190 Yıl Çalışmadan Ev Alamazsın!

İŞÇİDER Genel Başkanı İsmail Doru’dan Sert Ekonomi Eleştirisi
BURSA – İşçi Hakları Derneği (İŞÇİDER) Genel Başkanı İsmail Doru, asgari ücretli bir işçinin Türkiye’de bir ev sahibi olabilmesi için en az 190 yıl çalışması gerektiğini vurgulayarak ekonomi yönetimine çok sert sözlerle yüklendi.
“Ekonomi iyiymiş! Sadece insan ömrü yetmiyor…”
Doru, ironik ama acı dolu sözlerle Türkiye’deki ekonomik çöküşü şu ifadelerle anlattı:
“Aslında ekonomi mükemmel… Sadece bir eksik var: İnsan ömrü 190 yıl değil!”
Bu çarpıcı cümleyle sistemin geldiği noktaya dikkat çeken Doru, mevcut gelir düzeyiyle barınma hakkının hayal bile edilemeyecek lüks haline getirildiğini söyledi.
“Kira ödeyen, ev geçindiren, borçlanan işçi ayakta nasıl dursun?”
İsmail Doru, özellikle büyükşehirlerde asgari ücretin kira ve faturalara dahi yetmediğini, temel yaşam hakkının dahi işçilere çok görüldüğünü belirtti.
“Bu ücretle bırakın ev almayı, ev kiralamak bile mucize. Ama yetkililer hâlâ ‘ekonomide toparlanma var’ diyor. Siz hangi ülkeyi izliyorsunuz?” diyerek sert çıktı.
“İşçiyi açlığa, yoksulluğa, umutsuzluğa terk ettiniz”
İŞÇİDER Başkanı, sözlerine şu ifadelerle devam etti:
“Artık insanlar sadece yaşam mücadelesi değil, hayatta kalma savaşı veriyor. Çalışan yoksullar ülkesi olduk! Devletin görevi milletini soğana, kiraya, ilaca ezdirmek değil; refah içinde yaşatmaktır.”
“Türkiye emeğin değil, rantın ülkesi oldu”
Doru, “Üretimden değil, faizden, inşaattan, yandaş ihalelerden beslenen bir sistemde, alın terinin zerresi bile değer görmüyor. Bu düzen işçiye, emekçiye savaş açmıştır” diyerek iktidarın ekonomi politikalarını topa tuttu.
“Bu düzende işçiye mezar bile lüks”
“Barınma hakkı elinden alınmış, geleceği ipotekli gençlere, çocuklarına ne umut bırakabilir bu sistem? Çalış, didin, borçlan, sürün… Sonunda ya mezarda rahat et ya da hiç başlama!” sözleriyle konuşmasını bitiren Doru, toplumu susmamaya, hakkını aramaya çağırdı.
Türkiye’de milyonlarca asgari ücretli çalışan bu kara tablonun gölgesinde hayata tutunmaya çalışıyor. Ve artık sabır taşını da, umut sınırını da zorluyor…