Zeki Baştürk Yazdı: Selin Altında Halk, Kütüğün Peşinde Olan Hep Aynı Ellerde!

  • 24 Ekim 2025
Zeki Baştürk Yazdı: Selin Altında Halk, Kütüğün Peşinde Olan Hep Aynı Ellerde!

Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Zeki Baştürk, günümüz Türkiye’sinin sosyal ve ekonomik manzarasını çarpıcı benzetmelerle kaleme aldı. Baştürk, yaşanan derin kriz ortamında bir kesimin hâlâ fırsat kolladığını belirterek, halk arasında sıkça kullanılan “selden kütük kapmak” deyimiyle çarpıcı bir analiz sundu.

“Toplum selin altında, bazıları kütük derdinde”
Baştürk, kaleme aldığı yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Yoksulluğun, adaletsizliğin, umutsuzluğun kol gezdiği dönemlerde halk hayatta kalma mücadelesi verirken, birileri sadece fırsat kovalar. Selin önünde yuvarlanan kütüğü ilk kim kapacak, hesabı yapılır. Bugün yaşadığımız tam da budur.”

“Geçim sıkıntısı büyüyor ama siyaset başka hesapta”
Emeklilerin geçinemediğini, gençlerin yurtdışına kaçmak istediğini, işsizliğin arttığını hatırlatan Baştürk, sistemin sadece çıkar düzenine hizmet ettiğini belirtti:
“Bir ihale, bir imar izni, bir maden ruhsatı… Selin yönü nereye akarsa aksın, kütük dönüp dolaşıp hep aynı ellerde. Siyaset, bu halkın yarasına derman olacak yerde, hangi cepten ne çıkacak, hangi koltuğa kim oturacak onun hesabını yapıyor.”

REKLAM ALANI

“Adaletin terazisi eğildi”
Zeki Baştürk yazısının sonunda çağrısını şöyle noktaladı:
“Bu ülkede artık seli durduracak, halkı bu girdaptan çıkaracak bir anlayışa ihtiyaç var. Kütüğü kapanı değil, canı kurtaranı konuşmalıyız. Çünkü bu tablo sürdürülebilir değil.”

İşte o yazı; Toplumun yoksullukla, adaletsizlikle, umutsuzlukla boğuştuğu dönemlerde birileri sahneye çıkar. Halk “sel” altındadır; geçim derdinin, hayat pahalılığının, işsizliğin sularında çırpınmaktadır. Ama o karanlık günlerde bile bir kesim vardır ki, selin önüne düşen kütüğü kapmanın peşindedir. İşte biz buna, halk dilinde “selden kütük kapmak” deriz.

Bugün yaşadığımız tablo da çok farklı değil. Ekonomik kriz derinleşiyor, emekli ay sonunu getiremiyor, gençler ülke dışına göç yollarına bakıyor. Böyle zamanlarda siyaset, halkın yarasına merhem olacak yerde, kimin hangi kütüğü kapacağını tartışıyor. Bir ihale, bir imar izni, bir maden ruhsatı, bir teşvik paketi… Selin yönü nereye dönse, kütük hep aynı ellerde toplanıyor.

Deprem olur, enkazdan umut değil rant çıkarılır. Orman yanar, külün üstünde yeni projeler yeşerir. Halk açken birileri “ekonomik büyümeden” söz eder. Bütçe yangın yeri gibidir ama birileri yine fırsat bulur; ihaleler, makam araçları, ballı maaşlar… Sanki her felaket birilerinin zenginleşme nedenidir.

“Selden kütük kapmak”, sadece bireysel fırsatçılığı değil, sistemli bir anlayışı da anlatır. Krizi yönetmek yerine, krizden beslenen bir zihniyeti. Yoksulluğu çözmek yerine, yoksulluk üzerinden siyaset yapanları. Halkın gözyaşını seçim malzemesine dönüştürenleri.

Oysa gerçek siyaset, seli durdurmak içindir; kütük kapmak için değil. Gerçek siyasetçi, halkın felaketinden kazanç çıkarmaz, o felaketi bir daha yaşanmaması için mücadele eder. Ama bizde maalesef her selin ardından aynı manzarayı görüyoruz: yıkımın ortasında fırsatçılar, enkazın üstünde poz verenler, yoksulluğu yönetenler…

Bir ülke, selin ardından kimlerin kütük kapmaya koştuğunu unutmamalıdır. Çünkü hafızasını yitiren toplum, her felaketi yeniden yaşar.
Ve o zaman sadece kütük değil, onur da selde sürüklenir.

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ