Zeki Baştürk Yazdı: “Kar Taneleri” Şiir Gibi Yağan Bir Sessizlik…
Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarlarından Zeki Baştürk, katıldığı bir AYŞAD (Aşıklar, Yazarlar ve Şairler Derneği) etkinliğinde tanıştığı şair Sabiha Serin’in şiir kitabı üzerine kaleme aldığı değerlendirmeyle, edebiyat dünyasına incelikli bir dokunuş yaptı.
Ulusal düzeyde düzenlenen etkinlikte bir rastlantı sonucu şairle yan yana oturan Baştürk, Sabiha Serin’in “Kar Taneleri” adlı şiir kitabını kendisine imzalı şekilde hediye etmesi üzerine duygusal bir yazı kaleme aldı. Baştürk, “Bu ozanca duyarlılığa karşılık olarak bu değerlendirmeyi yaptım. Bakalım beğenecek misiniz?” diyerek şu satırlara yer verdi:
“Kar Taneleri, yüksek sesle değil; usulca, neredeyse fısıltıyla karşılıyor okuyucusunu. Bu şiirlerde bağıran bir öfke, gösterişli bir isyan yok. Bunun yerine içe işleyen bir dinginlik, ağır ağır yağan bir duygunun izleri var. Tıpkı kar gibi… Gürültüsüz ama her yere sinen.”
Zeki Baştürk’ün bu hassas değerlendirmesi, şiirin yalnızca kelimelerle değil; duygularla, sessizliklerle ve satır aralarında yankılanan iç seslerle yazıldığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Sabiha Serin’in “Kar Taneleri” kitabı ise, edebiyat dünyasında iz bırakan bu tür zarif yorumlarla birlikte çok daha geniş kitlelere ulaşacağa benziyor.

KAR TANELERİ: Sessizliğin Şiiri
Bursa Aşıklar , Yazarlar ve Şairler Dernegı’nin (AYŞAD) ulusal düzeyde düzenlediği bir etkinlikte tanıştık bu üretken şairle. Bir rastlantı sonucu salonda yanyana oturduk. Bana kitabını imzalayarak armağan etme inceliğini gösterdi. Bu ozanca duyarlılığa karşılık olarak bu değerlendirmeyi yaptım. Bakalım beğenecek misiniz?
Sabiha Serin’in Kar Taneleri adlı şiir kitabı, okurunu yüksek sesle değil; usulca, neredeyse fısıltıyla karşılayan bir kitap. Bu şiirlerde bağıran bir öfke, gösterişli bir isyan yoktur. Bunun yerine, derin bir iç konuşma, ağır ağır yağan bir duygu durumu vardır. Tıpkı kar gibi… Gürültüsüz, fakat her yere sinen.
Serin’in şiirlerinde kar, yalnızca bir doğa olayı değildir. Belleğin, yitirilen değerlerin, bekleyişin ve zamanın metaforudur. Kar taneleri, tek tek bakıldığında kırılgan; birlikteyken örtücü, saklayıcı ve dönüştürücüdür.
Şair de şiirlerini bu bilinçle kurar: bireysel acılar, kişisel kırılmalar, toplu bir insanlık olayına dönüşür.
Kitaptaki şiirler, çoğu kez bir içe kapanış gibi görünse de, bu kapanış bir kaçış değil; aksine yüzleşmenin başka bir biçimidir. Serin, sözü çoğaltmaktan çok damıtmayı yeğler. Az ama yoğun imgelerle, okuru kendi sessizliğine doğru yürütür. Bu yönüyle Kar Taneleri, hızlı tüketilen şiir kitaplarının aksine, ağır ağır okunmayı gerektirir. Yavaş yavaş ve sindire sindire.
Dil yalın, fakat sıradan değildir. Şair, süslenmiş mecazlardan, sanatsal sözlerden bilinçli olarak uzak durur. İmgelerini gündelik yaşamın içinden seçer. Bu da şiirleri gerçekçi kılar. Okur, dizelerde “şiir yazma çabasını” değil, yaşanmışlığı duyumsar. Acı vardır , çile vardır ama dramatize edilmez; sevda vardır, aşk vardır ama yüceltilmez. Her şey, olduğu gibi bırakılır.
Kitap boyunca duyumsanan en güçlü duygulardan biri de yalnızlıktır. Ancak bu yalnızlık karanlık bir boşluk değil; düşünmeyi, anımsamayı ve yeniden anlamlandırmayı içine alan bir yalnızlıktır. Kar, nasıl ki kentin gürültüsünü örterse, Serin’in şiiri de yaşamın karmaşasını öylesine susturur.
Kar Taneleri, okuruna büyük iddialar sunmaz; tam tersine, küçük anların, sessiz duyguların ve kırılgan duyguların şiiridir. Bu yüzden etkisi yüksek sesle değil, kalıcı bir iz bırakarak ortaya çıkar. Kitabı bitirdiğinizde, içinizde bir şeylerin örtüldüğünü değil; daha görünür duruma geldiğini duyarsınız.
Sabiha Serin, bu kitapla, şiirin hâlâ bir sığınak olabileceğini; sözcüklerin , aceleye getirilmeden de derinleşebileceğini anımsatıyor. Kar Taneleri, sabırla okuyanlar için, uzun süre erimeyen bir iz bırakıyor.
Elinize, emeğinize , yüreğinize sağlık ozan arkadaşım.
Zeki BAŞTÜRK
