MARAŞ KATLİAMI DERS OLSAYDI DİĞER KATLİAM VE VAHŞETLER OLURMUYDU?

  • 19 Aralık 2025
MARAŞ KATLİAMI DERS OLSAYDI DİĞER KATLİAM VE VAHŞETLER OLURMUYDU?

Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;

19 Aralık 1978 günü bir sinemanın bombalanmasıyla başlayan ve kısa sürede Alevilere karşı bir vahşete dönen ve 105 kişinin öldüğü, 176 kişinin yaralandığı bir katliamdır.
12 Eylül Darbesi’nin fitilini de ateşleyen olaylardır Maraş katliamı.
Resmi olmayan beyanlara göre de hayatını kaybedenlerin sayısı 500’ün üzerindeydi.
Maraş olaylarında en kanlı sahnelerin fitili, öldürülen iki sol görüşlü öğretmenin cenazesinin kaldırıldığı akşam saatlerinde ateşlendi.
Maraş’ta üç Sünni gencin öldürülmesi kentte infiale neden oldu.
Bu infiali bir katliama dönüştürecek anons ise 22 Aralık gecesi belediyenin hoparlöründen geldi:
“Üç Müslüman din kardeşimiz komünistler tarafından öldürüldü. Bunların kanı yerde kalmayacak!” diye anons yapılmıştı.
Bu anons cami hoparlörlerinden de yapıldı.
“Dünkü olaylarda komünist ve Aleviler tarafından şehit edilen üç din kardeşimizin cenazesi kalkacaktır. Bütün din kardeşlerimiz buna katılsınlar, son görevlerini yapsınlar” seklindeki anonslar, kentte artık geri alınamaz bir savaşın habercisi olmuştu.
Belediye hoparlöründen yapılan anonslar sabahın erken saatlerinden itibaren devam etti.
Halk ölen Sünni vatandaşların cenazesinin kaldırılmasına çağrılıyordu.
Asker, yayının yapıldığı belediyeye gittiğinde yayın odasında kimse yoktu.
Kime sorulduysa, yayını kendilerinin yapmadığını söylüyordu. Tahrik olan halk, provokatörlerin liderliğinde saldırıya geçti. Trabzon Caddesi’ndeki dükkânlar tahrip edildi.
Katliamla ilgili 804 kişi hakkında dava açıldı; sanıklardan 29’u idam, 7’si müebbet hapisle, 32’i ise 1-24 yıl arasında hapis cezasıyla yargılandı.
Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise ulaşılamadı.
Maraş’taki katliam 12 Eylül darbesine sebep olaylardan biri olarak görüldü.
Millî İstihbarat Teşkilatı’na göre olayların başlamasında “Türk-Kürt meselesi” de etkili olmuştu.
19 Aralık’ta kentteki Çiçek Sineması’na, dönemin milliyetçi filmlerinden biri olan, “Güneş Ne Zaman Doğacak’ın” gösteriminde patlayıcı madde atılmasıyla olayları ateşlemiştir.
Bombanın Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve ikinci başkan Mustafa Kanlıdere’nin talimatları ile ülkücü bir genç olan Ökkeş Kenger tarafından atıldığı iddia edilmişti.
Sağcı kalabalık bir grup ile Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup ülkücü Cumhuriyet Halk Partisi il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) binalarına saldırmıştı.
Olayların büyümesi ile dönemin Kahramanmaraş Valisi Tahsin Soylu kente askeri güç gönderilmesini istemiş, ancak talebi uygun görülmemiştir.
Maraş olayları patlak verdiğinde CHP iktidar, Bülent Ecevit ise başbakandı.
Başbakan, olayların kendisini uzun süredir direndiği sıkıyönetim talebine zorlamak için kontrgerillalar tarafından çıkarıldığını bildirdi.
Yaşananlar nedeniyle 26 Aralık 1978 saat 7.00’den itibaren İstanbul, Ankara, Kahramanmaraş, Adana, Elâzığ, Bingöl, Erzurum, Erzincan, Gaziantep, Kars, Malatya, Sivas ve Şanlıurfa olmak üzere, toplam 13 ilde sıkıyönetim ilan edilmiştir.
Ne yazık ki bu tür olaylarda her zaman olduğu gibi sanıkların yargılanması ve davaların sonuçlanması 1988’e kadar sürmüştür.
Gerici ve faşist çeteler katliamda vurucu güç olarak kullanılmışlardır. 19 Aralık ile 26 Aralık 1978 tarihinde 7 gün süren katliamda, Aleviler, Kürtler ve solcular hedef alınmış, saldırılarda 120 kişi öldürülmüş,1000’in üzerinde yaralı, 559 ev yakılmış ve 300’e yakın işyeri tahrip edilerek yağmalanmıştır. Katliamdan sonra Aleviler bölgeden göç etmek zorunda bırakılmıştır.
Hapse mahkûm edilenlerin cezaları ise 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu ile ertelenmiştir. Hükümlülerin cezalarının ertelenmesinin ardından serbest bırakılmışlardır. Katliamın arkasındaki güçler açığa çıkarılmamıştır.
Siyasi ve fiili sorumluluğu bulunanlar yargılanmamış, Göstermelik davalarla Maraş Katliamı örtbas edilmiştir.
Çok üzücü, utanç veren ve bu güzel kutsal toprakları kirleten bu tür katliamlar nedense her zaman karanlık güçlerce körüklenmiş, birçok kez tekrarlanmış ve hiçbir zaman ders alınmamıştır.
Bu nedenle yapılan katliamların hiçbirine mazeret üretmeden şiddetle kınanmalı ve bu tür vahşetleri unutmamak ve unutturmamak gerekmektedir.
Türkiye’nin geçmişi ve hangi dönemde yapılmış olursa olsun üstü örtülmeden yaşanan katliamlarla yüzleşmeden, geçmişindeki ağır suçlar aydınlatılmadan ve bu suçlar nedeni ile resmi özür dilenmeden toplumsal barışın kurulması mümkün gözükmemektedir
Kaybettiğimiz Canların ışıkları bol, yıldızlar yoldaşları olsun. Acılarını yüreğimizde taşıyor ve bu acıyı kınayan tüm dostların başı sağ olsun diyoruz.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ