Zeki Baştürk Yazdı | “Bizi Kim Kurtaracak?”: Kahraman Arayışı mı, Toplumsal Suskunluk mu?

Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Zeki Baştürk, kaleme aldığı son yazısında, kriz dönemlerinde toplumun içine düştüğü “kurtarıcı” beklentisini sorguladı. Baştürk, ekonomik darboğazın, adalet sistemine olan güvenin zedelenmesinin, derinleşen yoksulluğun ve büyüyen umutsuzluğun gölgesinde halkın bir “kahraman” arayışına yöneldiğini vurguladı.
“Toplumun Gözü Bir Kahraman Arar”
Baştürk, her büyük krizde kulaklarda aynı sorunun yankılandığını belirtiyor: “Bizi kim kurtaracak?” Bu sorunun, toplumun çaresizliğini değil, aslında örgütsüzlüğünü ve irade devrini de gösterdiğine dikkat çeken Baştürk, tarih boyunca karanlık zamanlarda bir gecede mucize bekleyen halk psikolojisinin hakim olduğunu söylüyor.
“Kahramanlar Suskunluğun Ürünüdür”
Zeki Baştürk’e göre; toplum sustukça, örgütsüzlük derinleştikçe, tüm umutların tek bir kişiye bağlanması kolaylaşıyor. Ancak bu durum kalıcı bir çözüm getirmiyor. Baştürk şu cümleyle altını çiziyor:
“Kahramanlar geçici umut sağlar; kalıcı dönüşüm, örgütlü ve bilinçli bir toplumla mümkündür.”Yazısında, bireysel kurtarıcıya yüklenen beklentilerin tehlikelerine dikkat çeken Baştürk, çözümün halkın birlikte hareket etmesi, sorumluluk alması ve suskunluğu bırakmasından geçtiğini ifade ediyor.
KAHRAMAN MI, LİDER Mİ?
Her kriz döneminde aynı soru yankılanır: “Bizi kim kurtaracak?”
Ekonomik çöküntüler, adaletin yıpranması, yoksulluğun derinleşmesi, umutsuzluğun büyümesi… Tüm bu tablo karşısında toplumun gözü bir kahraman arar. Tek başına çıkıp karanlığı dağıtacak, düzeni değiştirecek, ülkeyi yeniden ayağa kaldıracak bir kişi…
Toplumların tarihi, kurtarıcılar arayışıyla doludur. Ne zaman karanlık büyüse, ne zaman umutlar tükenme noktasına gelse, gözler bir kahraman arar. O kahraman, bir gecede her şeyi değiştirsin, adaleti sağlasın, yoksulluğu bitirsin, ülkeyi refaha kavuştursun isteriz.
Oysa kahramanlar, genellikle halkın suskun olduğu dönemlerin ürünüdür. Toplum konuşmadığında, sesini yükseltmediğinde; kurtuluşu bir kişiye bağlama eğilimi güçlenir. Kahramanlar geçici bir umut sağlar ama kalıcı dönüşüm, örgütlü bir toplumla olasıdır.
Lider ise halkıyla birlikte yürüyendir. Kendi çıkarını değil, ortak iyiyi gözetendir. Halkın usuna, emeğine ve dayanışmasına inanan kişidir. Liderin görevi mucize yaratmak değil; halkın içindeki gücü görünür kılmaktır. Çünkü gerçek liderlik, yukarıdan yönetmek değil, aşağıdan gelen sesi duymaktır.
Bugün ülkenin gereksinimi kahraman değil, liderlik anlayışıdır. Kahraman arayan toplumlar, her yenilgiden sonra yeni bir kurtarıcı bekler.
Ama liderlerle yürüyen toplumlar, yenilgilerden ders çıkarır; kendi geleceğini kendisi kurar.
Artık sormalıyız:
Bir kurtarıcı mı bekleyeceğiz, yoksa kaderimize sahip çıkan bir halk mı olacağız? Bir kurtarıcı mı bekleyeceğiz yoksa kendi kurtulusumuzu birlikte kendimiz mi belirleyeceğiz ?
Yanit, yalnızca kimin yöneteceğini değil, nasıl bir toplum olacağımızı da gösterecek.
Bugün bizim aradığımız, her şeyi tek başına değiştirecek bir kahraman değil; toplumun enerjisini örgütleyecek, aklı ve adaleti merkeze koyacak bir liderdir. Çünkü bir ulus, kahraman beklediği sürece edilgendir; ama liderlerle yürüdüğü sürece özgürleşir.
Zeki BAŞTÜRK