“Çocuklukta Dini Eğitim Tartışması, Laik Cumhuriyetin Açık Bir Sınavıdır”

  • 15 Aralık 2025
“Çocuklukta Dini Eğitim Tartışması, Laik Cumhuriyetin Açık Bir Sınavıdır”

Bağımsız Denetçi Mali Müşavir Selma Çalışır’dan Sert Uyarı…

Bağımsız Denetçi ve Mali Müşavir Selma Çalışır, 0–8 yaş arası çocuklara yönelik resmi devlet okullarında dini eğitim verilmesine ilişkin tartışmalara dair dikkat çeken ve sert ifadeler içeren bir değerlendirmede bulundu. Çalışır, söz konusu uygulamaların Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkelerinden biri olan laikliği doğrudan hedef aldığını belirterek, çocukların psikolojik gelişimi ve toplumsal barış açısından ciddi riskler barındırdığı uyarısında bulundu.

Selma Çalışır açıklamasında, laikliğin yalnızca bir yönetim tercihi değil; devletin tüm yurttaşlara eşit mesafede durmasını, inanç özgürlüğünü güvence altına almasını ve eğitim sisteminin bilimsel esaslara göre şekillenmesini zorunlu kılan anayasal bir ilke olduğunu vurguladı. Bu çerçevede çocukluk çağında, özellikle de 0–8 yaş aralığında dini eğitimin devlet eliyle verilmesinin, Cumhuriyetin temel direklerini zorlayan bir noktaya geldiğini ifade etti.

“Soyut Kavramlar, Çocuk Zihninde Onarılması Güç Yaralar Açabilir”

Çalışır, erken çocukluk döneminde verilen dini içerikli eğitimin pedagojik boyutuna dikkat çekerek, Tanrı, ahiret, günah ve sevap gibi soyut kavramların henüz somut düşünme evresinde olan çocukların zihninde ağır bir yük oluşturduğunu belirtti. Bu kavramların pedagojik yeterlilikten yoksun kişiler tarafından, özellikle korku ve ceza merkezli bir dil kullanılarak aktarılmasının, çocuklarda kalıcı kaygı bozukluklarına ve vicdan baskısına yol açabileceğini dile getirdi.

“Çocuk, oyun çağında korkuyla değil; güvenle, merakla ve sevgiyle büyümelidir” diyen Çalışır, erken yaşta vicdan azabı ve suçluluk duygusuyla şekillenen bir eğitimin, bireysel bir sorun olmanın ötesinde toplumsal bir travma ürettiğini ifade etti.

“Yetkinlik Olmadan Verilen Dini Eğitim, Değer Aktarımı Değil Dogma Dayatmasıdır”

Açıklamasında yetkinlik meselesine de özel bir parantez açan Selma Çalışır, dini eğitimin ancak pedagojik formasyona sahip, çocuk psikolojisini bilen, iletişim becerileri güçlü ve alanında ehil kişiler tarafından verilmesi halinde anlamlı olabileceğini belirtti. Aksi durumda dini eğitimin, çocuğun ruhunu besleyen bir rehberlik olmaktan çıkıp korku, itaat ve sorgulamayan bir zihniyet üretme aracına dönüştüğünü vurguladı.

Çalışır, “Yetkinlikten yoksun ellerde verilen dini eğitim, çocuğa değer kazandırmaz; aksine özgür iradesini baskılar” sözleriyle, bu alandaki denetimsizliğin tehlikelerine dikkat çekti.

“Devlet Okullarında Dini Eğitim, Laik Cumhuriyetle Çelişir”

Resmi devlet okullarında dini eğitimin verilmesini laiklik ilkesine açıkça aykırı olarak nitelendiren Selma Çalışır, devletin asli görevinin çocuklara bilimsel düşünceyi, eleştirel aklı ve özgür iradeyi kazandırmak olduğunu ifade etti. İnanç eğitiminin ise ailelerin ve bireylerin özgür tercih alanında kalması gerektiğini belirtti.

Devlet okullarında dini eğitimin yaygınlaştırılmasının, farklı inanç gruplarını dışlayarak toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiğini söyleyen Çalışır, bu durumun eşit yurttaşlık ilkesini zedelediğini ve toplumsal barışı tehdit ettiğini dile getirdi.

“Bugünün Çocuğu, Yarınların Sorgulamayan Bireyi Olmasın”

Selma Çalışır, yetkinliksiz ve denetimsiz dini eğitim uygulamalarının uzun vadede ciddi toplumsal sonuçlar doğuracağı uyarısında bulundu. Çocuklara korku ve suçluluk duygusu aşılayan bir eğitim modelinin, özgür düşünceden uzak, eleştirmeyen ve kutuplaşmaya açık bireyler yetiştirdiğini belirten Çalışır, bunun Cumhuriyetin geleceği açısından en büyük risklerden biri olduğunu ifade etti.

Sonuç: “Laiklik Çiğnenirse, Çocukların Ruhu ve Toplumun Barışı Zedelenir”

Açıklamasının sonunda Selma Çalışır, Türkiye’de dini eğitimin çocuklukta bir yük değil; sevgi, ahlak ve değer rehberi olması gerektiğini vurguladı. Ancak bu rehberliğin devlet okullarında değil, ailelerin ve ehil kişilerin sorumluluğunda yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Laik Cumhuriyetin temel ilkesi devletin tarafsızlığıdır” diyen Çalışır, bu ilkenin ihlal edilmesi halinde yalnızca çocukların ruh dünyasının değil, toplumun ortak yaşam iradesinin ve Cumhuriyetin temel dayanaklarının da aşınacağını sözlerine ekledi.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ