Dünya, Bazı İnsanların Yüzü Suyu Hürmetine Ayakta Duruyor
Ahmet Koçak | Bursa Vatan Medya Grubu
Bazı insanlar vardır; adeta insanlık dersi verircesine yaşar, dünyayı daha yaşanır kılar. Onlar için “Dünya bu insanların yüzü gözü hürmetine dönüyor” sözü boşuna söylenmemiştir.
Kimsesiz çocukları bakım evlerinden alıp evlat edinen, onları besleyen, büyüten, okutan gönül insanları… Maddi durumu yetersiz ailelerin çocuklarına burs vererek geleceğe tutunmalarını sağlayan eli açık kalpliler… Sokaklarda yalnızlığa terk edilmiş hayvanlara kucak açıp onlara bir yuva olan merhamet sahipleri…
Bütün bu iyilikler, bir karşılık beklenmeden yapıldığı için anlamlı, bu yüzden değerlidir. Bu insanlar, görünmez kahramanlardır; ne reklama ihtiyaçları vardır ne alkışa.
Bir de “temiz insanlar” vardır. Hayatları boyunca anne-babalarının, öğretmenlerinin öğütlerinden sapmadan dürüstçe yaşarlar. Kalplerinde kötülük taşımazlar. Kimseyi ayırmaz, herkese kendi gibi yaklaşırlar. Belki biraz saftırlar, ama içlerinde kin barındırmazlar. Ne yazık ki bu insanlar zaman zaman çevrelerindeki açıkgözlerin eğlencesi hâline gelir. Onlar ise farkında olmadan, yine güzellik üretir, yine neşe saçar.
Dünya bu iki tür insanın omzunda dönüyor. Biri iyiliği yayarken, diğeri masumiyetin son siperidir.
Kıymetini bilelim.
SAF (TEMİZ) İNSANLAR
Bazı insanlar için “Dünya bu insanların yüzü gözü hürmetine ayakta duruyor” denir. Çocuk bakım evlerinden çocuk evlat edinip onları besleyip büyüten, okutanlar… Yoksul aile çocuklarına burs vererek meslek sahibi olmalarına vesile olanlar… Sokaklardan, barınaklardan kedi köpek sahiplenip onlara yuva olanlar… Bütün bunlar karşılık beklemeden yapıldığı için çok değerlidir.
Bir de temiz insanlar vardır. Anne-babasının, öğretmenlerinin sözünden çıkmadan okuyup meslek sahibi olurlar. İçimizde yaşayan, içinde kötülük taşımayan, herkesi kedisi gibi gören bu saf insanlar bazı açıkgözlerin eğlencesi olurlar. İnsanları istemeden eğlendirerek de güzellikler sunarlar.
Naci Bey de bu insanlardandı. Haftanın iki günü sokak sütü alır, öğretmenler odasının buzdolabına koyar, derse girerdi. Şakacı Özgür Bey ise Naci Bey yokken sütten bir miktar içer, içtiği kadar da su eklerdi.
Herkes uyarırdı: — Çiğ süt içilir mi? Mikrop kaparsın!
ÖzgürBey omuz silkerdi: — Çiğ köfte yemiyor musunuz? Geçen piknikte pişmemiş etleri afiyetle yiyenler siz değil miydiniz?
Bu iş iki hafta sürdü. Bir gün Naci Bey dertlendi: — Yıllardır aynı sütçüden alırım. Yoğurdum hep güzel olurdu, şimdi çok sulu oluyor. Adam galiba su katıyor.
Özgür Bey izinliydi, o gün süte dokunan olmadı. Ertesi gün Naci Bey sevinçle odaya girdi: — Bu sefer yoğurt eskisi gibi olmuş. Demek ki adam su katmayı unutmuş.
Kimse bir şey söylemedi. Temiz adamdı, kuşkulanmadı. “Yoksa bana oyun mu yapıyorsunuz?” diye sormadı bile.
Bir gün ilçedeki daire müdürlerinin arasında buldum kendimi. Oyun oynuyor, sohbet ediyorlardı. Herkes Mal Müdürü’ne takılıyordu; çünkü onun saflığını bilirlerdi.
Tarım Müdürü anlatmaya başladı: — Kaymakam, ilçeyi tanıtmak için ünlü bir kadın türkücü çağırmıştı. Karşılamamı istedi. Sanatçıyı odasına götürdüm, saz arkadaşları ve eşi de yanındaydı. Yemek yedik. Sonra sanatçı bana, “Avni Bey, rica etsem bana iç çamaşırı alır mısınız?” dedi.
Mal Müdürü hemen atıldı: — Neden kocasına aldırmamış? Kaç beden giydiğini bilirdi.
-Ben nereden bileyim? Kadın biliyorsunuz kilolulu uzun boylu bir kadındır. Hemen en yakın çamaşırcıdan büyük ve orta beden ikşer adet çamaşır getirip verdim. Kadın içeri odaya girdi. Bir süre sonra kadın seslendi:
-Avni Bey bir dakika bakar mısın?
Bakmaz mıyım? Kapıyı açıp içeri girdim ki kadın kilotu dizlerine kadar giymiş, yukarı çekememiş. Kadını o halde görünce gözlerimi kaçırdım. Kadın:
-Öyle gözlerini kaçırma. Gel hele yardım et de giyeyim.
-Olur efendim, deyip işe koyuldum. Yukarı çekiyorum gitmiyor, aşağı çekiyorum inmiyor.Heyecandan ellerim titremeye, ter basmaya başladı. Mal Müdürü:
-Niye kocasını çağırmamış ki?
Onun aklında tek bir soru vardı:
— Neden kocasını çağırmadı ki?
İşte saflık tam da buydu. Olanı değil, olması gerekeni düşünmek… Kurnazlıkla değil, iyi niyetle bakmak hayata.
Herkes gülerken Mal Müdürü düşünüyordu. Çünkü onun dünyasında hesap değil, sebep vardı. Belki de bu yüzden aynı soruyu durmadan sordu. Biz güldük, o saf kaldı.
Belki de bu yüzden dünya hâlâ dönüyordu. Saf insanların yüzü suyu hürmetine…
ahmet.kocak16@ hotmail.com
