Zeki Baştürk Yazdı: 10 Kasım – Anmak Değil, Anlamak Günü
Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarlarından Zeki Baştürk, 10 Kasım’a dair kaleme aldığı yazısında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sadece anılmaması, derinlemesine anlaşılması gerektiğine vurgu yaptı. Atatürk’ün ölümünün üzerinden 87 yıl geçtiğini hatırlatan Baştürk, her geçen yıl Türk milletinin O’na olan özleminin ve fikirlerine duyduğu ihtiyacın daha da arttığını belirtti.
Baştürk, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“10 Kasım günü, Atatürk’ü anma değil, anlama günüdür.”
Çünkü bir insanı anlamak, yalnızca adını anmakla değil; onun düşüncelerine, mücadelesine ve inandığı değerlere kendi yaşamında yer açmakla mümkündür.
Atatürk’ün izinden gitmenin, onu sadece törenlerde anmakla sınırlı kalmaması gerektiğini ifade eden Baştürk, onun düşünsel mirasının bugün daha fazla sahiplenilmesi gerektiğini vurguladı. Yazısının devamında, “Atatürk’ü anlamak; geçmişin sayfalarında kalmış bir kahramanı yüceltmek değil, onun ışığında bugünü ve yarını yeniden kurmaktır” dedi.
Zeki Baştürk’ün bu anlamlı satırları, 10 Kasım’ı sadece bir matem günü değil, aynı zamanda bir farkındalık ve sorumluluk günü olarak değerlendirmemiz gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

10 KASIM,
ATATÜRK’Ü ANLAMA GÜNÜ
Ulu Önder Atatürk’ün ölümünün üzerinden 87 yıl geçti. Her geçen gün O’nu daha çok özlüyor, düşüncelerine daha çok gereksinim duyuyoruz.
10 Kasım günü, Atatürk’ü anma
değil, anlama günüdür. Çünkü bir insanı anlamak, yalnızca adını anmakla değil; onun düşüncelerine, mücadelesine ve inandığı değerlere kendi yaşamında yer açmakla olasıdır. Atatürk’ü anlamak, geçmişin sayfalarında kalmış bir kahramanı yüceltmek değil; onun ışığında bugünü ve yarını yeniden kurmaktır.
Her yıl 10 Kasım sabahı siren sesleriyle birlikte tüm ülke sessizliğe bürünür. O sessizlik, yalnızca bir yas tutma anı değildir; aynı zamanda bir düşünme, bir yeniden sorgulama anıdır. Çünkü Atatürk’ü anlamak, gözyaşı dökmekten çok, gözümüzü geleceğe çevirmektir. Onun “en büyük eserim” dediği Cumhuriyeti yaşatmak, aklın, bilimin ve özgürlüğün yolunda yürümektir.
Atatürk, bir devrimcidir. Ama devrimlerini yalnızca yasalarda değil, insanların düşüncelerinde, vicdanlarında ve umutlarında gerçekleştirmek istemiştir. Onun hedefi sadece bir ulusu kurtarmak değil, o ulusu aydınlatmak, özgür bireyler haline getirmekti. “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller isteyişi, bu yüzden hâlâ her dönemde yankılanır; çünkü o söz, zamana değil, insana yazılmıştır.
Bugün Atatürk’ü anlamak; bir nutukta, bir resimde ya da bir marşta değil, insanın kendi duruşunda, davranışlarında, emeğinde ve cesaretinde yaşamak ve yaşatmaktır. Atatürk’ü anlamak; adaletin, eşitliğin, emeğin ve kadın haklarının savunusunu günlük yaşamın bir parçası haline getirmektir. Çünkü Atatürk, yalnızca bir asker ya da devlet adamı değil, bir düşünce devrimcisidir.
10 Kasım’da saat dokuzu beş geçe, yalnızca bir lideri değil; bir halkın yeniden doğuşunu, bir ulusun özgürlüğe uyanışını anımsarız. O an kalbimizde yankılanan sessizlik, aslında bir çağrıdır:
“Beni anlayın, benim ilkelerimi ve devrimlerimi yaşatın.”
Atatürk’ü anlamak, karanlığa karşı bir mum yakmaktır. Her eğitimli çocukta, her özgür düşünen bireyde, her umutla dikilen yürekte O’nun izleri vardır. 10 Kasım, yalnızca bir veda günü değil; bu izleri yeniden bulma, o ışığı yüreğimizde yeniden yakma günüdür.
Atatürk ışığı aydınlatsın yolumuzu ve ülkemizi.
Zeki BAŞTÜRK