Bahri Palas’tan Siyasete Sert Eleştiri: “Yemezler Be Bir Tanem!”

Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarlarından Bahri Palas, son yazısında Türkiye’de son dönemde art arda kurulan ve “şirket gibi yönetilen” siyasi partilere sert ifadelerle yüklendi. Palas, köşesinde isim vermeden bazı siyasi figürlerin partileri üzerinden kişisel marka ve ekonomik çıkar sağlama çabalarını açıkça hedef aldı.
“Cart Kabakiyat: Hay Yumuşak Bir Tarafımın Kenarı!”
Yazısına mizahi ama sivri bir dille başlayan Palas, “Hay yumuşak bir tarafımın kenarı, hâçen oldun bir partinin genel başkanı…” diyerek, siyaseti ticarete dönüştürenleri tiye aldı. Otuz beş kurucu üye bul, partiyi kur, başına bir müdür ata ve kenara çekil; sonra da “liderlik” pozları… İşte Palas’a göre, siyasetin içine düşürüldüğü acı tablo bu!
“Uzaktan Kumandalı Parti Yönetimi”
Palas yazısında şöyle devam etti:
“Sen partini kur, sonra şirket yönetir gibi uzaktan kumanda et. Ortalıklarda bile görünme, müdürler yönetsin. Ama herkes seni göklere çıkarsın. Akıllı insanları severim, ‘dayıoğlu helal olsun’ diyesim geliyor ama… Yemezler be bir tanem!”
“Halk Enayi Değil Canım Bir Tanem”
Palas, bu tarz “göstermelik siyaset” anlayışının halk nezdinde artık karşılık bulmadığını belirterek, “Bu halk sizin zannettiğiniz kadar da enayi değil. Gölgede kalıp baş tacı edilmeyi bekleyenlerin devri geçti. Millet, gözünün içine bakacak lider ister. Hesap soracak, dert dinleyecek, yeri geldiğinde eleştiriyi göğüsleyecek insan ister” dedi.
“Parti mi Kuruyorsun, CV mi Hazırlıyorsun?”
Yazının en dikkat çekici satırlarından biri ise şu oldu:
“Ne yapmaya çalışıyorsunuz anlamış değilim. Parti kuracaksın da ne olacak? Namım yürüsün, CV’m kabarsın diyorsan, kendince haklısın. Türkiye’de işsiz güçsüz, iş bekleyen çok. Ver garibime bir ‘başkanlık’, kendini bir halt zannetsin, sana yaranacağım diye kendini paralasın.”
Bahri Palas’ın bu yazısı, yalnızca siyasete değil, sistemin içerisine sızmış bireysel hesaplara da güçlü bir eleştiri niteliği taşıyor. Mizahın dozunu kaçırmadan verdiği mesajlar, okuyucular tarafından da sosyal medyada dikkatle paylaşılıyor.
İşte o yazı…
PART TİME GENEL BAŞKANLIK….
Cart kabakiyat. Hay yumuşak bir tarafımın kenarı, hâçen oldun bir partinin genel başkanı. Bul otuz beş kurucu üyeyi ver partinin kuruluşunu, başına da bir tane müdür ata sen para kazanmaya devam et, siyasi partini uzaktan bir şirketi yönetir gibi yönet. Herkes seni yüceltsin ama sen ortalıklarda olma. Akıllı insanları çok severim. Dayıoğlu helal olsun.
Yemezler be bir tanem bu halk sizin zannettiğiniz kadar da enayi değil canım bir tanem.
Ne yapmaya çalışıyorsunuz anlamış değilim. Parti kuracaksın da ne olacak. Ha; namım yürüsün diye düşünüyorsan kendince haklısın. Türkiye de işsiz boş insan çok. Ver abuzittin bir başkanlık, garibim kendini bir halt zannetsin sana yaranmak için kendini paralasın.
Doğru; kerizler olmasa uyanıklar nasıl bu kadar refah içerisinde yaşayabilir.
Herkeste bir baş olma hayali var. Önemli olan tabii ki hayatı boyunca hiçbir baltaya sap olamamış birine başkan olma, önemli bir insan olma hayalini kurdurabilmek. Bu hayali kurdurabiliyorsan zaten bu büyük bir başarı, sende çapınca başarılısın demek ki.
Şimdi olaya bir bakalım.
En başta bir Genel Başkan ve onun emirlerine tabi bir Genel Başkan Vekili. Ondan sonra Teşkilat başkanı, siyasi işlerden sorumlu başkan, Halkla ilişkiler başkanı, Teşkilatlanmadan sorumlu başkan vb. Her taraf başkan ve bu genel başkan yardımcısı başkanlarının da bir sürü yardımcı başkanları var. Vay anasını; şimdi gelelim il ve ilçe başkanları, Yardımcı başkanları, il ve ilçelerin teşkilat, kadın kolları başkanları. Vallahi yaz yaz bitmiyor. Sonuç olarak herkes başkan.
Bir kongre yapılıyor kongre boyunca hepsi birbirine başkanım başkanım deyip geziniyorlar. Dışardan bakanlar soruyor; ya bunların hangisi gerçek başkan.
Emperyalizmin bir çeşit oyunu bu. Gerçek başkan Genel Başkan, ama diğerleri de kırılmasın, alınmasın, üzülmesin. Al sana da bir başkanlık. Bilmem neyin başkanlığı.
Genel başkan diyor ki; kardeşim sen bana itaat et bende başkanlık çok var. Bak bana çok iyi hizmet edersen inan daha güzel bir başkanlık veririm. Hayatın boyunca üç koyunu güdememişsin , bir halt olamamışsın. Bak benim vereceğim sihirli başkanlık değneği ile çok insanı yöneteceksin. Hepsini sana tabii kılacağım. Bunları sen yöneteceksin. Egonu firavunlaştıracağım. Herkes sana başkanım diyecek. Hoş, hoşuna gidecek çok. Hayali bile baldan tatlı. Sen ne olacaksın be abi.
Diğerleri, diğerleri ne olacak: onlara da başka başkanlıklar vereceğim , hepsinin gönlü olacak ve sana canı pahasına hizmet edecekler. Bu sistemde herkes başkan. Başkan olmayan kimse kalmayacak. Ama herkes piramidin en üstündeki tepe noktaya yani genel başkana hizmet edecek.
Bilmem neyin başkanı olabilirsin ama asla söz sahibi olamazsın. Genel başkanın sözünün üstüne söz söylemek çok büyük bir yanlış başkanım. Sen tabi olacaksın, yarın millet vekili listeleri bile hazırlanırken sen zahmet etmeyesin diye listeleri bile onlar hazırlayacak. Sen sadece orada bilmem ne başkanı olarak kal. Her fırsatta genel başkanının ne kadar önemli biri olduğunu anlat senden başka bir şey bekleyen yok. Tabii ki de bazen partinin bayrağını da marşlarla birlikte sallayacaksın, marşları büyük bir heyecanla herkesten fazla bağırarak söyleyeceksin. Başkana tabi olmak, onun namını yürütmek boynumuzun borcu.
Önce hizmet sonra himmet ( yani başkanlık ). Sen genel başkana ve havarisine bir adım yaklaşırsan onlar da seni daha güzel başkanlıklar ile mutlaka mükafatlandıracaklardır. Oh ne güzel.
Bizim yaşam tarzımız piramit tarzı üçgen yapılara çok müsait değil. Bizim tabi olacağımız sistemi dinimiz şekil lisanıyla yatay yapılanma olarak izah etmektedir.
Bak namaza, Allah’ın huzuruna durduğumuz da bir alt üst meselesi katiyen yoktur. Eşit ve yatay bir duruş sergilenmektedir. Tabii olduğumuz imam bu yatay yapılanmadan sadece bir karış ileriye çıkabilir namazı eda ettirebilmek adına. Yatay yapılanmanın yolunu açacak, siyaseti bir ego malzemesi olarak kullanmayacak başkanlarımızın ardı sıra siyasetimizi yaparak , hakikat ( daim ) namazımıza tekbir alıp, namazımızı eda edeceğiz. Gerisi boş işler.
ESKİYE İTİBAR OLSA, BİT PAZARINA NUR YAĞAR.
Bilmem kaç dönem mecliste görev yapılmış. Zerre kadar yol alınamamış. Şimdi diyorlar ki ; şu kelebek kadar ömrü olan bir partiyi meclise taşıyalım, bak ben bu ülkeye neler yapacağım.
Ben yazlığımda tavuk, güvercin besliyorum, bahçede tüy çok. Onu da dikeriz.
Bu günlük bu kadar. Görüşmek üzere….