“İnsanı İnsan Yapan Ruh Halidir”

  • 05 Kasım 2025
“İnsanı İnsan Yapan Ruh Halidir”

Ahmet Koçak – Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazısı

İnsanın günlük yaşamında verdiği tepkilerin, kurduğu ilişkilerin, aldığı kararların temelinde bir gerçek yatar: ruh hali. Bu değişkenlik gösteren içsel durum; bir gün bizi güler yüzlü, başka bir günse asık suratlı yapabilir. Kimi zaman sevecen, kimi zaman kırılgan, kimi zaman da anlayışsız…

Bizi biz yapan, dışarıdan gelen değil, içeriden yükselen duygulardır.
Sevincimiz, hüznümüz, öfkemiz ya da başarımız elbette dış etkenlerden etkilenir ama esas komuta merkezimiz içeridedir. Ruh halini yönetebilen insanlar, hayatın iniş çıkışlarında savrulmadan yol alabilir. Mutlu, huzurlu ve başarılı bir yaşamı sürdürebilmenin anahtarı da budur.

REKLAM ALANI

İşte bu noktada insan psikolojisini anlamanın ve yönlendirmenin önemi devreye giriyor. Bilim hâlâ insan ruhunun derinliklerini tam anlamıyla çözememiştir. Özellikle yeni kuşaklar, hızla değişen bir dünyada büyürken psikolojik destek ve rehberliğe çok daha fazla ihtiyaç duyuyor.

Bu ihtiyacın farkına varan Türkiye Cumhuriyeti, 1950’li yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde rehberlik hizmetlerini başlatarak önemli bir adım atmıştır. Bugün geldiğimiz noktada bu hizmetin yaygınlaştırılması ve güçlendirilmesi her zamankinden daha elzemdir.
Çünkü artık sadece bilgiyle değil, sağlam bir ruh haliyle ayakta kalabiliyoruz.
Ve unutmamalıyız ki; eğitim, sadece zihinleri değil, yürekleri de inşa etmelidir.

REHBER ÖĞRETMEN CEMAL AKYÜREK ANLATTI
İnsanın günlük yaşamını sürekli değişkenlik gösteren psikolojik durumu düzenler. O durum bizi asık suratlı, güler yüzlü, sevecen, anlayışlı, hoşgörülü, sevilen, sevilmeyen insan yapar. Bizi biz yapan ruh halimizdir. Sevinçlerimiz, üzüntülerimiz, başarımız, başarısızlığımız, mutluluğumuz dış etkenlerden etkilense de içimizden yönetilir. Onu yönetebilenler sorun yaşamadan mutlu, huzurlu, başarılı yaşayıp giderler.
Bilimin henüz tam çözemediği insan psikolojisi yeni yetişen kuşaklar için daha da önemlidir. Bunu anlayan Milli Eğitim Bakanlığı 1950’li yıllarda rehberlik çalışmalarına başlamıştır.

1953-1954 öğretim yılından itibaren Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Pedagoji ve Özel Eğitim Bölümlerinde “Rehberlik” ve “Rehberlik Teknikleri” dersleri okutulmaya başlanmıştır.

1970-71 ders yılından itibaren ilk olarak 23 lisede rehberlik programı başlatılmıştır.
1973 yılında çıkartılan “1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda rehberlik, yöneltme kapsamı içinde de olsa bir yasa maddesi olarak yer almıştır. 1997-98 yılında sekiz yıllık zorunlu eğitime geçildiğinde okullardaki problemlerin çözümünde zorluklar yaşanmaya başlayınca rehber öğretmen atamaları artmıştır. Böylece öğretmenler, öğrenciler Psikolojik Danışmanlarla tanışmışlardır. Günümüzde MEB bağlı okullarda yaklaşık kırk beş bin civarında rehber öğretmen görevi başındadır. Bir o kadarına da gereksinim vardır.
1965 Ordu/Mesudiye doğumlu deneyimli rehber öğretmen Cemal Akyürek’le bu konuyu konuşmak, yazmak istedim. Kendisiyle Bursa’da tanınan eğitimci yazar Nadir Gezer’in eşi meslektaşımız Ayten Gezer Hanım’ı ziyaret ettiğimde tanışmıştım. Öğretmen olan eşiyle birlikte Ayten Hanım’ın her türlü sorunu ile ilgilenerek vefa örneği sergilemeleri dikkatimi çekmişti.
Yoksul bir ailede büyüyen Sayın Akyürek hem çalışıp hem okuyarak Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmet Bölümü’nü Şubat 1995 bitirir. 1999 yılında Tokat Almus Akarçay Y.B.O’nda göreve başlar. Yaşamı, yaparak yaşayarak öğrenmiş, hayat okulundan da mezun olmuş olarak yirmi altı yıldır çeşitli okullarda psikolojik danışmanlık görevini sürdürmüş, sürdürmektedir. İki saat süren söyleşimizde yirmiye yakın soru sordum. İlk sorumu yazayım diğer sorularımı yazıp yazıyı uzatmayayım. Verdiği yanıtlardan soruları siz çıkarırsınız.
“Sayın Akyürek, ilk sorumu öğretmenlerin rehber öğretmenlere bakış açılarını anlatan bir anıyla sorayım; okulumuza bir rehber öğretmen atandı. İki yılın ardından başka okula gitti. Yerine başka bir rehber öğretmen atandı. İkinci rehber öğretmen öğretmenler odasına elinde kâğıtlarla girdiğinde şakacı bir kadın öğretmen takıldı; “Önceki rehber öğretmen hiçbir şey yapmadan gitti. Bu yine iyi; elinde kâğıtlar, anketler, raporlar neyimle geziyor, çalışıyormuş gibi yapıyor.” demiş bizi güldürmüştü. Öğretmenlerin size bakış açıları nasıldır?”
*Bakış açıları sizin anlattığınıza benzer olsa da günümüzde değişiklik göstermektedir. Öğretmen arkadaşlar, bilinçli veliler rehberliğe gereksinim duyan öğrencilerini bize yönlendirirler. Seyrek de olsa okul yöneticileri ve öğretmenlerden bazıları derslerden geri kalırlar diye öğrencilerini rehberliğe göndermek istememektedirler. Hal bu ki psikolojik sorunlar yaşayan çocukların sorunları çözülmeden ne kadar ders görse de bir başarı elde edilemeyecektir. Bunu anlatmakta zorlandığımız oluyor.
*Asıl psikolojik danışmanlığı öğrencilere yapıyoruz. Bazen veliler veya okul yönetimi öğretmenler hakkında yardım isterler. Onlarla da görüşmeler yaptığımız oluyor. Zorlu görüşmelerde Sandviç Tekniği çok daha etkili oluyor. Yani önce öğretmenin olumlu, başarılı özellikleri ile söze gireriz, ardından problemi dile getirdikten, öğretmeni probleme odaklandırırız sonra yine iyi yönlerini öne çıkararak Sandviçi kapatır göndeririz. Sonuç almada çok etkili oluyor.
*Endüstri Meslek Liselerinde, Özel Öğretim (İşitme engelliler) Meslek Lisesi’nde, düz liselerde, ortaokullarda görev yaptım. Şu anda bir ortaokulda çalışmaktayım.
*Bu yıl okul açıldığından bu yana en az yüz öğrenciyle bireysel danışma yaptım. Onların velileri, öğretmenleriyle de görüşmem gerektiğini de eklersek oldukça yoğun çalışmaktayım.
*Elbette Öğretmenler Eğitim Fakültelerinde ve Pedagojik formasyon kurslarında gelişim, öğrenme ve eğitim psikolojisi dersleri alırlar. Ancak öğrencilere profesyonel destek için bu eğitimler yeterli olmadığı için okullarda psikolojik danışmanlara gereksinim vardır. Bizler ve P.D.R. bölümü mezunları lisans düzeyinde dört yıl teorik ve uygulamalı psikolojik danışmanlık eğitimi alıyoruz.
*Mesleki anılara gelince, bir okulda Ali adında bir öğrencim odamın kapısında bekleyip duruyordu. Son öğrenciyi gönderince neden beklediğini sordum; “öğretmenim ben randevu almıştım. Beni almadınız.” dedi. Listeye baktım adı yoktu. O ısrarla randevu verdiğimi söylüyor bekliyordu. Listeye dikkatli baktığımda onu bir kenara yazdığımı görüp mahcup olmuştum. İçeri aldım özür dileyip sorununu dinledim. Bu durumu bir psikodrama yaparak tüm öğretmenler, öğrenciler ve velilere de aktarmam gerektiğini düşünerek İstiklal Marşı töreninden önce müdürden izin alıp Ali’yi yanıma çağırdım. Tüm okulun karşısında olayı kısaca anlatıp Ali’den tekrar özür diledim. Bu değer veriliş Ali’yi çok etkilediği gibi izleyen tüm hazirunu da etkiledi. Bu olay Ali’nin derslerinin ve davranışlarının düzelmesine neden oldu.
Bir başka anım da İşitime engeliler okulunda olmuştu. Yatılı olan okulda nasıl olmuşsa öğrencilerden bir grup televizyon odasının anahtarının kalıbını çıkarıp yedek anahtar yaptırmışlar. O zamanlarda gece yayınlanan kırmızı noktalı (açık saçık kadın gösterimi) programları izlemeye başlamışlardı. Olayı fark eden okul idaresi ne kadar uğraştıysa anahtarı alamamış ve bir türlü problemi çözememişti. En sonunda benden yardım istediler. Benim öğrencilerle çok güçlü ve özel iletişim metotlarım vardı ve beni çok severlerdi o nedenle kolayca yedek anahtarları bana vermişlerdi.
Bir alışveriş merkezinde gezerken uzun boylu bir genç adam “Hocam hocam!” diye ünledi. Yanında genç ve güzel bir kız vardı. Nişanlısıymış. Geldi elimi öpmeye eğilirken yüksek sesle: “Bu öğretmen benim hayatımı kurtardı. Ona çok şey borçluyum.” dedi. Onu anımsadım; Endüstri Meslek Lisesi’nde okumuştu ve madde bağımlısı bir çocuktu. Onunla çok ilgilendim. Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde ÇAMATEM ile iş birliği yaparak sorununu çözmüştük.
*RAM’a (Rehberlik Araştırma Merkezi) yönlendirdiğimiz öğrenciler oluyor. Çok yararlı oluyor. Özellikle Özel Eğitime ihtiyacı olan akranları ile kaynaşarak eğitim almaları için Özel Eğitim Raporu hazırlıyorlar. Bu raporlar doğrultusunda ihtiyaç duyulan her ders için BEP (Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı) hazırlanılarak öğrencilerin daha iyi bir eğitime ulaşmaları sağlanmış oluyor. Ancak RAM’larda çalışan meslektaşlarımızın sayılarının az olmasından dolayı gecikmeler yaşıyoruz.
*Son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar velileri ve öğrencileri zorluyor o nedenle daha çok çocuk psikolojik desteğe gereksinim duyuyor. Bizler de elden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz.
“Sayın Akyürek zaman ayırdığınız ve değerli bilgiler verdiğiniz için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”
ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ