Zeki Baştürk Yazdı | “Türkçe Giderse Türkiye Gider”: Dil, Bir Ulusun Kalbidir!

  • 26 Eylül 2025
Zeki Baştürk Yazdı | “Türkçe Giderse Türkiye Gider”: Dil, Bir Ulusun Kalbidir!

Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Zeki Baştürk, 26 Eylül Dil Bayramı dolayısıyla kaleme aldığı yazısında, Türkçenin yalnızca bir iletişim aracı değil, bir milletin ruhu, hafızası ve geleceği olduğuna dikkat çekti.

Baştürk, yazısında şu çarpıcı ifadeleri kullandı:

“Bir ulusun varlığı yalnızca sınır taşlarıyla, yalnızca ordusuyla, yalnızca bayrağıyla korunmaz. O ulusun soluk aldığı, düşündüğü, duygularını anlattığı dildir asıl kale.”

REKLAM ALANI

Dil kaybının sadece kelimelerin yitimi olmadığını, bir ulusun kimliğinin çözülüşü anlamına geldiğini vurgulayan Baştürk, 26 Eylül Dil Bayramı’nı yalnızca bir takvim yaprağı değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini hatırlatan bir milat olarak tanımladı.

“Türkçeye Sahip Çıkmak, Türkiye’ye Sahip Çıkmaktır!”

Yazısında Atatürk’ün dil devrimine de değinen Baştürk, 1932’de toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı’ndan bugüne kadar süren sürecin, ulusun kendi sesine, kendi sözcüklerine ve kendi benliğine dönüş yolculuğu olduğunu belirtti. Ve en kritik noktayı da şöyle özetledi:

“Atatürk’ün dediği gibi, ulusal duygularla dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. O bağ zayıflarsa, ulusun damarlarına sızan yabancılaşma da güçlenir.”

Uyarı Değil, Gerçeğin Ta Kendisi

“Türkçe giderse, Türkiye gider” sözünü yalnızca bir slogan değil, kapsayıcı bir uyarı ve acil bir görev çağrısı olarak yorumlayan Baştürk, yabancı dil özentiliği, yozlaşmış medya dili ve eğitimdeki kimliksizleşme sorunlarına da üstü kapalı göndermede bulundu.

Son olarak çağrısını netleştirdi:

“Türkçeyi korumak yalnızca edebiyatçıların değil, öğretmenin, öğrencinin, siyasetçinin, gazetecinin, anne babanın yani her Türk vatandaşının görevidir. Çünkü dil giderse, düşünce gider; düşünce giderse, bağımsızlık biter.”

Zeki Baştürk’ün bu yazısı, Dil Bayramı’na sadece bir kutlama değil; bir uyanış çağrısı, bir bilinç direnişi niteliğinde…

DİLİMİZ KİMLİĞİMİZDİR

Bir ulusun  varlığı yalnızca sınır taşlarıyla, yalnızca ordusuyla, yalnızca bayrağıyla korunmaz. O ulusun  soluk  aldığı, düşündüğü, duygularını anlattığı dildir asıl kale. Dil, hem kimliğin hem belleğin hem de geleceğin taşıyıcısıdır. İşte bu yüzden, “Türkçe giderse Türkiye gider” sözü bir uyarıdan çok, bir gerçeğin ta kendisidir.

26 Eylül, Dil Bayramı… Yalnızca bir takvim yaprağı değil; Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin de en canlı animsatıcısıdır. 1932’de toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı’ndan bugüne uzanan bu yol, ulusumuzun kendi sesine, kendi sözcüklerine, kendi benliğine sahip çıkma yoludur. Atatürk’ün dediği gibi, “Ulusal duygularla  ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir.” O bağ zayıflarsa, ulusun damarlarına sızan yabancılaşma da güçlenir.

Bugün bakıyoruz; reklam tabelalarında, sosyal medyada, günlük konuşmalarda bile yabancı sözcüklerin istilası altındayız. Oysa kendi öz dilimizi hor görmek, yalnızca slzcüklerimizi değil, düşünme biçimimizi, hatta bağımsızlığımızı da teslim etmektir. Çünkü dil, bağımsızlığın aynasıdır. Kendi diline yabancılaşan bir toplum, önce kültürünü kaybeder, sonra kimliğini ve en sonunda da vatanını.

Türkçe’yi korumak, aslında Türkiye’yi korumaktır. Sözcüklerimiz, yüzyılların emeğiyle yoğrulmuş, destanlarımızda, türkülerimizde, ninnilerimizde büyümüş; Anadolu’nun taşına, toprağına sinmiştir. Bu mirası yaşatmak bir lütuf değil, bir görevdir.

Bugün Dil Bayramı’nı kutlamak, yarınlarımız için sorumluluk almaktır. Çocuklarımızın ilk sözcükleri  Türkçe olmalı; üniversitelerimizde bilim dili olarak Türkçe güçlenmeli; meydanlarımızda, tabelalarımızda Türkçe onurla dalgalanmalı.

Unutmayalım: Bir ulusun  dili, onun bağımsızlık senedidir. Türkçe giderse, Türkiye gider. Ama Türkçe yaşarsa, Türkiye sonsuza dek yaşar.

Dil Bayramımız kutlu olsun.

Zeki BAŞTÜRK

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ