HALKIN VE GÖNÜLLERİN SANATÇISI AHMET KAYA’YI YAŞARKEN LİNÇ EDENLER ÖLÜMÜYLE KAHRAMAN İLAN ETTİLER.

  • 16 Kasım 2025
HALKIN VE GÖNÜLLERİN SANATÇISI AHMET KAYA’YI YAŞARKEN LİNÇ EDENLER ÖLÜMÜYLE KAHRAMAN İLAN ETTİLER.

Geçmiş dönem PM üyesi Güler Buğday makalesinde;

Her fırsatta “Öldüğümde değil yaşarken anlayın beni” diyen Ahmet Kaya hakkında ölene kadar bir linç kampanyası yürütülmüştü.
Kendisi de yaptığı müzikte eleştirilmiş ve yaşarken kıymeti bilinmemişti.
Hatta Bursa’da beni küçük düşürmek isteyen densiz ve varsıl bir gazeteci (!) Ahmet Kaya dinliyorum ve kebap seviyorum diye köşesinde hafife almış alay etmişti.
Beni küçük düşürdüğünü sanıp desteklediği SHP İl Başkanının peynir tabağıyla, bilmem ne şarabı içtiği için önemli ve değerli olduğunu yazarak çok önemli bir gazetecilik yapmıştı!!!!!
Oysa Ahmet Kaya anlayanlar için barışın, kardeşliğin, mağdur olan halkların, çaresiz konumdaki tüm namuslu insanların sesi ve soluğuydu.
Ben o günde bugünde Ahmet Kaya dinler sesinden de tavrından da yürekli isyanından da dik duruşundan da etkilenirim.
Ahmet Kaya, 1957 yılında Malatya’da bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi.
Annesi Erzurumlu bir Türk, babası Adıyaman’ın Çelikhan ilçesine bağlı Yağızatlı köyünden bir Kürt ve
Sümerbank dokuma fabrikasında çalışan bir işçiydi.
Ahmet Kaya hakkında konserlerinde şarkılarının sözlerini Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olarak değiştirdiği gerekçesiyle birçok dava açıldı.
Ahmet Kaya, yasal suçlamaların yanı sıra çeşitli kesimlerce lüks içinde yaşarken yoksulluk edebiyatı yapmakla da suçlandı.
Bu eleştirilerle ilgili olarak yöneltilen bir soruya şu şekilde yanıt vermişti:
“Benim hiç Mercedes’im olmadı. Şimdiki arabam Mercedes’ten daha pahalı, cip olduğu için gözüne batmıyor insanların.
Salaklaşmamak lazım; bunlar önemli şeyler yani.
Biz insanların yoksulluğunu savunmadık.
Bizler yaşamımız boyunca insanların zenginliğini savunduk.
Yani ben cipe binsem, Mercedes’e binsem; bunlar önemli şeyler midir?
Ben tarihin yüklediği misyonu yerine getiriyor muyum?
Bu önemli. Tam 30 sene aç yaşadım bu ülkede, 30 yıl boyunca. Bütün lokantaların kenarlarına gidip, o lahmacunların nasıl çıktığına baktım.
Artık ben bu saatten sonra bunu yerim ve kimse bunu engelleyemez…
Ahmet Kaya çok haklı.
Bugün artık ne yazık ki gereksiz soyguncular en lüks mekanlarda istakoz yerken halkımız bırakın lahmacunu bir simit bile alamaz duruma sokuldu.
Ahmet Kaya, “Hoşçakalın Gözüm” isimli albümünün kayıtlarını yaparken, 16 Kasım 2000 gününün gecesi, Paris’in Porte de Versailles semtindeki evinde kalp krizi geçirmesi sonucu öldü.
17 Kasım 2000’de 30.000’in üzerinde kişinin katıldığı törenle Paris’in Père Lachaise Mezarlığı 71. bölüme defnedildi.
Keşke yaşasaydı.
24 yılda ülkenin tüm varlıklarını satan ve bir avuç insan varsıllaşırken çocukları aç yatan, emeklileri sürünen ve halkı çöpten yiyecek toplayan konuma sokulduğumuz bu kör olası düzene nasıl isyan ederdi.
Ne enteresan ki Ahmet Kaya artık tüm ülkenin sevdiği ve kendisini yok sayan suçlayanlarca da dinlenen, takdir edilen bir sanatçı oldu.
Oysa her zaman yazar veya anlatırım:
İnsanlar yaşarken hak ettikleri saygıyı ve sevgiyi görmeli takdir edilmelidir.
Çünkü mezar taşları “keşkeleri” ve pişmanlıkları duymuyor…
Ahmet Kaya’nın ışığı bol yıldızlar yoldaşı olsun.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ