ADANA ARTIK KEBABIYLA DEĞİL, “TOPUK KANI BASKISIYLA” ÜNLÜ!

Cüneyt Bülent Şeker – Bursa Vatan Medya Grubu / Hukuk ve Toplum

Adana’da geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, hem hukuk camiasında hem de kamu vicdanında derin rahatsızlık yarattı.
Bir aile, çocuğuna aşı ve topuk kanı yapılmasını reddettiği için, henüz lohusalık haftasını bile tamamlamamış olan anne dinlenmeden, aile mahkemesi tarafından jet hızıyla verilen tedbir kararıyla karşı karşıya kaldı. Olayı gündeme taşıyan isim ise konuyu yakından yaşayan ve ailelerin yaşadığı mağduriyeti birebir bilen, yazar Murat Çakmak oldu.

Murat Çakmak, adeta “damdan düşen” bir isim olarak, ailelerin bu konuda maruz bırakıldığı baskıların ne kadar yıpratıcı olduğunu yıllardır dile getiriyor.
Toplumda yaygınlaşan tıbbi prosedür baskılarının, özellikle doğum sonrası anneler üzerinde nasıl travmalara yol açtığını anlatıyor.
Çakmak’a göre, Adana örneği tekil değil, benzeri uygulamalar Türkiye genelinde görülse de, Adana’nın bu konuda “özel” bir yeri var.

Adaletin temel ilkesi “tarafların dinlenmesi” iken, bir annenin mahkemeye dahi çağrılmadan, fiziksel ve ruhsal iyileşme süreci tamamlanmadan hakkında tedbir kararı verilmesi, hukuki değil, keyfidir.

Bu tür kararlar, hem birey hak ve özgürlüklerine, hem de ailenin bütünlüğüne açık bir müdahaledir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 20. ve 41. maddeleri, aile hayatının ve kişisel verilerin korunmasını açıkça düzenler. Uluslararası sözleşmeler de çocuklar ve aile üzerindeki tıbbi müdahalelerde rıza ilkesini esas alır. Ancak bu ilkelere rağmen, hâlâ bazı bölgelerde veliler devlet gücüyle sindirilmeye çalışılmakta, çocuk üzerinden velayet ve sağlık gibi hassas konular mahkeme eliyle baskı aracına dönüştürülmektedir.

Adana’daki örnek sadece bir vaka değil, Türkiye’deki hukuki denge sorunlarının küçük bir yansımasıdır.
Hukuk; korkutmanın, yıldırmanın değil, hakkın ve özgürlüğün teminatıdır.

Cüneyt Bülent Şeker
Bursa Barosu Avukatı
Bursa Vatan Medya Grubu Köşe Yazarı

İşte o yazının tamamı…

ADANA ARTIK KEBABI İLE DEĞİL TOPUK KANI BASKISI İLE ÜNLÜ!

Murat Çakmak yazısında Adanadaki bir ailenin aşı-topuk kanı reddi yaptıktan sonra (Mahkemede dinlenilmeden, lohusa annenin haftası dolmadan)
jet hızı ile tedbir kararı verilmesini eleştirmiş.

Murat Çakmak damdan düştüğü için ailelerin bu baskılar sebebi ile ne kadar perişan olduğunu yakından bilenlerden.

Bu baskı tüm Türkiyede aşağı yukarı olmakla birlikte, adana bu konuda özel bir yere sahip.

ADANA İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ; TOPUK KANI VE AŞI KONUSUNDA HALKA BASKI YAPMA KONUSUNDA BİR SINIR TANIMIYOR.

Yani madalya Adana İl Sağlık Müdürlüğüne…

ADANA ADLİYESİ İSE TÜM TÜRKİYEYE KOKUSU YAYILAN YANLIŞLARIN OLDUĞU PROBLEMLİ BİR ADLİYE…

Yani tencerenin kapağını bulduğunu söyleyebiliriz…

TOPUK KANI ZORBALIĞININ YANLIŞLIĞI 2+2=4 SADELİĞİNDE AÇIK OLMASINA KARŞIN (Test sonucu pozitif de olsa bu çocuğunuzun hasta olduğu anlamına gelmiyor ve testler hatalı sonuç da verebiliyor, taranan 6 hastalığın iyileştirici tedavisi yok, sadece konfor vaad ediliyor ama ilaçlar astronomik fiyatta vs.), neden toplum buradaki tehlikeyi göremiyor?

Murat Çakmak yazısında SMA vurgunundan bahsetmiş. Zannediyorum halkın anlıyabilmesi için daha çok “Rant bağlantısı” üzerinde duruyor.

Çünkü diğer sebepleri halkın kabul etmesi-anlaması ciddi zaman ve bilgi gerektiriyor.

Yinede bu TOPUK KANI İLE BAŞLAYAN ZORUNLU TEST VE BUNUN KAÇINILMAZ SONUCU ZORUNLU TEDAVİ BASKISINI şu şekilde formüle edebiliriz;

1-) BAŞI; SAĞLIK SEKTÖRÜ VE KARAR VERİCİLERE İŞ VE RANT SAĞLANMASI. (Ama bu sadece bu işin finansmanı için, amaç değil.)

2-) ORTASI; VELÂYET HAKKININ ORTADAN KALDIRILMASI. Anne-babanın tıbbi müdahaleyi ret-kabul, tedaviyi seçme hakkının “DEVLET” adı altında tamamen özelleşmiş prim-performans odaklı “Sağlık Sektörüne” devredilmesi!

Yani çocuklarımızın dışardan yönetilen sağlık sektörünün kobayı/malı haline gelmesi, bu sektörün çocuklarımızın sağlığı hayatı, hatta cinsiyeti hakkındaki kararları vermesi!

3-) SONU İSE; NÜFUS KONTROLÜ…
Gazzedeki çocukların ölmesine destek veren “Siyonist İlaç Kartellerinin” eline verilen böyle sınırsız bir yetki sizce nasıl kullanılır?

Bu yetkiyi eline alan İstediği kesimi testler ile hasta ilan edebilir, güya tedaviler ile hasta edebilir, hatta öldürebilir!

“Çocuğunuz ölmüş” veya “Sakat doğacak” diyerek kürtaja teşvik edildiğini çok duyuyoruz. Bunlara inanmayıp-direnler ise sapa sağlam çocuklar doğuruyor.

% 99,9 normal doğum yapabilecek hamileleri (korkutarak) %60 oranında sezaryen ile doğmaya teşvik ediyorlar. (Bu resmi rakam asıl, oran %90 civarında deniliyor.)

Ve sezaryen de dolaylı bir nüfus kontrolü…

Çocuklarda görülen kanser-SMA vs.hastalık gibi teşhislerin yanlış olabileceği, kemoterapi/Spinraza uygulanması gibi güya tedaviler ile çocukların hasta edildiği, hatta öldürüldüğü ise son zamanlarda çok duyulmaya başladı! (Bknz. Yenidoğan Çetesi vs.)

Yani eskiden ikna ile yaptıkları bu işleri artık iradenizi ortadan kaldırarak ve gerekirse ZORLA yapmak istiyorlar!

Türkiyedeki doğum ve nüfus oranlarının çok düştüğü biliniyor.(İşte dünya birincisi olduğumuz bir konu) Pekiyi Sağlık Sektörü ve idare bu kadar gayret içinde ise neden bu doğum oranları düşüyor! Neden hasta sakat çocuklar gün geçtikçe artıyor?

Benim bu olanlardan çıkarımım şu;

Böyle bir rezalet, milletin bu derece aşağılanması; bağımsız bir hukuk devletinde olamaz!

Kısaca biz “BAĞIMSIZ BİR DEVLETE SAHİP DEĞİLİZ, DIŞARIDAN TALİMAT İLE YÖNETİLEN, HALKINA HAYVAN SÜRÜSÜ/MAL MUAMELESİ YAPILAN BİR MÜSTEMLEKEYİZ, Hatta Müstemlekenin dibiyiz!

Ve bunlar parasını da cebimizden alarak bizi hasta edip, sağlık sektörü aracılığı ile nüfusumuzu azaltmak istiyorlar ve azaltıyorlarda netekim!

İdare ve (bir kısım) yargı ise bu dış talimatların uygulayıcıları…

Bu gerçeği ne kadar erken görür ve önlemlerimizi alır isek, kendimizi ve çocuklarımızı o kadar erken bu sistemin tehlikelerinden koruyabiliriz!

Av.Cüneyt Bülent Şeker

——-
İşte Murat Çakmak’ın o dikkat çekici yazsı. 👇

Adana’da Bir Haftalık Bebeğe Tedbir Kararı https://www.manisahaberajansi.com/yazarlar/murat-cakmak/adanada-bir-haftalik-bebege-tedbir-karari/85364