı sıra hem benim temel prensiplerim olan hem de Aydınlılara ve aileme verdiğim dürüstlük, yasalar çerçevesinde hizmet, kamu ahlakından taviz vermeme ilkeleri nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi ile aynı yolda yürüme imkânım artık bulunmamaktadır” parti içinde yaşadığı sorunları çözememiş de neden kamuoyuyla paylaşmamış?”
Bu konuda Özgür Özel: ” ‘Aziz İhsan Aktaş ile çalışmışsın, ya içeri atıl ya gel partime katıl.’ Olay bundan ibarettir arkadaşlar. Özlem Çerçioğlu suçsuz olduğunu iddia edip bu haksızlığa karşı içeride yatan bu kadar mert adam varken bu mertliği gösterememiştir. ”Ya içeriye tıkıl ya AK Parti’ye katıl” tehdidiyle partilerine geçmeye zorlandığını” söyler ve devam eder:
“Ben yedi metrekarelik yerde yaşayamam” diyor içeride yatan belediye başkanlarının canı yok mudur?”
Vatandaşların söyledikleri;
“Bir yanda; insan hakları olmayan, bilimden, akıldan uzak, baskıcı padişahlık yönetimine karşı tiyatro aşkıyla mücadele eden; horlanan, hırpalanan asla geri adım atmayan Afife Jale var. Diğer yanda Atatürk’ün kurduğu partide yine O’nun kadınlara verdiği haklarla önemli görevlerle taçlanan; Özgür Özel’in dediği gibi önüne dosya konunca partisinden vaz geçen, rakip partiye geçen bir Özlem Çerçioğlu vardır.”
“Aslı varsa önüne konulan, içeri girmesini sağlayacak dosyaların parti değiştirince kapanmış olması da çok düşündürücü bir durum değil midir?”
ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ