Covid-19 ve Aşıların Kalp Sağlığı Üzerindeki Etkileri Ele Alındı
Dünya Türk Yazarlar Birliği (WOTJU) ve Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği (TİNGADER) tarafından düzenlenen çevrim içi konferansta, Covid-19 ve aşıların kalp sağlığı üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde tartışıldı. Etkinlikte, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Uluganyan konuşmacı olarak yer aldı ve oturum, Gazeteci-Yazar Müslüm Aktürk tarafından yönetildi.
Covid-19’un Kalp Sağlığı Üzerindeki Etkileri: Doğrudan Değil, Dolaylı Etkiler
Prof. Dr. Mahmut Uluganyan, Covid-19’un çok sistemli bir hastalık olduğunu ve öncelikli olarak akciğeri etkilediğini belirtti. Uluganyan, “Covid, virüslerin genel özelliği gereği kalp kası ve kalp zarında iltihabi reaksiyonlara yol açabiliyor. Bu iltihaplanma, göğüs ağrısı ve ritim bozuklukları gibi belirtiler verebiliyor,” dedi. Ayrıca, Covid-19 döneminde hastaların hastaneye başvurmakta tereddüt ettiği için kalp krizlerine zamanında müdahale edilemediğini ve bu yüzden kayıplar yaşandığını belirtti.
Kalp krizinin Covid-19’un “birincil etkisi” olmadığını vurgulayan Uluganyan, “Kalbi doğrudan etkileyen asıl süreç, iltihaplanma ve pıhtılaşmadır; kalp krizi daha çok arka planda kalmaktadır,” diye ekledi.
Aşıların Kalp Krizini Artırdığı İddiası Bilimsel Temele Dayanmıyor
Toplumda sıkça dile getirilen “aşılar kalp krizini artırdı” iddialarına Prof. Uluganyan, bilimsel bir yanıt verdi. Uluganyan, bu iddiaların hiçbir bilimsel dayanağının bulunmadığını belirtti. İngiltere, ABD, İsviçre ve Güney Kore gibi güçlü sağlık kayıt sistemlerine sahip ülkelerde yapılan geniş çaplı analizlerde, aşı olmayanların kalp krizi ve pıhtılaşma oranlarının daha yüksek olduğu görüldüğünü söyledi. Uluganyan, aşıların Covid-19’un ağır seyretmesini engelleyerek dolaylı olarak kalp krizlerini azalttığını ve hekimlerin büyük çoğunluğunun aşı olduklarını hatırlattı. “Bir hekim, kendisine zarar verecek bir şeyi asla tercih etmez,” dedi.
Aşı Sonrası Çarpıntı: Geçici ve Kalıcı Değil
Konferansta sıkça sorulan bir diğer konu olan “aşı sonrası çarpıntı” ile ilgili olarak Prof. Uluganyan, aşı sonrası ilk bir ay içinde masum ritim atımlarının (ekstrasistol) görülebileceğini ancak bunun hayatı tehdit eden bir durum olmadığını ifade etti. Bir ay sonrasında ise kalıcı bir ritim bozukluğu oluştuğuna dair hiçbir bilimsel verinin bulunmadığını belirtti.
Covid-19’un Güncel Durumu: Grip Benzeri Seyir
Prof. Uluganyan, Covid-19’un hala ortadan kalkmadığını ancak etkisinin büyük ölçüde azaldığını söyledi. “Virüs, mutasyon geçirerek grip benzeri bir enfeksiyona dönüşmüş durumda. Covid hâlâ görülüyor fakat hastaneye yatış gerektirecek ağır vakalar artık çok nadir. Kronik hastalığı olanlar dışında toplum genelini tehdit eden bir risk bulunmuyor,” şeklinde konuştu.
Aspirin Kullanımı: “Hastalık Yoksa Asla Kullanılmamalı”
Halk arasında yaygın olarak kullanılan “koruyucu amaçlı aspirin” hakkında da net bir açıklama yapan Prof. Uluganyan, “Felç, kalp krizi, pıhtı gibi bir tıbbi tanı yoksa günlük aspirin kullanımının hiçbir faydası yoktur. Ayrıca koruyucu amaçla aspirin kullanımının, mide kanamaları gibi ciddi yan etkileri olabilir. Aspirin masum bir ürün değildir, ilaçtır,” dedi.
Termal Su, Takviyeler ve Beslenme Önerileri
Prof. Dr. Uluganyan, kalp sağlığı ile ilgili diğer merak edilen konulara dair de şunları söyledi:
-
Termal Su: Kalp krizi geçirmiş ve tedavi süreci tamamlanmış kişilerin kısa süreli termal suya girmesinde sakınca yoktur. Ancak kalp yetmezliği veya damar tıkanıklığı yaşayan kişilerin termal su kullanması sakıncalıdır.
-
Takviyeler: Popüler takviyelerin kalp sağlığı üzerinde kanıtlanmış bir faydası yoktur. Yapılan büyük çalışmalar, bu tür takviyelerin etkisiz olduğunu göstermektedir.
-
Beslenme: Kalp sağlığını desteklemek için en güçlü bilimsel dayanak Akdeniz diyeti olarak kabul edilmektedir. Mevsiminde taze sebze, meyve ve balık tüketimi önerilmektedir.
Kalp Sağlığı İçin Düzenli Kontroller
Prof. Uluganyan, kalp sağlığı açısından rutin kontrollerin önemine özellikle dikkat çekti. 40 yaşından önce bir kez, 40-50 yaş arasında iki yılda bir, 50 yaşından sonra ise her yıl EKG, eko ve efor testi yapılmasının önemli olduğunu söyledi. “Her şeyi %100 tespit edemesek de erken tanıda bu taramalar hayati önem taşıyor,” diye ekledi.
Konferansın Tamamını İzlemek İçin
Konferansın tamamını izlemek için şu linke tıklayabilirsiniz: Video Linki