Türkiye’de Yoksullaşma Süreci: Nedenler, Dinamikler ve Sonuçlar Üzerine Bir İnceleme

Mali Müşavir Selma Çalışır, Türkiye’nin son yirmi yıllık ekonomik ve toplumsal dönüşümünü mercek altına aldığı çalışmasında, yoksulluğun artan seyrini yapısal, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla ele alıyor. Çalışır, gelir dağılımındaki bozulma, enflasyonun yükselmesi, üretim ekonomisinden uzaklaşılması ve sürdürülebilirlikten uzak sosyal politikaların yoksulluğun derinleşmesine neden olduğunu belirtiyor.
Yoksulluğun Temel Nedenleri
Çalışır’ın analizine göre, Türkiye’de yoksulluğun başlıca nedenleri arasında gelir dağılımındaki eşitsizlik, yüksek enflasyon, ekonomik krizler, düşük tasarruf ve yatırım oranları ile siyasal nedenler yer alıyor. Ayrıca, aile yapısı, cinsiyet eşitsizliği, eğitim seviyesinin düşüklüğü ve göç gibi mikro nedenler de yoksulluğun artmasına katkı sağlıyor.
Sosyal Politikaların Etkisi
Çalışır, sosyal yardımların yoksullukla mücadelede önemli bir araç olduğunu, ancak bu yardımların sürdürülebilir ve kapsayıcı olması gerektiğini vurguluyor. Kadınların iş gücüne katılımının artırılması, eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve aile destek programlarının yaygınlaştırılması gibi politikaların yoksulluğun azaltılmasında etkili olabileceğini belirtiyor.
Sonuç ve Öneriler
Çalışır, yoksulluğun sadece ekonomik bir sorun olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve yapısal bir mesele olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle, yoksullukla mücadelede bütüncül ve uzun vadeli politikaların benimsenmesi gerektiğini savunuyor. Eğitim, istihdam ve sosyal güvenlik alanlarında yapılacak reformların, yoksulluğun azaltılmasında kilit rol oynayacağını belirtiyor.
Bu çalışma, Türkiye’deki yoksulluk sorununun derinlemesine anlaşılması ve etkili çözüm yollarının geliştirilmesi açısından önemli bir kaynak olarak değerlendiriliyor.
İşte o makale;
Türkiye’de Yoksullaşma Süreci: Nedenler, Dinamikler ve Sonuçlar Üzerine Bir İnceleme
Mali Müşavir Selma Çalışır
Özet
Bu çalışma, Türkiye’de son yirmi yıllık süreçte artan yoksullaşmayı yapısal, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla incelemektedir. Gelir dağılımındaki bozulma, enflasyonun yükselmesi, üretim ekonomisinden uzaklaşılması ve sosyal politikaların sürdürülebilirlikten uzak biçimde yürütülmesi yoksulluğun derinleşmesine neden olmuştur. Bu makale, veri temelli analizlerle yoksulluğun nedenlerini ortaya koyarken, aynı zamanda politika önerileri ile çözüm yollarını tartışmaktadır.
1. Giriş
Yoksulluk, yalnızca ekonomik bir sorun değil; aynı zamanda siyasal, toplumsal ve kültürel etkileri olan çok boyutlu bir olgudur. Türkiye, 2000’li yılların başından itibaren yüksek büyüme oranlarıyla dikkat çekmiş olsa da bu büyümenin yoksulluğu azaltmakta yetersiz kaldığı, özellikle 2018 sonrası dönemde daha net bir şekilde gözlemlenmiştir. Makroekonomik göstergeler ile mikro düzeydeki yaşam koşulları arasındaki uçurum giderek büyümüştür.
2. Türkiye’de Yoksulluğun Temel Nedenleri
2.1. Gelir Dağılımında Bozulma
TÜİK verilerine göre (2023), Türkiye’de Gini katsayısı 0.433 ile gelir eşitsizliğinin ciddi bir seviyede olduğunu göstermektedir. Üst %20’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay %48, en alt %20’lik grubun ise sadece %6 civarındadır (TÜİK, 2023). Bu durum, toplumsal sınıflar arası gelir uçurumunu derinleştirmektedir.
2.2. Enflasyon ve Satın Alma Gücündeki Erozyon
Yüksek enflasyon, sabit gelirli grupların satın alma gücünü hızla eritmektedir. ENAG’a göre 2024 yılı enflasyonu %120 seviyelerine ulaşmışken, asgari ücret açlık sınırının altında kalmıştır (DİSK-AR, 2024). Resmî veriler ile halkın gerçek yaşam deneyimleri arasındaki fark, güvensizlik duygusunu da artırmaktadır.
2.3. Üretim Ekonomisinin Zayıflaması
Tarım ve sanayi politikalarında ithalata dayalı sistemlerin tercih edilmesi, küçük üreticilerin ve yerli sanayicilerin piyasadan çekilmesine neden olmuştur. 2002 yılında 2.8 milyon olan çiftçi sayısı 2024’te 1.4 milyona kadar gerilemiştir (TZOB, 2024). Türkiye, gıda gibi stratejik alanlarda bile dışa bağımlı hâle gelmiştir.
2.4. İşsizlik ve Kayıt Dışı İstihdam
Geniş tanımlı işsizlik oranı 2024 itibarıyla %22 civarındadır (DİSK-AR, 2024). Özellikle genç işsizlik ve kadın istihdam oranları düşük seviyelerdedir. Kayıt dışı istihdam oranı ise hâlâ %30’un üzerindedir. Bu, sosyal güvenlik sistemini de zayıflatmaktadır.
3. Yoksulluğun Toplumsal Sonuçları
3.1. Eğitimde Eşitsizlik
Aile gelirlerinin düşmesi, çocukların eğitim materyallerine erişimini kısıtlamakta; çocuk işçiliği oranları artmaktadır. 2023 yılında çocuk işçi sayısı 720.000’e ulaşmıştır (İSİG, 2023).
3.2. Sağlık Hizmetlerine Erişim
Sağlıkta dönüşüm programları ile birlikte kamusal hizmetler özel sektöre kaymış, katkı payları artmıştır. Yoksul haneler için tedavi gecikmeleri ve önlenebilir hastalıklar artış göstermektedir.
3.3. Göç ve Umutsuzluk
Kırsaldan kente, kentten yurt dışına olan göçler artmakta; nitelikli iş gücü kaybı yaşanmaktadır. Beyin göçü verilerine göre son beş yılda 300.000 genç yurtdışına çıkmıştır (TÜİK, 2023).
4. Politika Önerileri
Vergi reformu: Dolaylı vergilerin azaltılması, artan oranlı gelir vergisinin etkinleştirilmesi
Tarımda destekleme politikaları: Yerli üreticinin yeniden desteklenmesi
Asgari yaşam geliri uygulaması: Tüm bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde sosyal güvenlik ağı
Kamusal hizmetlerin güçlendirilmesi: Eğitim ve sağlıkta eşit erişim
Gençlere yatırım: Mesleki eğitim, girişimcilik ve istihdam destekleri
5. Sonuç
Türkiye’de yoksulluk, makroekonomik dalgalanmalardan çok daha derin bir yapısal sorundur. Yalnızca ekonomik büyüme hedefiyle değil, sosyal adalet ve eşitlik ilkeleriyle şekillendirilmiş politikalarla yoksullukla mücadele edilebilir. Bu çalışma, mevcut veriler ışığında Türkiye’deki yoksullaşma sürecini anlamaya ve çözüm üretmeye yönelik bir zemin sunmaktadır.
Kaynakça
DİSK-AR (2024). Geniş Tanımlı İşsizlik Raporu.
ENAG (2024). Enflasyon Araştırma Grubu Aylık Raporları.
İSİG (2023). Çocuk İşçiliği Raporu.
TÜİK (2023). Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması.
TZOB (2024). Türkiye Ziraat Odaları Birliği Tarım Raporu.
World Bank (2023). Poverty and Shared Prosperity Report.