“Sessizlik Zulmün Ortağı Olmaktır, Bu Bir Vicdan Esaretidir”

  • 31 Aralık 2025
“Sessizlik Zulmün Ortağı Olmaktır, Bu Bir Vicdan Esaretidir”

DEVA Partisi İl Başkanı Tayfun Öztürk’ten Doğu Türkistan Çıkışı:

DEVA Partisi İl Başkanı Tayfun Öztürk, Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık suçlarına ilişkin yaptığı son derece sert açıklamada, Türkiye’de ve İslam dünyasında hâkim olan sessizliği “vicdanın tutsak edilmesi” olarak nitelendirdi. Öztürk, suskunluğun bir tercih değil, doğrudan bir sorumluluk suçu olduğunu söyledi.

Doğu Türkistan’da yıllardır devam eden baskılar, toplama kampları, kültürel yok etme politikaları ve sistematik insan hakları ihlalleri karşısında kamuoyunun ve özellikle medyanın sessizliğini sert sözlerle eleştiren DEVA Partisi İl Başkanı Tayfun Öztürk, açıklamasında tarihi, dini ve ahlaki referanslarla yüklü bir çıkış yaptı.

“Zulme sessiz kalan toplum, kendi vicdanını esir alır”

Öztürk, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bir toplum zulüm gören kardeşine sessiz kalıyorsa, aslında kendi vicdanını da tutsak etmiştir.”

Bu sessizliğin sıradan bir ilgisizlik olmadığını vurgulayan Öztürk, bunun ahlaki bir çöküş ve tarih önünde ağır bir sorumluluk anlamına geldiğini söyledi.

Gazali uyarısı: “Bir millet kendi mezarını kazar”

Açıklamasında İslam düşünürü İmam Muhammed Gazali’nin sözlerine yer veren Öztürk, yaşanan duyarsızlığın sonuçlarına dikkat çekti. Gazali’nin sözlerini hatırlatan Öztürk, şu alıntıyı paylaştı:

“Mücadelenin yükü altında ezilen ve cihadın zorlukları karşısında bitkin düşen bir millet, kendi mezarını kazar ve torunlarına kıyamete kadar sürecek bir zillet mirası bırakır.”

Bu sözlerin bugün Doğu Türkistan konusunda yaşanan suskunluğu birebir tarif ettiğini belirten Öztürk, “Bugün kaçılan her sorumluluk, yarın çocuklarımıza utanç olarak miras kalacaktır” dedi.

“Doğu Türkistan sahipsiz değil, ama sessizlik bunu söylüyor”

Doğu Türkistan’ın fiilen sessiz bir katliama maruz kaldığını ifade eden Öztürk, özellikle Türk ve Müslüman kimliği üzerinden yapılan söylemlerle, fiili duyarsızlık arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

“100 milyonluk bir nüfustan söz ediyoruz ama Doğu Türkistan söz konusu olduğunda kimliğimiz, kardeşliğimiz, sorumluluğumuz buharlaşıyor” diyen Öztürk, “İnsan sormadan edemiyor: Doğu Türkistan susarken ‘ben Türküm’ demek neden bu kadar zor?” ifadelerini kullandı.

“Medya sustukça zulüm derinleşiyor”

Açıklamasında medyaya da sert eleştiriler yönelten Öztürk, Suriye ve Filistin’de yaşananların –haklı olarak– gündem olduğunu, ancak Doğu Türkistan’ın neredeyse yok sayıldığını belirtti.

“Doğu Türkistanlı kardeşlerimle ilgili en küçük bir haber bile ana akımda yer bulamıyor. Bu, tesadüf değil; bilinçli bir görmezden gelmedir” diyen Öztürk, medyanın suskunluğunun zulmü görünmez kıldığını söyledi.

“Bu sessizlik, ‘bana dokunmayan yılan’ zihniyetidir”

Toplumsal duyarsızlığı sert ifadelerle eleştiren Öztürk, açıklamasında şu sözlere yer verdi:

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı, bu coğrafyada sadece korkaklık değil, ahlaki bir iflastır.”

Öztürk, Doğu Türkistan meselesinin yalnızca bir dış politika konusu değil, doğrudan insanlık, vicdan ve adalet meselesi olduğunu vurguladı.

“Bu mücadele bugün değilse yarın sorulacak”

Açıklamasının sonunda geleceğe dönük güçlü bir mesaj veren Öztürk, adalet mücadelesinin ertelenemeyeceğini ifade ederek şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bugün susanlar, yarın çocuklarına bu sessizliği nasıl anlatacak? Doğu Türkistan’ın özgürlüğü, sadece oradaki insanların değil, bizim de iki dünyadaki kurtuluşumuzun teminatıdır. Tarih susanları değil, konuşanları yazacaktır.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ